PROF.DR. COŞKUN ÖZDEMİR : 40'LARDA NELER OLDU ?
40'lı yıllarda neler olduğunu öğrenmeden, anlamadan bugünkü sağlıksız demokrasimizi anlamaya imkan yoktur. 600 yıllık imparatorluğun çökertilmesinin ardından görkemli bir kurtuluş savaşı ile cumhuriyetin ilanı ve eğitim ve sanayi atılımları ile modern, çağdaş bir ülkenin kuruluşu gerçek bir mucizedir. İstiklal savaşımızın önderi Mustafa Kemal'in bazı silah arkadaşları bile saltanatın kaldırılıp cumhuriyetin kuruluşunu anlamamış ve onaylamamışlardır.
Onu sorguya "çekip senin cumhuriyet ilan edeceğin söyleniyor, doğru mu?" diye sormuşlardır. Devrimler için Atatürk bir yalnız adamdır ama o bir efsanedir bir mucizedir. Tek başına halkını ikna etmiş devrimleri birbiri ardına gerçekleştirmiştir.
Ölümünden sonra ve ikinci cihan savaşının ardından ihanetler, karşı devrim başlamış, halkevleri, köy enstitüleri kaldırılmış tevhidi tedrisat yok edilmiştir. Mareşal Fevzi Çakmak köy enstitülerine karşı duranlar arasındadır. Çok partili düzene geçişi izleyen hiçbir iktidar Atatürkün uygarlık, çağdaşlık, akıl, bilim, laiklik hedefine sadık kalmamıştır. Cumhuriyete karşı son darbeleri de AKP iktidarı vurmaya devam ediyor …
1946 DARBESİ
1946'da seçimlerle birlikte bu millete en büyük darbelerin vurulduğunu çok yazdım, çok yineledim. Büyük eğitimci Hasan Ali Yücel ve gerçek bir aydınlanmacı Hakkı Tonguç'un görevden uzaklaştırılması ve bir eğitim devrimi olan Köy Enstitülerine el atılması, bedeli çok ağır darbelerdir.
Cumhurreisi İsmet İnönü bu darbeleri önleyememiştir. Konjonktür buna engel olmaya elverişli değildir. Bu konjonktürün başlıca unsurları Amerikan inisiyatifi, Truman doktrini ve Marshal Planıdır. O yıllarda çok sayıda yurtsever açıkça İnönüyü suçlamıştır. Benim cumhuriyet gazetesinde birlikte olduğum ve sevip saydığım İlhan Selçuk, Oktay Akbal, Melih Cevdet ve daha sonraki yıllarda gazeteye katılan Emre Kongarın bu suçlamalara hiç katılmayışları dikkatimi çekmiştir.
Onlar İnönüyü övgü ile anan yazar ve düşünürlerdi. Köy Enstitülerin kapatılmasında Amerikanın oynadığı rölü, sevgi ve saygı ile andığım seçkin yazar şair Mehmet Başaran'dan öğrenmiştim. Evet o yıllardan başlayarak Amerika yurdumuzdaki her gelişmenin içinde yer almıştır.
60'lı yılların ünlü planlama müsteşarı Memduh Aytür'ün antiamerikan akımlarının heyecanlı destekçisi biz gençlere söylediği şu sözü hiç unutmuyorum. "Çocuklar sizleri elbette anlıyorum. Ama bu antiamerikan dış politikayı TC hükümeti de benimseyecek olursa başımıza hemen bir şark meselesi açarlar. Kürt sorunu uzun süre başımızı ağrıtır ve kolay çözülemez." Ciddi birikimli bir bürokrat Aytürün öngörüsü ne kadar doğru çıktı. Şimdi yine Amerika ile çatışmaktayız. Çok bela var başımızda, bakalım nerelere varacağız.
AYDINLANMA
Atatürk bir mucizedir. Yaptıkları, yapabildikleri akla, mantığa sığmaz. Anadoluya geçtiğinde, ordudan önce meclisi kurmayı düşünmüştür. Egemenliği göklerden yere indirmek ve millete mal edebilmek için meclise öncelik vermiştir. Muhafazakarlıktan öteye inanç taşıyanların çoğunlukta olduğu bir meclisten saltanatın kaldırılması kararını çıkartabilmek bir mucizedir.
Silah arkadaşları O'na boğazlarından saltanatın sunduğu lokmaların geçtiğini söylemekte idiler. Cumhuriyet ilanı konusunda onu sorguya çektiler. Cumhuriyet böyle kuruldu, hilafet böyle kaldırıldı. Halkın egemenliği aynı zamanda laikliği getirecekti.
1924'de İstanbul basını cumhuriyeti benimsememişti. Çok sayıda karşı cephede onlar vardı. O yüzden Yunus Nadi'den Yeni Gün gazetesini Cumhuriyet adı ile İstanbula taşımasını istedi. Okuma yazma oranının %5 in altında olduğu, yorgun, perişan, çocuk ölümlerinin % 50 ye vardığı, yarısı sıtmalı, trahomlu, sadece 350 doktora sahip, fabrikasız, okulsuz, cehaleti miras almış, bilimsiz, felsefesiz, üniversitesiz bir ülkede yoksunluklar içinde iken, eğitimde, sanayileşmede, sağlık alanında yapılanlar mucizedir.
Bu mucizeyi, insafsızca, vicdansızca inkar edenler bilimden, aydınlanmadan uzak kalmış tutsak kafalardır. Bu gerici zihniyet hala ülkenin kaderinde rol oynamaktadır. Atatürk öncülüğünde cumhuriyetin en büyük devrimi aydınlanmadır. Ülkenin dinci muhafazakarları, toprak ağaları, geri kafalı politikacılarla birlikte bu aydınlanmayı adım adım yok etmişlerdir.
Türk milletine (Atatürkün tanımını kullanıyorum) bu yeni cumhuriyete vurulmuş en büyük darbedir. Köy Enstitülerinin, halkevlerinin kapatılışı, bu geniş kapsamlı ihanetin en yıkıcı darbeleridir. Laikliğe karşı çıkanlar aklı, bilimi tutsak etmiş, beyinlere ulaşmasını, halkın birey olmasını, özgürce düşünebilmesini engellemişlerdir.
Bugün yaşadığımız tüm olumsuzlukların temelinde var olan bu yoksunluktur. Emperyalizm ve yobazlıkla mücadelenin ana koşulu aydınlanmadır. Diyanet İşleri Başkanı bilim adamlarını metafiziğe yer vermedikleri için kınıyor, depremleri Tanrının kullarını sınaması olarak görüyor.
"Erkekler için ne kadar salavat o kadar huri" diyen Cübbeli hoca, "Yunan kazansaydı saltanat hilafet devam ederdi" diyen Kadir Mısırlı bunun için ekranlarda. HAYIRcıların malı, mülkü, karısı, kızı Müslümana ganimettir, helaldir diyen muteber fetvacılarımız da var. Müslümanlar tarikatlara, cemaatlara, mezheplere bölünüp birbirini öldürüyorlar.
Binlerce hakim, asker, general, öğretmen, akademisyen bu yüzden Fetoculuğu seçiyor. Madımak Maraş faciaları bundan değil mi? Büyük yurtseverler Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Cavit Orhan Tütengil, Ahmet Taner Kışlalı ve benzerleri bu nedenle katledildiler.
Avrupada Copernicus, Kepler, Galileo kilise zulmüne karşı aydınlanmanın ateşini yakarken Takiyüddin efendinin kurduğu rasathanenin topa tutularak yıkılması aydınlanma yoksunluğundan. Kendi döneminin en büyük düşünür ve felsefecisi olan Şeyh Bedrettin'in çıplak vücudu Serez'de bu yüzden ipte sallandı. Mustafa Kemal'e kadar akıl ve bilim bizim için yol gösterici olamadı.
O büyük hümanist hedefini bütün dünyaya "Yurtta Sulh, cihanda sulh" diye ilan etmiştir. Anzaklara seslenişi benzersiz bir hümanizmdir. Ondan sonra gelenler, bilime, çağdaşlığa karşı dinciliği kullanarak oy avcılığını tercih ettiler. İnsanlık idealinin aşık ve mümtaz siması olan o büyük devrimciye hakaret ve karalamaların nedeni de aydınlanma yoksunluğudur, cehalettir. Evet, aydınlanma en büyük umut, en büyük devrimdi.
Avrupa rönesansını gerçekleştirenler, 10-14 yüzyılların islam bilginlerinden, felsefecilerinden ilham almışlardır. İbni Sina (Avicenna), İbn-Rüşt, İbn-Haldun, Farabi, ElKindi bu bilginlerin bazılarıdır. Ne yazık ki Osmanlı onlardan yararlanmamıştır. Türkiye Cumhuriyetinin kadınlara sesli gülmeyi yasaklayan muhafazakar yöneticileri onları anmazlar. Hiç sevmezler felsefeyi, çünkü felsefe, gericiliğe ve metafiziğe karşı insanı koruyan en köklü bilim dalıdır.
Bu toplumun kurtuluşu, akıl ve bilim yolunu tutup laikliği benimsemektir. Halkımızın bu yolu keşfetmesi, başta aydınlarımızın, dürüst siyasetçilerimizin artık durumun vehametini görerek, Allahla kandırılan kesimi uyandırma, aydınlatma görevini üstlenmesine bağlıdır.
Not; Bu yazının hazırlanmasında değerli ve bilge dostum Cengiz Gündoğdunun kitaplarından yararlandım.Ona 75 inci yaşında bugüne kadar olduğu gibi verimli bir yaşam diliyorum.
Prof. Dr. Coşkun Özdemir
a45UyF587661-171105182146 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/11/05 18:05 1 39 3-ekim-dernegi@googlegroups.com
Evlilik insana cok sey ogretir. Sadakat, sorumluluk, hosgoru, anlayis gibi...
. . . . . .
Ancak bekar kalirsaniz, zaten bunlarin hicbirine ihtiyaciniz olmaz...
Burt Reynolds
Gunesin balcikli suya batmasi
KEFH 86
Nihayet gunesin battigi yere varinca, onu kara bir balcikta batar buldu.
Onun yaninda (orada) bir kavme rastladi.
Bunun uzerine biz: ey Zulkarneyn!
Onlara ya azap edecek veya haklarinda iyilik etme yolunu sececeksin, dedik.
Bakkal amca
Bakkal amca, bir din ver, bana soyle yuz gram;
Icinde hem komedi, hem de birazcik dram.
Oyle bir din olsun ki; bizi fazla $ikmasin,
Her yerde ahlak diye, karsimiza cikmasin...
* * *
Ramazan da otuz gun, vucut girsin bakima,
Ama bayram gelince, karismasin rakima.
Birakalim insanlar, her tur halti yesinler,
Ne yani.. Biz musluman degil miyiz? desinler..
* * *
Bir din ver ki; icinde, birazcik kahve fali,
Ve ustunde bir ka$ik, sosyetik mevlid bali,
Arasinda bir dilim, Kasar Yasar olmali,
Boylece kalplerimiz, hidayetle (!) dolmali...
* * *
Bir de su kurbanliklar, sorun cikardi biraz,
Neden dersen butcemiz, bu sene hepten ayaz
Eger fetva verirse, su senin Super Beyaz ,
Belki biz de keseriz, ya bir tavuk, ya bir kaz...
* * *
Bakkal amca bir din ver; zorda Allah diyelim,
Acilinca kapilar, Haydi Yallah diyelim.
Alimler ehli cumbus, fetvalarda varyasyon,
Biraz Budist felsefe, biraz reenkarnasyon...
* * *
Bir din ki; insanlari, hayallere daldirsin,
Tum cinsel yasaklari, yururlukten kaldirsin.
Eroslar, Afroditler, sokaklarda cildirsin,
Ve bu cilgin tanrilar, seytanlari yildirsin...
* * *
Acilsin sahillerde, bes yildizli mabedler,
Diskolarda, ruflarda, yapilsin ibadetler...
Bir din ver ki; her aksam, sofralari kuralim,
Kadehleri duayla, birbirine vuralim...
* * *
Ahlak mahlak ustune, biraz kafa yoralim(!)
Memleketin su hali, ne olacak soralim.
Ilerleyen saatte, dansoz ciksin masaya,
Allah rizasi(!) icin, pamuk eller kasaya...
* * *
Ne kadar yardimsever, oldugumuz gorulsun,
Ellerimiz dansoze, merhametle surulsun.
Cinsiyetler arasi, ortak pazar kurulsun,
Boylece irticaya, buyuk darbe vurulsun...
* * *
Bakkal amca, bir din ver; acik olsun tavize,
Rahatlatsin bizleri, tatli baksin faize.
Madem ki faiz dedik, hazir girdik damardan,
Bir din ver ki; bizleri, men etmesin kumardan..
* * *
Piyangolar, totolar, birer hayir kurumu,
Bazi yobaz kafalar, gorsunler bu durumu,
Gece gunduz borsada, hayal kursun aliklar,
Yesinler kucukleri, bazi buyuk baliklar...
* * *
Bir din ver ki; biraksin, su rusvetin pesini,
Amir, memur, sekreter, herkes bilsin isini.
Bu bilimsel metodla, cozersek biz bu isi,
Korkarim kalmayacak, zekat verecek kisi...
* * *
Lugatlerden silinsin, artik seref, sahsiyet,
Dalgali kura gecsin, edep, haya, haysiyet.
Korler ile sagirlar, koltuklari kapsinlar,
Ellerinde yagdanlik, birbirine tapsinlar...
* * *
Bakkal amca, bir din ver; kaslarini catmasin,
Kubbesi, minaresi, aman derim batmasin,
Temizlensin camiler, tabut mabut kalmasin,
Bundan sonra Azrail, kapimizi calmasin (!)
* * *
Dostlarim! Sanmayin ki; tas devrinden gelirim,
Bakkaldan din istenmez, bunu ben de bilirim.
Istedim ki; bu saka, sizi biraz guldursun,
Guldururken, biraz da, gercegi dusundursun...
Cengiz Numanoglu
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder