18 Mart 2013 Pazartesi

15-Ahmet Takan: Türk Silahlı Kuvvetleri teyakkuz haline geçti..

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur

 

Gizlenen ayrıntılar;
Saldırmazlık falan yok, karşılıklı devam eden çatışmalar var.
Çekilme değil, tam tersine içeriye sızmalar oluyor.
Şehit ve gaziler destek falan vermiyor, hepsi de tepkili.
Oraj POYRAZ

Ahmet Takan: Türk Silahlı Kuvvetleri teyakkuz haline geçti..

İmralı'ya, Kandil'e, Avrupa'ya gidip gelen heyetler..

Terör örgütünün inlerine giden ve oralardan gelen mektuplar..

Heyetlerin açıklamaları, mektupların ip uçları..

Kandil'den "sürece evet" başlıkları altında savrulan "savaş" tehditleri..

Bilinçli bir propaganda ile kamuoyunu cani Öcalan'ın Nevruz açıklamasına kilitlediler.

Beklenti ve merak eşiğini yükseltip olumlu algılama için her türlü "bayram havasını" gayet ustaca organize ettiler.

Yazılı ve görsel basının üzerinden sıkılan palavralara inanılmaması gerektiğini bu köşeden dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum.
Kurulan sinsi tuzakları aklımın erdiğince izah etmeye gayret ediyorum.

"Süreç" içinde kamuoyundan saklanan ve de sansürlenen olaylar yok mu?

Var...

Hafta içinde iki sınır karakolumuza terör örgütü ayrı zamanlarda roket atarlarla saldırılar düzenledi.
Rabbime şükürler olsun ki zayiat vermedik.

"Silah bırakma"dan, "sınır dışına çekilme"den bahsedilirken istihbarat ve güvenlik birimleri her gün rapor veriyor; "sınırlarımızdan devamlı teröristlerin içeriye geçiş yaptığına" ilişkin.

En son verilen bir rapora göre, Cilvegözü sınır kapısındaki patlamanın ardından önemli sayıda PKK'lı terörist Türkiye'ye giriş yaptı, hem de Özgür Suriye Ordusu kimlikleri ile.

Güvenlik birimlerinin tespit ettiği bu yığılma neyin hazırlığı olabilir ki?

Öcalan'ı dinleyip gaza geldikten sonra Nevruz'da meydanlarda halay mı çekecekler?…

Bizler, Rio Karnavalı'nın Türkiye versiyonuna(!) hazırlanırken hafta içinde gözlerden uzak çok önemli bir gelişme oldu;

Türk Silahlı Kuvvetleri teyakkuz haline geçirildi.

Gelen emirler kapsamında ülke çapında tüm birliklerden "teyakkuz halinde olmaları" istendi.
Birliklerimizdeki nöbetler ve nöbetçi sayıları arttırıldı.
Tüm askeri personelin servis saatleri değiştirildi.
Özellikle sınır karakolları takviye edildi.
Kritik tüm birliklere "daha duyarlı" olunması konusunda sürekli "emirler" gönderiliyor.

TSK'da gergin bir bekleyiş, bu bekleyiş ile birlikte en üst düzeyde alınan tedbirler ve yapılan hazırlıklar var.

Burada bırakalım..

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü münasebetiyle ülke çapında şehit ve gazi ailelerine yaptığı ziyaretlerden kısa not aktaralım;

Ziyaretlerde bulunan komutanlardan aldığım bilgilere göre acılı ailelerden "sürece" öyle kuru sıkı atıldığı gibi destek-mestek söz konusu değil.

Tam tersi tepkiler var ama "kamuoyuna duyurulamıyor". Bunun gerekçesi de, "iktidarın her türlü baskısı"..

Bir komutan, yaptığı ziyaretten şu notu anlattı;

"Evlerine gittiğimiz şehit ailelerinden biri aynı zamanda dernek yöneticisiydi.
'Sürece' ilişkin sıkıntılarını anlatırken, hesap yaptığını ve Türkiye'de 71 bin birinci derece şehit yakını olduğunu fakat bunların organize olamadığından duyduğu sıkıntıyı dile getirdi."

Güvenlik birimlerindeki bir istihbarat ile yazıya nokta koyalım.
Kaynakların verdiği bilgiye göre;
DHKP-C terör örgütü Ankara'da İngiltere ve İsrail Büyükelçiliği ile Başbakan'ın yakın çevresinden birine ses getirecek eylem hazırlığı içinde.

Not'a bir son not da ben düşeyim;
Amerikan Büyükelçiliğine yaptığı bombalı saldırıda ölen Ecevit Şanlı ile birlikte Ankara'ya giren iki canlı DHKP-C'li bombacı ve ayrı iki PKK'lı canlı kadın bombacı güvenlik birimlerinin tüm çabalarına rağmen hâlâ yakalanamadı.

a45UyF587661-201303181102-15
^^^^^ - vvvvv


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Her yanda par yansa da kandiller, uyuyana ne fayda.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"

(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE

Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder