3 Mart 2014 Pazartesi

James (Cem) Ryan : KAPLANIN İÇİNDE

Tt

"Geçmişte, aradıkları iktidarı kaplanın sırtına binmekte bulanların sonu, kaplanın karnında son bulmuştur"

John Fitzgerald Kennedy/Açılış Konuşması - January 20, 1961

James (Cem) Ryan : KAPLANIN İÇİNDE

Oturaklı, Tükenmiş, Ümit Kıran, Ölüm

Bu metin, 75 yıl once, daha dakik olmak gerekirse 10 Kasım 1938 sabahı saat 09:05'ten bu yana ölü durumdaki bir partinin otopsisidir.

Ve bugün, Türkiye'de hava yalan, hile, siyaset ve para kokuyor.
Ve yine bugün, kökleri Cumhuriyetin kuruluş dönemine kadar ulaşan, berbat ve rezil bir ihanet, bir kalleşlik öyküsü anlatmalıyım.
Basit bir değerlendirmeyle önümüzdeki seçimlerin laik ve demokratik Türkiye'nin yaşayıp yaşamayacağını belirleyeceği söylenebilir.
Birazdan ayrıntılarına gireceğim yetersizlik ve kalleşlik, devam ederse, ulusun sonunu getirecek darbeye dönüşecektir.

Ana muhalefet partisi CHP, kalleşliği ile nam salmıştır.

Kaybetmeye yakın olmak, yapabildiği en iyi şeydir.
1946 yılında ilk (ve son) kez kazandığı çok partili seçimden sonra her zaman kaybetmiştir.
1923 yılında, eğer yaşasaydı, partiye karakter deformasyonu teşhisi koyacak Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruldu ve yazık ki kendi adı kullanılarak gösterilen bu berbat performans, onun için sonsuz bir utanç kaynağı olacaktı.
Daha kötüsü CHP, kendi adın bile ihanet içindedir: Cumhuriyet Halk Partisi.

Adın Ne?

İlk sözcük, Cumhuriyet.

Halkın teba değil, egemen olduğu, yönetim biçimi anlamına gelir.
Buradaki önemli sözcük 'halk'tır.
Halktan iletilen güç, seçtiği temsilcilere aktarılır.
'Republic' (Cumhuriyet ) sözcüğü, Cicero tarafından Plato'nun Republic eserinin Latince çevrisinde yer almış ve yayılmıştır.
Yunanca politeia sözcüğü polis'ten (şehir, site) türemiştir.
Cicero, 'kamunun sorunları' anlamına gelen res publica kalıbını bu sözcüklerden türetmiştir.

İkinci sözcük demos, ya da demos-kratos (demokrasi) sözcüklerindeki egemen olan demos ile aynı anlamı taşıyan Halk'tır.
Önceki paragrafta olduğu gibi burada önemli, hatta tek kilit sözcük budur.
Ve ihanetin yerleştiği temel nokta burasıdır.
CHP, kendi halkına ihanet içindedir.
Adı Halk ve daha Halk çağrıştıran CHP ancak halk için ortaya konan….
Ne?
Halk, sol eğilimlerin faşist hükumete karşı birleşik bir cephe oluşturulması özlemindedir.
CHP, kendi seçmeninin oybirliği ile istediklerini pervasızca reddetmektedir.
Parti, bunun yerine kendine karşıtı olduğu partinin %20'sini barındıran bir yapıyı uygun görmektedir.
Halk, basit aritmetik, sağduyu…
boş ver.
Sürekli kaybeden olmasına şaşırmamalı.

Olmak ya da Olmamak

Tuhaf "CHP varsa herkes için var" mottosuna bakın.
Yazık ki ve ironic olarak partinin temel amacını işaret eder.
Temel amaç neden 'varsa' şeklinde, şartlı tanımlanır?
Buradaki –sa eki doğası gereği zayıflık ve aptallık katmakta.
Amerika'nın bir eyaletini alalım mesela.
Michigan Eyaletinin Latince mottosu 'Si Quæris Peninsulam Amœnam Circumspice', 'keyifli bir yarımada arıyorsan etrafına bak' anlamına gelir.
Yarımada arayanlar dışında fazla kimseyi etkilemez, ancak en azından bir aksiyon önerir.
CHP'nin mottosu, partinin özünü tanımlayan sözcükler tümüyle tuhaf ve edilgindirler.

'CHP varsa' yı ele alalım.
Bu sözcüklerin taşıdığı enerji nedir?
Nasıl bir canlılık?
Hiç.

'olan' ya da 'olmayan', varlığını kendisi tartışan bir kuruluşa kim güvenebilir ki?

Dahası, varlığını hangi koşullar belirler?
Ve son olarak 'herkes için var'.
Ne yani?
Sadece var olduğu için mi herkes onun bir parçası olmalı?
Ufku açık olma hali ve hoşgörü mü aşılıyor?
Yoksa sadece var olduğu için halkın kendini bir parçası olarak hissetmesi gibi bir saçmalığı mı savunuyor?
Ne olursa olsun, motto, ilke, amaç ve ideal işaret etmeli.
CHP mottosunun aşıladığı şey, kazayla siyasi başarısızlık yolunda ilerlemenin reçetesine sahip birileri içine sürüklenmediği sürece, bir muammadan ibarettir.

Ve bu, partinin bugünkü duruma çok uygun düşmektedir.

Hırsızlar pazarını temsil eden bir parlamentoda, CHP oturup muhalif oylarını vererek görevini yapar görünme çabasındadır.
İktidar partisi gizlilik içinde yakıp yıkarken CHP, oturduğu yerde görüşünün kaale alındığını düşünmektedir.
İktidarı, ulusun savunma güçlerini ve adli sistemini tahrip etmek için uluslararası güçlerle işbirliği içindeyken CHP egemen ulusu temsil ettiğini düşünmektedir.

İktidar partisi sahte kanıtlarla gazetecileri, askerleri ve diğer muhalifleri anayasal haklarını açıkça ihlal ederek hapsederken CHP, oturup adalet ve insan hakları konusundaki yapmacık rolünü sürdürmektedir.

Nasıl mide bulandırıcı.
Nasıl korkakça!
Bu arada demokrasi ve ulusun ceza sistemi çökmüş, ama CHP ancak farkına varıyor.
Bunun yerine yolsuzlukla, Türk seçmenini hiç bir yere götürmeyecek konuları sündürmekle yetiniyor.
Bu arada CHP esas konuyu, ulusun işgal altında olduğu, demokrasinin kalmadığı, şiddetin çürümüş iktidarın yüreğinin tümünü ele geçirdiği hususlarını ıskalıyor.
Başka bir deyişle CHP ne yapacağını bilmiyor.

TEMEL İHANETLER: Kemalizmin Altı Oku'na Hara-Kiri Uygulamak

Partiye, Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimsel temel ilkelerinden miras kalan altı ilkesi vardır ve CHP logosunda 6 okla temsil edilir.

Cumhuriyetçilik – Halkın egemenliği, yani halk devletin sahibidir anlamı taşır.

Halk devletin öznesi değildir.
Ve önemlisi, devletin varlıkları, hükumetlerin değil, halkın malıdır.
Hükumetin halk üzerindeki yaptırım gücü yasama, yürütme ve yargının anayasa ile belirlenmiş kuvvetler ayrılığı vasıtasıyla korunur.

Suçlama:Türkiye'nin düşmanları ile işbirliği yaptınız.

Birincisi, Amerika'nın çok sevdiği, CIA'nın 'green card' almak üzere desteklediği eğitimsiz şarlatan Fethullah Gülen.

CHP, bugün Türkiye'nin üstüne çöreklenen karmaşayı etkinleştirmek üzere, bu hareketle uğursuz bir siyasi birliğe adım atmıştır.
İlkokul çocukları bile Gülen'in laik Türkiye için büyük tehdit oluşturduğunu bilir.
Yeni tohumlanmış embriyolar bile Gülen Cemaati ile AKP hükumetinin türk ordusunu illegal yollarla hapse tıktığı ve işlevizleştirildiğini ve tahrip edildiğini bilmektedir; ama halkın anayasal haklarını görmezden gelen ve bunlaraz tecavüz edenleri aktif olarak destekleyn CHP, öyle görünmüyor.
İkincisi, Gezi Parkı Direnişi sırasında AKP hükumetinin uyguladığı ölümcül saldırıların yanında duran, ve bu tavrıyla düşmanca davranan ABD'nin Büyükelçisi Francis J.Ricciardone.
Amerikan Büyükelçisi ayrıca, Gülen ve hükumet tarafı olarak ikiye bölünen Türk polis kuvvetlerine acil olarak göz yaşartıcı gaz ve diğer zehirli karışımları sağlayan tarafta yer almıştır.
Bu haince tavırla CHP, Türk ulusunun egemenliğini tanıyan cumhuriyetçilik nosyonunu kirletmiştir.
Ulus tümüyle, dış güçler (Gülen ve CIA) ve içerdeki işbirlikçiler (AKP ve CHP'nin bir bölümü) tarafından control edilir duruma gelmiştir.

Halkçılık-Biz yani halk yönetiriz.

Siz, bizim vekillerimiz, bizim müşterek haklarımızı korursunuz.
Halkçılık halkın menfaatlerini kollamaktır.
Eğitim başta olmak üzere herkes için eşitlik demektir.
Saygınlık, iş, kısacası insanca yaşam demektir.

Suçlama:CHP, sefalet, eziyet v.b.yürekler acısı koşullar altında yaşıyan, acil sağlık yardımı ve acil durumlarda köylerin boşaltılması gibi koşullardan yoksun, ayrıca yetersiz eğitim gören yaşayan köylerde durumu iyileştirmek için ne yaptı?
Ne zaman?
Faşist düzen karşıtları en yoksul kesimin AKP'ye oy verdiği için şikayet eder durur.
Sen CHP, bunun nedenlerini düşündün mü?
Yanıt: Hayır!
Çünkü bunları hep görmezden geldin.
Bunlar özellikle doğuda görmezden gelindi.
Kırmızı iskemlelerinizi bırakıp gidemediniz oralara.
Ve her seçimde kaybettiniz.
Buna 'pasif küstahlık' denir.

Milliyetçilik- Ayırdedilebilir değerler taşıyan tanınan bir ülkeye aidiyet duygusu.

Biz, yani halk, aanti emperyalist ve bölünmez Türk ulusuyuz.
Ulusal egemenlik koşulsuz olarak halka aittir.
Etnik, dinsel ya da ideolojik tanımlara gerek yoktur.
'Türkiye Cumhuriyeti' demek yeterlidir.

Suçlama:On yıldan fazla süredir iktidarda bulunan parti, laik ulusu parçalamakla meşguldür.
Anayasa mahkemesi bunu yıllar once söyledi.
Ve bugün AKP Anayasa Mahkemesini yıkmış bulunuyor.
Ve siz CHP, ulus için ne yaptınız bu arada?
Biliyorum…..
oturdunuz!
Fiziksel olarak Parlamento denilen fesat ve günah yuvasındaki koltuklarınızdan uzaklaşmak, hasta zihinlerinizin köşesinden bile geçmedi.
Sokaklarda, işgale karşı gerçek direnişi yaparken de bize katılmayı düşünmediniz.
Oturdunuz!
Ve milyonlar sokakları doldurur, faşistlerden dayak yer ve gaz solurken , siz?
Siz nasılsınız CHP?
Bu faşist domuzlar gibi değil mi?

Laiklik- Ulusal din olamaz.

Ve dinsel inanç –ya da inançsızlık- anlamda, yönetimin halklara müdahelesi ya da etkisi söz konusu olamaz.

Suçlama:Bugün Türkiye'de dinin müdahelesi ayyuka çıkmıştır.
Gülen Cemaati, yönetimin her seviyesine sızmıştır.
Ve mutat olduğu üzere sürekli yalan söyleyen başbakan tarafından 'paralel devlet' olarak adlandırılmaktadır.
Oysa yıllar boyu bu düşmanla kendisi işbirliği içindeydi.
Ve şimdi Gülen'le işbirliği içine giren, CHP'dir.
Size oy verecek kadar aptal mıyız CHP?
Neden 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sloganını bile benimsemediniz?
Yok, yok; faşistleri kızdırmamak uğruna, inlediniz sadece: 'Mustafa Kemal'in hemşerileriyiz' demek yetti.
Aslında siz, Mustafa Kemal'in hainlerisiniz.
Siz düşmansınız ve sizi bu yıkacak.

Devletçilik-Devlet, ekonomik ve sosyal politikalardan sorumludur ve anarşizm karşıtıdır.
Sahibi olan halka en iyisini sunmak için girişimlerde bulunur.

Suçlama:Nasıl girişimlerde bulunduğunuzu görüyoruz.
AKP, işçisendikaları ve sosyal ağları tahrip ederken oturdunuz.
Teşekkürler size, muhtaç halkın, siyasi sese gereksinmesi yok.
AKP ulusun varlığını yağmalarken siz CHP halkın moralini yağmaladınız.

Devrimcilik-Ulus sosyal durumunu iyileştirmek için sürekli gelişmek ve modernleşmek durumundadır.

Gericilik yoktur.

Suçlama:Bu bir şaka.
Yorum gerekmez.

SON

Türkiye demokrasisinin yaşamsal işaretleri söndürülmüştür.

Bunu hepimiz biliyoruz.
Halkın malı, dinci, faşist, emperyalist hükumetin elleriyle yağmalanmış, sudan ucuza peşkeş çekilmiştir.
Doğal çevre tahrip edilip yağmalanmış, komşularla ilişkiler dibe vurmuş, ülkenin prestiji sıfırlanmıştır.
Daha açıkçası, halk soyulmuştur.
Ülke bir hırsız çuvalı içindedir.
Ve sen Kemal Kılıçdaroğlu, taşınması için yardımcısın.

BU SENİN İÇİN KlLIÇDAROĞU

Mustafa Sarıül'ün İstanbul Belediye Başkanlığı konusunda ciddi misin?
Jöleli saçlı, binlerce dolarlık takım elbiseli eski tip siyaset çığırtkanını?
Hem ayrıca saçı kadar kaygan ve kaypak bu zatın cemaatten olduğu söylentileri varken.
Partinin Atatürk takipçilerinden temizlenmesi sana nasip olmuş görünüyor Kemal Kılıçdaroğlu.
Gezi Parkı'nın gençleri, çocukları nerede?
Şimdi hangi ilkeleri beyan ediyorsun?
Bu adalet hırsızı,

Ergenekon denen anayasaya aykırı aldatmacanın, kirli ve düzenbaz savcısı Zekeriya Öz'e övgüler düzüyorsun.

Bu hain, senin gözünde birden saygın biri oluverdi.
Kılıçdaroğlu, sen aslında 'bugünün adamı'sın.
Ve partin bu nedenle yok olacak.

Sen Gezi Parkı Hareketinin sekiz milyon kişisini ihmal ettin.

150,000 gaz kapsülü Türk gençlerini zehirler, sakatlar, hatta öldürürken Mustafa Sarıgül'ün eski karısını Beyoğlu'na aday gösterdin.
Ciddi misin?
Nerede senin sağduyun?

Ve haksız yere tutuklanan, Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen ve CIA'nın suç ortaklığıyla içeri tıkılan yüzlerce vatanseverin serbest bırakılmasını sağlayacak enerjin nerede?
Ve şimdi AKP bile davanın bir düzmece, bir tezgah olduğunu söylerken tepkisizsin.
Kim bilir belki CHP'de içindeydi?

Son seçimde sempati oyları için bazı mahkumları aday listene aldın.
Bu gerçekleşti ve oyların dört milyon kadar arttı.
Çok zekice.
Başardığını düşündün.
Ama hiç bir şey yapabilmiş değilsin.
Şimdi parlamenter olanları çıkardın, ya diğerleri?
Doğu Perinçek ve Tuncay Özkan'dan çok mu korkuyorsun?
Evet, öyle olmalı.
Üstelik, Türkiye Barolar Birliği başkanı Metin Feyzioğlu'nun yasal ve iyi düşünülmüş planını da reddettin.
Çok bildiğini düşünüyorsun.
Ama senin fikrin değilse senin için hiç bir kıymeti yok.

Çürümeyle mücadele edecektin.
Tayyip'in İsviçre'deki sekiz ayrı banka hesabını inceleme konusunda söz verdiğin gibi.
O gün bu gündür bir sözcük duymadık.
Öylesine korkutma işte.
Aynı 2007 seçimlerindeki hilenin üzerine gidileceği gibi.
Daha sonra Baykal, örtülü kadınların göğsüne rozet iğneledi.
Sonra Erdoğan'ın pahalı kol saatini tartıştı.
Son seçimde Tayyip'in villasını gündeme getirdin, o da seninkini.
Hepsi bu!
Bunlar dehşetli aptal konular.
Ve şimdi de gerçek konu, adalet sisteminin çöküşü iken, sen yozlaşmadan bahsetmeye başladın.
Sen ve partinin her zaman kaybetmesine şaşırmamalı.

Ve Abdullah Gül ile acımasız Amerikan Büyükelçisi, güvenilmez Amerikalı siyasetçiler ve daha da güvenilmez Fethullah Gülen'e koşarken Türk halkı, yani partinizin ismindeki 'halk'la ilişkinizi kestiniz.

Cemaatle gönül ilişkisi sonucu elde edeceğiniz oylar, benim gibi düşünenler tarafından verilmeyenleri karşılamaktan uzak olacak.
Bizim onurumuzla oynadınız ve inancımızla dalga geçtiniz.
Ve oy sandığında cezalandırılacaksınız, güvenilmez politik aptallığınız apaçık ortaya çıkacak.

Başarısız olduğunuzda bütün bunların ne anlama geldiğini göreceksiniz.
Partiniz tahrip olacak.
Onunla birlikte çürümüş Türk siyasi sistemi de.
Siyasi gövde çökecek ve sokaklarda daha çok kan dökülecek.
Anarşi hortlayacak.
Ama siz hiç bir şey görmeyecek, daha az anlayacak, ve bugün olduğunuz gibi umursamazlığınızı koruyacaksınız.
Bu da Yeni Türkiye'nin gerçek başlangıcı olacaktır.

James (Cem) Ryan

13 February 2014

Istanbul


a45UyF587661-201307301451-{{SN}}

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Limiti koyan zihindir.
Zihin bir seyi yapabilecegini kestirebildigi kadar basarili olur.
Yuzde 100 inandigin sure here seyi yapabilirsin.

ARNOLD SCHWARZENEGGER
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder