7 Temmuz 2025 Pazartesi

Minarelerdeki Fısıltı: Tahran’da Dans Eden Mossad Ajanı

Minarelerdeki Fısıltı: Tahran'da Dans Eden Mossad Ajanı

Bu bir roman değil.

Bu bir hayal ürünü değil.

Bu, savaşı silahlarla ya da dronlarla değil; sessizlik, cazibe ve zehirli bir kalemle değiştiren bir kadının tüyler ürpertici, kalp durduran gerçek hikâyesidir.

Adı Catherine Perez-Shakdam'dı.

Karanlığa sarılmış bir paradokstu; attığı her adım, kadere meydan okuyan bilinçli bir tercihti. Paris'te seküler bir Yahudi ailede doğdu, ama damarlarında Yemen'in antik çölleri, şiirleri ve sırları yankılanıyordu. Ortadoğu uzmanıydı, jeopolitiğin labirentine yabancı değildi. Zihni fay hatlarının bir haritasıydı: Sünni ve Şii, Fars ve Arap, güç ve ihanet.

Ve sonra düşünülemeyecek olanı yaptı.

Şii İslam'a açıkça geçti. Siyah çadoru omzuna attı; Londra'nın taş kaldırımında, sonra da Tahran'da sessizce sürüklendi kumaşları. İmam Humeyni'yi öyle bir huşuyla alıntılardı ki, din adamlarını bile ağlatabilirdi. Kum'un kutsal sokaklarında başını eğerek yürüdü; Farsçası kusursuz, duaları ritmik, varlığı ise sarsılmazdı.

Ama İslam Cumhuriyeti'ne methiyeler düzen mürekkepli parmaklarının, generallerin eşleriyle bakışan peçeli gözlerinin ardında bir hançer gizliydi.

Ve bu hançer, Mossad tarafından bilenmişti.

Cumhuriyeti Delen Kalem

Catherine, Tahran'a ne bombalarla girdi ne de şifreli telsizlerle. O, bir düşünür olarak geldi, bir gazeteci, bir şair, sadakati sözcüklerle dokuyabilen bir kadın. Yazıları Press TV'de yayımlandı, her cümle devrime övgüyle dokunmuş bir ilahiydi. İmzası Tehran Times'da yer aldı; nesri pürüzsüz, bağlılığı sorgulanamazdı. En ürpertici olanıysa, kelimeleri bizzat Ali Hamaney'in resmi internet sitesinde yankı buldu, rejimin dokunulmaz kudretine adanmış dijital bir tapınakta.

Bu bir tesadüf değildi.

Bu, cerrahi hassasiyetle yürütülen bir sızmaydı, stratejik ve yıkıcı.

Yazdığı her makale bir ağın ipliğiydi, ustalıkla örülmüş. Tahran'ın sokaklarının ritmini çalıştı: minarelerden yankılanan ezanlar, çarşı kafelerinde çınlayan çay bardakları, kuşatma altındaki bir milletin fısıltılı paranoyası. Bu nabzı taklit etmeyi öğrendi. Çadoru zırhı oldu, kalemi kılıcı. O, Hollywood tipi bir casus değildi, ne trençkot ne gizli buluşma noktaları. O, açıkça yürüyen bir hayaletti; her hareketi bir oyun, her sözü bir silahtı.

Birlikten, direnişten, İslam Cumhuriyeti'nin kutsallığından bahsetti.

Ama asıl hedef kitlesi binlerce kilometre ötedeydi, Tel Aviv'de loş bir odada kodlu raporlarını inceleyen Mossad görevlileri.

Aslanların Arasında

2023'e gelindiğinde, Catherine artık Tahran'ın elit çevrelerinde tanınan bir figürdü.

İsfahan'ın güllü avlularında nane çayı yudumluyor, Kahramanlar Ordusu komutanlarının eşleriyle gülüşüyordu. Kadim kubbelerin gölgesinde entelektüel sohbetler düzenliyor, yumuşak ama büyüleyici sesiyle akademisyenleri ve stratejistleri çevresine çekiyordu. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin özel ikametgâhına bile davet edildi; inanan bir mümin gibi yürüdü, gözlerini indirdi ama asla kör değildi.

Askeri akademilerde dolaştı, çıplak ayakları serin taşlara dokunurken dudakları hadisleri saygıyla mırıldanıyordu. Devrim Muhafızları komutanlarının eşleriyle birlikte dua etti; kocalarının işleri hakkında sorduğu sorular, öylesine masum, öylesine içten, savunmalarını bir meltem gibi delip geçiyordu:

"Böyle büyük bir sorumluluğun ağırlığını nasıl taşıyor?" diye sorardı, sesi kadifeden bir hançer gibi. "Evde huzur bulabiliyor mu hiç?"

Ve onlar konuşurdu.

Rutinlerden bahsederlerdi: Karaj'daki gece toplantıları, Mazenderan'daki hafta sonu kaçamakları, Parchin'deki birlik hareketleri üzerine fısıltılı tartışmalar.

İsimler söylerlerdi, albaylar, bilim insanları, Kudüs Gücü'nden gölge ajanlar.

Korkularını açarlardı: Gözetlenme paranoyası, ihanete uğrama korkusu.

Catherine dinlerdi. Hafızası bir kasa, kalbi bir metronomdu. Her detay, her isim, her zaman çizelgesi, her kaygılı fısıltı, zihnine kazınır, sonradan makalelerinde ima olarak ya da kodlu telefon görüşmelerinde yorum gibi aktarılırdı.

Mossad hepsini kaydetti.

Operasyon Shabgard (Gecegezer)

13–14-Haziran-2025 gecelerinde, İran semaları intikamla inledi.

İsrail hava saldırıları, ilahi bir kesinlikle yönlendirilen istihbaratla, İran'ın savunmasının kalbini deldi geçti. İsfahan, Natanz, Parchin, İran'ın nükleer ve askeri kudretiyle özdeşleşmiş bu yerler, cerrahi bir yıkımla yandı.

İran'ın bölgesel nüfuzunu şekillendiren sekiz üst düzey Devrim Muhafızı subayı yataklarında kül oldu.

Nükleer programın mimarı yedi bilim insanı laboratuvarlarına hiç ulaşamadı.

On yıllardır İsrail istihbaratından kaçan üç kıdemli Kudüs Gücü komutanı, tek bir gecede açığa çıkarıldı.

Hedefler sadece haritadaki koordinatlar değildi. Onlar, cerrah hassasiyetinde çözümlenmiş hayatlardı: Generalin villasına döndüğü saat, bir bilim insanının akşam sigarasını içtiği bahçe, bir komutanın uzun kaldığı hamam.

Bu uydu istihbaratı değildi. Bu insandı. Yakın. Yıkıcı.

Catherine'in fısıltıları hedefleri belirledi.

Konuşmaları, duyduğu kırıntılar, titizlikle inşa ettiği güven ilişkisi; İran İslam Cumhuriyeti'nin en karanlık köşelerini aydınlattı.

Tek bir kurşun bile sıkmadı. Ama onun sözleri, füzelerin rotasını çizdi.

Kaçış

Patlamalar geceyi aydınlatırken, Catherine ortadan kayboldu.

İran İstihbarat Bakanlığı kaos içinde uyandı; ağlar çökmüş, sırlar deşifre olmuştu. Makalelerini taradılar, telefon kayıtlarını, Karaj ve Şiraz'daki masumane görüşmelerini didik didik ettiler. Kum'a, İsfahan'daki sohbetlere, dualarda diz çöktüğü odalara kadar iz sürdüler.

Ama artık yoktu.

Kaçışı, sızması kadar titizdi. Zagros Dağları'nın keskin zirvelerinden, yıldızsız gecelerin örtüsünde, bir hayalet gibi sessizce ilerledi.

Sadakatlerin kum gibi değiştiği Kürt sınırlarında, Sardasht yakınlarındaki kurumuş bir nehir yatağında bekledi.

Şafakta, bir Mossad tahliye timi onu havadan aldı. Helikopter pervanelerinin sesi, sessizliği bozan tek yankıydı.

Ardında hiçbir iz bırakmadı.

Minarelerdeki Hayalet

Bugün, Catherine Perez-Shakdam bir hayaletten ibaret.

Interpol'ün elinde kaçış sonrası tek bir fotoğrafı yok. Farsça yazdığı bloglar, zamanında kılıfının parlak bir parçası, internetten silindi. Khamenei alıntılarıyla dolu eski Twitter hesabı, artık dijital bir boşluğa açılıyor.

Tahran'da, adı bir lanet gibi anılıyor; ona güvenenlerin öfkeyle fısıldadığı bir isim. Tel Aviv'de ise, gerçeği bilenlerin saygıyla fısıldadığı bir efsane.

Ona "Minare Fısıldayıcısı" diyorlar.

"Gölgelerin Kâtibi."

"Bir Kibrit Bile Çakmadan Kum'u Yakan Kadın."

Bu bir James Bond fantezisi değil.

Bu, bir rejimin kalbine kendini yazan ve içeriden paramparça eden bir kadının ham gerçekliğidir.

Onun silahı güvendi, yıllar süren bir performansla kazanılmış, her tebessüm bir fedakârlık, her dua bir kumardı.

Onun kılıfı inançtı, düşmanının ideolojisinden örülmüş bir maske.

Onun görevi bir milleti silahsızlandırmaktı, kurşunla değil, ihanetin sessiz ve yıkıcı gücüyle.

Ve başardı.

Tek başına.

Silahsız.

Unutulmaz.


--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Yıldız

Evren esrisin diye gövdende
Tuttum elinle bir dünya dokudum
Savatlı ayı taktım bileğine

Bak yaz kıyısından limon çiçeği
Yüklü kızarık gece yükseliyor
Köpeklerin uyuduğu bahçemize

Minderlerimizi ansı, nerdeyse
Doğar o anasonlu yıldız
Kırılmış dağın balkonundan.

Uzanalım, kavağın ve beynimin
Kum saatlarını duyuyor musun
Tenle karışıyor, sürgünlerinle.

Kaktüs bana bir ağıt söyle.

~Melih Cevdet Anday~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bir aptalı, itaat ettiği zincirlerden kurtarmak zordur.

~Voltaire~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Absentem ladit, qui cum ebrio litigat
Sarhosla kavga eden, yerinde olmayan birini dover
(Publius Syrus, Sentences)

~Latince Atasozleri~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Okul, genc beyinlere insaliga saygiyi, millet ve ulkeye sevgiyi, bagimsizlik onurunu ogretir.
1922.

~K.Ataturk~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Milliyetçilik, insanları tıpkı böcekler gibi farklı sınıflara ayırma ve bu sınıflara dayanarak kimlerin iyi, kimlerin kötü olduğuna karar verme alışkanlığıdir. milliyetçiye göre , herhangi bir eylemin iyiliği ya da kötülüğünü o eylemin niteliği değil, kimin tarafından yapıldığı belirler.
'Biz'im tarafımızdan yapıldığı sürece ahlaki açıdan hoş görülmeyecek hiçbir eylem yoktur.

~George Orwell~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Biz Turkler, tarih boyunca hurriyet ve istiklal timsali olmus bir milleti.

~K.Ataturk~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Konuşmanızda bir yanlış yapana kadar kimse dinlemiyordur.

~MURPHY KANUNLARINDAN
Murphy kanunları ilk olarak 1949 yılında Captain Ed Murphy tarafından Anything that can go wrong will go wrong yanlış gitme olasılığı bulunan bir şey, yanlış gider olarak emrindeki proje yöneticisi George Nicholsun yarattığı bazı durum ve tersliklerden mülhem olarak vazedilmiştir.
Zaman içinde pek çok kişi benzer terslikleri Murphy kanunu adı altında listeye eklemiş, kurallar anonim bir hal almıştır.
1917 doğumlu Edward A.Murphy Jr.ABD Hava Kuvvetlerinde 1949da roketler üzerine deney yapan mühendislerden biriydi.
İnsan üzerine ivmelenmenin etkilerini inceliyordu (USAF proje MX981).
Deneylerden biri pilot üzerinde 16 değişik noktaya akselometre takılması gerekiyordu.
Sensör bir yapıştırıcı ile ancak iki türlü takılabiliyordu ve birisi 16 sensörün tamamını da yanlış takmayı becerdi.
Bunun üzerine Murphy, daha sonra kanun olarak nitelendirilecek ilk söylemlerini bir basın toplantısında açıkladı.
Bir kaç ay içinde Murphynin Kanunları mühendislik sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve 1958de de nihayet Websterin sözlüğüne girdi.~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Aut disce aut discede.
* * *
Ya ogren, ya terket.

~Latin Atasozu~

- - - - - - - - - - - - - - - -

ÜÇÜNCÜ SAHSIN SIIRI

gözlerin gözlerime degince
felaketim olurdu aglardim
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdigin vardi duyardim
çöp gibi bir oglan ipince
hayirsizin biriydi fikrimce
ne vakit karsimda görsem
öldürecegimden korkardim
felaketim olurdu aglardim

ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
agaçlar kus gibi gülerdi
bir rüzgar aklimi alirdi
sessizce bir cigara yakardin
parmaklarimin ucunu yakardin
kipiklerini egerdin bakardin
üsürdüm içim ürperirdi
felaketim olurdu aglardim

aksamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardi
limandan bir gemi giderdi
sen kalkip ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalirdin
hayirsizin biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarina aldi mi
felaketim olurdu aglardim

~Attila Ilhan (1955)
(Çagdas Türk Siiri Antolojisi, Mehmet Fuat)~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Yokluk büyük varlıktır azizim, yeter ki fark edebilesin.

~Nietzsche~

- - - - - - -







- - - - - - -

Melissa_Panarello-Yusufcuk_Gece_Gelir.epub
Ronny_Laws-Evrenin_Ucu.epub
Icimizdeki_Seytan.pdf
BLG412.pdf
Totem_ve_Tabu-Sigmund_Freud.epub
Charles_Dickens_Charles_Dickens-Antikaci_Dukkanci_1.epub
Modern_French_Grammar_Workbook.pdf
taksi-duragi.doc
Neil_Gaiman-Yildiz_Tozu.epub
Donna_Rosenberg-Dunya_Mitolojisi.epub
In-yer-face.doc
TARAMA.pdf
Stage_1-Peter_Viney-The_Locked_Room.pdf
Kucuk_Tragedyalar-Aleksandr_Puskin.epub
Esselam.epub
Lucy_Kirkwood-Once_Bir_Bosluk_Oldu_Kalp_Gidince_Ama_Simdi_Iyi.doc
oegc_adv_teachersnotes_16.pdf
Faruk_Nafiz_Camlibel-Han_Duvarlari.pdf
Inci_Asena-Turk_Yazinindan_Secilmis_Ask_Siirleri_Antolojisi.pdf
Clive_Cussler-Sabotajci.epub
Sefa_Kaplan-Mecusi_Siirler.pdf
Sefik_Can-Mevlana_Ve_Eflatun.epub
Stage_1-W.W._Jackobs-The_Monkey_s_Paw.pdf
Umberto_Eco-Foucault_Sarkaci.epub
Kirmizi_ve_Siyah-Stendhal.epub
Philip_K_Dick-Vulcanin_Cekici.epub
Sigmund_Freud-Bir_Yanilsamanin_Gelecegi.epub
Bulent_Iplikcioglu-Hellen_ve_Roma_Tarihinin_Anahatlari.pdf
Charles_Bukowski-Pis_Morugun_Notlari.epub
Necmettin_Sahiner-Sahitlerin_Dilinden_1.epub

- - - - - - -

"> "> "> "> "> "> "> ">
- - - - - - -

OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/
Eposta adresleri
(Derdiniz varsa buradan ulaşın.)
:
0raj.p0yraz@neomailbox.net
oraj.poyraz@openmail.cc
HvLWPtIjJR8X@protonmail.com
0PjukdvspdUh@mail2tor.com
Tor ağı üzerindeki web siteleri
Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız.
:
http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/
http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder