27 Haziran 2017 Salı

MÜYESSER YILDIZ : ERDOĞAN KONUŞUYOR ABD ATI ALIP ÜSKÜDAR'I GEÇİYOR



MÜYESSER YILDIZ : ERDOĞAN KONUŞUYOR ABD ATI ALIP ÜSKÜDAR'I GEÇİYOR

27.06.2017 21:11

Erdoğan önceki gün partisinin bayramlaşma töreninde adını anmadan ABD'ye bir yandan "dost, müttefik" demeyi sürdürdü, öte yandan ağır suçlamalar yöneltti. Terör örgütlerinin dostu, aynı zamanda nasıl Türkiye'nin de "dostu" sayılabiliyorsa?!.

Yakın tarihten birkaç örnekle nasıl olduğunu hatırlatmaya çalışalım.

Yıl 2004; O vakitler de ABD'nin PKK'ya desteği ana sorunumuzdu.

Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanı, "BOP Kraliçesi" Condoleeza Rice'ın tavsiyesi, "PKK'yla askeri olmayan yöntemlerle mücadele etmemiz"di. Bu sözün kendisini ikna etmediğini belirten ve ABD'nin teröre bu şekilde cevap vermediğini hatırlatan dönemin Başbakanı Erdoğan, "Sabrın da bir sınırı var. İnsanlarımızın şehit edilmesini daha fazla izleyemeyiz. Üstümüze düşeni yaparız" diyordu.

Erdoğan 2005'te de Başkan Bush'u defalarca uyarmasına rağmen, ABD'nin PKK terörünü görmezden gelmesinden yakınıp, "ABD'nin yardımı olmaksızın kendi önlemlerimizi aldığımızı" söylüyordu.

2007 yılı başında Erdoğan yine ABD'nin, PKK terörüne karşı yeterince mücadele etmediğini tekrarlıyor, ilave olarak ABD silahları taşıyan PKK'lıların ele geçirildiğine dikkat çekip, şöyle konuşuyordu:

"Irak'ın PKK ile mücadeledeki özel temsilcisi konusunda somut adım yok. ABD'den de ciddi adım bekledik. Ama böyle bir adım yok. PKK'nın para kaynaklarını tutacaklarını söylüyorlar bize, Irak'ta adımlar atılmalı diyorlar ama hiçbir şey yok. Kamplar belli, terör örgütü merkeze doğru yeni örgütlenme çalışmaları yapıyor. Bize bu örgütlerin kapatıldığını söyledikleri halde kapatılmadıklarını gördük. Türkiye'de ellerinde Amerikan silahları olan teröristler yakalanıyor. Ama somut netice yok. Stratejik ortaksak, bizi rahatsız eden terör örgütlerine karşı müşterek mücadele etmeliyiz."

2007'nin son oylarına doğru ise Türkiye'deki ABD karşıtlığının nedenlerini şu sözlerle açıklıyordu:

"Son zamanlarda PKK'nın elinde irili ufaklı Amerika'ya ait silahların çıkması, Türkiye'de korkunç bir tepki meydana getirmiştir. Seçimlerde bu konu partimiz aleyhine kullanıldı. PKK kamplarında top, tank ve buna benzer Amerika'ya ait maalesef ağır silahlar çıktı. Bunun yanında yakaladığımız PKK'lıların ellerinde silahlar çıktı, bunu Amerikalı yetkililer sonunda kabul ettiler. Bu noktayla ilgili de biz doğrusu hala o beklediğimiz tavrı göremedik, bu konuyu tüm yetkililere ifade ettik. İnşallah kısa bir süre sonra burada Başkan ile de bir görüşmemiz olacak, daha geniş konuşacağız."

ABD'nin PKK'ya desteği Obama döneminde de sürdü. Tabii Erdoğan'ın yakınma, uyarı ve konuşmaları da!..

2011 yılında yaptıkları bir görüşmede Erdoğan, Obama'ya hem PKK'yla ilgili liste, hem de ABD Irak'tan çekilirken elindeki silahları ne yapacağıyla ilgili taleplerimizi sunduğunu açıkladı.

Sonuç?.. Erdoğan'ın 2 ay önceki şu sözleri:

"Obama ile PKK konusunda karşılıklı anlaşmaya varmıştık. Ancak Obama bizi aldattı. Trump yönetiminin de aynı şekilde davranacağına inanmıyorum."

ABD KANDIRDIĞINI SANIYOR AMA ERDOĞAN KANMIYOR

Maalesef Trump, Obama'dan daha hızlı çıktı. Suriye PKK'sına silah yağdırıyor. Türkiye'ye de, "Merak etmeyin silahların listesini size vereceğiz. PKK'nın eline geçip, geçmediğini takip edersiniz" diyor.

İşte Erdoğan bayram konuşmasında buna şöyle değinip, şöyle tepki gösterdi:

"Maalesef, müttefik dediğimiz, dost bildiğimiz ülkeler, Türkiye'nin bütünlüğüne göz dikmiş terör örgütleriyle iş birliği yapmakta sakınca görmüyorlar. Bu terör örgütüne verilen silahları daha sonra geri alacaklarını söyleyerek Türkiye'yi kandırdıklarını sananlar, hayati bir yanlış yaptıklarını eninde sonunda anlayacaklar. Ama onlar için iş işten geçmiş olacak."

Oysa Erdoğan'ın bu sözlerinden sadece 1 gün önce Milli Savunma Bakanı Fikri Işık şunları anlatmıştı:

"Eğer ABD, 'ben bu silahları Rakka operasyonuyla ilgili işim bittikten sonra toplayacağım' diyorsa, bunu yapmak durumunda. Sözünü tutmak isterse, büyük oranda tutar. Belki yüzde 100 olmaz ama büyük oranda tutar. Bunu da uygulamada göreceğiz. Biz bunun takipçisi olacağız. ABD Savunma Bakanı'nın mektubu bizim açımızdan bir yazılı taahhüttür. Bu yazılı taahhütü alacağız ve bundan sonraki bütün adımları bu taahhütlere göre değerlendireceğiz. Bu mektubu olumlu bir adım olarak görüyorum, ama uygulamanın esas olduğunu da çok net olarak ifade ediyorum. Basına yansıyan adetler ile bize gelen adetler arasında tutarsızlık var. Bunları ABD Savunma Bakanı ile oturacağız, konuşacağız. Belki PYD'ye verilen silahların toplanmasına yönelik birlikte bir mekanizma oluşturabilir miyiz, ona da bakacağız. Bunu çarşamba günü Brüksel görüşmesinde ele alacağız."

Daha önce defalarca "kandırıldığını" itiraf eden Erdoğan'ın, şimdi "kanmadığını" söylemesi çok iyi bir gelişme, ama bakanının bu "olumlu" yaklaşımını ne yapacağız?

İkincisi; adamların önce PKK, şimdi PYD/YPG'ye desteği "yanlış" değil, bile bile, göre göre "100 yılın projesinin" uygulanmasıdır. 15 yılda hem Irak, hem Suriye'de aldıkları mesafe de ortada.

Ama biz hâlâ onların "hayati bir yanlış yaptıklarını anlamalarını" bekliyoruz. Ve beklerken, kimin için "iş işten geçiyor" ya da kim atı alıp, Üsküdar'ı geçiyor belli!..

Erdoğan'ın konuşmasından devam edelim; "Biz tüm ikazlarımıza rağmen, terör örgütlerine verilen silahlarla ülkemize atılan her kurşunun, dökülen her damla kanın faturasını, o silahların asıl sahiplerine çıkartacağız" dedi.

Soruyoruz; ne zaman, nasıl?.. Yıllardır olduğu gibi sadece gürlemeyle ve "dost-müttefik" demeye devam ederek mi?

Erdoğan'ın ABD'ye bir mesajı da "FETÖ"yle ilgiliydi. Şunu söyledi:

"Ülkemizde darbe teşebbüsünde bulunan bir diğer terör örgütünün elebaşını ve mensuplarını ısrarla topraklarınızda barındırmaya devam ederek, Türkiye'nin gönlünde onulmaz yaralar açıyorsunuz."

ABD, Türkiye'nin gönlünde onulmaz yarayı ne zaman açtı, bilir misiniz?

Askerimizin başına çuval geçirdiğinde!..

O zaman bir nota dahi verilememişti... Şimdi de verilemiyor...

Hasılı ve maalesef gerçek şu ki; Erdoğan yıllardır konuşuyor, ABD yapıyor!..

Müyesser Yıldız

Odatv.com

 
a45UyF587661-170627215042 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/06/28  02:29 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

DENIZ
. . . . . .
Ben deniz kenarindaki odamda,
Pencereye hic bakmadan
Disardan gecen kayiklarin
Karpuz yuklu oldugunu bilirim.Deniz, benim eskiden yaptigim gibi,
Aynasini odamin tavaninda
Dolastirip beni kizdirmaktan
Hoslanir.Yosun kokusu
Ve sahile cekilmis dalyan direkleri
Sahilde yasayan cocuklara
Hicbir sey hatirlatmaz.

Orhan Veli KANIK

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) soyle dedi: Nebi ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem ) :
Bir kavim , kendilerine Cehennem atesi dokunduktan sonra simalari kirmizimsi siyah bir renkte olarak Cehennemden cikacak ve Cennete girecekler de Cennet ehli bunlara Cehennemlikler diye isim vereceklerdir buyurdu

( Buhari )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.

Turan Dursun : Kible nin Iki Kez Degistirilmesi

Yakla$ik on yillik 1. Mekke doneminde basarisiz olup, canini kurtarmak icin Medine ye kacan Muhammed, bu sehirde basarili olmak icin Yahudileri kendi safina cekmeye calisir. Kuran a Musa ile ilgili ayetler koyar, onu da peygamber olarak kabul eder. En onemlisi ise kible Kudus yapilir, namazlarda Kudus e donulur. Bilindigi gibi Yahudilerin kutsal kenti Kudus tur. Ancak Yahudiler Islama ilgi gostermez. Gostermek soyle dursun Muhammed ile dalga gecmeye baslarlar. Bunun uzerine Muhammed Yahudileri kendisine inandirtamayacagini anlayinca sinirlenir ve kibleyi Kudus den tekrar Kabe ye cevirir. Bu konuda Bakara Suresi nin 145. ayetinde bazi ipuclari bulmaktayiz :
Yemin olsun ki resulum! Sen kendilerine kitap verilenlere (Ehli kitap-Yahudiler) her turlu ayeti getirsen yine onlar sana uyup kiblene donmezler; sen de onlarin kiblesine donecek degilsin. Onlar da biribirlerinin kiblesine donmezler. Sana gelen ilimden sonra eger sen onlarin arzularina uyacak olursan, iste o zaman sen hakki cigneyenlerden olursun.
Bakara 145. ayet goruldugu gibi kiblenin Kabeye cevrilmesi olayi ile ilgilidir. Ayetin basindaki Allahin yemin etmesinin mantiksizligini pas gecelim. Yukaridaki ayette Kuran in tanrisi diyor ki: ..onlar senin kiblene donmezler, sen de onlarinkine donme ! Yani yahudiler Muhammed e uymadilar diye onlara kizarak kibleyi degistiriyor! Su soru akla geliyor: Eger uysalardi kibleyi degistirmeyecek mi idi? Peki 17 ay boyunca kible neden Kudus idi? Yahudilerin Muhammede uymayacagini allah onceden bilmiyor muydu? En basindan beri kible Mekke (Kabe) olamaz mi idi? Ayette tam bir kizginlik ve kulis havasi hakim:
...kiblene donmezler, sen de onlarin kiblesine donecek degilsin.
Ayetin son kisiminda da Muhammed sozum ona allah tarafindan uyariliyor:
...eger onlarin arzularina uyacak olursan hakki cigneyenlerden olursun .
Muhammedin bu kismi koymasindaki amac kendisini cevresindeki muslumanlardan gelen kible neden degisti? sorgusundan kurtarmaktir. Bu kararin kesinligi konusunda allah beni boylesine uyardi diyebilmek icin eklemistir son kismi belliki. Bu kisim da gercekten ilginctir soyle ki, allah , elcisinden suphe mi duyuyor ki onu uyariyor. Ustelik bu siralarda Muhammed en azindan oniki yillik tecrubeli bir peygamber ! Acikca anlasiliyor ki allah da Muhammede supheyle bakiyor ve onlarin arzularina uyacak olursan (onlarin kiblesine), hakki cigneyenlerden olursun diyor. Eger Muhammed in allahin emrini cigneme ihtimali olmasaydi herhalde allah (!) bu uyariyi yapmazdi.
Bakara 142. ayet ise:
Insanlardan bir takim beyinsizler, Onceki kiblelerinden onlari ceviren nedir? diyecekler... diye basliyor.
Muslumanlarin rahman ve rahim gibi sifatlar atfettigi tanrisi nedense bu ayete kufrederek basliyor!! Kiblenin degismesiyle ilgili gayet hakli supheleri ve sorulari olan muslumanlara beyinsizler diyerek kufrediyor Kuranin tanrisi!
Suphesiz ki aslinda kizan, kufreden Muhammed dir. Yahudileri Musluman yapamayisinin hayal kirikligini Kuran a aksettirmistir. Kendi taraftarlarindan gelen soru ve elestirilere bile tahammul edememistir.
Muhammed in 17 ay Mescid-i Aksa yi (Kudus) kible olarak kullandigina, daha sonra bir gun ikindi namazini kildirirken tam namazin ortasina geldigi bir sirada, Yuzunu cevirmek suretiyle kibleyi degistirdigine dair birkac kaynak;
Tecrid-i Sarih, Diyanet terc., No: 38 ve 256; Buhari, iman, 30; Namaz, 31, Sa/cara tefviri 12-18; Muslim, Mesacid, No: 525; Buhari ve Muslim Hadisleri, el-Lu luu ve 1 Mercan, No: 302-303; Tirmizi, Salat, No: 138/340 ve Bakara tefsiri, No: 2962; Nesai, Salat, 22 No: 486; Vahidi, age, Bakara Suresi, 144. ayet; Diyarbekiri, Tarihi Hamis, 1/367.

http://www.turandursun.com/bilgi-arsivi/biliyormuydunuz/672-kiblenin-iki-kez-degistirilmesi


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder