Hem hesaplaşma diyeceksin.
Adaletsizlik yaptığını gururla ikrar edeceksin.
Sonra da yargı süreci devam ediyor, sırada Yargıtay var diyeceksin.
Peki ya Yargıtay da onama yaparsa ne olacak?
Kararlar adil mi sayılacak?
Çocuk kandıryorlar.
Kendi hakimlerinden mahkeme düzüyorlar, sonra da hem rakiplerini yargılıyormuş gibi yapıp bertaraf ediyorlar.
Kendi soysuzlarını da aynı mahkemelere yargılatıp, onları da aklıyorlar.
BERTARAF bu laf daha önce söylenmişti.
Bunu söyleyen küresel hergele elbette elindeki imkanları biliyor, onun özgüveniyle konuşuyordu.
Şimdi de AKP kendisini yeniden yargılatmak için Anayasa Mahkemesine başvuracakmış.
Sonuçta aklancak ve iadei itibar yapılacak.
Geçen zaman içinde taraftar hakimlerden bir de Anayasa Mahkemesi düzdüler ya ona güveniyorlar.
Bu oyunu sadece zor bozar.
Adli sistem bu şekilde kurgulandığına göre oradan bir cacık olmaz.
Demokratik sistemin kurgusu da arızalıdır.
Para, hem de deli para ülke siyasetini satın almıştır.
Oradan da bir fayda olmaz.
TSK ve diğer kurumları zaten muktedir değil.
Büyük ihtimal, bunların kurguladığı işbirlikçi ihanet sistemi çökecek, ve hep beraber altında kalacağız.
Ya devlet başa, ya kuzgun leşe noktasına geldiğimizde halkın gafleti de çözülecek, belki de bir kurtuluş olacak.
Sanırım o günler de günden güne yaklaşıyor.
Çünkü ülke siyasetini satın alan küresel güçler, AB/D devlet kurumları ve bunların taaa II.Dünya Savaşından bu yana kurguladıkları Pax Amerikana, dolar sistemi çöküyor.
Her gün bu çöküşün çatırdamalarını ekonomik ve siyasal yaşamda izliyoruz.
Elbette bunlara dayanarak hayat bulan bölücüler, mürteciler, liboş işbirlikçiler koalisyonu da yaşamsal kaynaklarından yoksun kalacak.
Sudan çıkmış balık gibi.
Saygılar.
Oraj POYRAZ.
Mustafa Balbay: Hesaplaşma!
18 Ağustos 2013
AKP'nin i-kinci adamları Ergenekon davasını şöyle özetlediler:
Tarihsel hesaplaşma…
Çok da iyi ettiler.
İktidar partisinin ağzından bundan daha iyi tarif çıkmazdı.
Dil Derneği'nin Türkçe sözlüğünde "hesaplaşma" sözcüğünün anlamı şu:
"Karşılıklı yenişme, kozları paylaşma."
Bütün kuralları iktidarın koyduğu, kuralları uygulayacak kişileri iktidarın saptadığı bir hesaplaşmadan bundan başka sonuç da beklenemezdi.
İ-kinci adamlar "hesaplaşma"nın altını doldururken gerçekleri söylemeye devam ediyorlar.
Şöyle diyorlar:
"Kimine göre cezalar ağır gelebilir ama, örneğin 28 Şubat mağdurlarına göre de hafif gelebilir.
Ergenekon cezalarında insancıllıktan söz edenler, 60'ta, 71'de, 80'de, 28 Şubat'ta yaşanan dramları hatırlamıyor mu?"
Bu demeçleri Türkçeye çevirdiğimizde iktidar şunu söylüyor:
Bugünü hukuksuz bulan, geçmişteki darbe dönemlerine baksın, o dönem yapılanların âlâsını bugün yapıyoruz.
Ne olmuş?
Demek ki darbe olmuş!
***
Ergenekon kararlarıyla birlikte iktidarın geleneksel nakaratları olan, "yargı bağımsızdır", "hukukun üstünlüğü" gibi sözler de bir kenara bırakıldı.
Söyleyebildikleri en "hukuki" söz şu:
"Daha Yargıtay aşaması var…"
Sözümüz Yargıtay'dan dışarı, kararlara bu kadar sevinip sonra da bunu söylemek hiç de adalete alamet değil.
İktidar bugün için anlamak istemese de biz doğruları söylemeye devam edeceğiz.
Hiçbir darbenin bozdukları bir başka darbe ile düzelmez.
Daha kestirme anlatımla; darbe darbeyle temizlenmez.
Her hesaplaşma bir başka hesaplaşmayı beraberinde getirir.
Her hesaplaşma, toplumda hep saflaşma yaratır.
Hesaplaşma aracı olarak hukuku kullandığınız an, hiçbir haklılığınız kalmaz.
Hukuku kötüye kullanmanın hiçbir mazereti olamaz.
Hukuku kılıç olarak kullanmaya başlarsanız, kucağınıza sapsız düşer; tutup karşınızdakileri kılıçtan geçirmeye giriştiğinizde ilk kan, sizin elinize bulaşır.
Ergenekon kararları kökten AKP'ci radikallerin dışında hiçbir kesimin vicdanında yer bulmamıştır.
Kararların arkasındaki kesimler de nasıl bakacağını bilememektedir.
Örneğin bir kesim, "Bu zaten cinayetler davasıydı.
Yeni cinayet de olmuyor" deyip davaya bakışını dar bir açıda tutuyor.
Bir kesim davayı çok dar buluyor, "Buzdağının ucu bile aydınlanmadı" diyor.
Bir başka kesim, "Kimi hatalara bakmayın, kuruydu-yaştı aldırmayın, davanın sonuçlanması bile önemli" diyor.
Bu söylemlerin içinde her şey var ama, hukuk yok.
Kimi AKP'liler "hesaplaşma" sözcüğünün ağır kaçtığını, toplum katında kabul görmediğini fark edince şöyle çark ettiler:
"Biz hukuk yoluyla hesaplaşma diyoruz…"
Hukuk hesaplaşmaz…
Hesaplaşmada kullanılırsa hukuk olmaz.
***
Ergenekon kararlarının açıklandığı 5 Ağustos günü, salondakilere seslenirken yaptığım "Sıcak bir sonbahar geliyor" değerlendirmesi, iktidar katlarında değişik şekillerde yorumlanmaya devam ediyor.
Anlaşılan o ki "ülkesel ısınma"dan çok endişe ediyorlar.
Toplum; haksızlıklara, hukuksuzluklara, keyfi yönetim anlayışına, yaşamına karışılmasına, bir hiç sayılmasına artık sessiz kalmıyor.
Toplumdaki bu doku değişikliğine kimi AKP milletvekilleri de kayıtsız kalamıyor, Gezi'ye yanlış bakan "Bal" gibi biziz, diyor.
Benim de bir gazeteci olarak, bir milletvekili olarak gözlemim o ki, toplumdaki doku değişikliği artık geri döndürülebilecek çizgiden çok uzak.
İktidarın Meclis'i erken toplama eğilimini de elinden kaçırdığı gündemin yeniden belirleyicisi olma arayışı olarak değerlendiriyorum.
Gezi ruhuyla da iktidara sesleniyorum:
Ver bakalım, ver bakalım.
Ağır cezaları ver bakalım.
Çek elini hukuktan, dinle halkı
Kim haklıymış gör bakalım!
Cumhuriyet
a45UyF587661-201307301451-15
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
Yuvanda sicak bir ortam yaratmak icin elinden geleni yap.Anonim Nasihat
| Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot. |

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder