6 Mart 2014 Perşembe

Necati Doğru : Muizziddin oldu!

Evet süreç bu istikamette ilerliyor.
Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) bir sultan olma yolunda ilerliyor.
Sonuçta Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yüksek Yargı, Sayıştaş, Danıştay birkaç kukla sahnesi.
Şov bizinıs, gönül eylendirmelik.

Bunların hepsi de doğrudan atanmış ve doğrudan azledilen heyetler ya da kişiler.
Bu atanmışların her kararı, her icraatı söylenmiş, onanmış, dikte edilmiş.

Sultan olma yolunda son aşama, sahteden -mış gibi gözüken bütün bu kurumların lağvedilmesi.
Nasıl olsa farklı güçlerin birbirini denetlemesi bir masal oldu, o halde gereksiz büroksiyi de ortadan kaldırmanın faydası var zararı yok.
Sultanın fermanları nasıl olsa yok hükmündeki meclise uğramadan devlete yayınlanır.
Sultan devlet gelirlerinde payını doğrudan alır, Sayıştay gibi bir sürü gereksiz cilve cümbüşe de gerek kalmaz.
Dildiğini asar, dilediğini keser, sahteden adalet dağıtma tiyatrosu da, yalandan Danıştay denetimi mizanseni de son bulmuş olur.

Bari dürüst olalım.
Başkalarını kandırsak bile, kendimizi kandırmaya çalışmayalım.

Güçlü hükümet, çoğunlukçu seçim sistemi diye diye ülkenin geldiği yer budur.
Halkın demokrasiden anladığı ise hala aynı, çoğunluk dilediğini yapar, ister asar, ister keser.

Olumsuzlukları söyleyenler olmuştu, dinleyen olmadığı gibi, adamları neredeyse linç etmeye kalkmıştık.

Oraj POYRAZ


Necati Doğru : Muizziddin oldu!

İnsan ölümden korkar, dili tutulur.
Susar.
İnsan dayanamaz, direnemez.
Egemene teslim olur.
Gücün karşısında susar.

Vatandaş susmuyor.
Meydanlara indi, iniyor.

Yargıcımız ise sustu.
Yargıç tatile çıktı dediler.

Rüşvetçi Reza aramızda.
Bakan oğulları serbest.

Bir hukuk adamının önüne tüm yaşamı boyunca; bütün dünya hukuk tarihine örnek olacak böyle bir "dava dosyasının" bir daha gelmesi ihtimali milyonda bir bile değil.
Böyle bir dava dosyasını bir yargıç neden bırakıp tatile gider?
Yargıç sustu mu?

Susturuldu mu?

* * *

"Almanya'da (Berlin'de) hakimler var" denilir; "hukukun üstünlüğü" anlatılır.
200 yıldan beri "Türkiye'de hakimler var" diyebilecek demokrasi özlemi çekmekteyiz.

Almanya'ya bak!
Cumhurbaşkanı gitti.
İşadamı arkadaşından düşük faizle borç para (kredi) almış.
Alman medyası (Bild Gazetesi) "sen bu işadamı arkadaşına cumhurbaşkanı olarak ne imtiyaz sağladın ki, o sana düşük faizle borç verdi" yazıları yazınca Alman Cumhurbaşkanı istifa etti.

Mahkeme kuruldu.
Yargılandı, aklandı.
Ama Cumhurbaşkanı istifa etti.

* * *

Almanya gibi olmalıydık.

Yargıcımız susarsa; şeriatla yönetilen Brunei Sultanlığı'na benzeriz.
Brunei Sultan'ı Muizziddin Va'dulah, 20 milyar doları bulan servetiyle dünyanın en zengin adamı.
Bizim Başbakan, bu 20 milyar dolar servetli Muizziddin'e özeniyor olabilir mi?
Birlikte ailecek çekilmiş samimi fotoğrafları var.

İnsan bu!
Başbakan olur.
Yetmez, yetinmez.
Mala mülke vidalanır.

Bizim Başbakan ilk başbakan olduğu yıllarda uçak sayısını artırmaya ve ailesini villalara taşımaya ağırlık vermişti.
Uçak sayısı 5'e çıkartıldı.
Villa sayısı (bilinenler) 15 oldu.
Başbakanlığının dördüncü yılında, İstanbul şehrinde, trafik sorunundan ötürü acil hastalar hastaneye yetiştirilirken ölmesin diye 12 helikopter pisti yapılması planlanmıştı.
Ne hikmetse; tamamlanıp ilk biten Başbakan'ın aile villalarına yakın Kısıklı'daki pist olmuştu.

* * *

Villa, uçak, pist!
Çorabına isim yazdırma.

Brunei Sultan'ı Muizziddin Va'dulah'ın servet büyütme kriterleri bizim Başbakan'da belirmeye başladı.

"Oğlum sıfırla" konuşmaları!
"Dün Sıtkı Bey geldi"
telefonları!
Yalan mıdır?

Dublaj mıdır?

Sahte midir?

Montaj mıdır?

Villa'daki oğlu ile Başbakan arasında geçen konuşmaların TİB kayıtları açıklanır, MOBESE kameraları gösterilir, sesler dünyadaki tarafsız kurumlarda teknik analize sokulur, ayrı konuşmaların birleştirmesinden oluşmuşsa montaj noktaları bulunur, ilave edilmiş robotik kelimeler ortaya çıkartılır, adaletin önüne konulurdu.
Tıpkı Almanya'da suçlanan Cumhurbaşkanı'nın yaptığı gibi bizim Başbakan da aklanırdı.

"Türkiye'de yargıçlar var"
Derdik, umutlanır, güvenirdik.
Bizimki bunu yapmadı.
Muizziddinleşti.

* * *

Yargıç da tatile çıktı.
Ve sustu, konuşmuyor.
Halk meydanda bağırıyor:

"Hırsız var.
Her yer hırsız"

Hırsız var, yargıç yok!
Beslemenin vergisi!

Sabah Gazetesi ile ATV kanalını destek için oluşturulan "besleme havuzuna" akıtılan 630 milyon dolar, vergisi ödenmiş para mıdır?
Bunu bize söyleyecek ve bu havuzu başbakan emri ile dolduran işadamlarını vergi incelemesinden geçirecek olan Maliye Bakanlığı henüz harekete geçmedi.
İngiltere'de kariyer kazanmış Maliye Bakanı da dilini yuttu, bu konuda tek kelime etmiyor.
Ayrıca Başbakan'ın danışmanlarından İbrahim Kalın'ın özel okulda okuttuğu çocuğunun okul taksitlerini "Becerikli Abdullah" unvanlı bir işadamına "besleme kaleminden" ödettiği de ortaya çıktı.
Maliye Bakanı, bu ödemenin vergisinin de peşine düşmedi.


a45UyF587661-201307301451-{{SN}}

  ^^^^^ - vvvvv

 

zaryop:jaro
Dilencinin keyfi islek caddede gelir.

Anonim
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder