16 Temmuz 2013 Salı

15-Basından derleme 1

Askere iş yapan müteahhitlere operasyon!

16 Temmuz 2013

Kocaeli'de Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatıyla askeri birlik ve işyerlerine iş yapan bazı müteahhitlik firmalarıyla ilgili operasyon başlatıldı.

İzmit'te bazı müteahhitlerin gözaltına alındığı belirtilirken, polisin operasyonunun devam ettiği belirtildi.

-                                 ^^^^^ - vvvvv

10 yıl iptali için acil gerekçe talimatı

16 Temmuz 2013

Anayasa Mahkemesi, terör suçlarına 10 yıllık tutukluluk süresi öngören maddeyi iptal ettiği kararı mahkemelerin hayata geçirmemesi üzerine acil adım atma kararı aldı.

Mahkeme, 10 yıl iptal kararının ne zaman yayınlanacağı belli olmayan gerekçeli karar metnini ay sonuna karar bitirip Resmi Gazete'de yayınlanmasını sağlayacak.

Hürriyet Gazetesi'nden Metehan Demir'in haberine göre AYM'nin tutukluluk süresini 10 yıla uzatan hükmü oybirliği ile iptal ettiği karar sonrasında Ergenekon davasına bakan İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tahliye taleplerini reddetmişti.

Mahkeme heyeti, AYM kararının Resmi Gazete'de yayınlanmadığı için yürürlükte olmadığını savunmuştu.
Ayrıca kararın yayınlanmasından sonra 1 yıllık süre içinde Meclis tarafından da düzenleme gerekliliğine dikkat çekerek hemen uygulanamayacağını belirtmişlerdi.

AY SONUNA KADAR RESMİ GAZETE'DE

Son gelişmeler sonrasında Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, mahkeme raportörlerine "Derhal gerekçeli karar metni tamamlansın ve önümüze gelsin" talimatını verdi.

Başta 5 Ağustos'ta yapılacak Ergenekon davasının karar duruşması olmak üzere AYM'nin "10 yıllık tutukluluk süresini" iptal kararının gerekçesini ay sonuna kadar Resmi Gazete'de yayınlatması hukuk çevrelerinde çok önemli bir gelişme olarak görülüyor.

Gerekçeli karar sonrasında İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi'nin bazı içtihatlara bakarak 5 yılı aşkın süredir cezaevinde yatanlara tahliye kararı mı vereceği yoksa bu kez de Meclis'in yasal düzenlemesinin olmamasını mı dikkate alacağını zaman gösterecek.

-                                 ^^^^^ - vvvvv

MHP ve CHP için bomba ittifak

16 Temmuz 2013

Ankara kulislerinde, CHP ile MHP'nin yerel seçimlerde ittifak yapacakları konuşuluyor.
Bu durumda İstanbul ile İzmir'i CHP, Ankara'yı ise MHP alacak.

TBMM'nin tatile girmesinden sonra siyaset kulislerinde önümüzdeki yıl mart ayında yapılacak seçimlerle ilgili farklı söylentiler dolaşmaya başladı.
Kulislerde, yerel seçimlerde CHP ve MHP'nin koalisyon yapılacağı konuşuluyor.

İSTANBUL VE İZMİR CHP'YE

Bu süreçte son olarak, İstanbul ve İzmir'de CHP, Ankara'da ise MHP adayının desteklenmesi konusunda iki parti arasında görüş birliğine varıldığı konuşulmaya başlandı.
Bu ittifak gerçekleşirse, AKP hem İstanbul'u hem de Ankara'yı kaybetmiş olacak.
Başbakan Erdoğan'ın da, son dönem AKP tabanına yaptığı, "Türk bayrağı asın" çağrılarının temelinde, CHP ile MHP arasındaki ittifak korkusunun yattığı öne sürüldü.

SEÇİMİN ANAHTAR PARTİSİ MHP

2009 yılında yapılan yerel seçimlerde, İstanbul'da, AKP'nin oyu yüzde 44 düzeyine çıkarken, CHP yüzde 37.
6, MHP'de yüzde 5 oy aldı.
AKP'nin oylarında yaşanacak olası bir erime ile birlikte iki partinin İstanbul'da AKP'ye geçeceği tahmin ediliyor.
İzmir de, CHP'nin ezici üstünlüğü bulunuyor.
Bu ilde ise, MHP'nin CHP adayını desteklemesi söz konusu olacak.
Ankara da, ise AKP'nin yüzde 38'lik, CHP'nin yüzde 31'lik ve MHP'nin de yüzde 26'lık oyu bulunuyor.
Bu ilde ise, MHP adayının destekleneceği konuşuluyor.

ADAYLAR MHP VE CHP SEÇMENİNE HİTAP EDECEK

CHP ve MHP yönetiminin, yerel seçimlerde bir koalisyon konusunda görüşme yapmadığı belirtildi.
Ancak tabanda birçok il ve ilçede, her iki partinin yöneticilerinin, yerel seçimlerde işbirliği konusunda görüşmelerde bulunduğu bildirildi.
Adayların ise, her iki partinin tabanına hitap edecek en azından, tepki görmeyecek isimlerden oluşacağı da kaydedildi.

AK PARTİ İLE MHP ATIŞMASI

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Yeni anayasa çalışmalarında üzerinde uzlaşılan 48 maddeyi yasalaştıralım" önerisine karşı "Uzlaşılan maddeler seçimden sonraya bırakılsın" demesine AKP'den gelen sert tepki, iki parti arasındaki çekişmenin su yüzüne çıkmasına neden oldu.
AKP, Bahçeli'nin açıklamalarını yerel seçimlerde CHP ile işbirliğine sıcak baktığı şeklinde yorumladı.
Ve bu nedenle Devlet Bahçeli'ye Anayasa paketini gerekçe göstererek ağır eleştirilerde bulundu.

-                                 ^^^^^ - vvvvv

Emin Çölaşan: Akıl verin, şimdi ben ne yapayım!

16 Temmuz 2013

Sevgili okuyucularım bugünkü yazımda siyaset olmayacak, ülkemizde yaşanan toplumsal olaylara da değinmeyeceğim.

Anlatacağım olay tamamen kişisel ama herkesin başına gelebilir!

Sizin başınıza gelse güler misiniz, yoksa oturup ağlar mısınız, kararı siz verin.

Halam Necdet Çölaşan emekli Sayıştay üyesi idi.

2005 yılında vefat etti.

Günün birinde Emekli Sandığı tarafından bizim eve bir tebligat gönderildi.

9 Mayıs 2006 tarihli bu tebligatta özetle şöyle deniyordu:

"Sandığımızdan aldığı emekli aylıkları 15 Nisan 2005 tarihinde vefat etmesi nedeniyle kesilen Meryem Necdet Çölaşan'ın hak etmediği 1 Mayıs – 31 Mayıs 2005 tarihleri

arasındaki makam temsil tutarı olan 962,40 YTL borç çıkartılmıştır.

Türk Medeni Kanunu'nun hükmü gereğince, 962,40 YTL alacağımızın, ilgilinin varisi sıfatıyla tarafınızdan ödenmesi gerekmektedir…

Bu miktarın 10 gün içerisinde Ziraat Bankası nezdindeki hesabımıza yatırılmasını, makbuz örneği gönderilmek suretiyle neticeden bilgi verilmesini, aksi takdirde icra takibine başlanacağını, borcunuzun daha da artacağını bilgi edinmenizi rica ederiz."

* * *

Rahmetli halam bir ay erken ölünce, emekli maaşından aldığı bu parayı hak etmemiş duruma düşmüş, sayın devletimiz de aynı soyadından yola çıkarak benim üzerime gelip bu parayı istiyor.

Devletle baş etmenin mümkün olmadığını biliyorum.

Bu parayı süresi içinde, 29 Haziran 2006 günü Ziraat Bankası Ankara Köroğlu şubesine ödedim ve makbuzunu sakladım.

Gerçi rahmetli halamın varisi (!) olarak benim cebime bir kuruş girmemişti ama olsun varsın.
Helal olsun.

Ankara'da bir tek apartman dairesi vardı, onu da ölümünden önce Türk Eğitim Vakfı'na bağışlamıştı.

* * *

Evet, o günkü para birimiyle 962,40 YTL'yi bankada verilen hesap numarasına yatırdım.

Şimdi, bundan sonraki olayları izleyiniz:

Aradan beş yıl geçmişti.
Günün birinde bizim eve icra tebligatı geldi:

Ankara 13.
İcra Müdürlüğü, dosya numarası 2051, tarih 21 Şubat 2011.

Beş yıl sonra Emekli Sandığı'na olan borcumu ödemediğim için (!) icraya verilmiştim.

Ancak bu aşamada işin içine faizler girmiş ve borcum 1.
746,87 TL olmuştu.(Bu süreçte YTL, TL'ye dönüşmüştü.)

İşi gücü bırakıp adliye binasına taşındım, icra müdürlüklerinin yerini öğrendim, kuyruğa girdim, elimdeki tebligat ve paranın ödendiğine ilişkin makbuzumla birlikte yazılı başvurumu yaptım:

"Efendim, ben devletin istediği bu parayı ödemiştim.
İşte makbuzu…"

İcra kaldırıldı.

Ohhh, artık rahatlamıştım!

* * *

Aradan bir süre daha geçti.
Emekli Sandığı artık SSK ile birleşip SGK olmuştu.

Eve bir tebligat daha geldi.

Bu kez SGK hukuk bürosu tarafından gönderilmişti ve parayı ödemediğim takdirde evime,

eşyalarıma ve neyim varsa onlara haciz geleceği bildiriliyordu.

Bunun üzerine bürodaki avukatları arayıp durumu onlara da anlattım.

Ödeme makbuzunu kendilerine fakslamamı istediler, faksladım.

Demek ki o güne kadar olan çabalarım boşa gitmişti!

Benim banka makbuzu ya kaybolmuş, ya da parayı birileri iç etmişti!

Bir süre sonra arayıp ne olduğunu sordum ve "Müjdeyi" verdiler:

"Siz merak etmeyin, makbuzla birlikte Genel Müdürlüğe yazı yazdık, ödemenin yapıldığını belirtip dosyanızın kapanmasını istedik."

Neyse, işi artık bitirmiştim.

İyice rahatladım!

* * *

Geldik 2013 yılına...
Akşam eve geldiğimde kapıda 4 Haziran 2013 tarihli bir SGK tebligatı buldum:

"Emekli aylığı almakta iken vefat eden Meryem Necdet Çölaşan'ın hak etmediği makam temsil tazminatının tahsili için aleyhinize Ankara 13.
İcra Müdürlüğü tarafından icra

takibatı başlatılmış ve icra emri daha önce tarafınıza tebliğ edilmiştir.

Alacaklarımızın tetkiki sırasında borcunuzu halen kapatmamış olduğunuz görülmüştür.

Yazımızın tarafınıza intikal ettiği tarihten en geç yedi gün içerinde geçmiş gün faizi ile birlikte toplam 1.
930 TL'nin Ziraat Bankası nezdindeki hesabımıza yatırılması…

Yatırıldığına dair dekontun mutlaka aşağıda yazılı telefonlar aranarak bilgi verilmesi ve dekontun fakslanması…

Aksi takdirde İcra Müdürlüğü tarafından Türkiye'nin neresinde olursa olsun gayrimenkullerinize, üzerinize kayıtlı araçlarınıza hemen haciz konulacağını, evinizde haciz yapılacağını, evde bulunmamanız durumunda çilingir marifetiyle kapının açılarak gıyabınızda haciz ve muhafaza işlemleri gerçekleşeceğini ihtaren bildiririz.
Betül Dolgun.
Avukat."

* * *

Bu resmi tebligat da SGK adına, Hukuk Bürosu tarafından gönderilmişti.

Büroyu arayıp durumu yeniden anlattım:

"Yaa vallahi billahi ben bu parayı 2006 yılında ödedim.

Gözünüzü seveyim yaa, bir çare bulun da şu dosyayı kapatın!"

Banka makbuzunu kendilerine fakslamamı istediler.

İyi ki belgeli gidiyorum ve o makbuzu da saklamışım.
Yoksa halim haraptı!

Derhal faksladım ve işi garantiye almak için telefonda sordum:

"Makbuzu aldınız mı?"

"Aldık…

Şimdi biz bir yazı yazıp dosyanın kapatılmasını isteyeceğiz."

* * *

Şimdi hukuk bürosunu arıyorum, avukatlar karşıma çıkmıyor!

Sağ olsun, sekreter hanım beni adam yerine koyup müjdeyi verdi!

"Ben yazıyı yazmıştım ama Genel Müdürlükten henüz bir yanıt gelmedi."

"Eyvah" demişim, "Galiba ben yine hapı yuttum…"

Çünkü bu iş burada bitmez.
Uzaktan yakından ilgim olmayan bu konuda, önümüzdeki yıl ve sonraki yıllarda ben daha nice tehdit dolu tebligatlar alırım, evimize yine haciz gönderilir!

* * *

Sevgili okuyucularım, bu gibi olaylar herhalde sizlerin de başına gelmiştir veya gelecektir.

Bütün iyi niyetinizle bir iş yapıyorsunuz, size çıkarılan borcu hiçbir ilginiz olmadığı halde ödüyorsunuz ama borcunuz bir türlü silinmiyor.
Ben şimdi SGK'dan yazılı bir yanıt bekliyorum:

"Borcunuzu ödediğiniz anlaşılmış ve dosya kapanmıştır."

Düşünün, olayın başladığı yıl 2006…

Ve ben tam yedi yıldan beri bu işle uğraşıyorum.
İcra geliyor, gönderilen resmi yazılarda hacizle tehdit ediliyorum!

Üstelik komşulara, kapıdaki güvenlikçilere ve postacılara rezil oluyorum.

Belki de "Bu herif mutlaka birilerini dolandırmış, üçkağıtçılık yapmış" diyorlardır!

Karşımda bir muhatap yok.
Makbuzu istiyorlar, SGK'ya iletiyorum, sonuç yok.

Rahmetli Aziz Nesin yaşıyor olsaydı, bu olaydan dört dörtlük bir kara mizah öyküsü çıkarırdı.

Çaresiz kaldım.
Şimdi lütfen söyleyin, ben ne yapayım!

Güleyim mi, ağlayayım mı!

Ya da bu kurumun başına yeni atanan, aklı başında ve düzgün bir insan olduğunu duyduğum hanım genel müdürden çözüm bulması için özel torpil ricasında mı bulunayım?

Gelişmeleri eğer olursa (!)- size anlatırım.

SÖZCÜ

-                                 ^^^^^ - vvvvv

"Özür dilemedik, dilemeyeceğiz"

16 Temmuz 2013

AKP'nin 'özür dilettik' dediği CNN'den yalanlama geldi.

CNN International'ın Kıdemli Başkan Yardımcısı Khosravi, dün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'la bir araya geldi.

Ankara merkezli iddialarda; CNN International'ın, AKP'nin Kazlıçeşme mitinginden bir kareyi "Türkiye'de hükümet karşıtı protestolar" alt yazısı ile internet sitesine koyduğu için özür dilediği belirtiliyordu.
Bu bilgilerin yayılmasının ardından CNN International PR'ın resmi Twitter hesabından konuyla ilgili yeni bir açıklama geldi.
Tweette şu ifadeler yer aldı: "CNN, Türkiye yayınının arkasındadır.
Yaptığımız tarafsız yayın için özür dilemedik ve dilemeyeceğiz."


-                                 ^^^^^ - vvvvv

Arslan Bulut: Korkan adamdan korkacaksın!

15 Temmuz 2013

Yıllar önceydi…

18 yaşındaydım ve çocukluğumun geçtiği İstanbul'a kısa bir ziyaret için gelmiştim.
İstanbul kabadayılarından biri ile sohbet ediyordum.
Eski İstanbul kabadayıları, sonradan çıkanlar gibi öyle istihbaratın, polisin veya askerin desteklediği kişiler değildi, tamamen kendi bileklerine ve yüreklerine dayanırlardı.

Halk arasında sevilmelerinin sebebi, mahallenin namusuna sahip çıkmaları, düşkünlere yardım etmeleriydi.
Konuştuğum kabadayı da öyle biriydi ve benim gençliğin verdiği aşırı güvenle konuşmam karşısında, "Korkan adamdan korkacaksın…

Cesur adamdan zarar gelmez.
Dünyanın en tehlikeli adamı korkan adamdır"
diye tavsiyede bulunmuştu.

***

Türk halkı Tayyip Erdoğan'ı "cesur adam" diye tanıdı ve kabadayı adamlarda bulduğu güveni onda bulduğu için oy verdi.
Fakat Erdoğan bu günlerde fena halde korkuyor…

Taksim Gezi Parkı eylemlerinin, Mursi'nin düşürülmesi gibi bir hedefle, yani kendisini iktidardan indirmek için ve "aynı merkez" den başlatıldığını düşünüyor.
Dolayısıyla önlem almaya çalışıyor.
Öyle korkuyor ki son olarak tencere tava çalmanın bile suç olduğunu iddia ederek, geniş kitlelerin bundan sonraki büyük eylemlere katılımını durdurmaya çalışıyor.
Yani Tayyip Erdoğan halkı korkutmaya çalışıyor.
Bu fikri kendisine veren kişi, tencere-tava çalmak diye bir suç olmadığını bildiği için, korkutmayı yaparken konuyu "gürültü kirliliği" çerçevesinde değerlendirmesini istemiş anlaşılan…

Yoksa Tayyip Bey'de zerre kadar hukuk mantığı yoktur.
Fakat, "iktidar elimden gidecek" korkusu yüzünden, doğrudan "ben verdim" dediği talimatlarla polisin, göstericilere sert davranmasına, hatta ateş ederek gençleri öldürmesine veya gaz bombalarının kapsüllerini mermi gibi kullanarak cinayetler işlemesine yol açmıştır ki asıl hukuk faciası buradadır.

Tayyip Erdoğan bunları neden yaptırıyor?
Korktuğu için…

Bu sebeple "Korkan adamdan korkacaksın" sözünü hatırladım.

***

Fakat; beterin beteri var, ölümden de kötü olaylar var…

Siirt'deki taciz olayı gibi…

Siirt Belediye Başkan Yardımcısı Abdullatif Ç'nin biri 17, diğeri 13 yaşındaki ikizler olmak üzere üç kız kardeşe cinsel istismarda bulunduğu anlaşıldı.
Polisin soruşturması sırasında, sanığın, kızların annesini de taciz ettiği anlaşıldı.

Anne, polise verdiği ifadesinde büyük kızının uğradığı cinsel istismarın farkında olduğunu ancak Abdullatif Ç.'nin tehditlerinden korktuğu için engel olamadığını, bunun karşılığında da gıda ve giyim yardımı aldığını söyledi.
Abdullatif Ç.'nin, kızların babasını temizlik firmasında taşeron işçisi olarak işe aldığı da belirtildi.
Bundan dolayı 17 yaşındaki kızın cinsel taciz olayını 2 yıl boyunca sakladığı anlaşıldı.

***

Düşünebiliyor musunuz; adam, babayı boğaz tokluğuna bir işe yerleştirmiş, anneye makarna kömür yardımı yapıyor; böylece hem anneyi hem kızlarını satın almış oluyor!

Eee bir ülkede Başbakan, Taksim'deki eylemcileri eleştirirken "Bunlar sandık sonuçlarını hazmedemediler.
Makarna kömüre oy sattınız diyorlar.
Madem öyle sen de dağıt"
diyorsa, sonuç böyle olur.
Mısır'da da Müslüman Kardeşler adlı örgüt de aynı yöntemi uyguladı, yardım dağıtarak oyların dörtte birini satın aldı ve tek başına iktidar oldu.

"Oy namustur" denildiğinde pek anlaşılmıyordu.
Siirt'teki olay, makarna ile namus ilişkisini, makarna ile oy ilişkisini de ortaya koyuyor.
Makarnaya oyunu veren namusunu da teslim edebiliyor!
Bunlar gerçek fotoğraflardır, laf değil…

Buna karşılık sizin hukuk düzeniniz, makarna verip çocukları satın alan veya pala ile kadınlara saldıranları serbest bırakıyor da Atatürk resimli bayrak satan seyyar satıcıyı tutukluyorsa, o ülkenin halkından ve onun öfkesinden korkmak gerekir!

Yeniçağ

-                                 ^^^^^ - vvvvv

Esfender Korkmaz: Saadet zinciri bitti mi ?

15 Temmuz 2013

1990'lı yıllarda ortaya çıkan Saadet Zinciri, tamamen para ile para kazanma metodu üzerine kurulmuştur.
Eğer zincire yeni üyeler ve yeni para girişi olmazsa halka kopar, alttan gelen para kalmaz ve sistemde pramidin en üstüne çıkan olmaz.

1982'de yaşanan Banker Kastelli olayları, 1990 sonrası yıllarda Saadet Zincirine benzetilmiştir.
Kastelli çok yüksek faizler vererek mevduat toplamış ve fakat bu yüksek faizleri ticari kurallar içinde vermek imkanı olmadığı için, yeni gelen parayla eskilerin faizini ödemiş.
Panik yaşanınca sistem çökmüş.

Sıcak para da girdiği ülkeden elini çekerse, saadet zinciri bozuluyor.
Sıcak para girdiği ülkede önce bir canlılık yaratıyor.
Aynı zamanda cari açıktan daha fazla girerse, döviz arzı artıyor.
Kurlar üstünde bir baskı oluşuyor.
Yani Milli Para değer kazanıyor.
Milli Para değerli olursa bu defa ithal malları içerde üretilen mallardan daha ucuza geliyor.
Buna karşılık ihraç malları daha pahalı geliyor.
İthalat ihracattan daha hızlı artıyor.
Cari açık oluşuyor.
Türkiye'de de aynen böyle oldu.
O kadar ki, cari açık yanında, Türkiye ara malı üreten fabrikaları kapattı.
Söz gelimi iplik fabrikalarının bir kısmı, deri fabrikalarının bir kısmı kapandı.
İplik ve deri ithal edildi.
Bunun içindir ki, üretim ithalat bağımlı oldu.
Üretkenlik düştü.

Yani hem cari açık verdik.
Hem de üretim kapasitemiz düştü.
Elbette ki bu şartlarda işsizlikte yükseldi.

Yetmedi, cari açığı sıcak parayla ve giren spekülatif sermaye ile kapattık.
Ancak bu kısa vadeli ve yıl içinde bir çözüm oldu.
İthalatçı içerden ucuz döviz buldu ve ithalat yaptı.
Ne var ki giren sıcak para sonsuza kadar kalmıyor.
Bu defa da Türkiye'nin dış borçları son on yılda 200 milyar dolar arttı.
Türkiye'nin varlıkları azaldı.
Altyapı yatırımları özelleştirme yoluyla yabancıya satıldı.
Bankaların yarısı yabancıya satıldı.
TÜİK'în istatistiklerine göre, imalat sanayiinin yüzde 60'ına yakını yabancı kontrolündedir.

Sıcak para ve spekülatif sermaye ürkektir.
Son olayların iyi yönetilmemiş olması ve tırmandırılması siyasi anlamda risk getirdi.
Siyasi risklere ve enflasyona rağmen faizler düşük kaldı.
Merkez Bankası ve bono faizleri arasında fark arttı.
Bir kısım sıcak para çıktı.
Bir kısmı ise fazla kayıp vermeden çıkmak için zaman kolluyor.
Giren yabancı sermaye azaldı.
Diğer gelişmekte olan ülkelere giren yabancı sermaye arttı.
Türkiye'ye gelen yabancı sermaye azaldı.

Ekonomi bir başka noktadan daha vuruluyor.
Turizm sektörü…

Bu sektör yalnızca gezi olayları olarak değil, çıkarılan yasalarla ve çıkarılan yönetmeliklerle de köşeye sıkıştı.
Ayrıca Bakanlıkların yapısı çok sık değişiyor.
İster istemez bürokrasi arttı.
Turizm sektörü bir yandan intibaklarla uğraşırken, bir yandan hala düşük kalan kurla, bir yandan da dış rekabetle mücadele ediyor.
Turizm gerçek anlamda altın yumurtlayan tavuktur.
Ve biz bu tavuğu kesiyoruz.

Şimdi cari açık rakamlarında kar transferleri öne çıkıyor.
Yani yabancıya sattığımız işletmelerin satış parasıyla cari açıkları kapattık.
Ancak şimdi aynı yabancılar doğal olarak karlarını dışarıya götürüyor.
Aynı yabancılar dışarıdaki fabrikalarından ham madde ve ara malı ithal ediyor.
Aynı yabancılar dışarıdan uzman ithal ediyor.v.b.Özet olarak getirdiklerinden daha çok götürmeye başladılar.
Sıcak para da kesilmeye başlayınca saadet zinciri bitti…

Ne var ki, bazı bankalar hala hükümete gaz veriyor.
Hükümet de inanıyor veya işine gelmediği için önlem almıyor.
1999 ve 2000 yıllarında sabit kur politikası kriz getirecek demiştim.
Siyasi iktidar aldırmadı.
Ben de bu yazılarımı o zaman "Kriz bağırarak geldi" isimli bir kitapta toplamıştım.

Yeniçağ

-                                 ^^^^^ - vvvvv

CHP İzmir'de İl'in istifa şifreleri

16 Temmuz 2013

CHP İzmir'de günlerdir merakla beklenen istifalar gerçekleşti.
Daha önce istifa eden Aliağa eski İlçe Başkanı Özlem Şan Oğuzhan'la birlikte toplam 16 ilçe başkanı yerel seçim sürecinde koltuk bıraktı.
İstifaların fazla olacağı dillendirilen il yönetiminde sürpriz istifa yaşanırken, istifası beklenen bir çok isim ise görevinden ayrılmadı.

SERCAN AVCI/EGE POSTASI – CHP'de aday olmak isteyen il ve ilçe başkanları ile yönetim kurulu üyelerini koltuklarından kaldıracak genelge sonrası ilçe başkanları ile il ve ilçe yöneticileri istifalarını İl Başkanlığı'na teslim etti.

Yerel seçim sürecinde ilçe başkanlığı koltuğunu bırakarak adaylık yolunu tercih eden ilçe başkanları Bornova-Enver Dündar, Aliağa-Özlem Şan Oğuzhan, Kınık-Mehmet Çetinkaya, Kemalpaşa- Mehmet Ayçil, Ödemiş-Mehmet Ayçil, Bayındır- Hüseyin Tamer Yanık, Karaburun- Mesut Karaoğlan, Tire- Mustafa Güngör, Seferihisar-Hüseyin Ercan, Selçuk- İbrahim Adıgüzel, Menemen- İsmail Akıncı, Bergama- İdris Yavuz Yılmaz, Beydağ-Murat Kırca, Foça-Osman Mert,Kiraz- Pilot Zeybek, Narlıdere-Asker Güneş oldu.
İl Yönetiminde ise Hüseyin Mutlu Akpınar, Rıza Gök ve Serdar Sandal istifa etti.

ENGİN ONLARI MI İŞARET ETTİ?

CHP'de İl Başkanı Ali Engin istifaların netleşmesi sonrası basın mensuplarına açıklama yapmış ve, " 2-3 isim benim için sürpriz oldu" demişti.
Engin'in açıklamadığı isimlerin Seferihisar eski Başkanı Hüseyin Ercan, Menemen eski İlçe Başkanı İsmail Akıncı, Bergama eski İçe Başkanı İdris Yavuz Yılmaz ve İl yöneticisi Serdar Sandal olduğu öğrenildi.

SANDAL'DAN MANİDAR İSTİFA

Sürecin başından beri isimleri 'istifa edecekler' arasında geçen Hüseyin Mutlu Akpınar ve Rıza Gök'ün istifaları partide normal karşılanırken il başkan yardımcısı Serdar Sandal'ın 'son dakika' istifası il yöneticilerini bile şaşırttı.
Sandal'ın istifası parti kulislerinde 'sürpriz' olarak yorumladı.
Sandal, İl Kongresi sürecinde başkanlığa aday olmuş daha sonra geri çekilerek İl Başkanı Ali Engin'e destek vermişti.
İl Başkanı Engin'in Karşıyaka Belediye Başkanlığı'na aday adaylığı için istifa edeceğinin sıkça dillendirildiği günlerde boşalacak il başkanlığı koltuğu için yönetim içinde güçlü adaylardan olan Sandal'ın istifası manidar karşılandı.
Süreçte ismi aday adaylığı için geçmeyen Sandal'ın geçtiğimiz hafta yapılan il yönetim kurulu toplantısında İl Başkanı Engin'e "Karşıyaka'da hakkınız yeniliyor.
Size haksızlık yapılıyor.
Yıllarca emek verdiniz' dediği ve Karşıyaka'da aday adayı olmaması konusunda da sitem ettiği öğrenildi.
Sandal'ın geçtiğimiz haftaki çıkışından sonra son dakika aldığı istifa kararı kulislerde 'Herhangi bir yere de aday değildi.
Uzun zamandır İl Başkanı Engin'
le fikir uyuşmazlığı vardı.
Bu yüzden istifa etti' olarak yorumlandı.
Sandal'ın 31 Temmuz'a kadar herhangi bir yere aday adaylığı başvurusu yapmayacağı iddia edildi.

KAYHAN 'MANDUZ' DEDİ GERİ ADIM ATTI

İstifa etmeyerek şaşırtan isimlerin başında İl yöneticisi Ceyhan Kayhan geldi.
İsmi Karabağlar Belediye Başkanlığı aday adaylığı için geçen Kayhan son yapılan il yönetim kurulu toplantısında " İlçe başkanı beni destekliyor.
İstifa edeceğim"
demişti.
Kayhan'ın yönetim kurulundaki sözlerinin son günlerde Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm'le buzları eriten İlçe Başkanı Polat Manduz'u rahatsız ettiği öğrenildi.
Manduz'un Kayhan'a bu yönde sitem ettiği ve destek konusunda 'yeşil ışık' yakmadığı belirtildi.
Kayhan'ın da ilçede örgütünün başındaki isimden istediği desteği görememesi nedeniyle istifa için gelgit yaşadığı ancak İl Başkanı Engin'in 'Başarılı çalışmalar yapıyoruz.
İl'
de bana lazımsın' sözleri sonrası istifa kararından vazgeçtiği iddia edildi.

ADIGÜZEL 'FEDA' DEDİ

İstifa etmemesi sürpriz olan isimlerden olan Nurcan Adıgüzel ise 'feda' diyenlerden oldu.
Son il yönetim kurulu toplantısında Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliği için istifa edeceğini duyuran Adıgüzel'in örgütlü gücün önemine dikkat çekerek istifasından son dakikada vazgeçtiği öğrenildi.
İl Başkanı Ali Engin'le de istifası doğrultusunda son 3 gün boyunca sık sık konuşan Adıgüzel'in verdiği karar sonrası yakın çevresine, " Yerel seçim dönemindeyiz.
Örgütlü güce hep inandım.
İl yönetimimde kalmam partim adına daha yararlı olacaktı.
Güzel bir uyum var.
Yerel seçimlere yönelik plan ve projeler var.
Bu çalışmaların içinde kalmak istedim"
dediği belirtildi.
Bu arada yedek listeden il yönetimine giren Ercan Çınarlı ile birlikte Balçova'nın yönetimdeki temsiliyeti 2 yöneticiye çıktı.

KARABAY İÇİN İSTİFA EDECEK DENİYORDU AMA…

İsmi uzun zamandır Çiğli Belediye Başkanlığı için geçen Genel Merkez'in açıkladığı istifa takvimi sonrası istifa etmesine kesin gözüyle bakılan Yerel Yönetimlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Ali Karabay'ın da koltuğunda kalması sürpriz olarak yorumlandı.
Karabay'ın son dakikaya kadar karar için düşündüğü ancak İl'deki pozisyonu ve Engin'in ısrarı sonrası istifa etmediği öğrenildi.
Karabay'ın yakın çevresine, " Bugüne kadar görevlere talip olmadım.
Ya örgüt teveccüh gösterdi ya da üst yönetimler işaret etti.
Yerel seçimlerde de beklemeyi tercih ettim.
Yerel Yönetimler konusunda İl Başkanlığı olarak önemli projeler ve planlar gerçekleştirdik.
Şu aşamada istifa etmem birçok işin yarım kalmasına neden olurdu"
dediği öne sürüldü.
Karabay'ın istifa etmemesinde İl Başkanı Engin'in de rolü olduğu vurgulandı.
Bu arada Karabay'ın Çiğli için aday adaylığının devam ettiği ve Engin gibi süreci bekleme kararı aldığı da öne sürüldü.

RODOPLU BİR DÖNEM ERTELEDİ

İsmi Konak Belediye Başkan aday adaylığı için geçen İl Başkan Yardımcısı Ülkümen Rodoplu'nun da parti içindeki görevinin ağır bastığı belirtildi.
BYPK'de önemli işlere imza atan Rodoplu'nun çetin geçecek yerel seçimleri dikkate alarak uzun zamandır çalışma gruplarıyla gerçekleştirdiği projelerin sekteye uğramaması için 'adaylık' düşüncesini bir dönem ertelediği ifade edildi.

-                                 ^^^^^ - vvvvv

İftarda yürek burkan kare

16 Temmuz 2013

AKP'li belediyenin iftarında işçiler ayrı masada, vatandaşlar ayrı masada…

Deniz AYHAN/Sozcu.com.tr

Birlik, beraberlik, kardeşlik, eşitlik gibi duyguların önplana çıktığı Ramazan Ayı'nda AKP'li belediyenin yaptığı bu ayrımcılık pes dedirtti.
Başakşehir Belediyesi, organize ettiği iftar yemeğinde öyle bir oturma düzeni hazırladı ki "Ramazan'ı hiç anlayamamışlar" dedirtti.

Belediye'nin Ramazan'ın her günü için üç ayrı bölgede düzenlediği ve çeşitli konuşmacıların da katıldığı "Sular Vadisi" iftarlarında temizlik işçilerinin ayrı masalarda oturduğu görüldü.

İftara gelen vatandaşlar için ayrı masalar düzenlenirken, belediyenin temizlik işçileri diğer masalardan ayrıldı.
Antikapitalist Müslümanlar, iftar yemeğindeki işçilerle görüştü ve bu ayrımcılıktan dolayı işçilerin mutsuz olduğunu ve onurlarının kırıldığını söyledi.
Tepki toplayan bu kare objektiflere şöyle yansıdı:

"KENDİLERİ AYRI OTURMAK İSTEDİ"

Konuyla ilgili görüştüğümüz Başakşehir Belediyesi yetkilileri böyle bir düzenlemenin kendileri tarafından yapılmadığını, işçilerin birlikte oturmak istemesinden kaynaklandığını söyledi.
Belediye yetkilileri iftar sofrasında herhangi bir tecrit uygulamasının mümkün olmayacağını söyledi.
AKP Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Yüksel'in de işçilerin masalarını ziyaret ettiği, hatta birlikte oturduğuna vurgu yapıldı.

a45UyF587661-201307161357-15
^^^^^ - vvvvv


--

zaryop:jaro

Bilgiyi ehli olmayana veren, o bilgiye zulmetmistir.

Hz.Ali
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder