Mustafa Mutlu: ALÇAKLAR BİRLİĞİ:AB!
5 Ağu, 2015
Metrolarında bir bomba patlayınca eşekten düşmüşe dönen ve önlemlerin en sertini alan Avrupa Birliği ülkeleri, Türkiye'yi uyarmış:
"PKK saldırılarına karşılık verirken 'orantılı' olun!"
Biliyorsunuz ben "farz" haline gelmedikçe küfretmem…
Ama şimdi tam sırası:
Ha…..in oradan alçaklar!
***
İtalya, AB üyesi…
PKK'nın don lastiği bile olamayacak Kızıl Tugaylar'ı "orantılı güç" kullanarak mı dize getirdi?
***
Almanya, AB'nin "amiral gemisi…" Otuz yıllık faaliyet tarihinde alt tarafı 34 kişinin ölümüne neden olan Baader Meinhof'u yok etmek için ülkeyi yakmadı mı?
***
İspanya, AB üyesi…
Bu ülkedeki ayrılıkçı ETA, Avrupa'daki en kanlı (!) terör örgütü…
Buna rağmen 1968-2011 arasındaki 43 yılda sadece 829 kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor.
İspanya, ayrılıkçı ETA'yı "orantılı, orantılı" mı dize getirdi?
***
Yunanistan, AB üyesi…
Bunlarda bir zamanlar 17 Kasım diye bir terör örgütü vardı;
Yunan güvenlik güçleri adamları, "terörist" olduklarına pişman etti!
PKK'nın hamilerinden biri olan bu Yunanistan şimdi bize "orantı" dersi veriyor…
***
Belçika, AB'nin merkezi…
Bu yılın başında, uyduruktan bir çete türedi, Sharia4Belgium diye…
"Ordumuz yok" diye böbürlenen ülkede, ordu olduğu ortaya çıktı!
Teröristler öldürüldü, ülke kurtarıldı!
Bu arada ülkedeki tehdit düzeyi 3'e yükseltildi…
4, zaten savaş anlamına geliyor.
İnsan sormadan edemiyor:
PKK acaba Belçika'nın terör örgütü olsaydı;
40 bin kişiyi o ülkede ölüme götürseydi, bu demokrasi cücükleri katliam yapar mıydı, yapmaz mıydı?
***
İngiltere, o da AB üyesi…
Ayrılıkçı terörü yaşamış ve en büyük bedel ödemiş ülke…
Nedir bu bedel?
3 bin 600 kişi ölmüş!
Yani bizdekinin onda biri kadar bile değil…
Ancak İngilizlerin IRA'yla verdikleri mücadelenin şiddeti o kadar yüksekti ki, onlarca romana ve filme konu oldu.
***
Bu alçakların hepsi iyi bilir ki; "orantılı müdahale", demokratik halk eylemleri için geçerlidir.
Devletin güçleri; kendilerine yumurta atana, bomba atamaz, kurşun sıkamaz.
Ateş ediliyorsa, ancak ateşle yanıt verebilir…
Bu kural, "tarafları belli, ilan edilmiş savaşlar" için de geçerlidir…
Kendisini çakar almaz tüfeklerle savunan bir halka füzeyle saldırırsanız, bu savaştan çıkar; katliama girer!
***
Ancak PKK ne masum bir halk hareketi; ne de savaşan bir devlet!
PKK, yıllardır kendisine sahip çıkan AB ülkelerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce ülke tarafından "terör örgütü" ilan edilmiş bir caniler topluluğu…
Geliyor; karakolun önünde 2 ton bomba patlatıyor; askerlerimizi şehit ediyor…
Ne yani; şimdi biz bu alçaklardaki cephanenin listesini alıp, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki fazla malzemeyi, "Aman orantısız olmasın" diyerek, ıskartaya mı çıkaracağız?
Ya da sırf orantıyı sağlamak için adamlara önce karakol kurdurup sonra 2 ton bombayla mı saldıracağız?
***
Yalan yok; yazdıkça sinirleniyorum…
Hadi; benim yerime bir küfür de siz sallayın…
Orantısız olsun ama!
ÖNERİ!
PKK'lı katiller günlerdir can almaya devam ediyor.
Dün de Şırnak'ta iki askerimizi şehit ettiler.
Bir önerim var:
Bundan sonra bütün şehitlerimizi memleketlerinde değil, ailelerinin de rızalarını alarak başkentte, KaçAK Saray'ın avlusunda toprağa verelim!
Böyle yaparsak, şehitlerimizin cenazelerine bile gitmeye tenezzül etmeyenler, her gün onların mezarlarını görüp belki birazcık olsun utanırlar!
GÜNÜN SORUSU
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç önceki gün bir TV kanalına çıktı ve şunları söyledi:
"Örgütün elinden silah hiç düşmedi.
Her şeyden haberimiz vardı.
Silahlı teröristler karakolun önünden geçip el sallıyordu.
Asker hiçbir şey yapmıyordu.
Artık böyle değil.
Beş kuruşa simit devri geçti."
Sorum kendisine:
Askerin elini kolunu bağladığınızı biz yıllardır söylüyorduk; siz inkar ediyordunuz…
Şimdi itiraf ediyorsunuz!
Yukarıdaki sözlerinize dayanarak, yıllardır askerin elini kolunu bağlayan iktidarınızın "vatana ihanet"ten yargılanması gerekmez mi?
SÖZ SİZDE!
(156+89!)
Bugün "Abdullah Bey'e soru sorma ve görüş bildirme sırası" okurlarımızdan Hüseyin Kabaz'da…
Sizin de Gül'e söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com'a gönderin…
***
"Bana Huber Köşkü'nü anlat…
Bana elmasları anlat…
Bana düğün takılarını anlat…
Bana Maslak Kasrı'nı anlat…
Bana yetim hakkı yemeyi anlat…
Anlat ki çözülsün dilin,
'Ben Müslümanım' demelisin…
Müslümanlığı anlat bana,
Ne demek istediğimi bilmelisin!
İçinde türlü oyunlar var
Bizi bu dertten kurtar…"
HOCAM!
Ben kimseye kolay kolay "Hocam" demem…
Bir kere "Hocam" dediklerime ise sonuna kadar inanır, güvenirim.
Dün kaybettiğimiz halkla ilişkiler duayeni Prof. Dr. Alaeddin Asna da bunlardan biriydi.
Önce Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda, sonra da hayatım boyunca "Hocam" oldu.
Üzerimdeki emekleri için aziz ruhu önünde şükranlarımı sunuyorum.
Onu yarın Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa vereceğiz.
Huzur içinde uyusun.
GÜNÜN İSYANI
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, AKP tarafından kurulacak bir azınlık hükümetine, Kasım ayında erken seçime gidilmesi koşuluyla destek verebileceklerini söylemiş…
İsyanım kendisine:
Neden? Devletin tüm olanaklarını erken seçimde de har vurup harman savursunlar diye mi?
a45UyF587661-150805113113 Oraj Poyraz <oraj.poyraz@openmail.cc>
2015/08/05 14:10 6 64 1 undefined kemalistiz@googlegroups.com
Komsularindan av kapmak aslanlara ayiptir, kopeklere degil.
Mevlana
Hicret etmeyen muslumanlar
NISA 97.kendilerine yazik eden kimselere melekler, canlarini alirken: ne isde idiniz! dediler.
Bunlar: biz yeryuzunde caresizdik diye cevap verdiler.
Melekler de: Allah in yeri genis degil miydi?
Hicret etseydiniz ya! dediler.
Iste onlarin barinagi cehennemdir; orasi ne kotu bir gidis yeridir.
NISA 89.sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla esit olasiniz.
O halde Allah yolunda goc edinceye kadar onlardan hicbirini dost edinmeyin.
Eger yuz cevirirlerse onlari yakalayin, buldugunuz yerde oldurun ve hicbirini dost ve yardimci edinmeyin.
NAHL 41.zulme ugradiktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, onlari dunyada guzel bir sekilde yerlestirecegiz.
Eger bilirlerse ahiretin mukafati elbette daha buyuktur.
Zamanimizin Paradox u
Daha yuksek binalarimiz, ama daha kisa sabrimiz var; daha genis oto yollarimiz, ama daha dar bakis acilarimiz var.
Daha cok harciyoruz, ama daha az seye sahibiz; daha fazla satin aliyoruz, ama daha az hosnut kaliyoruz.
Daha buyuk evlerimiz, ama daha kucuk ailelerimiz; daha cok ev gerecleri, ama daha az zamanimiz var.
Daha cok egitimimiz, ama daha az sagduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeligimiz var.
Daha cok uzmanimiz, ama yine de daha cok sorunumuz; daha cok ilacimiz, ama daha az sagligimiz var.
Cok fazla alkol ve sigara tuketiyoruz, cok savurganca para harciyoruz, cok az guluyoruz, cok hizli araba kullaniyor, cok cabuk kiziyoruz, cok gec saatlere kadar oturuyor, cok yorgun kalkiyoruz, cok az okuyor cok fazla TV izliyoruz ve cok ender sukrediyoruz.
Mal varliklarimizi cogalttik, ama degerlerimizi azalttik.
Cok konusuyoruz, cok az seviyoruz ve cok $ik nefret ediyoruz.
Gecimimizi saglamayi ogrendik, ama yasam kurmayi ogrenemedik.
Yasamimiza yillar kattik, ama yillara yasam katamadik.
Aya gidip gelmeyi ogrendik, ama yeni komsumuzla karsilasmak icin caddenin karsisina gecmekte sorunumuz var.
Dis Uzayi fethettik, ama ic dunyamizi edemedik.
Daha buyuk isler yaptik, ama daha iyi isler yapamadik.
Havayi temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
Atoma hukmettik, ama onyargilarimiza edemedik.
Daha cok yaziyoruz, ama daha az ogreniyoruz.
Daha cok plan yapiyoruz, daha az sonuca variyoruz.
Kosusmayi ogrendik, ama beklemeyi ogrenemedik.
Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha cok kopya cikarmak icin daha cok bilgisayar yapiyoruz, ama git gide daha az iletisim kuruyoruz.
Zaman artik, hizli hazirlanan ve yavas sindirilen yiyeceklerin; buyuk adamlar ve kucuk karakterlerin; yuksek karlar ve sig iliskilerin zamanidir.
Gunumuz artik, iki maasin girdigi ama bosanmalarin daha cok oldugu, daha suslu evler, ama dagilmis yuvalarin oldugu gunlerdir.
Bu gunler, hizli seyahatler, kullanilip atilan cocuk bezleri, yok edilen ahlaki degerler, bir gecelik iliskiler, obez bedenler ve neselendirmekten sakinlestirmeye hatta oldurmeye kadar her seyi yapabilen haplarin oldugu gunlerdir.
Vitrinlerde her seyin sergilendigi, ama depolarda hicbir seyin olmadigi bir zamandayiz.
George Carlin
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder