21 Ağustos 2015 Cuma

Rıfat Serdaroğlu: ÜÇ DÖNEM YASAĞI KALKMALI YAHU!

Doğrusu bu sabah başlıklar göz gezdirirken ben de gördüm ve hemen benim de beynimde birkaç kıvılcım çaktı.

Nuray Mert - Savaş yenilgidir, barış istiyoruz!

Laf güzel, iyi ve basit kurgulanmış.
Baştan karşıt fikirde olanları suçluyor.
Şimdi bu lafa karşı direnelim, mücadele edelim desen kandan beslenen, şiddet düşkünü, vahşi vandallar olacağız.
Sonuçta kadın barışçı, buna karşı söylenecek her laf savaş anlamı taşıyor.

Tamam barışalım, biz bunu istiyoruz.
Peki ya ne yapmak lazım.
PKK'nın siyasi taleplerini olduğu gibi kabul etsek olacak mı?

Kürt ayrılıkçılığının siyasi talepleri öyle üzerinde pazarlık edilmesi mümkün olan, karşılanması mümkün olan talepler midir?
Eğer öyleyse verelim gitsin, huzur bulacak mıyız?
Kasaba kadınlarını altın gününde yurt siyasetine bakışından daha az nahif olmayan bir bakışla herkes istediğini alsa yoluna gitse iş bitecek mi?
Karşılıklı taleplerin uzlaşabileceği bir orta nokta var mıdır?

Malum savaş en azından iki taraf ister.
Bu durumda bu abla tarafları açıklamak zorunda.
  • Taraflardan birisi İsyancı Kürt Ayrılıkçılar ise, diğeri Türkiye Cumhuriyeti Devleti.
  • Yoksa tam tersi miydi, Kürt birliğini savunanlar bir tarafta, diğer taraf Kürtleri Türkler elinde esir eden sömürgeci zihniyet mi?
Ayrılıkçı kim, birlikçi kim?
Bunları bilelim.
Bu ablalar kimlere hak veriyor, gönülleri neyden yana?
Hangi çatıda birlik olsun?

Ya da birlik falan olmasın, olmasın da nasıl olsun?

Şimdi saldırgan olan kimdir?
Sonra savaşları başlatanlar, sürüdürenler vardır.
Bunlar kimler?

Misal evinize hırsız girdi, misal minibüs şöförü arabayı ormanlık alana çekti, tecavüz edecek.
Bunlara direnmek ahlaken çürük bir hareket mi olurdu?
Tecavüzcüye teslim olsak, kendimizi gevşek bıraksak bu bizi barış isteyen taraf yapar mıydı?

Hastalıklarla, arızalarla uzlaşılmaz.
Bunu daha önce de belirttim.
Hastalıkları tedavi edersiniz, arızaları tamir edersiniz.
Hastalıkla uzlaşarak, beraberce mutlu yaşayalım diyemezsiniz.
Arabanızın fren donanımındaki arızayla mutlu, mesut yaşayamazsınız, başınız mutlaka belaya girer.
Ayağınız kırıldıysa bırakalım, kırık kalsın, kırıkla beraber yaşamayı öğrenelim demezsiniz.
Kanserseniz kanserli dokuyu tamamıyla kesip atmak için çaba harcarsınız.
Zaten bunu beceremediyseniz, ölümle uzlaşmak zorundasınız.

Mesele basitçe Kürt ayrılıkçılığını bir arıza olarak görmek ve kabul etmekle etmemek arasındadır.
Aynı bünyede ayrılıkçılık ve beraber yaşama ülküsü varlık bulamaz.
Seçeceksiniz.
  • Beraber yaşayalım derseniz, bunun için mücadele edeceksiniz.
  • Yok ayrı yaşayalım derseniz de bunun için mücadele edeceksiniz.
Çünkü ayrılırken de, kim nerede kalacak, neleri alıp gidecek bunun pazarlıkları var.
İş bitmiyor.

Ancak, kesin olan  her hal ve şartta mücadele edeceksiniz.
Bu mücadeleler müzakere masasında da olabilir, dağlarda tepelerde de olabilir.
Mücadeleden kaçamazsınız.
Mücedele yaşamın ilk şartıdır.
Mücadeleden yorulduysanız ölüme hazırlanmalısınız.

Kısacası savaş her şartta kaçınılmaz.
Çünkü uzlaşmaz talepler var orta yerde.

Kürt ayrılıkçılığı sorununda arıza nedir, arızalı taraf nedir, arızalı hal nedir?
Birlikten yana olmak mı, ayrılıkçıdan yana olmak mı daha ahlaklıdır?
Yada ülkeyi, toplumu, devleti bir o yana bir bu yana çekiştirenlerin birlik ülkülerinden hangisini nasıl seçeceğiz?
Seçmesek, dağınık bıraksak, bizden başka herkes kafasına göre takılsa biz rahat edebilecek miyiz?

Yahu artık karnınızdan konuşmayı bırakın, açık seçik söyleyin.

Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc)            L2fSIJNoA0xfSNxA      


Rıfat Serdaroğlu: ÜÇ DÖNEM YASAĞI KALKMALI YAHU!

Türkiye'de 100' den fazla yer "Güvenlikli Bölge" (Sıkıyönetim) ilan edilmiş!

20' den fazla İlçe' ye giriş-çıkış yasaklanmış, oralarda "Sokak Savaşı" var!

10' dan fazla "Devlet Yolu" devlet tarafından değil, günlerdir yıkanmadığı için kafası bitlenmiş, götü boklu birkaç paçavra tarafından kontrol edilir hale gelmiş!

Türkiye'nin her yerine beşer-onar şehit cenazeleri gitmekte!

Ekonomi, bıçak sırtında batma noktasına gelmiş!

Dolar, rekor üstüne rekor kırarak 3 TL'yi görmüş!

Her 5 gençten 2'si iş bulmaktan ümidini kesmiş!

Terör örgütleri şehirlerimizi bomba deposu haline getirmiş!

Şehirlerimizin ana caddelerinde, sırtlarında roketatar- uzun namlulu ağır silahlar taşıyan eşkıyalar fink atar olmuş!

Türk Milleti tam 75 gün önce Genel Seçim yapmış ve hiçbir partiye tek başına iktidar vermemiş!

Türk Milletinin bu kararı bizzat Cumhur'un Başı tarafından yok sayılmış!

Türkiye, kasten ve isteyerek hükümetsiz bırakılmış!

Böyle bir feci ortamda Bademlerin tek derdi var;

Üç dönem yasağı kalkmalı mı, kalkmamalı mı?

Allah sizin layığınızı tez zamanda versin inşallah…

Kalsın, kalksın! Ama hemen kalksın!

Kemal Unakıtan'ı, Bülent Arınç'ı, Egemen Bağış'ı, Zafer Çağlayan'ı, Kürşat Tüzmen'i, Köksal Toptan'ı, Cemil Çiçek'i çok özledik!

Hatta bu defa Bilal Oğlan, Sümeyye Kızımız da meclise girsinler canım!

Hepsi girsinler ve kaldıkları yerden devam etsin zavallıcıklar! Küpler henüz dolmadı değil mi?

Toprak doyursun sizleri…

NEDEN ÖLDÜRÜYORLAR?

Kürtçü-Bölücü-Uyuşturucu kaçakçısı PKK terör örgütüne ve onun siyasi borazanı HDP'ye sempati duyan ti vi ci hanım kızlarımız var ya? Hani Aslı Aydıntaşbaş, Şirin Payzın, Nagehan Alçı gibiler!

Onlara birkaç soru soralım?

-Avrupa'nın en büyük uyuşturucu çetesi olduğu, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş olan PKK Terör örgütü, Türk Askerini-Türk Polisini-Türk İnsanını neden öldürüyor?

  • Türkiye'nin bölünmesini önlemek için mi?

  • Ana dilde eğitim için mi? O zaman Cumhuriyet öncesi Kürtçü isyanlarını nereye koyacağız?

  • Özerklik kazanıp, HDP'li belediyelerde halka daha iyi hizmet vermek için mi?

  • Türkiye'nin nüfus planlamasına katkıda bulunmak için mi?

  • Kendi Mahkemelerini kurup, adaletin gecikmesini önlemek için mi?

  • Kendi Vergi Dairelerini kurup, Türkiye Bütçesine destek olmak için mi?

Türk Askerini-Türk Polisini-Türk İnsanını öldürmek için bu kadar silahı ve mermiyi, mayınları, roketatarları, ağır silahları, tonlarca patlayıcıyı nereden ve hangi parayla buluyorlar?

  • PKK'yı destekleyen, ona para veren Kürt İşadamlarımızdan birinin bölgeye bir okul, bir sağlık ocağı, bir çeşme yaptırdığını duydunuz mu, gördünüz mü?

Hadi kızlar! Giyinin kuşanın, takın takıştırın, sürün süslenin ve çıkın ti vi lere!

Bu sorulara teker-teker yanıt verip bizi aydınlatın. Bize doğru yolu gösterin.

Bizi irşat edin! O zaman belki bizler de, sizlerin PKK' ya olan aşkınızın sebebini anlamış oluruz, değil mi?

Böylece hem PKK' yı savunup, hem de şehit cenazeleri karşısında zoraki üzülmüş gibi yapmak zahmetinden de kurtulmuş olursunuz?

Böylelerine Anadolu'da ne derler bilir misiniz?

"Bizim kız bizden kaçar, başını örterken kıçını açar!"


a45UyF587661-150821105353 Oraj Poyraz <cimcime@neomailbox.net>
2015/08/21  12:00 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 

Kotuluklerinden endise ettigin kimseyi, bir de iyiliklerinle yumusatmayi dene! Cezalandirmaya muktedir oldugun zaman affet ki, affin bir degeri olsun.

Anonim Nasihat

Allah in Resul u Isa yoksa cehennemde mi?

Tevbe-31 Onlar Allah i birakip hahamlarini, papazlarini ve Meryem oglu Mesih i rableri olarak kabul ettiler. Halbuki olara da ancak tek Allah a kulluk etmeleri emredilmisti. Ondan baska tapacak tanri yoktur. O, onlarin es kostuklari seylerden munezzehtir.

Enbiya-98 Hic suphe yok ki siz ve Allah in disinda taptiklariniz cehennemin odunusunuz. Oraya gireceksiniz.

Enbiya-99 Eger onlar tanri olsalardi, cehenneme girmeyeceklerdi. Hepsi orada ebediyyen kalacaklardir.

Marmaray: Japon u sev, Japon a guven

14 Subat 2014

Yilmaz Ozdil: Gerekirse yuzerek gecerim, bunlarin yaptigi tup gecitten gecmem. Marmaray i Japonlar yapti. Ozdil in bunlar derken kastettigi ise sanirim hukumet. Japonlara kin duymasi sacma olurdu, tabii Pearl Harbour baskininda bir yakinini kaybetmediyse.Ama, dedigim gibi, sonucta isi Japonlar yapti, biz sadece kurdele kestik. Iyi de kestik aslinda. Genel olarak kurdele kesmede fena olmadigimizi dusunuyorum. Bugune kadar ne yurticinde ne yurtdisinda cok kotu kurdele kesiyorlar, bunlarin kurdele kestigi tesisten sut icilmez diyeni gormedik. Japonlar utangac insanlar, yerleri dar, eglenceleri az, bizim gibi plajlari, yaylalari yok. Sigismislar yirmi milyon Tokyo ya, bilim uretmekten baska ne yapsinlar? Iste bu adamlara ben guvenirim.

Isvicrelilere mesela hic guvenmedim. O yaptiklari arastirmalara da, bulduklari sonuclara da hep ihtiyatla yaklasiyorum. Neden? Dunyanin en mureffeh ulkesinde yasiyorlar, yani baslarinda Alpler, cikolatalar, sekerler, yaz geldi mi ver elini Italya sahilleri. Bu kadar genis, rahat insandan korkacaksin. Mirasyedi gibi tipler. Hic calismayana bizdeki genel mudurun maasini veriyorlar. Bizdeki de calismiyor gibi gorunebilir ama sonucta genel mudur. Bakani karsilamak, valiyi karsilamak, kaymakami karsilamak, ihtiyar heyetini karsilamak gibi yukumlulukleri var. Bunlar zaten adamin butun gununu aliyor.

Millet AIDS ten kanserden tel tel dokulurken, iste bu Isvicreliler gidiyorlar kisa boylularin uzun boylulara gore kansere yakalanma riskinin daha az oldugunu ortaya cikaran, kimsenin inanmayacagi, inansa bile bu bilgiyle ne yapmasi gerektigini bilmeyecegi abidik gubidik sozde bilimsel arastirma yapiyorlar. Bahsi gecen arastirmayi ben uydurmadim, gectigimiz aylarda gazeteler yazmisti. Bir Allah in kulu da cikip Eyyyy Isvicreli bilim insani, yillarca ugrastin durdun, bir suru butce aldin universiteden, kisasiyla uzunuyla insanlari topladin, bu insanciklari aylarca laboratuvalardan laboratuvarlara kosturdun, peki su elde ettigin sonucla ne yapacagiz? Uzunsak boyumuzu mu kisaltalim, kisaysak kalkip gobek mi atalim? Bir delikanli cikip bunu o bilim adamlarinin yuzune soylemedi. Soylese de degisen bir sey olmaz gerci. Piskin piskin siritip Butce verdiler yaptik derler. Bu adamlari iyi taniyin.

Ote yandan, son zamanlarda bilim adamlarinin kisa boylularla ilgili yok kansere daha az yakalaniyorlar, yok kalp krizi riskleri daha az, yok uzun omurlu oluyorlar gibi aciklamalarini da samimi bulmadigimi soyleyeyim. Bunlar tamamen kisa boylular uzulmesin diye, bir nevi boydan kaybettiniz ama baska yerden kazandiniz mesaji. Yemezler. Ben uzun boyluyum, gerekirse alti ay daha az yasarim ama uzun yasarim. Son cumlemde mantik hatasi yoktur.

Konudan saptim ama muhtemelen bu benim hatam degil, eminim uzun boylular konudan sapmaya daha meyillidir. Hadi gene iyisiniz Isvicreliler, bakin bir konu daha cikti size. Siz onu arastiradurun, biz de bu sirada sevgili Japonlara donelim. Japonlar. Japonlarimiz. Eminim ki vakti zamaninda Orta Asya daki Turk hakanlari Cinli prenseslerle evlenmek yerine bu sevimli Japonlarin prensesleriyle evlenseydi ortaya saglam bir nesil cikabilirdi. Turk un zekasiyla Japon un caliskanliginin birlestigini dusunun. Efsane olabilirdi. Nasip degilmis.

Japon a guvenirim. Niye? Adamlarda seref olgusu var. Basarisiz oldugunda veya serefine halel getirecek bir durumda intihar ediyor. O yuzden Japonlarda cok uzun yasayana iyi gozle bakilmaz. Bunca yil hic mi gururuna dokunan bir sey olmadi diye sorarlar adama. Ne genis adammissin, yaziklar olsun derler. Ben Japon a ailemi bile teslim ederim. Hem boylece biraz kafa dinlemis olurum.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder