18 Temmuz 2013 Perşembe

15-Dört haber....

İlk olarak PKK tehdit ediyor.
İş bitmezse hazırız, savaşacağız diyor.
Kürtlerin de tıpkı diğer bağımsız ya da otonom devletler gibi kendi polisi, emniyet güçleri olacakmış.
Hala daha devlet güçleri yağınak yapıyormuş, yapmasınmış.

Bilmem hala daha hatırlayan, bilen var mıdır?
PKK neden dağa çıkmıştır, ideolojisi nedir, hedefleri nedir?

PKK ve onun Türkiye Büyük Millet Meclisi içindeki ve dışındaki, sivil uzantıları geçmişten bu güne her zaman istikrarla, kararla aynı şeyi söylemiştir.
Kürtler bağımsız bir devletin çatısı altında toplanacak, temel hedef budurl.
Dört Kürt bölgesi;
Doğu Kürdistan (Mahabat Kürdistan Eyaleti; http://fr.Wikipedia.Org/wiki/Portail:Kurdistan);
Batı Kürdistan (Rojave Kürt Eyaleti; http://fr.Wikipedia.Org/wiki/Portail:Kurdistan);
Kuzey Kürdistan (Botan Kürdistan Eyaleti; http://fr.Wikipedia.Org/wiki/Portail:Kurdistan);
Güney Kürdistan(Hewlêr Kürt Eyaleti; http://fr.Wikipedia.Org/wiki/Portail:Kurdistan)

Çocukça kendimizi, insanları, toplumu kandırmanın hiç gereği yoktur.
Temel insan hakları, dil ve eğitimle ilgili talepler hep ikincil olmuştur, hep ilk temel amacın bahanesi olarak ileri sürülmüştür.

Şimdi, silahlı bir örgüt , devletle bazı görüşmeler yürütüyor.
Üç seçenek vardır, devlet yenilmiştir, PKK yenilmiştir, gecici ateşkes hali mevcuttur.
Mevcut gidişata bakarak kim yenilmiştir?
Bunu anlamak için siyasal bilimler tahsil etmeye gerek yok sanırım.
Türkiye Cumhuriyeti ve PKK ayrılıkçıları arasında gelişen çatışmaların görünen galibi PKK olmuştur.
Elbette, ben bunu kabul etmem, ancak AKP hükumeti bu sonucu yaratmıştır.

Gelelim ikinci habere;
Osman Pamukoğlu saha tecrübesini ispatlamış, deneyimli bir generaldir.
PKK üst yönetiminde yapılan değişiklikleri yeni bir mücadele döneminin hazırlığı olarak tercüme etmiştir.

Dördüncü haberdeyse askerlik süresinin kısaltılması projesinden bahsediliyor.
Tam da üçüncü dünya savaşı arifesinde yapılacak bir iştir.
Tıpkı Balkan Harbinden önce yapılan terhisler gibi.
Tıpkı Balkan Harbinden önce Osmanlı ordularından, çeşitli gerekçelerle, zorunlu olarak emekliye sevk edilen onbinlerce subay gibi.
Balkan Harbinin sonuçları bellidir, örnek oysa, Türkiye Cumhuriyeti'nin de sonu bellidir.

Ulusal Kurtuluş Ordusu (Kolombiya)

Ulusal Kurtuluş Ordusu (İspanyolca: Ejército de Liberación Nacional, ELN) Kolombiya'nın çeşitli bölgelerinde 1964'ten beri faaliyet gösteren, marksist olduğunu beyan eden devrimci grup.
En fazla gerilla sayısına 1999 yılında 4.000'le ulaşan grubun şu anki mevcudunun 2009 verilerine göre 1.500 olduğu sanılmaktadır.

Grup, Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri – Halk Ordusu (FARC-EP)'ndan sonra Kolombiya'daki en büyük silahlı örgüt olarak bilinmektedir.
FARC'tan farklı olarak ELN, ortodoks marksizm geleneğini taşımaktadır.
Önceleri ELN, direniş teolojisinden etkilenmekteydi.
ELN, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü kabul edilmektedir.
Üçüncü habere gelince;
Kolombiya'nın ikinci en büyük silahlı örgütü Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ve hükumet arasında yürütülen silah bırakma görüşmelerinden örnek verilmiş.
Mesaj şu, Kolombiya'da da analar ağlamayacak, akan kan duracak, bizde de aynısı olacak.

Oysa ilk olarak talepler farklı; Kolombiya'da ELN örgütü bölücü değil, marksist bir rejim talep eden bir örgüttür.
Ayrıca komünizmin bir ideoloji olarak iflas etmesinden etkilenerek yenilgiyi kabul etmiş ve yeni taleplerde bulunmadan silahsızlanmayı yani teslimiyeti kabul etmiştir.
Yürütülen görüşmeler ELN örgütünün zaferi sebebiyle değil, yenilgisi nedeniyledir.
Bizde durum tam tersidir.

Bu nedenle İspanya, İrlanda, Kolombiya örneklerini bize gösterip kandırmaya kalkanları teşhir etmemiz lazım.
Bunların hepsi de PKK tecrübesinden farklıdır.
Hepsinde de devletler zaferini, örgütler yenilgi ve yorgunluklarını konuşmuştur.

Saygılar.

Oraj POYRAZ

'Bizi alternatifsiz sanmasın!'

17.07.2013 - 13:36

DHA

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, Abdullah Öcalan'ın "Ekim ortasına kadar bu iş bitmeli" dediğini hatırlatırken, "Bu olmazsa hiç kimse PKK'yı/Kürtleri alternatifsiz sanmasın.
Bu tür olasılığa da hazır olmadığımızı sanmasın"
dedi.
Kalkan, Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde görüntülenen PKK'lı 'asayiş' gruplarına ilişkin, Kürt kendini savunmayacak mı?
Süreç ilerlerse Kürtler'in asayişleri de, polisleri de, savunma kuvvetleri de olacak.
Bunlar sadece Türk'ün hakkı değildir"
dedi.

Avrupa'da PKK çizgisinde yayın yapan 'Özgür Politika' gazetesinde röportajı yayınlanan PKK'nın üst düzey isimlerinden Duran Kalkan, Abdullah Öcalan'ın 21 Mark'ta Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında ilan ettiği yeni süreçte bazı sıkıntı, problem ve zorluklar olduğunu anlatırken, "Çünkü amaçlar farklı, görüş ayrılıkları var.
Bazılarının sandığı ya da ifade ettiği gibi öyle bir anlaşmayla yürümüyor.
Yani önce neler yapılacak taraflar anlaşmış da ondan sonra böyle bir süreç gelişmiş değil"
dedi.
Kalkan, şöyle devam etti:

"Sadece çatışmanın durması, silahlar yerine fikir ve siyasetin devreye girmesi yönünde karşılıklı bir mutabakat, söz verme var.
Bunun dışındaki demokratik siyasi mücadeleyle sorunların çözümünü ifade ediyor.
Bu anlamda süreç daha karmaşık, daha kapsamlı bir mücadele süreci.
O tür düşünceler sürecin bu karakterini yadsıyor, görmezden geliyor, dolayısıyla süreci muğlaklaştırıyor, anlamsız kılıyor.
Sanki mücadelesiz bir biçimde de bu süreç yürüyecekmiş, sorunlar çözülecekmiş gibi bir algı yaratıyor.
Yanlış, tehlikeli bir durum.
Söyleyenlerin amaçlarından, gücünden, etkilerinden öte bu tür anlayışların özellikle halk üzerindeki etkisi tehlikelidir.
Çünkü mücadeleden alıkoyar, duyarsız kılar; görev ve sorumluluklarına sahip çıkmaktan uzaklaştırır.
Halk böyle olursa, devrimci demokratik güçler böyle olursa, süreci mücadelesiz yürüyen bir süreç sanırsa, dolayısıyla görev ve sorumluluklarının bilincinde olup onlara sahip çıkarak pratik çalışma yürütmezse süreci kim yürütecek?
Mücadeleyi kim geliştirecek, çözümü kim yaratacak?
Kimse yapamayacağına göre, o zaman bu yaklaşım baştan süreci başarısız kılıyor, tehlikeye itiyor.
O nedenle de yaklaşımın kendisi çok çok tehlikelidir."

PKK'nın Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından kilit konumda olduğunu ifade ederken, "Kilit kaybederse herkes kaybeder" dedi.
Duran Kalkan, herkesin gerçekçi olması gerektiğini anlatırken, 21 Mart'taki Nevruz ile ilan edilen çözüm sürecinin 1'inci aşamasında Haziran ayı başına kadar çatışmasızlığın, Haziran ayı başından 2013'ün sonuna kadar 'Demokratikleşme' aşamasının tamamlanması ve son aşamada 'Normalleşmenin' öngörüldüğünü söyledi.
Kalkan, "Bu iki aşamanın başarısından sonra başlayacak ve kalıcı çözümün her iki taraf açısından da netleşmesiyle gündeme girecekti.
Üçüncü aşama için herhangi bir zaman dilimi belirtilmiyordu; zamanı, koşulları belirler denilmişti"
dedi.

Kalkan, ellerinde tuttukları kamu görevlilerini serbest bırakma dahil ilk aşamadaki görev ve sorumluluklarını öngörülünden 15 gün önce tamamladıklarını, ateşkes ilan ettiklerini, 8 Mayıs'tan itibaren sınırların dışına çekilmeye başladıklarını, hükümetin bu süreçte operasyonları durdurduğunu, akil insanların görüşmeler yaptığını, TBMM'de komisyon oluşturulduğunu belirtti.
Duran Kalkan, buna karşılık Türkiye'de devletin korucu alımı, karakol, askeri amaçlı yol, baraj yapımı, keşif uçaklarının uçuşunun devam ettiğini, yazdıkları bir mektubun zamanında Öcalan'a zamanında ulaştırılmadığını, oyalama, savsaklama, erteleme, muğlaklaştırma ile karşılaştıklarını, BDP heyetinin en geç 25 Mayıs'ta yapması gereken görüşmesinin 7 Haziran'da yapılabildiğini anlattı.

Kalkan, Türkiye'de anayasa komisyonu, Taksim Gezi parkı eylemleri ile gündemin değiştirildiğini, sürecin unutturulmaya çalışıldığını, AK Parti'yi MHP ve CHP'yi aynı merkezin yönettiğine dair kanaate ulaşmaya başladıklarını söyledi.
Duran Kalkan demokratikleşme adımlarının atılmaması üzerine PKK'nın silahlı güçlerini sınırların dışına çekilmesinin basitleştirmeye çalışıldığını , hükümetin PKK çekilmesinin karşılığında kendisine bir siyasi sorumluluk yüklenmemesini istediğini iddialarına ekledi.

0000

'Karayılan isimli PKK'lı...'

17.07.2013 - 08:04

Pamukoğlu'ndan çok çarpıcı yorum!

Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, PKK'daki görev değişikliğini yorumladı.

Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, PKK'daki görev değişikliğini yorumladı ve ''Karayılan beceriksiz, Cemil Bayık ise bütün eylemlerin planlayıcısıdır'' dedi.

PKK'nın Kandil'de yapılan 9'uncu kongresinde, Yürütme Konseyi Başkanlığına Cemil Bayık'ın getirilmesi ve Murat Karayılan'ın görevden alınmasını değerlendiren Pamukoğlu şunları söyledi:

''Murat Karayılan isimli PKK'lı, eylem alanlarında zayıf, hayalperest ve beceriksizdir.
Planlama ve pratiği zayıftır.
1994'de Hakkari doğusu-Şırnak alanında sorumluluk taşımış, üst üste yedikleri darbeler sonucu beceriksizliğinden 6 ay içinde bu görevden alınıp, Şam'a çekilmiş ve Avrupa'ya gönderilmiştir.
Yıllar sonra tekrar K.
Irak'a getirilmiştir.
Cemil Bayık ise Karayılan'la asla kıyas edilemez.
35 yıldır örgütle ve fiilen sahadadır.
90'lı yılların başında Hakkari ve Şırnak'da 340 kilometrelik Zagros, Hakurk, Basyan, Avaşin, Bercela, Metinan, Zap, Haftanin, Sinat kamplarını yönetmiş, eylemlerini planlayıp uygulamıştır.
1991-1992 yıllarında Hakkari'de baskın yaptırdığı karakol sayısı 28'dir.''

Pamukoğlu ''Niye Cemil Bayık'ın bu dönemde başa getirildiğini anlayabildi mi acaba kıt ve yavaş işleyen beyinler?'' diye sordu ve ''Türkiye'de rejim tehdit, topraklarımız tehlike altındadır.
Ülke hızla bölünmeye gidiyor'' dedi.(gazeteport)

0000

Onlar böyle silah bıraktı!

17.07.2013 - 13:07

Kolombiya'nın ikinci en büyük silahlı örgütü Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) üyeleri silah bıraktı.


Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, ELN'nin silah bırakan 30 üyesiyle Cali kentinde bir araya gelerek, gelişmeyi, "barışa doğru atılan büyük bir adım" sözleriyle nitelendirdi.

Kolombiya Devlet Başkanı Santos ELN üyeleriyle böyle görüştü


Kolombiya'da en büyük silahlı örgüt FARC ile yürütülen barış görüşmelerine dahil olmayan, ancak liderlerinin sözkonusu müzakerelere katılma isteklerini dile getirdiği sol görüşlü ELN örgütünün bin 500 civarında üyesi bulunuyor.

Örgütün değişmeyen takımını oluşturan 30 kişi, ülkenin güneydoğusundaki Cauca bölgesinde silahlarını bıraktı.

Devlet Başkanı Santos'un şahsen bir araya geldiği örgüt üyeleri arasında 3 hamile kadının yer alması dikkati çekerken, Santos, ELN ve FARC'ın her bir üyesinin, şiddete başvurmadan ya da eline silah almadan idealleri için mücadeleye devam etmesi gerektiğini söyledi.

Kolombiya'da pazartesi günü de FARC'ın barış başmüzakerecisi Ivan Marquez, neredeyse 50 yıldır süregelen çatışma ortamının sona yaklaştığını belirtmişti.


Küba'da yürütülen müzakerelere katılan Marquez, solcu örgütlere ve sendikalara, barışa ulaşılması çabalarına dahil olmaları çağrısında bulunmuştu.

Kolombiya hükümeti, kasım ayına kadar barış anlaşması imzalamak isterken, Marquez, barış için zamana ihtiyaç duyulduğunu, kötü bir barış anlaşmasının, savaştan beter olduğunu belirtti.

FARC ile Kolombiya hükümeti arasında ilk doğrudan görüşmeler, geçen yıl kasım ayında başlamıştı.

Barış görüşmelerinin gündeminde yer alan 6 mesele, toprak reformu, siyasi katılım, silahsızlanma, yasadışı uyuşturucu, kurban hakları ve barış anlaşmasının uygulanması olarak sıralanıyor.


Kolombiya hükümeti, isyancıların önce silah bırakmaları ve tüm rehineleri serbest bırakmaları konusunda ısrarcı.

FARC, kısa bir süre önce Kolombiyalı bir askeri serbest bıraktı, öte yandan elinde diğer rehinelerin bulunduğu sanılıyor.

Hükümetin başmüzakerecisi Humberto de la Calle, Küba'daki barış görüşmelerinin amacının, isyancıların silahlı mücadeleye son vermesini ve siyasi sürece katılımlarını sağlamak olduğunu ifade etmişti.

Şimdiye kadar toprak reformu konusunda anlaşmaya varıldı, diğer 5 maddeyle ilgili görüşmeler sürüyor.

FARC'ın, 8 bin civarında savaşçısı olduğu sanılıyor, bu rakam, 2001 yılında 16 bin civarındaydı.

Bu, 1960'lardan bu yana süren şiddet olaylarında müzakere edilmiş bir barış anlaşması için bulunulan 4.girişim.

0000

Askerlik süresi kısalıyor mu?

14.07.2013 - 08:43

İşte o kanun teklifi

TBMM'ye sunulan kanun teklifi ile zorunlu askerlik süresinin azaltılması istendi

TBMM'ye sunulan bir kanun teklifi ile er ve erbaşlar için zorunlu askerliğin 9 ay, yedek subaylar için de 6 ay olarak uygulanması istendi.
Kanun teklifi ile, Bakanlar Kurulana bu süreyi azaltma yetkisi de veriliyor.

CHP milletvekili ve emekli Büyükelçi Osman Korutürk ile 35 CHP'li vekilin imzasını taşıyan kanun teklifinde, barış döneminde zorunlu askerlik yapan gençlerin, terörle mücadelenin yanı sıra, idari ve harekat görevlerinde çalıştırılmaması da öngörülüyor.

Kanun teklifinin bir maddesi ile de askerlik süreleri yeniden düzenleniyor.
Buna göre zorunlu askerlik er ve erbaşlar için 9 ay olacak.
Bu süre TSK'nın tamamen profesyonel orduya geçmesinin ardından, 6 aya inecek.
Yedeksubaylık ise 6 ay olacak ve profesyonel ordu sonrası 4 aya inecek.

Korutürk, kanun teklifinin gerekçesinde zorunlu askerliğin barış zamanı sadece eğitim ile sınırlandırılmasını, silah altına alınan askerin terör operasyonları, cephanelik nöbeti, bomba-silah sayımı gibi işlerde çalıştırılmaması gerektiğini savundu.
Afyon'da 25 erin ölümü ile sonuçlanan cephanelik olayını da hatırlattı.

a45UyF587661-201307171552-15
^^^^^ - vvvvv



--

zaryop:jaro

Dogruyu soylemekten korkmayini.

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder