8 Kasım 2017 Çarşamba

YILMAZ ÖZDİL: Bahçedeki kulübe



YILMAZ ÖZDİL: Bahçedeki kulübe.


​Sene 1995.

Bademler muhalefette.

Abdullah Gül, TBMM'de konuşuyor.

"Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne giremeyeceği kesindir, bunu Avrupalılar söylemektedir, çünkü Avrupa Birliği, Hıristiyan Birliği'dir, medya pembe tablo çiziyor, halkın beyni yıkanıyor, Türkiye'yi bu duruma getirenler suçludur, anlaşmaların hepsi kağıt üstündedir, AB'nin peşine takılarak Türkiye'yi daha da fakirleştireceksiniz, siz bu zihniyette olursanız, sizi zenginler köşkünün bahçesinde kulübeye koyarlar."

*

Sene 2002.

Bademler iktidara geldi.

*

Sene 2003.

Asrın liderimiz başbakan olur olmaz resmi temaslar için Almanya'ya gitti, "en geç sekiz senede AB'ye üye oluruz" dedi. Haysiyetsiz basınımız "sekiz seneye kalmaz" manşetleri attı.

*

Sene 2004.

Haysiyetsiz basınımız haklı çıktı. Hemen o sene AB'ye girdik. Asrın liderimiz, kulübeci Abdullah'la beraber Brüksel'den Ankara'ya geldi, kilometrelerce konvoyla karşılandı, "Avrupa Fatihi" pankartları açıldı, AB bayrağını simgeleyen mavi balonlar gökyüzüne bırakıldı, güpegündüz havayi fişekler fırlatıldı, kulübeci Abdullah'la beraber kamyonun üstüne çıkarak şehir turu atan asrın liderimiz, "bayramımız kutlu olsun, hedef tam üyelikti, tam üyelik alındı" dedi. "Hamdolsun başardık, bizim hükümetimize nasip oldu, inşallah bu başarımız ilerde romanlarda yazılacak" dedi. Türkiye seninle gurur duyuyor sloganları atıldı. Kendisine "işte lider işte AB" yazılı çiçek takdim edildi. Hep bir ağızdan "memleketim" şarkısı söylendi. Şerefsiz basınımız "dünya bize hayran" manşetleri attı.

*

Şerefsiz basınımız gene haklı çıktı. Hakikaten hayran olunmayacak gibi değildi. Çünkü, baktık ki şahane giriyoruz, 2004 henüz bitmeden AB'ye bi daha girdik.

*

Takvimde başka gün kalmamış gibi tam 29 Ekim'de, asrın liderimiz kulübeci Abdullah'la birlikte Roma'da Papa heykelinin önünde AB anayasasına imza attı. Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasından devamlı şikayet eden ve ısrarla değiştirmek isteyen asrın liderimiz, AB anayasasını pek beğenmişti, kelimesine dokunmadan, şak diye imzaladı.

*

Ahlaksız basınımız AB'ye giriş üstüne giriş yapmamızın heyecanıyla olsa gerek, Papa 5'inci Sixtus'un önünde imza atıldığını yazdı. Halbuki, papa papaydı ama, 5'inci Sixtus değildi, 10'uncu Innocestus'tu. Ortak özellikleri Türk düşmanı olmalarıydı. Amaaan, bu tür mevzuları kafaya takmaya değmezdi, AB'ye girmiştik ya, sen ona bak'tı… Ahlaksız basınımız "demokrasimiz taçlandı" manşetleri attı, "dünya gıptayla bizi izliyor" yorumları yazıldı.

*

Ramazan ayıydı. Asrın liderimiz, İtalya cumhurbaşkanıyla öğle yemeğine katıldı, oruçlu olmadığı anlaşıldı, CHP'lilerin ramazan ayında oruçlu olup olmadıklarını paparazzi gibi teleobjektiflerle, gizli kameralarla takip eden yavşak basınımız, asrın liderimizin oruçlu olmadığından hiç bahsetmedi. Roma seferini 250 muhabirle takip etmelerine rağmen, abuk sabuk detayları bile en ince ayrıntılarına kadar yazmalarına rağmen, oruç mevzusunu sansürlediler.

*

O akşam… Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu için Roma Büyükelçiliğimize gidildi. Salondaki masada "nice yıllara" yazılı pasta vardı. Beleşçi basınımız pek sevindi, meyveli pastanın bütün açılardan fotoğrafları çekildi, pastanın önünde anonslar çekildi. "Cumhuriyet Bayramımızı kutlama pastası değil mi?" diye soruldu… Değildi. Kulübeci Abdullah 29 Ekim doğumluydu. Asrın liderimiz, kulübeci Abdullah'a doğumgünü sürpriz partisi düzenlemişti. "Hadi kes bakalım Abdullah" dedi. Kulübeci Abdullah pastayı kesti. Asrın liderimiz, kulübeci Abdullah'a dolmakalem hediye etti, sonra da beleşçi basınımıza izahat verdi, "sabahtan beri bunu hazırlıyorduk, çaktırmadan bu noktaya kadar getirdik" dedi. Beleşçi basınımız "Avrupa Birliği'ni taçlandıran doğumgünü partisi" diye manşet attı.

*

Taçlana taçlana bi hal olduk.

2005'te gene taçlandık.

Avrupa Birliği'ne Brüksel ve Roma'dan sonra, bu defa Viyana'da girdik.

*

Asrın liderimiz "hedef tam üyelikti, hamdolsun tam üyelik alındı" dedi. Bu defa havayi fişekleri sayın ahalimiz yerine yalaka basınımız fırlattı. En büyük puntolarla "merhaba Avrupa" manşetleri atıldı. "Üçüncü Viyana kuşatması" diyen de vardı, "Cumhuriyetin ilanından sonra en büyük adım" diyen de… Bazıları "her şey ona kısmet oldu, dimdik durdu" diyerek, asrın liderimizin hakkını teslim ediyordu. İşsizliğin sona ereceği, soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun daha temiz olacağı bile yazıldı. Otlaklarımızdaki hayvanlarımızın bile daha mutlu, daha huzurlu olacağı yazıldı. Köşe yazılarına çok güldüğüm duayen sıfatlı bi gazteci mesela… "Kompleksli ahmakların kafası ermiyor, tarihi zaferdir bu" diye yazdı.

*

2006'da sadece AB'ye girmekle kalmadık, asrın liderimiz Viyana'daki halı saha maçında Avrupa Birliği karmasında forma giydi. Sayın hükümetimiz kaç paraysa ödedi, Viyana sokaklarındaki reklam panoları kiralandı, asrın liderimizin vole atarken çekilmiş posterleri konuldu. Asrın liderimizin vole atarkenki reklamlarında "Avrupa Birliği takımının yeni forveti, birlikte daha güçlüyüz, Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan" yazıyordu. Asrın liderimizin ısınma hareketleri sırasında, sayın hükümetimizin bakanları tribünde bayrak salladı, bayrağı en coşkulu şekilde kulübeci Abdullah sallıyordu. Sayın gurbetçi ahalimiz salonu doldurmuştu, tezahüratla inletiyordu. Goygoycu basınımız, tırışkadan halı saha maçına dünya kupası finali muamelesi yaptı, naklen yayınlayan televizyonlar bile oldu, "AB'de doksana taktık, AB'nin golcüsüyüz" manşetleri döşendi. Asrın liderimiz biri penaltıdan iki gol attı. Yavşak köşe yazarlarımız "Avrupa Birliği'ni Tayyip Erdoğan sırtladı, Avrupa'ya galibiyeti başbakanımız getirdi, AB'nin santraforuyla gurur duyduk" diye yazdı.

*

2006'ın ramazan ayında… Almanya başbakanı Merkel, İstanbul'a geldi, AKP'nin iftarına katıldı. Mozart'ın Türk Marşı'yla karşılandı, ezan okundu, hurmayla oruç açıldı, AB'nin milli marşı olan Beethoven'ın 9'uncu senfonisiyle uğurlandı.

*

(Şimdilerde umreci Mustafa Ceceli'nin ezanıyla, Orhan Gencebay'la Hande Yener'le filan oruç açan asrın liderimiz, AB'ye girdiğimiz dönemlerde Mozart ve Beethoven'dan başkasını iftara çağırmıyordu.)

*

E gir gir, sıkıldık haliyle.

Bir süre girmedik AB'ye.

*

2013'te, Geri Kabul Anlaşması'nı imzalayan asrın liderimiz, müjdeyi bizzat verdi. "Bu imza tarihidir, milattır, bu attığımız imzayla Türk vatandaşlarına Avrupa kapıları açılıyor, vizeler kalkıyor, Türk vatandaşları üç sene içinde Avrupa'ya vizesiz seyahat edecek" dedi. Hiç kimse çıkıp "10 sene önce sekiz seneye kalmaz dememiş miydiniz?" demedi. Alkışladılar.

*

Üç sene geçti.

2016 oldu.

Bu defa müjdeyi stratejik Ahmet Kiziroğlu verdi.

"Vizeler kalkıyor, Türk vatandaşları üç sene içinde Avrupa'ya vizesiz seyahat edecek, ufkunuzu geniş tutun" dedi. Hiç kimse çıkıp "ne ufukmuş be birader, üç sene önce de üç sene sonra dememiş miydiniz?" demedi. Alkışladılar.

*

Baktı ki güzel alkışlıyorlar, stratejik Ahmet Kiziroğlu gene 2016'da net tarih verdi. "Kayserili pazarlığı yaptık, Haziran ayı sonunda Avrupa'ya vizesiz gireceğiz, üstüne altı milyar euro verecekler" dedi. Akp'yi yalamaktan dilinde pütür kalmayan aşağılık basınımız "AB zirvesine stratejik damga vurduk, ne istediysek aldık" manşetleri attı.

*

(Geçen ay Kayserili pazarlığının birinci yıldönümünü kutladık!)

*

Ve, dün itibariyle…

Bahçedeki kulübedeyiz!

*

Kulübeci Abdullah'ı önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı yapan, kulübeci zihniyeti Avrupa Fatihi diye alkışlaya alkışlaya 15 senedir iktidarda tutan ve neticede bahçedeki kulübeye konulan sayın ahalimizi tebrik ederim.

 
a45UyF587661-170708154618 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/11/08  23:26 2  65  alelma@yahoogroups.com


 
--

Siddetli istek mutlulugun en buyuk dusmanidir.

Hz.Ali

Kuran-i Kerim ve Risale-i Nur, Rahman ve Rahim olan Allah in bir indirisidir....
Kuran-i Kerim ve Risale-i Nur un indirilisi, aziz ve hakim olan Allah tandir...
iste o nur, hem Kuran-i Kerimdir, hem de Risale-i Nur dur

Said-i Kurdi

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -7-

Hepimiz kendimize ozgu bir simdi algisi icinde yasariz ve etrafimizdaki seylerin de bizimle ayni simdi icinde yasadigini zannedebiliriz. Newton fizigi de asagi yukari evrenin bu sekilde kabul edilmesiydi. Evrendeki butun olaylarin, surekli olarak gecmisten gelecege akan ve her sey tarafindan ortaklasa algilanan bir mutlak zaman icinde gerceklestigi dusunulmekteydi. Ozel ve genel gorelilik kuramlarinin gelistirilmesi ile bu yanilgimizdan vazgecmek zorunda kaldik.

Hicbir sekilde, cevremizdeki diger seylerle birlikte ayni simdi icinde yasamayiz. Gunes isiginda baktigimizda dahi, onun simdiki halini degil, yakla$ik olarak 8 dakika onceki halini seyrederiz. Yildizlara baktigimizda ise, aslinda gecmise bakmaktayiz demektir. Bazi yildizlarin ve galaksilerin isigi bize milyonlarca i$ik yili oteden ulasirlar ve biz onlari kendi simdimiz icinde algilariz.

Dr Hawking in, ozel ve genel gorelilik kuramini anlattigi bolum cok uzun. O yuzden kisa alintilarla devam edecegim. I$ik hakkinda yapilan calismalar fizik kuramlarinda devrimci degi$iklikler yapilmasini gerektirecek kadar onemli. Ta Aristotales zamanindan beri isigin eter adi verilen bir madde icinde hareket ettigine inaniliyordu.

1887 yilinda Michelson-Morley deneyi olarak bilinen bir deney yapildi. Gayet hassas cihazlarla isigin iki farkli acidaki hizi olculdu.Iki hiz da birbirinin ayniydi ve bu yuzden artik eter dusuncesinden vazgecilmesi gerekiyordu. Fakat bunu yapmak yerine bilimciler duruma farkli aciklamalar getirdiler.

Albert Einstein

1905 yilinda, henuz 26 yasinda olan Albert Einstein (1879-1955) Hareketli Cisimlerin Elektrodinamigi Uzerine isimli bir makale yayinladi. Varsayimina gore, i$ik hizi farkli konumlarda hareket eden tum gozlemciler icin ayni olmaliydi. Dahasi, zamanin da ayri bir boyut olarak kabul edilmesi gerektigi ortaya cikmaktaydi. Ayni olayi gozlemleyen iki gozlemci icin ortak bir simdi olamazdi. Bulunduklari yere gore, isigin kendilerine ulasma suresine bagli olarak zaman konusunda anlasamiyacaklardi. Bu durumun gundelik hayatimizda pek farkina varilmaz; zira mesafele ve hizlar cok dusuktur. Rahatlikla, cevremizdeki diger seyler ile ortak bir simdi algisi icinde yasayabiliriz. Fakat, mesafeler buyudugunde ve hizimiz arttiginda zamanin bizim icin akisinda da degi$iklikler yasanmaya baslanir. Kitaptan alintilara devam ediyorum.

I$ik hizi evrenin farkli yerlerindeki olaylari anlamamizda referans olarak kullanilir.

Bu durumu tuhaf kilan iki gozlemcinin farkli zaman olcumleri yapmalarina karsin ayni fiziksel sureci izliyor olmalaridir. Einstein bu zaman kaymasi icin yapay bir aciklama olusturma cabasina gitmedi. Urkutucu olsa bile mantikli bir sonuca vardi: Gecen zamanin olcumu, tipki alinan mesafenin olcumu gibi, olcum yapan gozlemciye baglidir. Bu etki, Einstein in 1905 teki makalesinde acikladigi kuramin temel taslarindan biriydi ve sonra ozel gorelilik kurami adini aldi. (...) Einstein in calismasi zamanin Newton un dusundugu gibi mutlak olamiyacagini gosterdi. Diger bir deyisle, her bir olaya butun gozlemcilerin kabul ettigi bir zaman atfetmek olanaksizdir. Tersine, her gozlemcinin kendi zaman olcumu vardir ve birbirine goreli olarak hareket eden iki gozlemcinin zaman olcumleri farkli olacaktir.

Bu calismalar sayesinde fizikciler anladilar ki, i$ik hizi her referans cercevesinde aynidir ve Maxwell in elektrik ve manyetizma kuramina gore zaman uc boyutlu uzaydan ayri olarak ele alinamaz. Zaman ve uzay birbirine gecmistir. Fizikciler uzay ve zamanin bu evliligine uzay-zaman adini verdi ve buna dorduncu boyut dediler.

Zamani da icine alan 4 boyutlu evren modelinde, bir cismin kutlesine bagli olarak uzay-zamanda bukulme meydana gelir ve i$ik da bundan etkilenir.

Einstein cok gecmeden, gorelilik ile cekimi uyumlu hale getirmek icin baska bir degi$ikligin daha gerekli oldugunu farketti. Newton un kutle cekim kuramina gore nesneler herhangi bir zamanda, aralarindaki uzakliga bagli olarak degisen kuvvetlerle birbirlerini cekerler. Ancak gorelilik kurami mutlak zaman kavramini ortadan kaldirdigi icin, kutleler arasi uzakligin ne zaman olculmesi gerektigini tanimlamanin hicbir yolu yoktu. Yani Newton un kutle cekim kurami ozel gorelilik kurami ile uyumlu degildi ve degistirilmesi gerekiyordu. Sonraki 11 yil boyunca Einstein yeni bir kutle cekim kurami gelistirdi ve buna da genel gorelilik adini verdi. Genel gorelilik kuramindaki kutle cekim kavrami Newton unkine hic benzemez. Tersine, uzay zamanin daha once dusunuldugu gibi duz olmadigini, kutle ve enerjisi tarafindan bukulup bozuldugunu one suren devrimci bir taslagi temel alir.

Ozel ve genel gorelilik kuramlarinin cikarimlari, kuresel konumlamalar ait hesaplamalarin hassaslikla yapilmasini gerektiren konularda onem tasir. Ornegin GPS (Global Positioning System) kuresel yer belirleme sistemi teknolojisinde genel gorelilik kurami hesaba katilmasaydi, konumlara ait hesaplamalarda kilometrelerce sapmalar olabilirdi !

Boylece hesaplamalara zaman faktoru de katilmis oluyor. Gercekligin simdi uzerinden algilanmasi bile yeterince zorken, bir de zamanin ayri bir boyut olarak algilanmasi ve bildigimiz uc boyutlu dunyanin uzerine dorduncu boyutun eklenmesi soz konusuydu. Kisa maddeler halinde, neler anlatiyordu ozel ve genel gorelilik kuramlari?

I$ik hizi, tum evrende sabit bir referans hizdir.

Mesafe ve hizdan bagimsiz mutlak bir zaman yoktur.

Cisimler hizlandikca ve i$ik hizina yaklastikca zaman onlar icin daha yavas akmaya baslar. (Kardesler paradoksu. Hayali bir kisi, i$ik hizina yakin bir hizda uzayda seyahat ederse, geri dondugunde ikiz kardesinin cok yaslandigi, belki de oldugu bir durumu bulacaktir.)

Duragan kutleye sahip cisimler asla i$ik hizina erisemezler. Cisim hizlandikca kutlesi artacagi icin daha fazla ivme kazanamaz. (CERN deki parcacik hizlandirma denemelerinde bu duruma rastlanmistir.)

Cisimler hizlandikca, hareket dogrultusunda boylari kisalmaya baslar.

Uzay-zaman mekani kutle cekim etkisi ile bukulebilir. Tipki bir carsafin uzerine birakilan bir cismin carsaf yuzeyini bukmesi gibi.

FOCS 1 isimli, Isvicre de bulunan atom saati. 2004 yilinda calismaya baslayan saat, 30 milyon yilda 1 saniyelik sapma gosterebilir.

Eistein in cikarimlari farkli zamanlarda defalarca test edildi. Cok hassas atom saatleri tasiyan ucaklar farkli yonlere dogru ucurulmus ve saatlerde akan zamanin yavasladigi tesbit edilmistir. I$ik hizina cok yaklasan notrino ve muon isimli parcaciklarin omurlerinin, Dunya da uretilen duragan parcaciklardan daha uzun oldugu gozlemlenmistir. (Kazandiklari hiz sebebi ile...)

Ozel ve genel gorelilik kuraminin cikarimlarinin gundelik hayatimizda pek yeri yoktur. I$ik hizi ile karsilastirildiginda, hareketlerimiz o kadar agirdir ki pratikte bir zaman farkliligi algilayamayiz. Her ne kadar yeni ve carpici fikirler getirmis olsa da Einstein in cikarimlari yine de kla$ik bir kuramdi. Neden ? Dr Hawking den alintiliyorum.

Maxwell in elektro-manyetizma kurami, Einstein in genel gorelilik kurami fizikte devrim yapmis olsalar da, Newton fizigi gibi kla$ik kuramlardir. Yani bu modellerde evrenin bir tek gecmisi vardir. Fakat, kla$ik evren modelleri atom ve atom alti duzeyinde karsilasilan gozlemlerle bagdasmaz. Atom ve atom alti parcaciklarin dunyasini anlayabilmek icin, bu kuramlarin yerine, her biri kendi yogunluguna veya kendi olasilik genligine sahip, olasi her gecmisi iceren bir evren modeli sunan kuantum kuramini kullanmaliyiz. Gunluk hayatla ilgili pratik hesaplamalar icin kla$ik kuramlari kullanmaya devam edebiliriz. Ancak atomlarin veya molekullerin davranislarini anlamak istiyorsak Maxwell in elektro-manyetizma kuraminin kuantum uyarlamasina ihtiyacimiz var. Eger evrenin ilk zamanlarini, yani butun madde ve enerjinin kucucuk bir hacme $ikismis oldugu zamanlari anlamak istiyorsak kuantum kuramlarina basvurmaliyiz. Bazi yasalar kla$ik olarak kalirken, digerleri kuantum yorumu ile ele alinirsa tutarli bir doga anlayisina sahip olamayiz. Bu nedenle, butun doga yasalarinin kuantum uyarlamalarini bulmaliyiz. Bu turden kuramlara kuantum alan kuramlari denir.

Fizikte kuvvet alanlari onemli bir konudur. Cesitli kuvvetler kendilerini kuvvet alani denilen ortam icinde aciga cikarirlar. Bilinen en iyi kuvvet alani manyetik kuvvettir. Bir miknatisin cekim alanindaki camin ustune demir tozu dokersek, kuvvet alanlarini rahatlikla gorebiliriz.

Newton ve Einstein fiziginin bazi cikarimlari makro kozmosa yoneliktir. Yani, Dunya miz veya Gunes imiz gibi gezegen ve yildizlarla, galaksilerle dolu bir evrene yonelik yorumlardir ve sagduyumuza uygundur. Evrenin sadece bir tane tarihi vardir. Hizin ve mesafenin etkisi ile, olaylari farkli zamanlarda algilayabiliriz ama yine de evrenin sadece bir tane gecmisi ve gelecegi olacaktir. Fizikciler buna zamanin oku derler ve bizim gundelik hayatlarimizda da son derece onemli bir kavramdir.

gecmis ------> simdi ------> gelecek

Zamanin oku ile temsil edilen bu akis diyagraminda, hepimiz bir simdi algisi icinde yasariz. Olaylarin akisi tek yonludur ve asla geriye cevrilemezler; yani tersinemezler . Vazoyu dusurup kirarsak, zamanin geriye akmasini ve kirik vazo parcalarinin birlesmesini bekleyemeyiz. Devinim icinde hepimizin biyolojik saati ilerler ve yaslaniriz. Kendimize ne kadar bakarsak bakalim, asla gencligimizdeki sagliga, dinclige geri donemeyiz; sonunda bir gun biyolojik yapimiz tamamen coker ve olum denilen duruma geceriz. Bundan sonra ise bedenimizin curume ve dagilma sureci baslar. Otesinde bir hayat olup olmadigi bilimsel olarak gozlenip olculemedigi icin, bu konu, bilimden cok dinin veya mistik felsefelerin ilgi alanina girer. Simdilik, bilindigi kadari ile olum, herhangi bir canli organizmanin hayati faaliyetlerinin, bir daha geri donmemek uzere kesin olarak sona ermesidir. Elbette, yuzlerce dini, felsefi veya mistik yorum yapilabilir.

Kla$ik fizik yorumlarina dayanarak tabloya biraz daha uzaktan bakarsak gorunen sudur, icinde bizlerin de oldugu sayisiz canli veya cansiz parcacik, surekli bir akis icindedirler ve bu akis tek yonludur .

Daha dogrusu, oyle zannediliyordu.

Artik kuantum kuramina sozu vermenin zamani geldi.

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder