14 Temmuz 2013 Pazar

15-Sopalı, palalı, kesen, vuran, gözünü çıkartan, beynini patlatan dindar(!) ve ileri demokrasi üzerine.

Mehmet Türker: Sopalı-palalı milis güçleri...

14 Temmuz 2013

Türkiye bu defa da, "Kaçma şüphesi bulunmadığından" tutuklanmayan palalı saldırganın Fas'a kaçması, skandalıyla sarsıldı...

Gençlerin ağzıyla söylersek, bu da yargıya kapak olsun...

Eskişehir'de iktidarın sopalı, palalı, coplu milis güçleri tarafından dövülen gencecik üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz hayatını kaybetti…

İstanbul'un birçok yerinde sopalı, palalı saldırganlar ortaya çıkıyor, Gezi Parkı eylemcilerini sokak ortasında döverek cezalandırıyor...

Bunlar her halde Tayyip Bey'in "Zor tutuyoruz" dediği zorbalar olmalı...

Tayyip Bey ya tutmayı bıraktı, ya da bunlar onu da takmamaya başladı...

* * *

Tophane'de, Kasımpaşa'da, Taksim'de, son olarak da Kocamustafapaşa'da ortaya çıktılar...

Ali İsmail Korkmaz için anma yürüyüşü yapanlara, 10-15 kişilik bir grup bıçaklar ve sopalarla saldırdı...

Saldırganların başını çeken "Hacı Abi" lakaplı sokak kabadayısı, yürüyüş yapanlara iddiaya göre "Yarın buraya gelirseniz sizi keserim" dedi…

Şahıslar, bu satırların yazıldığı ana kadar yakalanmamışlardı...

Peki sopalı serseriler bu cesareti nereden alıyorlar...

Hiç şüphe yok ki iktidardan...

Çünkü Tayyip'ten yana olanlara her yol serbest...

* * *

Yargının hali melali ise ayrı bir hicran...

Emekli Albay, Balyoz Davası savcılığınca gözaltı kararı alındı diye yurt dışından Türkiye'ye gelip kendi ayağınla savcılığa gidiyor, "kaçma şüphesiyle" tutuklanıyor...

Albay kaçacak olsa, zaten yurt dışında…

Amiral, Deniz Kuvvetleri'nin fırkateyni ile çeşitli ülkelere resmi ziyaretler yapıyor…

Denizde seyir halindeyken hakkında "yakalama kararı" çıkıyor…

Kaçacak olsa ilk limanda inip kaçacak…

Hayır ülkesine dönüyor, törenle karşılanıyor, mahkemeye gidiyor, "kaçma şüphesiyle" tutuklanıyor...

Türkiye'nin önceki Genelkurmay Başkanı tutuklu…

Neden...

Kaçma şüphesi var...

Ama palalı saldırgan "sabit adresi var, kaçma şüphesi yok" gerekçesiyle salıveriliyor ve bir gün sonra Fas'a kaçıyor...

* * *

Türkiye'nin çivisi çıktı...

Kimsenin de o çiviyi yerine çakmaya niyeti yok...

Tayyip'ten önceki akşam öğreniyoruz ki, üniversitelere "devletin güvenlik güçleri" yani polis yerleştirilecekmiş...

Her üniversiteye bir toma...

Bu da ileri demokrasinin gereği...

Yakında her evin önüne bir polis dikerlerse şaşmayın...

Çünkü Türkiye "polis devleti" oldu...

Bir korku imparatorluğu yaratıldı...

Ama o korkuyla sindirilen toplum silkindi ve korku duvarını aştı...

Şimdi korkma sırası iktidara geldi...

Dizlerinin titrediğinin farkındayız...

Geldikleri gibi gitmeleri yakındır...

3.Köprü skandalı...

Önce 3.Köprü'nün projesi olmadığı iddiası ortaya atıldı...

Sonra Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım açıklama yaptı:

"Tamamen asılsız bir haber, yok böyle bir şey…

Yalnız, güzergahta bazı değişiklikler yapıldı…

Mesela yol geliyor, orada bir kuş yatağı var…

Ona zarar vermemek için sapma yapılıyor…

Mesela yol geliyor, bir su havzası var, burada sapma yapılıyor"

Böylece anlaşılıyor ki, güzergah tespit edilirken bütün bunlar incelenmemiş, proje deneme-yanılma yöntemiyle yürütülmüş…

* * *

Bizim bildiğimiz, otoyolun geçeceği yerler önceden incelenir, doğaya uygunluk aranır, nerede ne var ona göre proje hazırlanır…

Ama Türkiye'de, özellikle de İstanbul'da bu böyle olmuyor...

Türkiye'nin ve İstanbul'un sahibi Tayyip Bey helikopterle dolanıyor, güzergahı parmağının ucuyla gösteriyor:

"Şuradan şuraya"

Makineler işe girişiyor, "aaa bir su havzası sağdan git, aaa bir kuş yatağı yandan geç" diye sürekli yön değiştiriliyor…

Böyle bir ilkellik ve skandallar zinciri de AKP iktidarına çok yakışıyor...

SÖZCÜ

-                       -                       -                       -                       undefined

Necati Doğru: Palalı İslam'a geçtik!

14 Temmuz 2013

ÇALMAYIN.
Yetim hakkı yemeyin.
Soymayın.
Soydurmayın.
Yalan söylemeyin.
Gerçeği karartmayın.

Bunun gibi Allah emirleri, 4 kitapta var, arayan bulur.

Din, yürünecek yoldur.

Dünya kalpsiz kalmışsa!

Vicdansız, adaletsiz, kalpsiz kalan dünyada din; vicdan, adalet, kalp yerine geçmiş.
Ezilenler dine sarılmış.
Din ezilenin elinde dayanma gücü, ezenin elinde afyon olup çıkmış.

Ezenin elinde din; Allah adına kafa kesen, diri diri kadın taşlatan, peygamber torununu Kerbela'da boğduran, adaleti esir alan, diktatörü 40 yıl başta kalsın diye fetvalarla destekleyen egemenin ezen gücü olmuş.

Bu kadar laf yeter.

Din öğretme peşinde değilim.

Kafa kesen, egemenin elinde afyon olup insanları uyutan dindarlar olmaktan çıkıp "Seçimle iktidara gelen ve bize oy vermeyenlerin de insanlık haklarına ve vatandaşlık beklentilerine" saygılı olacağız dediler.

Yemin billah edildi.

Ilımlı İslam çıktı.

* * *

Önce Türkiye'de yeşerdi.

Washington, Brüksel, Davos kıble yapıldı.
Demokrasi trenine binildi; dindar tabanı kendine bağlayıp, ABD'ye ve AB'ye; "Piyasa kapitalizminde, muhafazakar liberalleşmede, para, kariyer, şehir rantı, bürokrasi, mevki kapatmada, kendi zenginimizi yaratıp küresel dostlarımızla ortak olmada iddialıyız" açılımı yapıldı.

ABD'nin çok hoşuna gitti.

AB'yi hayran bıraktı.

İşte "Ilımlı İslam" dediler.

Türkiye'deki ılımlı İslam'ın, Mısır'da "Mursi'ye akıl hocalığı" yapmasına ve hatta Sudan'da askeri darbeyle iktidarı deviren "dinci diktatör El Beşir'in Ankara'da kirli ağırlanışına" bile göz yumdular.

* * *

Ilımlı İslam'la 10 yıl bitti.

"Palalı İslam"a geçtik.

Polis desteğiyle Taksim Meydanı'nda göstericilere adına zırh da denilen kıyıcı aletle saldırıp, ölüm korkusuyla kaçmaya çalışan kadının arkasından koşup tekvando tekmesi savuran palalı, serbest bırakıldı.

Adresi, ismi belli.

İşi var, dükkanı çalışıyor.

Belli ki, hakimin önüne "bu adam güvenilir, kaçmaz" belgelerini polis koydu.

Palalı Fas'a kaçırıldı.

* * *

Eskişehir'de sivil polisler ve polisleştirilmiş sivillerden 6 kişinin sopa, yumruk, tekmeleriyle can veren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi İsmail Korkmaz'ın dövülüşünü çeken kamera kayıtları da silindi.
Üniversiteli İsmail'in öldürülüşünü kınamak isteyenlerin üzerine de bir palalı saldırdı.
İstanbul Kocamustafapaşa'da da kalabalığa eli sopalı ve bıçaklı bir grup ölümüne hücum etti.
Dünkü gazete haberlerinde; bazı kimselerin kendine yakın gördüğü esnafa, "Sopayı alın, polisin yetersiz kaldığı yerde devreye girin" dedikleri yazılıyor.

Palalı İslam'a geçtik!

SÖZCÜ

-                       -                       -                       -                       undefined

Bekir Coşkun: Kesme Kültürü…

14 Temmuz 2013

Akıllarına hemen kesmek geliyor…

Satır…

Pala…

Bıçak…

*

Çünkü onlara çocukluklarından bu yana, kesmenin "ibadet" olduğunu öğrettiler…

Kesince, koça binip Cennet'e gidiyorsun…

Kestirmeden…

*

İnanç uğruna kesmenin iyi bir şey olduğunu bilinçaltına koyduktan sonra, yaşamı boyunca artık gözü neyi keserse…

İşin kolayını öğrendi çünkü devlet adamı olduğunda dahi elinde manevi satır…

Ses keser…

Dil keser…

Söz keser…

Ceza keser…

Kafa keser…

Ne yapacağını kestiremez insan…

*

Günlerdir aslında bunu izliyorsunuz…

Kesme kültürüdür bu…

Merhamet, acıma, vicdan arama…

Cana saygı bulunmaz…

Salladı mı…

Can ister…

Kan ister…

Acı ister…

İçinde, başka bir varlığın canını alarak, o canı özenle veren Allah'a şirin gözükme kurnazlığı…

Ya da başka bir canlının canını alarak, kendini Cennet'e atma çıkarcılığı olsa da…

İçinde zırnık kadar akıl yoktur kesme kültürünün…

*

İzlediniz…

Ağacı kesmeye kalkmakla başladı…

Bizim çocuklar "kestirmeyiz" diye koştular…

Yolu kesti…

*

Ve beynine kesmenin sevap olduğu işlenmiş olanları, palalarını, satırlarını alarak, karanlık sokaklardan çıkıp geldiler…

Kesmeye…

Bir kedi yavrusuna tekme atılsa paralanan…

Ya da olmadı oturup ağlayan bizim çapulcularımızı gözlerine kestirdiler bu kez…

*

Asıl kesmeye kalktıkları Cumhuriyetin önü ya…

Satırdan daha güçlüdür özgürlük…

Kesmez…

Cumhuriyet

-                       -                       -                       -                       undefined

Uğur Dündar: Hepinizi keserim...

14 Temmuz 2013

15-20 kişilermiş…

Ellerinde sopalar, bıçaklar varmış!

Eskişehir'deki protestolarda hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz'ı anmak için Kocamustafapaşa'da forum yapanlara saldırmışlar.

Cumhuriyet'in haberine göre, militanların lideri olduğu öne sürülen kişi, "Yarın akşam gelirseniz, hepinizi keseriz.
Kaç kişi ölür sayamazsınız!"
diye bağırarak tehditler savurmuş.

Sonra da Facebook'taki hesabından Kocamustafapaşa Meydanı'ndaki Gezi Parkı eylemlerinin bittiğini ilan etmiş!

Ayrıca, elinde oyuncak tabanca bulunduran bir çocukla çektirdiği fotoğrafı da paylaşmış!

Fotoğrafın altına şu notları düşmüş:

"Ne yapacaksın?"dedim.

"Kemal Kılıçdaroğlu'nu vuracağım!"dedi.

"Niye?"diye sordum.

"Çapulcuların başı o!"diye cevap verdi.

"Doğru yoldasın yeğen!"dedim.

* * *

Çapulculara savaş açan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu hedef gösteren saldırganın Facebook'ta başka fotoğraf ları da var.

Bunlardan birinin AKP mitinginde çekildiği anlaşılıyor.

Ayrıca giysisinin üzerinde muktedirin resmi bulunuyor!

* * *

Muktedir durmaksızın kışkırtıyor!

Yalan üzerinden toplumu bölüp, kutuplaştırıyor.

Bir seçimi daha kazanabilmek uğruna, kardeş kavgasına zemin hazırlıyor.

Metinlerini yazan danışmanı "Aman ne yapıyorsunuz muktedirim, lütfen sakin olun!"
diyeceğine, tam tersini söylüyor...

"Şimdi her alanda taarruz zamanıdır!"
diyerek, bindirilmiş kıtalara saldırı emri veriyor!

Gaza gelen sopalı, bıçaklı, palalı saldırganlar harekete geçiyor.

Forumlar basılıyor, tehditler savruluyor!

"Hepinizi keserim!"
diyen saldırgan muktedirle, muktedir de yarattığı bu vandallık şaheseriyle (!) gurur duyuyor...

Muktedirin oyuncağı haline gelen güzelim Türkiye, karanlık yarınlara doğru savruluyor!

SÖZCÜ

-                       -                       -                       -                       undefined

Taksim'de silahlar patladı!

14 Temmuz 2013

Taksim Dayanışması'nın çağrısı üzerine Galatasaray Meydanı'ndan yüzlerce kişi direnişe devam etti.
Taksim Meydanı'na yürümek isteyen gruba polis izin vermedi.
Polis, Taksim Meydanı'na çıkmak isteyen vatandaşlara, biber gazı ve TOMA'larla müdahale etti.

SİLAHLAR PATLADI!

Alınan bilgilere göre, Taksim, Ayhan Işık sokakta silahlı kişiler eylemcilere ateş açtı.
Silahlı kişilerin esnaf olduğu söylendi.
Gazetecilerden ilk alınan bilgilere göre, sokaktaki esnafların tüm basın mensuplarına saldırdığı belirtiliyor.

Gazetecilerin görüntü almasını engellemeye çalışan grup, sinkaflı küfürler ederek gazetecileri darp etmeye çalıştı.
Olay yerine gelen polis gruba müdahale etti.

Olayın duyulmasından sonra kalabalık bir direnişçi grubu Ayhan Işık Sokak'a girdi.
Bu sırada sokaktan 2-3 el silah sesi duyuldu.

POLİSTEN GAZETECİLERE PLASTİK MERMİ

Eylemler sırasında göstericilere orantısız güç uygulayan polis, gazetecilere de plastik mermi ile ateş açtı.
Ellerindeki kameraları göstermelerine ve gazeteci olduklarını söylemelerine rağmen, polis basın mensuplarının üzerine plastik mermi sıkmaya devam etti.
Eyleme canlı tanıklık eden muhabirimiz de bacağına iki el atılan mermilerle yaralandı.

İSTİKLAL CADDESİ'NDE POLİS MÜDAHALESİ

Galatasaray Meydanı'ndan ayrılan kalabalıktan bir bölümü ara sokakları kullanarak İstiklal Caddesi'ne çıktı.
Taksim Meydanı'na ilerleyen grup, Fransız Başkonsolosluğu önünde önlem alan polise katıldı.
Polisin grubun dağılmasını istedi.
Ancak grup dağılmadı.
Bunun üzerine polis, kalabalığın üzerine kalkanlarla yürüdü.
Kaçışan grup üyeleri ara sokaklara girdi.
Bir süre sonra tekrar İstiklal Caddesi'nden biraraya geldi.
Gruba polis bu kez TOMA ile tazyikli su ile müdahalede bulundu.
İstiklal Caddesi boyunca gruplara tazyikli su sıkıldı.
İstiklal Caddesi'ndeki vatandaşlar müdahale sırasında zor anlar yaşadı.

OLAYLAR SABAHA KADAR SÜRDÜ

Polis-gösterici çatışması gece saatlerinde de devam etti.
Saat 02.
00 sırlarında eylemciler cadde üzerine barikat kurup ateş yaktı.
Bunun üzerine çevik kuvvet ekipleri de harekete geçti.
Kalabalık barikatı yıkmaya çalışan polise taş, şişe ve misket fırlattı.
Çevik kuvvet ekipleri de kendilerine taş ve şişe atan göstericilere, tazyikli su, gaz bombası ve boyalı mermi ile müdahalede bulundu.
Eylemci grup ara sokaklara kaçarak dağıldı.
Müdahaleler sırasında caddede gezen vatandaşlar yoğun gazdan etkilendi.

SÖZCÜ

-                       -                       -                       -                       undefined

YARATAN, YARATILAN VE YARALAYAN

13 Temmuz 2013

RTE'nin sık sık kullandığı bir söz var.

Güzel bir söz.

İnsani açıdan olumlu, ruhani açıdan kulağa hoş gelen, dini duyguları okşayan.

" Biz yaratılanı severiz, yaradandan dolayı"

Bu sözünün ardında durduğunu da gösterir.

Gazze'deki Müslümanlar için çırpınır.

Suriye'de öldürülen muhalifler için yırtınır.

Son zamanlarda Mursi yandaşları için dövünüyor.

Orada ölen insanlara sessiz kalması mümkün değilmiş.

Sessiz kalanlar dilsiz şeytan olur çünkü.( Irak'taki gibi...

Dışarıdan duyan sanır ki dünyanın en hümanist insanı.

Belki " Keşke RTE bizim başbakanımız olsa" diye gıpta ile bakanlar bile vardır.

"Dışı seni içi beni yakar" denir ya, aynen öyle işte.

İçi, içimizi yakıyor.

Az uz değil hem de.

GEZİ protestolarında beş gencimiz hayatını yitirdi.

Altıncısı her an olabilir, komada 17′lik lise öğrencisi fidan.

Beş kişiden tek biri için, polisimiz için üzüntüsünü açıkladı.

Ona da yalan katarak. "Öldürülen polisim" diyerek.

Polis onun, her şeyin, herkesin ona ait oluşu gibi.

Polisin ailesi bile düşerek öldüğünü kabul etti.
Başbakanlık makamındaki adam hala "öldürüldü" diyor.

Kendine oy vermeyen %50′yi töhmet altında bırakmak için.

Halkın demokratik eylemini karalamak için.

Diğer dört genç için tek kelime etmedi.

Ailelerini aramadı.

Üzülmedi.

Bir "OH OLSUN" demediği eksik kaldı.

O da Yaradan'dan dolayı olsa gerek.
Yaradan'dan utandı mı?
Yaradan'a bir daha sığınamam diye korktu mu?
Bilinmez.

Mısır'da Mursi yandaşı olup sokağa çıkanlar demokrasi yanlısı, darbe karşıtı, sandığa saygılı, ona göre.

Aynı kendisini destekleyenler gibi.
Gazete ve televizyonlarında halkın tepkilerini görmezden gelenler gibi.
Sadece polise karşı yapılanları göstererek habercilik yapan yalakalar gibi.

Diğerleri; VANDAL, BARBAR, YAĞMACI, TERÖRİST, DARBECİ,MARJİNAL, İDEOLOJİK…

Diğerlerinin YARADAN'ı başka.

Belki de bir yaradanları yok onların.

Onların insan oldukları bile şüpheli.

Onlara ne yapılsa az.

Polisin copu, gazı, suyu onlara hak.

Onları döven, yaralayan hatta öldüren polis DESTAN YAZIYOR.

Çanakkale'den bu yana böyle kahramanlık görülmedi.

Kahramanlara destek olan PALALI, SATIRLI, SOPALI vatandaşlar da en az onlar kadar kahraman.

Onları da Yaradanları'ndan dolayı seviyor.

Yargıç da aynı düşüncede.

"KAÇMA ŞÜPHESİ YOK" diye tutuklamıyor ki palalı yaratılan kolay kaçsın.

Başbakan'ın bunda etkisi olmuş mudur?
diye bir soru takılırsa aklınıza ben yanıtlayım, asla olmamıştır.

Bizim yargımız bağımsız ve tarafsızdır.
Adam yurt dışından kalkar gelir ifade vermeye, yargıç tutuklar "KAÇMA ŞÜPHESİ VARDIR" diye.

Bu kadar tarafsızdır.

Değil Başbakan, feriştahı gelse etkileyemez mahkemelerimizi.

Sadece yaradan ve ondan dolayı da yaratılandır önemli olan.

Palayla yaralayan yaratılan cinsindense özellikle ve öncelikle…

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

İLK KURŞUN

a45UyF587661-201307141134-15
^^^^^ - vvvvv

--

zaryop:jaro

Bir memleketin ahlak bakimindan nasil idare edildigini anlamak isterseniz, o ulkenin muzigini inceleyini.

Confucius
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder