Rehan Gündoğmuş : ANAYASA MI? ANAMIZI BELLEYEN YASA MI?
7 Kasım 1982 tarihinde %91,37 seçmenin oyuyla oylamadan iki gün sonra yürürlüğe giren 1982 Anayasası; 17 Mayıs 1997 tarihinden itibaren başlayarak, 2011 yılında halk oylamasıyle yürürlüğe giren günümüzdeki Anayasamızın oylamasına kadar geçen zaman içerisinde 17 defa değiştirildi. Anayasamıza başta siyasiler olmak üzere birçok çevre sürekli "DARBE ANAYASASI" tanımını kullanmakta. İlk değişikliğin yapıldığı 1997 yılından buyana benim için nerede ise ömrümün yarısı "DARBE ANAYASASI" sözünü duyarak geçirdim. Buradan anlaşılan şu; 2011 yılındaki halk oylaması ve TBMM'de yapılan 16 değişikliğin tamamı darbeci şahsiyetlerin marifeti. Özellikle siyasilerin düştüğü açmazı anlamakta zorlanmaktayım. Demokrasi havarileri, kendilerinin yaptıkları değişiklikleri darbeci olarak adlandırmaları komiklikten öte gülünç. 12 Eylül 1980 İhtilalini yapan askerler 3 yıl içerisinde çekildiler. İhtilalden sonra geçen 36 yılın, askerlerden sonraki sivil yönetim dönemi 33 yıl.
İkinci anlayamadığım husus; toplam seçmen oyunun yarısını alıp, TBMM'deki sandalyelerin 2/3'nün üzerinde oturanlar, " bize bu görevi halk" verdi. Demokrasinin gereğini yerine getiriyoruz laflarının arkasına saklanırlarken, %91,37 Halk oyuyla kabul edilen 1982 Anayasası neden "DARBE ANAYASASI" olarak niteleniyor?
Eğer kabul seçmen oyuyla tecelli ediyor ve bu işlem demokrasinin gerekliliği olarak ele alınıyorsa; en son kabul edilen 2011 Anayasası dahil yapılan 17 Anayasa değişikliğinin içerisinde 1982 Anayasa'sı, %91,37 oyla en yüksek oyu alan Anayasa ve tamamından çok daha yüksek bir performans göstermiş bir Anayasa.
Dün "T.C. Muhtarlar Toplantı Salonu"nda yapılan 15. Muhtarlar toplantısı esnasında Cumhurbaşkanımızın yönelttiği "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin faaliyetlerinden duyulan memnuniyetsizlik" sorusu ve salondakilerin sessizliğinin verdiği imaj; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir parlamentoya ihtiyacı bulunmadığı şeklinde idi. Madem parlamentoya ihtiyacımız yok, madem Anayasa ve kanunlara rağmen birileri, istediği gibi hareket etme hakkını kendinde buluyor; o vakit Türkiye Büyük Millet Meclisini lağvedelim. 550 Milletvekili ve onun etrafında duran binlerce kişiye boşuna vergilerimizden ödeme yapılmasın.
Yasama, yürütme ve yargı zaten yıllardır bir elden yürütülüyor. Bir partinin mensubu avukatlar senelerdir hakim olarak atanmaktadır. Ne lüzum var başka tiyatro perdelerini açmaya! Yargıtay Başkanı bir yandan "anormal süreçlerden" bahsediyor[1] öbür yandan devletin yasakladığı dernek yetkililerinden ödül alıyor[2] (linkin adını rehabilatsyon merkezi olarak nitelemişler. Ocak neyin rehabilatasyonunu yapmaktadır?) Ama herbir faaliyetinden kendisine hiçbir görev çıkartmıyor. Hal böyle olunca; devletimizin adını Türkiye Cumhuriyeti Devleti diyeceğimiz yerde; "ALTIN VARAK KOLTUKLU[3] SULTANLIK ANONİM ŞİRKETİ" diyelim. Böylece daha samimi ve gerçekçi oluruz. Ayrıca Başbakanımızın bahsettiği sistem değişikliği arzusu böylece yerine gelmiş olur.
Bir diğer anlamakta zorlandığım ve sürekli tartışma konusu yapılan Anayasamızın ilk dört Ya da beş maddesi. Burada yer alan dayanışma, adalet, insan haklarına saygı, Atatürk milliyetçiliği, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti neden yöneticilerimizin bir yerlerine batmaktadır. Rejim değişkliği yapılmasının sebebi Türkiye Cumhuriyeti'nin sonlandırılması ve parçalanıp yok edilmesi için mi?[4]
163 Devletten insanın yaşadığı Almanya Federal Cumhuriyeti anayasasının temel taşı "Alman" ifadesidir. Bundan hiç kimse gocunmadığı gibi "sosyal devlet" anlayışının gereğini de yerine getirmektedirler. Almanya Federal Cumhuriyeti'nin 2014 yılı bütçe harcamalarının toplamı 296,5 Milyar Euro. Bunun 122 Milyarı işsizlik ve sosyal harcamalara, 14 Milyarı eğitim harcamaları ve 8 Milyarı Aile, kadın ve gençlik için[5] dolayısıyle bütçenin yarıya yakını sosyal hizmetler için harcanmaktadır. Türkiye'den kaçıp, ölümü göze alarak denizlere açılan ve Almanya'ya sığınmaya çalışan mültecilerin; ülkelerin sosyal devlet yapısını bilmediği mi zannediliyor.
Almanya Federal Cumhuriyeti'nin GSMH'sı Türkiye'nin GSMH'sının yedi katına yakın. Fakat Alman Cumhurbaşkanlığının 2014 yılı harcamaları 33,1 Milyon Euro. Dönem kuruyla hesaplandığında 100 Milyon TL'den az[6]. Ağustos 2015'te Sayıştay'ın hazırladığı "Cumhurbaşkanlığı 2014 Yılı Sayıştay Denetim Raporu'nda [7]; "Cumhurbaşkanlığı'na 266.936.000,00 TL ödenek tahsis edilmiş olup, bu tutar merkezi yönetim bütçesinin % 0.0611'ine tekabül etmektedir." yazılı. Ekonomisi Türkiye'nin yedi katı büyük bir ülkenin Cumhurbaşkanlığı, bizimkinin üçte biri kadar harcama yapmaktadır.
Yıllardır süre gelen Anayasa yapma tartışmaları kelimenin tam anlamıyle "KABAK TADI" vermektedir. Fakir, fukara, guraba edebiyatçıları Altın varaklı koltuklarda poz vermekte. Bir diğeri ise Cumhurbaşkanlığını terk etmesine rağmen halen kamu malını kendi malı gibi kullanıyor. Biz ise GV, KV, KDV, ÖTV, ÖİV, DV, MTV, EV, gibi vergileri ödemekle yükümlüyüz. Cumhuriyetin ilk döneminde GSMH'nın % 10'nunu geçmeyen vergi yükü, yıllar ilerledikçe GSMH %30'unun üzerine çıkmıştır.
Anayasa mı? yoksa Anamızı belleyen yasa mı? cebimizi kontrol ettikten sonra anlaşılıyor! Kalın sağlıcakla Rehan Gündoğmuş
[2] http://osmanliocaklari.org.tr/elmali-rehabilitasyon-merkezini-ziyaret
[4] http://www.yenicaggazetesi.com.tr/rejim-degisirse-bakin-neler-olacak-36416yy.htm
[5] http://de.statista.com/statistik/daten/studie/75833/umfrage/ausgabenstruktur-im-bundeshaushalt/
a45UyF587661-160108160131 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2016/01/08 12:30 2 65 undefined undefined egemen-turkiye@googlegroups.com
Ad gloriam
Zafer icin
Latin Atasozu
Bir bilen Musluman, bin bilmeyen Muslumandan ustundur.
Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.
Ozgurluk Ustune
Ozgurluge oyle duskunum ki, koca Hindistan in bir kosesini bana yasak etseler dunyanin tadi kacar neredeyse. Hicbir yerde sakli, eli kolu bagli yasamak da istemem, orada pineklemektense alir basimi havasi, topragi bana acik bir yere giderim. Hey Allahim! cekilir sey midir ulkenin bir bucagina civilenip kalmak? Niceleri, yasalarimiza aykirilik ettiler diye kentlere, alanlara herkesin gidip geldigi yollara ugrayamadan yasayabiliyorlar. Benim hizmet ettigim yasalar kucuk parmagimi bile kole etmeye kalksalar, nereye olsa gider baska yasalar arardim.
Michel de Montaigne : Denemeler
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder