26 Şubat 2013 Salı

Fwd: Soru 2: İslam Dini Oruçlu bir kimsenin ölüyle cinsî münasebetine izin verir mi?

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur

 


-------- Original Message --------
From:     Hüseyin Pelvan. <avukathuseyin@gmail.com>

Evet, öyle anlaşılıyorki, birinci sorumuz üzerinde aydınlanma sağlanmıştır. 

Ölümünün üçüncü yılında, İlhan Arsel anısı için ha<zırladığımız soru ve yanıtlarından oluşan dizimize devam ediyoruz.

Aydınlanma yazıları.

Soru 2 - "Oruçlu bir     kimsenin, ölü insan vücudu ile, ya da hayvanla, ya da uyumakta olan bir kadınla (onu uyandırmadan) cinsî münasebette bulunması konusunda İslâm ne gibi buyruklar getirmiştir?"

Eğer bu soruyu yadırgar ve:"Bu nasıl iştir? Hiç böyle bir din hükmü olabilir mi, İslâm'da böyle bir şey yoktur!" şeklinde bir yanıt verecek olursanız, Müslümanlık sınavından sıfır alır, kâfirler arasında yerinizi bulursunuz!
Yok eğer:"Evet bunları Muhammed'in buyrukları olarak benimsiyorum, çünkü başta Diyânet İşleri Başkanlığı'nın yayınları olmak üzere tüm İslâm kaynaklarında bunun böyle olduğunu bildirilmekte." derseniz, siz tam bir Müslüman sayılırsınız.

Çünkü gerçekten de Diyânet İşleri Başkanlığı'nın ve din adamlarımızın, Muhammed'in buyrukları olarak insanlarımıza bellettiği din verilerine göre oruçlu kişi, hayvanla, ya da ölü insan vücudu ile cinsel ilişkide bulunacak olursa, orucu bozulmuş sayılır;
bu gibi hallerde kişinin "kaza orucu" tutması gerekmektedir (Bu tür hadîs'ler için Diyânet'in yayınladığı Diyânet Dergisi'nin., Cilt 11, sayı 6, sh.340 bakınız).
Yorumculardan bir kısmına göre, ölü insan vücudu ile ya da hayvanla yapılan cinsî münasebet "zina" niteliğindedir;
ve bu nedenle kişiye zinâ için öngörülen cezâ uygulanmalıdır.
Fakat bir kısım yorumculara göre bu iş zinâ sayılmayıp çirkin bir eylemdir, bu nedenle bu eylemde bulunan kişiye zinâ cezası değil "ta'zir" (azarlama) cezâsı uygulanmak gerekir.
Diyânet'te görev almış din adamlarımızdan bazılarının açıklamalarına göre İslâm Şeriatı, oruçlu kişinin hayvan ile cinsî münasebette bulunması halinde ölüm cezasına çarptırılmasını uygun bulmuştur;
ayrıca, cinsî münasebette bulunulan hayvan, o kişinin malı ise, hayvan da öldürülmelidir;
başkasının malı ise hayvanın öldürülmesi gerekmez;
çünkü "Hayvanı öldürmenin amacı, bu suçun çağrışım yapılmasını ve fâili hakkında ileri geri konuşulmasını engellemektir."
["Hukûk-u İslâmiyye ve İstilâhât-i Fikhiyye Kamusu" ile İbn Mâce'nin "Ter.ve Şerhi"nden alınma bu hususlar için bkz.:Ali Rıza Demircan, İslâm'a Göre Cinsel Hayat, Eymen Yayınları, İstanbul 1986, Cilt 2, sh.168 ve d.Ayrıca benim "Toplumsal Geriliklerimizin Sorumluları:
Din Adamları"
adlı kitabıma bakınız).

Uyumakta olan bir kadınla cinsî münasebette bulunan oruçlu kişinin durumuna gelince:
söylemeye gerek yoktur ki, uyuyan bir kadınla cinsî münasebette bulunmak ve bulunurken onu uyandırmamak, büyük bir ustalık, ve uzmanlık işidir.
Bunu becerebilen kişiyi kutlamak gerekir.
Bundan dolayıdır ki Muhammed, oruçlu iken bu işi gören Müslüman kişiyi sadece kaza orucu tutmakla sorumlu kılmıştır.
Oysa oruçlu iken az tuz yemek sûretiyle orucu bozulan Müslüman kişilere hem kaza ve hem de kefaret orucu tutmak gibi ağır zorluklar yüklemiştir (Bu hususlar Diyânet Başkanlığı'nın yayınlarında yer alıyor.
Bkz.Diyânet Dergisi, Cilt Xİ, sayı 6, sh.339-340).

Ve işte bütün bunlara inanıyorsanız, iyi bir Müslüman olarak "Müslümanlık sınavı"ndan en yüksek notu almağa hak kazanmışsınız demektir.
Aksi takdirde "kâfir" sayılmanız gerekiyor!

Müslümanlık Sınavı - İlhan Arsel

Bölüm: “Hurafe'ler, Bâtil İnançlar, Masal'lar ve Aklı Dışlayan Sorunlar Konusunda Bir Kaç Soru:

--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ihtiyac, icatlarin anasidir.

William wycerley

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"

(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE

Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder