9 Nisan 2018 Pazartesi

SALDIRGANIN "FETÖ'CÜ" DİYEREK İHRAÇ ETTİRDİĞİ ESKİ DEKAN: KATİLİN AKLİ DENGESİ YERİNDEYDİ HEDEF GÖZETİYORDU

Her zaman söylemiştim, zaman en iyi miyardır.
Bakın şimdi geçen zaman içerisinden her şey nasıl bir bir ortaya çıkıyor.
Ama büyük acılar, sancılar pahasına.

Ülkemiz, halkımız çağdaş ve uygar dünyanın bir parçası olsaydı, biz bu gün bulunduğumuz şartlara, bu gün yaşadığımız acılara hiç katlanmadan ulaşırdık.
Hatta çok daha iyi şartlarda olurduk.

Maalesef insan yaşamı, refahı, mutluluğu bizde en değersiz şey.
Sürekli bir cepheleşme siyasetiyle halk bin bir parçaya bölünmüş, birbirini varlığını, mutluluğunu kıskanır hale gelmiştir.

Hep psikolojik savaş, toplum mühendisliği teranesi okunuyor ya, işte bu gün ulaştığımız toplumsal yapı tam bir psikolojik savaş ve toplum mühendisliği ürünüdür.
Halk birbirini boğazlayacak hale gelmiştir.

Yabancı gizli servis ve güç odaklarının ulaşmak istediği tam da buydu.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      

SALDIRGANIN "FETÖ'CÜ" DİYEREK İHRAÇ ETTİRDİĞİ ESKİ DEKAN: KATİLİN AKLİ DENGESİ YERİNDEYDİ HEDEF GÖZETİYORDU

09.04.2018

Eski Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi dekanı Prof. Dr. Turan: Akademide zaten var olan kişisel düşmanlıklar birbirinden öç almaya dönüştü. Yöneticilerin iftiralara itibar etmeleri bu sonucu doğurdu

MELTEM YILMAZ @meltemmmylmz

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde 4 akademisyeni katleden Volkan Bayar'ın FETÖ'cülükle suçladığı 120 kişiden biri olan Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi eski dekanı Prof. Dr. Selahattin Turan ve bir dönem çalıştığı Osmangazi Üniversitesi'nde defalarca soruşturmalara maruz kalan Nuriye Gülmen bu haftaki Pazartesi Söyleşisi'nin konuğu oldu.

Prof. Dr. Turan katil Bayar'ın hiçbir somut delil içermeyen suçlama dilekçesi nedeniyle görevinden uzaklaştırılıp yargılandığı davadan beraat etti ama psikolojisi bir hayli bozulmuş durumda.

O bugünlerin geleceğini önceden görmüş ve rektörü de YÖK'ü de de defalarca sözlü ve yazılı bir şekilde uyarmasına rağmen hiçbir sonuç alamamış.

Gülmen ise yaşanan katliamın katille sınırlı bir mesele olmadığına dikkat çekiyor: "Bayar aşağılık bir katil' deyip işin içinden sıyrılmak çok kolay. Ama mesele bu kadar basit değil. Siz her türlü muhbirlik faaliyetini yayarsanız insanları itirafçılığa teşvik ederseniz ki Cumhurbaşkanı bunu bizzat kendisi yaptı bu sonuçların oluşması son derece doğal. "

»2016'ya kadar dekanı olduğunuz Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde yaşanan katliam hepimizin kanını dondurdu. Bu kişi hakkında ne biliyorsunuz?

Selahattin Turan: Bu kişinin geçmişine baktığımızda 2006'da lisansüstü eğitimine başlamış 13 yıldır devam ediyor. Normalde 7 yıldır bitmesi gereken eğitimine hâlâ devam eden bir şahıs. Gittiği her okulda hocalara öğretim elemanlarına saldırgan tavırlar gösteren tehdit eden bir kişi. Sonra Osmangazi'ye YÖK onayıyla geliyor. Üniversitemize geldiği günden itibaren sürekli 'Ben FETÖ ile mücadele ediyorum' diyerek insanları FETÖ'cü olarak yaftalayak sağa sola elektronik postalar atmaya başladı. İnsanları tehdit etmeye başladı.

»Siz o sırada dekandınız. Size yönelik bir tavrı oldu mu?

S. T: Sonuçta YÖK tarafından gönderildiği için ben dekan olarak enstitü müdürü ile bu kişiye çok telkinde bulunduk doktorasını bitirsin diye. O dönem bunun geçmişini bilen kişiler vardı ve danışmanlığını almak istememişlerdi. Ben kendisini defaatle odama çağırıp 'Çalışın doktoranızı bitirin' diyordum. Tamam deyip geçiyordu genelde. Bu süreçte mesaisine bağlı da değildi.

»Ne zaman saldırganlaşmaya başladı?

S. T: 15 Temmuz'dan sonra. O tarihten sonra belli yerlere çalıştığını söyleyerek öldürdüğü iki kişiyi sürekli korkutuyormuş. Sonra halka git gide genişledi. Aralarında benim de bulunduğum fakültenin yüzde 80'i hakkında dilekçe yazıp Emniyet'e ve bazı milletvekillerine gönderiyormuş. Hakkımızda hiçbir somut kanıt olmadan FETÖ'cü diyormuş. Örneğin yurtdışından doktoralı kadın öğrenci gelmişti 'Bu kişi yurtdışında FETÖ'nün evlerinde kaldı' diye iftira atmış ona. Çünkü onu kendisine rakip görmüş.

»Bu dilekçelerden sonra neler yaşandı?

S. T: Biz bu kişinin verdiği dilekçeler ile Ahmet Aypay Yalçın Bay'ın da aralarında bulunduğu dört akademisyen olarak üniversiteden ihraç edildik. Sonrasında da her yere başvurduk dilekçe verdik Rektörlüğe ve YÖK'e sözlü ve yazılı ifadelerde bulunduk bu kişiye itibar etmeyin diye. Süren yargılamalarda iki arkadaşımız hapis de yattı ama sonuçta 7 ay önce dördümüz de beraat ettik. Daha vahimi mahkemeler devam ederken bu kişi gidip savcılığa dilekçe vermeye devam etmiş 'Bunların yaptığı proje FETÖ'cü' diye. Zaten bu adamın şöyle bir stratejisi vardı açıyor KHK'yı oradan 5- 10 kişiyi buluyor kimin onlarla bir arkadaşlığı ya da selamı varsa onu da şikâyet ediyor. Örneğin benim hakkımda o yöntemle dilekçe yazmış.

»İddia edildiği gibi akli dengesinde bir sorun var mıydı gözlemlerinize göre?

S. T: Davranışlarının saldırgan olduğunu söyleyebilirim ama akli dengesinin bozuk olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü hedef gözetiyor. Örneğin katlettiği iki kişinini ikisi de Gaziosmanpaşa Üniversitesi'ne dönecekti kendisi de dönecekti onları kendisine rakip olarak görüyordu. Özellikle 15 Temmuz'dan sonra o iki araştırma görevlisini çok hedefe alıyordu bu kişiler de tehdit edildiklerini söylüyorlardı. Ben de "İlgili yerlere dilekçe verin" demiştim. Bu kişiler de korktuklarını söylediler vermediler. Aslına bakarsanız olayların bir yerden patlayacağı belliydi.

»Peki bugün Türkiye'de bu muhbirler nedeniyle akademide nasıl bir yapı oluşmuş durumda?

Akademide zaten var olan kişisel düşmanlıklar ve çekememezlikler birbirinden öç almaya dönüştü. Yöneticilerin basiretli sağlam duruşlu olmayışları bu iftiralara itibar etmeleri ve soyut kanıtlarla hareket etmeleri bu sonucu doğurdu. Kadro için ayak kaydırmalar katliama dönüşüyor.

»Ve hep vurgulandığı gibi bu tip kişiler FETÖ ile mücadeleyi engelliyor…

S. T: Bence mücadeleye büyük zarar veriyor ve hatta evet engelliyor. Akademide FETÖ ile mücadelede yapılması gereken şu: Başbakanlık'tan YÖK'e YÖK'ten de üniversitelere işlem başlatılması için gönderilen listeler var. Bu listelerin dışına çıkıldığını düşünüyorum. Bu olay vesilesiyle üniversitelerde kim hakkında işlem yapıldı bunların YÖK tarafından gözden geçirilmesi gerekiyor.

»İçinden geçtiğiniz süreç sizi nasıl etkiledi?

S. T: İlkokuldan doktorama kadar bütün öğrenim hayatımı devlet bursları ile okumuş bir eğitim politikaları danışmanıyım. Bugüne dek 30- 40 bin sayfa metin yazmışım ve bir tek çalışmamda Türkiye Cumhuriyeti aleyhine bu örgütlerin lehine bir cümle bulamazsınız. Aksine bu yapıları eleştiren birçok makalemi bulursunuz. Ama rektörülüğün 10 dakikalık soruşturmasında gördüklerim beni çok olumsuz etkiledi. Ben 1 buçuk yıldır akademik hayattan uzağım öğrencilerimden uzağım. Ciddi şekilde psikolojim bozuldu. Böyle olmaz böyle basiretsiz rektörlerle bu iş gitmez. Bizim beraatimizin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen her yere dilekçe verdik bekliyoruz 1 buçuk yıldır maaşım yok sigortam yok.

»Bugünden itibaren üniversitlerde acilen ne yapılmalı?

S. T: Akademik liyakata dayalı atama! Başarılı akademisyenleri koruma gibi objektif bir politika bir an önce hayata geçirilmeli. Bizim görevimiz akademinin özgür düşünmesini sağlama araştırma ve toplumu bilgilendirmedir. Ama medyaya görüşlerimizi açıklamamız bile suç sayılıyor. Ben de zaten karar verdim bu röportajdan sonra bir daha medyaya konuşmayacağım.

***

'Biz bu saldırılara karşı da direndik!'

»Siz bir dönem çalıştığınız Osmangazi Üniversitesi'nde de pek çok soruştrumaya maruz kalmış bir isimsiniz. Üniversitedeki katliam olayı size ne düşündürdü?

Nuriye Gülmen: Orada çalıştığım süre boyunca 3 soruşturma geçirdim. Sürekli psikolojik baskı ve yıldırma uygulamalarıyla karşılaştım. Berkin Elvan'ın katledilmesini protesto eylemine Gezi sürecindeki eylemlere katıldığım ve sendikamın aldığı grev kararına uyduğum için 1 yıl ve 2 yıl kademe durdurma cezaları ve maaştan kesme cezası aldım. Muhbir akademisyen tipi o zamandan hayata geçirilmeye başlanmıştı.

»Bu muhbir akademisyenler nasıl hareket ediyordu?

N. G: Şu anda akademide inanılmaz bir korku ortamı var acaba ihbar edilir miyim işimden atılır mıyım diye. Üniversitelerde komite gibi çalışan muhbirlik faaliyeti yapan birimler oluştu. Selçuk Üniversitesi'nin bana Fethullahçı yapılanmayla ilişkili olduğuma yönelik açtığı soruşturma açıktan muhbirliğe teşvik eden bir soruşturmaydı. İhbarcılık yapın sizi aklayalım diyorlar üstü kapalı bir biçimde…

»Yani bu katliam ortamı göz göre göre geldi?

N. G: 'Volkan Bayar aşağılık bir katil' deyip işin içinden sıyrılmak çok kolay. Ama mesele bu kadar basit değil. Siz her türlü muhbirlik faaliyetini yayarsanız insanları itirafçılığa teşvik ederseniz ki Cumhurbaşkanı bunu bizzat kendisi yaptı bu sonuçların oluşması son derece doğal. Dolayısıyla bu ölümlerden iktidarın kendisi sorumlu. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Hasan Gönen ve muhbirlik faaliyetini yayan yapan tüm idareciler sorumlu. İnsanların birbirini ihbar ettiği bir çalışma ortamında ne bilim yapılabilir ne de eğitim verilebilir. Orada kokuşma ve ahlaki çürüme vardır.

»Siz de aslında bunlar olmasın diye de direnmiştiniz...

N. G: Evet. Biz direnişi bir seçenek olarak değil zorunluluk olarak gördük. Bir yanıyla üniversitelerde muhbirlik yapanlar değil biz olmalıyız. Diğer yanı ise şu: OHAL uygulamalarına işten atılmaya katşı direnmek aslında az önce bahsettiğim çürümenin önüne geçmek için de yaptığımız bir şey. Ne kadar çok kişi OHAL'e ve OHAL'in getirdiği uygulamalara karşı direnir ve mücadele ederse bu tarz olaylarla o kadar az karşılaşırız.

»Açlık grevinize toplumdan ciddi bir destek gelmişti iktidarın söylemleri de hâlâ hafızalarda...

N. G: Hepsi yıldırma faaliyetiydi bize destek olan insanları alıkoyma bizi tecrit etme faaliyeti. Ama biz tutuklandıktan sonra açlık grevine devam edince halktan daha fazla destek geldi terörist söylemleri işe yaramadı zira herkes biliyor ki onlara göre kendileri gibi düşünmeyen herkes terörist. Çok çaba sarf ettiler bizi tecrit etmek için terörist olduğumuzu iddia eden kitapçıklar hazırladılar adımızın söylenmesini bile yasakladılar. Ama bu yaptıkları onların acizliği idi iki eğitimciye boyun eğdirememenin acizliği. Ve sonuç alamadılar o sahiplenmeyi kıramadılar.

https://www.birgun.net/haber-detay/saldirganin-feto-cu-diyerek-ihrac-ettirdigi-eski-dekan-katilin-akli-dengesi-yerindeydi-hedef-gozetiyordu-211288.html


a45UyF587661-180409155613 Oraj Poyraz At Neomailbox 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2018/04/09  18:48 2  65  AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com

 


GONLUMUN INTIHAR ARZUSU
. . . . . .
Yaprak kokularinda aksami duyuyorum
Ki beni yokluk denen yere yaklastiracak.
Yaprak kokularinda aksami duyuyorum
Ki alnimda sulardan sarkilardan bir safak.
Sukun bir gemi olur, gece bir deniz simdi
Ki yelken gibi acmis yasini gencligimin.
Sukun bir gemi olur, gece bir deniz simdi
Ki gecer dalgalari icimden serin serin.
Ruzgar istiyorum ben ruhumun gullerine
Ki bir anda yasasin ic ice ruyalarim.
Ruzgar istiyorum ben ruhumun gullerine
Ki dokulsun, dagilsin, yok olsun hulyalarim.

Fazil Husnu DAGLARCA

Kahrolasi insan ne nankordur (inkarcidir) (ABESE 80/17)
O size istediginiz her seyden verdi.
ALLAH in ni metlerini sayacak olsaniz sayamazsiniz.
Dogrusu insan zalim ve keffardir (nankordur) (IBRAHIM14/34)

Satranc akilla oynanir, ellerle degil!

Renaud ve Kahn

In situ
Ayni yer uzerinde

Latin Atasozu


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder