16 Temmuz 2013 Salı

15-Ali Nejat Ölçen - TARİH POZİTİF BİLİM DALIDIR, SOKAKTA KONUŞULMAZ


Ali Nejat Ölçen - TARİH POZİTİF BİLİM DALIDIR, SOKAKTA KONUŞULMAZ

Uygar ülkelerin hiç birinde, yakın tarihini ülkemizdeki kadar kötülemeyi amaç alan cühela takımına rastlayamazsınız.
Oysa Tarih pozitif bir bilim dalıdır.
Ön yargılardan, doğmalardan, art niyetli amaçlardan uzaklaşamayanlar tarihin dedikodusuyla yetinirler.
Kişi tarih öğrenimi görmemiş, önemli tarihsel dönüşümleri incelememiş; belli bir tarih kültürüne ve bilincine ulaşmamış ise, yakın ya da uzak tarihimizi sor­gulamaya kendi dürüstlüğü ve ahlakı engel olmalıdır.
Ne yazık ki böy­lesi engeli aşarak tarihi kendi inançları açısından yorumlamaya giri­şenler türemeye başladı.

Bugünü konuşmak, sorgulamak demokrasinin ve düşün özgürlüğünün nedeni olabilir.
Fakat,demokrasi ve düşün özgürlüğü her kişiye tarihi sorgulama hakkını vermez.
Hekim olmayan kişinin "karın ağrısı"na reçete yazma hakkının verilmemesi gibi.
Ne yazık ki, ülkemizde pozitif tarih bilimini, dedikodu aracına dönüştürenler türemeye başladı.
Bunların başında, baş-bakandaki baş gelmektedir.

15 Temmuz 2013 günlü "Baş-Bakandaki Baş" konulu iletime kimi izle­yiciden gelen yanıtın başlığı: "O devir niçin konuşulmayacak "idi.
İletimde ileri sürdüğüm görüşlere değinmeden son tümcemin ne denli yanlış anlaşıldığına tanık oldum.
İletimdeki son tümcemi yineliyorum:

Hiç kimse Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'nün defterlerini karıştırmasın.
O defterlerin her sayfası suratlarına şamar olarak iner.

"Eski defterlerin karıştırılmaması" deyiminin bu denli tersine çevrileceğini ve de demokratik bir hakkın kısıtlandığı biçiminde yorumlanacağını beklemiyordum.
Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'nün defterleri art niyetle karıştırılır ve tahrif edilerek gerçekmiş gibi aktarı­lırsa, o defterin gerçek olan sayfalarını ben şamar olarak tahrif edenin suratına yapıştırmayı görev edindim ve bugüne kadar da bunu yapı­yorum.
Hiç kimse kendi inancına, amacına ve kanaatına göre yakın tarihimizin defterlerini karıştırıp bugünün benzerini aramaya yelten­memelidir.
Tarih incelenir, tarihi tarihçiler inceler.
Tarih konuşulmaz.
Konuşulursa o tarihin dedikodusu olur.
Tarih belgelere girilerek ve kendi koşulları bağlamında incelenir.
Tarih, herkesin çiğneyeceği mezeki sakızı değildir.
Tarih bir bilim dalıdır.

Madem ki konu açıldı, kimilerin yakın tarihimizi hicap duymadan nasıl yorumlayıp çarpıttıklarının örneğini vererek gerçeğin yazılı olduğu tarih sayfasını suratlarına şamar olarak çarptığımın örneklerini sunacağım:

1.Ahmet Doğan Şimşek adındaki kişi bakınız Sivas'taki Madımak otelinde diri diri yakılan 35 yurttaşımızla ilgili katliamı nasıl çarpıta­rak internette dolaşıma sürmüştü:

CHP zihniyeti ihtilaller ile pekiştirdiği devleti, haksız işgal halini sürdürmek için bu gibi katliamları yapıp Müslümanların üzerine atarak Müslümanları suçlayıp partilerini kapattırmakta..kullanıyorlar.

Madımak otelinde 35 kişiyi diri diri yakan CHP zihniyetinde kişiler bu katliamı Müslümanların üzerine atmışlar!
O kişinin suratına gerçeğin çirkin yüzünü şu sözlerle çapmıştım acaba utandı mı bilemiyorum.

Milli Selamet Partisi eski milletvekili karısı İngiliz olan Temel Karamollaoğlu, Madımak otelinde insanlarımız yanarken, azgın kalabalığın arasına katılmış ve "gazanız mübarek olsun" sözle­riyle onları Sivas Belediye Başkanı olarak kutlamıştı.

2.Sy.Zeki Kentel'de o cinayete girişenlerin Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılandığından neden söz etmediğimi sormaktaydı.
Oysa bilmiyor ya da bilmezden geliyordu ki, DGM mahkemelerinde yargı­lanması engellenmiş ve zaman aşımına uğramasına girişilmişti.

3.Sy.Zeki Kentel, 17 Haziran 2013 günlü e-mail iletisinde de:

Sırtını Atatürk'ün İş Bankası kapitaline dayamış bir CHP'den değil iktidar, muhalefet olabilir mi?

sorusunu dolaşıma sürmüştü.
Bir tümcede kişinin üç yanlışlık yap­ması "Zeki Kentel" olmasını mı gerektiriyor, bilemiyorum.

Yanlışlık 1.O banka, Mustafa Kemal Atatürk'ün önerisiyle Celal Bayar tarafından kurulmuştur.

Yanlışlık 2.O bankada CHP'nin sırtını dayadığı parasal hissesi yoktur.

Yanlışlık 3.O Bankada CHP'nin hisse karşılığı parasal gelir sağlaması hiçbir zaman söz konusu olmamış, sadece yönetim kurulunda üç üye­siyle temsil edilmesi sağlanmıştır.
Banka sermaye artımına giriştiğinde CHP'nin yönetim kurulundaki üç üyesinin azalışa uğramaması için yargı kararıyla bu üç üye sayısı güvence altına alındı.

4.Sy.Zeki Kentel'in bir önemli ve gerçek dışı savı da Ali Nejat'ı "zaman tünelinde kalmakla" eleştirdiği bir e-maill iletisi şöyleydi:

Türkiye'nin bugün IMF diye bir kurum ve kuruluşla ilgisi yok.
Siz Ecevit'lerin,Demirel'lerin bulunduğu zaman tünelindeki kâ­busların içinde
kaldınız galiba.
Bugün böyle bir sorunumuz yok.(7 Mayıs 2013)

Herhalde AKP'nin IMF'ye tüm borçlarımızın geri ödendiği biçimindeki dışı açıklamasını temel alarak böyle bir suçlamaya girişmiş olmalı.
Küreselleşme akımından önce 1995 yılına kadar Dünya Bankası AID aracılığıyla ülkemizdeki yatırım projelerinin fizikle olanlarına ilişkin kredi gereksinimini karşılıyordu.
1995 sonrası paranın para kazandırdığı monetarizmin ekonomisine geçildiğinde devreye IMF sürüldü ve Türkiye'nin ticaret açığını kapamaya yönelik dış krediler bu kuruluş eliyle sağlanır oldu.
Ve bugün Türkiye ekonomisi Milli gelirinin % 48'i oranında dış borç yükü altındadır ve o dış borç yükü IMF'nin gözetim ve denetimine bağlıdır.
Merak edenler bugüne kadar imza al tına alı­nan standa by sözleşmelerini inceleyebilir.

5.Tarih'in pozitif bilim dalı olduğunu yadsıyan bir kişi varsa o Mustafa Armağan'dan başkası değildir.
"Paşaların Hesaplaşması" adlı kita­bında paşalar hesaplaşmıyor kendisi Mustafa Kemal Atatürk ile he­saplaşmaya yelteniyor.
Kitabının 76.sayfasında bakınız O'nu nasıl ta­nımlıyor: Çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı.
İnsanda biraz utanma olur.
O sayfadaki bir tümcesi şöyle:

Buyurun size işte şaşırtıcı bir tespit: Atatürk, pijama kullanmaz beyaz keten entari ile yatardı.

Kişi ancak bu denli bilgisiz ve art niyetli olabilir.
Batı giyim biçimi ül­kemize girmeden önce tüm erkelerin gece beyaz entari ile yatmaları usuldendi.
Pijama kültürü çok sonraları ülkemize girdi ve yerleşti.

Mustafa Armağan adlı kişinin tarihin ciddi olması koşulunu da şöyle sulandırdığını görüyoruz:

Herkesin katılımına açık demokratik bir rekabet ortamı haline getirilmeli.

Mustafa Kemal-İsmet İnönü dönemini tarih pazarlığı içinde açık art­tırmaya açarak en çok kim saptırırsa o tarihi geçerli olmalı!
Bugün böylesi "rekabet ortamı" içinde tarihi çarpıtıp yazıp çiziyorlar.
Ali Nejat Ölçen bu tarih anlayışına elindeki tüm bilgisel araçlarla karşı çıkmaya kararlıdır.
Tarih iktidara övgü için eskiye sövgü aracı olmayacaktır.
Bu böyle biline.

Saygılarımla.

T.C.Dr.Ölçen

a45UyF587661-201307161414-15
^^^^^ - vvvvv


--

zaryop:jaro

Soylenen soz , atilan ok, kacan firsat, giden genclik geri gelmez.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder