Yorumların dayandığı kaynaklar, yorumların hemen yanındadır.
Yorumların sahiplerini bilmiyorum.
Ancak söylenenlerin doğru olduğunu biliyorum.
Oraj POYRAZ
Fethullah Gülen 35 yıldır CIA'den Maaş alıyor!
Said-i Nursi müritliğiyle Erzurum'dan yola çıkan gezici vaiz Fethullah Gülen'i, New York-Vatikan-Kudüs'e uçuran süpürgenin bir CIA imalatı olduğunu saptıyoruz.
Said-i Nursi, Yüzyılın başında İngiliz emperyalizminin İslam coğrafyasında egemenlik kurmak için kurduğu Nakşibendî tarikatının bir şeyhiydi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışında işgalci güçlerle işbirliği nedeniyle mahkûm oldu, Atatürk döneminde yasaklıydı ama Türkiye NATO'ya girdikten sonra Nur tarikatını kurdu.
ABD yönetimi, NATO vasıtasıyla, üye ülkelerde ve çevre ülkelerde "komünizmle mücadele" adı altında doğrudan kendisinin hükmettiği paralel örgütler kurdu.
1991 yılında İtalya'da bütün NATO üyesi ülkelerde kurulduğu açığa çıkan örgüte Gladyo adı verildi.
Oysa kendi kaynaklarında bu örgütlere "SüperNATO" adı veriliyor.
Türkiye'deki SüperNATO örgütlenmesi, istihbarat örgütleri içinden doğdu, sonra Türkiye'nin bütün yönetimine egemen hale getirildi.
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980′deki Amerikancı askeri darbeleri Türkiye'deki SüperNATO örgütü yaptı ve iktidara geldi.
Türkiye'deki parlamenter yapı da tamamen SüperNATO'nun güdümüne girdi.
Fethullah Süper NATO'nun Çocuğu
Fethullah Gülen, bugün dört kıtada faaliyet yürüten şeriatçı örgütünün temelini, SüperNATO'nun ilk sivil örgütlenmelerinden olan Komünizmle Mücadele Derneği sayesinde atıyor.
İlk şubesini 1954′te İzmir'de açan bu dernek, Türkiye'de şeriatçı sağcı militanların eğitim üssü.
Gülen, Komünizmle Mücadele Derneği'nin ikinci şubesini de memleketi Erzurum'da açtırdığını Küçük Dünyam isimli kitapta övünerek açıklıyor.
"Ve yine bu devreye ait bir teşebbüs de Erzurum'da Komünizmle Mücadele Derneği'ni açma teşebbüsümüz oldu.
O güne kadar sadece İzmir'de vardı.
İkincisi Erzurum'da bizim gayretlerimizle açıldı.
Bir arkadaşı İzmir'e gönderip tüzük getirttik.
Derneği kuracaktık.
Ben bir vaazdan sonra anons ettim ve gençleri Caferiye Camii önünde topladık.
Gayemiz komünizme karşı örgütlenmekti" (Latif Erdoğan, Küçük Dünyam, AD Yayınları, İstanbul, 1995, s.78.)
Gülen, örgütünün inşasına Nurcu kamplarıyla başladı.
Burada sahip olduğu en önemli araç, İzmir Kestanepazarı'nda kurduğu "İmam Hatip ve İlahiyat'a Öğrenci Yetiştirme Derneği"ydi.
O sırada, Komünizmle Mücadele Dernekleri'nden yetişenler de "komando kamplarını" kuruyordu.
İlginç olan, her iki kampın da aynı mekânlarda düzenlenmesidir.
Eğitmenleri de aynıdır; ABD'nin Türkiye'nin NATO üyeliği için koşul olarak kurdurduğu, parasını verdiği, eğitici yolladığı Gladyo.
Şeriatçı Nur şakirtlerinin de, faşist ideolojiyi takip eden "Komandolar"ın da efendileri aynıdır: SüperNATO.
Belletmen olduğu Kestanepazarı yurdunda, gündüz yaramazlık yapanları akşam falakaya çeken Gülen'in bugün hükmettiği güç, Genelkurmay Başkanlığı tarafından 1998 başında hazırlanan bir raporda şöyle sıralanmaktadır:
"Yurtiçinde, 85 vakıf, 18 dernek, 89 özel okul, 207 şirket, 373 dershane, yaklaşık 500 öğrenci yurdu ve biri İngilizce yayımlanan 14 dergi, 15 ülkede yayımlanan 300 bin tirajlı Zaman gazetesi, ulusal düzeyde yayın yapan iki radyo ve uluslararası yayın yapan Samanyolu televizyonu; yurtdışında, 6 üniversite ve yüksekokul, 236 lise, 2 ilkokul, 8 dil ve bilgisayar merkezi, 6 üniversiteye hazırlık kursu ve 21 öğrenci yurdu olmak üzere toplam 279 eğitim kuruluşu" bulunmaktadır.
(Batı Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Bilgi Notu, s.4 ve 5.)
Amerikancı Liderler Sayesinde Fethullah Gülen'in ABD ile kurduğu köprü hep işlektir.
Gülen, yükselişindeki büyük basamakları Amerikancı liderlere borçludur.
Örgütün kuruluşuna harç koyan, 1960′lı yıllarda dönemin uzun süre başbakanlık yapan Süleyman Demirel'dir.
Gülen, uluslararası ölçekte faaliyetini, ABD'nin Türkiye'de en güçlü olduğu yılda, 1980′de başlatmıştır.
Devletin içindeki kaynakları o kadar sağlamdır ki, askeri müdahale yapıldığı 12 Eylül'den bir gün sonra 13 Eylül 1980′de,hakkındaki operasyon emrini öğrenip kaçabilmiştir.
12 Eylül yönetimi, bir yandan aranıyor iken onu Çanakkale Merkez Vaizliği'ne atamıştır.
12 Eylül döneminde örgütlenme faaliyetleri katlanarak devam etmiştir.
Gülen örgütüne sıçramayı yaptıran, 1986′da yakalanmışken onu İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı kuvvetlerinin elinden alan dönemin başbakanı Turgut Özal'dır.
Gülen, en büyük gelişmeyi, ABD vatandaşlığı ve CIA görevliliği Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce soruşturulan Tansu Çiller'in başbakan olduğu 1993-1997 yılları arasında yaptı.
Gülen, Çiller iktidarında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terfi ve tayinlerine bile müdahale edecek güce ulaşmıştı.
Fethullah Gülen, bir orgeneralin kuvvet komutanı olarak atanmaması için hangi girişimlerde bulunduğunu bizzat kendisi 10 Ekim 1995′te basın toplantısında açıklamıştı.
Reagan'ın Demokrasi Projesi ve Ulusal Demokrasi Vakfı
Fethullah Gülen örgütünün sıçrama yapmasıyla, ABD'nin dünyadaki etkinliğinin artması arasında bir paralellik bulunuyor.
Gülen örgütü, ABD'de Reagan iktidarında, Sovyetler'i çözmek amacıyla yürütülen ve 1981′de resmileşen "Demokrasi" projesinin bir ürünü olarak serpiliyor.
Demokrasi projesi, 1970′li yıllarda, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nin belirlediği Yeşil Kuşak politikasının bir üst aşamaya çıkarılmış hali.
ABD'nin Çelik Çekirdeği, bir yandan en katı Amerikancı askeri diktatörlükleri ayakta tutarken, bir yandan da örgütlediği CIA muhalefetine "insan hakları ve demokrasi" ihracı görevi veriyordu"İnsan hakları"ndan kasıt, tabii ki etnik, dinsel ve kültürel haklardı.
Dünyanın her yanını saran din ve mezhep savaşları, mikro milliyetçiliğin kışkırtılmasıyla milyonların canına mal olan milli boğazlaşmalar, bu projenin eseridir.
Bu projeyi yürütmek için bir de örgüt kuruldu.
National Endowment for Democracy.
Yani Demokrasi Vakfı.
Kısa adıyla NED diye anılan vakfın, CIA'dan daha etkin bir örgüt olduğu Newsweek dergisi tarafından teslim ediliyor.
ABD'nin "Project Democracy" si İslam ülkelerinde "ılımlı İslam"ın geliştirilmesi olarak piyasaya sürüldü.
Ilımlı İslam ideolojisiyle, hem "dinler arası diyalog" için zemin oluşturuluyordu, hem de ABD'nin laiklik zemininde yükselen ulusal devletleri tahrip etmesinin aracı olarak işlev görüyordu.
Ilımlı sözcüğü, İslam fundemantalizminde bir ılımlılık değildi.
Şeriatın koyu iktidarı için mücadele eden Ilımlı İslamcı örgütler, ABD yönetimine ve politikalarına karşı "ılımlı" olmalıydı.
Pentagon tarafından İslam coğrafyasında "ılımlı İslam" hareketinin önderi olarak sayılan Gülen, kendi cemaatine ait Zaman gazetesinin 4 Eylül 1997 tarihli sayısında yayımlanan açıklamalarında, Batı ile ilişkiler hakkında şu değerlendirmeleri yaptı:
"İnanmış bir insanın Batı karşısında, Batı'yla entegrasyon karşısında, Amerika'yla entegrasyon karşısında olması katiyen düşünülemez" (Zaman gazetesi, 4 Eylül 1997)
Gladyo'nun Rolü
Gülen örgütü, 12 Eylül Amerikancı askeri darbesinin "Türk İslam sentezi"ni resmi kültür politikası olarak benimsediği, tarikatların "sivil toplum örgütü" olarak kutsandığı, yeşil sermayenin önünün dizginsiz açıldığı koşullarda gelişti.
Gülen örgütünün gelişmesi, sadece bu iklimin dolaysız sonucu değil.
Devlet içinde örgütlenen Amerikancı paralel devletin doğrudan bir müdahalesi var.
Gülen'in Ege Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı'nca yakalanmasına karşın aynı gün serbest bırakılmasıyla, cezaevindeki ülkücü gençlerin gruplar halinde Fethullah Gülen örgütüne intisap etmeleri aynı döneme rastlıyor.
Gülen'in, Gladyo'nun tetikçileri Abdullah Çatlı ve Haluk Kırcı'larla ilişkisi de 1980′li yılların sonunda örülüyor.
1980 öncesinde MHP'ye bağlı Ülkü Ocakları Derneği'nin Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Çatlı'nın 1996 yılında Türkiye'de büyük yankılara yol açan bir trafik kazasında üst düzey bir emniyet mensubuyla birlikte ölmesiyle, Özel Harp Dairesi'nin yetiştirdiği Gladyo tetikçilerini kamuoyu önüne çıkarmıştı.
Gülen, bu yıllarda cezaevinde mağdur durumdaki sahipsiz ülkücülere büyük maddi yardımlarda bulunuyor.
Komünizmle Mücadele Derneği'yle Fethullah Gülen'in ikinci kucaklaşması bu döneme denk düşüyor.
MHP'nin ikiye bölünmesi, Muhsin Yazıcıoğlu'nun Büyük Birlik Partisi'ni kurmasında da Fethullah Gülen'in belirleyici rolü saptanıyor.
Büyük Birlik Partisi'nin militanları 1990 sonrasındaki bütün uluslararası etnik terör eylemlerinde rol alıyor: Bosna'da, Çeçenistan'da, Gürcistan'da, Azerbaycan'da, Keşmir'de ve Sincian'daki şeriatçı terör militanlarının kaynağı Büyük Birlik Partisi oluyor.
Moon Tarikatı ve Fethullah Gülen Fethullah Gülen'in CIA ile ilişkilerini sürdürmede en önemli örtülerinden biri, Dinlerarası Diyalog oldu.
Bu örtü de bir ABD imalatı.
1950′lerden itibaren dünyanın efendiliğine soyunan ABD, kıtalararası imparatorluğunu sürdürmek için, her kıtasal din içinde kendisine bağlı bir tarikat örgütledi.
Bu tarikatların hepsinin söylemi aynı: Dinlerarası diyalog.
CIA denetiminde yürütülen bu faaliyetin ilk başarılı örneği Moon tarikatı.
1951′de Kore'yi işgal eden ABD, Güney Kore'yi sömürgeleştirirken bir de Hıristiyan tarikatı kurdu.
Ve Güney Kore nüfusunun yüzde 40′ı, Budistlikten vazgeçip Hıristiyan oldu.
Bu başarıdaki en önemli pay, bilinen adıyla Moon tarikatının.
Resmi adıyla anarsak; Birleştirme Kilisesi.
CIA'nın kurduğu Kore CIA'nın Washington temsilcisi Albay Bo Hi Pak da, Moon tarikatının en güçlü ismi.
CIA, Moon tarikatını kullanarak Dünya Anti Komünist Ligi'ni örgütledi.
Türkiye'de kurulan Komünizmle Mücadele Dernekleri de, Dünya Anti Komünist Ligi'nin uzantıları.
Moon tarikatı, 1978′de, ABD'de bir Kongre soruşturmasına uğradıysa da etkisini yitirmedi.
Reagan döneminde Irangate skandalında boy gösterdiğini görüyoruz.
George W.Bush iktidarında Moon tarikatının sahibi olduğu Washington Timas gazetesi, neoconservatism ve ABD saldırganlığının başlıca araçlarından biri oldu.
Fethullah Gülen'in Türkiye'de yayınlanan Zaman gazetesi ile Washington Times arasında sıkı işbirliği artarak sürüyor.
İsrail ile İlişkinin Ayırt Ediciliği
Moon tarikatının, Latin Amerika'daki askeri diktatörlüklerle, İsrail üzerinden kurduğu uyuşturucu ve terör bağı dikkat çekici.
Fethullah Gülen'in İsrail ile yakın ilişkisi de onun en ayırt edici özelliği.
Körfez Savaşı'nda, Irak yönetiminin İsrail'e attığı Scud füzesi üzerine İstanbul'da verdiği vaaz ve döktüğü göz yaşları ve ettiği bedduaların kaseti, İslamcılar tarafından elden ele dolaştırılıyor.
İsrail ile ilişki, ABD açısından kilit öneme sahip.
Graham Fuller'in İslamcı hareketi konu alan Kuşatılanlar kitabında, İslamcı hareketlerin Batı ile entegrasyon için yapması gerekenlerin başında İsrail ile iyi ilişki geliyor.
(G.Fuller, I.O.Lesser, Kuşatılanlar, Sabah Kitapları, İstanbul, 1996, s.126.)
Gülen'in İslamcı kitleleri kendisinden soğutma tehlikesine karşın, Kudüs Başhahamı ile yakın ilişkisi ve Fethullahçıların işadamları derneği İŞHAD'ın İsrail'le bağları, bu politikanın gereği olarak kuruluyor.
"Abramowitz'le Beni Kasım Gülek Tanıştırdı" Moon tarikatı ile Fethullah Örgütü arasındaki bağ, hedef benzerliğinden ibaret değil.
Organik ilişki var.
Moon tarikatının Türkiye halifesi, Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Sekreterlerinden Kasım Gülek ile Fethullah Gülen'in dostluğu artık saklanmıyor Gülen'in reklamını değişik yayın organlarında yapan yazar Hulusi Turgut, 21 Ocak 1998 tarihli Yeni Yüzyıl'da bu ilişkiyi şöyle anlatıyor:
"Kasım Gülek, Fethullah Gülen'le çok iyi dostluk ilişkileri içinde bulundu.
Gülen, Kasım Gülek'le sık sık görüşürdü.
Vefatı üzerine bu eski dostunun cenaze namazını kıldırmıştı.
Fethullah Gülen'e sorduk:
'Amerika, sizlerle ilgili referansı merhum Kasım Gülek'ten mi aldı?' Gülen bu konuda şunları söyledi: 'Kasım Gülek beyin baldızı Amerika'daydı.
Yani Pentagon'la irtibatları vardı.
Eğer kendisine değişik patformlardan, Beyaz Saray'dan sormuşlarsa 'Bunlar nedir?' diye, o da 'Endişe edilecek bir şey yoktur' demiştir, referans vermiştir" (5 Yeni Yüzyıl gazetesi, 21 Ocak 1998)
Gülen, 1 Eylül 1997 tarihli Zaman gazetesinde bu ilişkiyi şöyle açıklıyor: "ABD'de görüştüğüm insanlardan biri Abramowitz'di.
O, Türkiye'de bir zaman elçi olarak kalmıştı.
Müşterek dostumuz Kasım Gülek Bey vardı.
Onun vasıtasıyla gıyaben onu tanıyorduk…
Türkiye, şimdiye kadar çok ölüm-kalım krizlerine maruz kalmıştır.
Bunu isterseniz bir kriz sayın ama bu millet bunu aşar dedim.
Hatta bu ses, imkânı varsa Beyaz Saray'a kadar, Kongre'ye kadar, Pentagon'a kadar götürülmeli dedim" (Zaman gazetesi, 1 Eylül 1997)
Gülen, 1992 yılında ABD'ye gittiğinde, Kasım Gülek'in, Pentagon'da albay olarak görev yapan, sonra şüpheli bir şekilde ölen baldızı aracılığıyla Pentagon ve CIA yönetimi ile ilişkiye geçtiğini de anlatıyor.
Moon tarikatı ile Fethullah Gülen'i birleştiren bir diğer isim; Galdoy'nun tetikçisi Abdullah Çatlı.
Çatlı, 1981 yılında Dünya Anti Komünist Ligi'nin toplantısına katılıyor.
1992′de Gülen'i ABD'de havaalanında karşılayan da Abdullah Çatlı.
Falun-Gong
a45UyF587661-201307301451-{{SN}}
Kotumser yalniz tuneli gorur, iyimser tunelin sonundaki isigi gorur, gercekci tunelle birlikte isigi hem de gelecek treni gorur.
Sydney J.
Harris
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder