Version: GnuPG v1.4.12 (MingW32)
mQENBFJVPgkBCADHCogZOaa0sSeGm/heZDg3BJJVqMIbuH8wKLwzj13yjNiUzUzd
F7Qs2rXmHVlnmlNYhRK6+TxpwGJd+h+kLGvaAynkqpimiSeQXJgEQ65jfnzxpfeH
Nt2zlge74/PZEIabfjJsh88JOJo+y17yQQe/StUf1b4ImrUv3029KWyvJ6xWIzKj
dYcFCgO2+rsZkuiGSURHlZrUBB4irBY+wwj2N7ppuTSyG3beGG1Ono5LjT3acJci
WJM8EFbxHwii5WV6f1SiWbR459qUMqH4H2fMgr+5LPfFzY1mN8ozg8divy7AVEZM
SAh+mRRw2vtwWPXKLEUWUmaJjS40KY0dmztBABEBAAG0KVQuQy4gT3JhaiBQT1lS
QVogPGNpbWNpbWVAbmVvbWFpbGJveC5uZXQ+iQE+BBMBAgAoBQJSVT4JAhsjBQkJ
ZgGABgsJCAcDAgYVCAIJCgsEFgIDAQIeAQIXgAAKCRDa/SIDPzu9IaWUCACiWPRb
GfyAEqVLN2wHoJH2sHjGl7gwMMPJP03PkemDM4Gh4ooVinzTN12qMAvXwUErk/zj
VGfqQPRwRV41Tg7eDVGuNcc2g4knlA+/4zec9i7y2f7+n/r0CLEEt/u2alYfbllj
q6BREpvwNEwndb4jXqI0d7cQ1NeaXR+VzuAX6dUpunbHI10SGglg+GaGa7pSlfdY
vPqI3k3eBO+EsuJ8dDqa844iEsqUQwGDT9oRSpUnDyjTuOeUbHo7W+AuqyZWE3vu
r2HEMI3+tow7AdO77HB6sAJfGcoDPt0qPkVvDRcetD/bsQwM8FNF3WyZqFCkhgY7
mLnVFHl+np5B8VMTuQENBFJVPgkBCAD2s6wu7zhBmGTvUJ+ekvUmVrAxSFhonrJl
YehdGt4fYdZUrOLQl1JhynbvR6rRA/58SGXqsfoecWskCZrGETBaJi8UAbaWJ34d
AGe4Is1auV5iKZJ9qx6lLOiF11KXQCnZnu4mJWDQ5LpU7vHFsoRsyW5JjWbOwGTO
RjmIyjb5O9aZFloa2vJOVE3rgiG/ONeeTFRsy8VY5MmEvYERye3cGyG+KQicVI3E
tu6NnMaS+s/sKWKsM6W7SoPKj+AViMKAe2qkh9H23oOwQ5Oj2cfZd2NqjAA/B6t4
gTMhJ82u0yuJ20eMgAECezifCw7CqPXROAGHjVk12lFhR7/FfSjHABEBAAGJASUE
GAECAA8FAlJVPgkCGwwFCQlmAYAACgkQ2v0iAz87vSG0Rwf+LiWOr6RPOpyxx9le
9U7ZyX3V1e0OutJfyPwLWuo4PYV26udAvis+92r6jdTP/PonQvzVOVKsZ8syWip6
Q76axkosJQnWV6+UOZu/+K2K7DnIO8k0xzOCEeZXn9oXGTsQvurt/qeD4qLIMH20
510G7rC38W4CHdwshGLI+mbj7A0341E82e+b6UMJTn0PxcUfypSrjTxSLOJqSeyi
L3ZlRm4mYZvtgxGjtzh2+SqV30N8SEDJtGu8mwJnZlrbsI97UZrCDh4SS3rxFQu3
DeaXhqzgoC5wehqhSHBv5Ad7EAt4mLpaI+A9ggp6qykaluY/0k4mSFlunJDPi3Z2
ROjy5Q==
=sqcm
-----END PGP PUBLIC KEY BLOCK-----
Ayastefonos Antlaşmasına günler kala!...
Analar ağlarmış, ağlarsa nasıl ağlarmış şimdi siz görün.
Ülkenin bir bölümü ayrı bir siyasi yapıya sahip olduğunda, ülkenin kalanında yaşayan Kürtlerin durumu ne olur?
Bir de bunu düşünün.
Doğrusu ben beni tanımayanı, hiç tanımam.
Normal insanın tepkisi budur.
Bu Ayastefanos Antlaşmasındaki hükümlere benzer gelişmedir.
Bulgar Prensliğinin kurulması, Eflak ve Boğdan Eyaletlerinin otonomi kazanması gibidir.
Sonradan bu devletlere ne olduğunu biliyorsunuz.
Ayastefanos Antlaşması, 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) sonunda imzalanan barış antlaşmasıdır. 93 Harbi olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisiyle sonuçlandı. Rus ordusu, batıdan Yeşilköy'e (eski adı Ayastefanos), doğudan Erzurum'a kadar geldi. Osmanlı İmpartorluğu, barış istedi. Rus orduları başkomutanı Nikolay, barış esaslarının mütarekeyle birlikte görüşülmesi şartıyla bu isteği kabul etti ve 3 Mart 1878'de İstanbul'un Yeşilköy semtinde Osmanlı Devleti açısından ağır koşullar içeren bu antlaşma imzalandı. Buna göre;
|
Osmanlıca ya da eski yazı bilmenize gerek yok.
Günümüz tarih kitapları da yeter.
Herşey orada.
Doğrusu ülkemizin, vatandaşlarımızın, halkımızın artık çok zamanının kaldığını sanmıyorum.
Haftalar, bilemediniz aylar içinde Demokratik Açılım Görüşmelerinin foyası dökülecek.
İşte o zaman çanak çömlek patlayacak.
Ülkenin siyasi yapısı değişse de huzur gelmemiş onu görecekler.
Bir kez daha belirteyim, Kürt bölgeleri Türkiye'den bölünemez.
Bölünebilir halde değildir.
Çünkü Kürtler ülkenin her yerine dağılmıştır.
Sınır çizmek çok zordur.
Mübadele görüşmeleri yapmak imkansız gibidir.
Kavga çıkmaması imkansızdır.
Kürtlerin bunca hoplayıp zıplamaları, bizim de aklı selimle, duygusal tepkimeler arasında salınım yapan tepkilerimizin tek sonucu olacak.
Kan akacak, bölünme olmayacak.
Nefret ve öfke olacak, ama bölünme olmayacak.
Bu kadar net.
Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA
Özerklik verilecek silah da bırakmayız
13.12.2014 01:00
HDP lideri Demirtaş iktidarın yalanladığı PKK dayatmalarını teröristbaşının birebir sözleri ile Avrupa Parlamentosu'ndaki kürsüden okuyarak tüm dünyaya ilan etti
Haber: Fatih Erboz
Yerel parlamento ve eyalet meclisleri ile özerklik ısrarı "Her kimliğin, anlayışın ve inancın kendini yerelde yönetebildiği, yetki sahibi olduğu, 'yerel parlamento, belediye meclisi, il genel meclisi, eyalet meclisi' temsiliyetini bulduğu, kendi dilini, eğitimini, kültürünü, geçmişini ve geleceğini garanti altına alabileceği, karar mekanizmalarına katılabileceği yönetim birlikteliğine ihtiyacımız var."
Silah bırakmadan dağdan inip savunma gücü kuracak "Bu devletin kendini savunabilmesi gerekir. Neye karşı, devletin demokrasiden uzaklaşarak merkezileşmesine karşı. Öz savunmamızı yapabilecek yerel güvenlik birimlerine ihtiyaç var. Bölgede demokratik düzeni koruyabilecek savunma birimleri oluşmalı. Ulusal savunmanın da merkezi hükümete bağlı şekilde kurgulanması lazım."
Üniter yapıyı yıkıp, Kuzey Irak'la birleşme peşindeler
"Bu kavramlar Öcalan'a aittir. Demokratik bir toplum ve devlet yarattığınızda bunu yaşatmanın şartlarından biri de o bölgede başka devletlerle ittifak kurabilmenizdir. Bu da demokratik konfederalizmle mümkündür. Yani, komşu halklarla sınırların anlamsızlaştığı yeni birlikler, yeni ittifaklar ve yeni işbirlikleri geliştirebilmektir."
AKP'nin sloganı haline gelen "Yeni Türkiye" nin mimarının İmralı canisi Abdullah Öcalan olduğu ortaya çıktı. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, "özerklik, kendilerine ait savunma gücü ve konfederal yapı" yı içeren ihanet süreci yol haritasındaki bu projelerin Öcalan'a ait olduğunu açıkladı. Geçen çarşamba günü, ihanet süreci müzakerelerinde anlaşılan yol haritasında "özerklik" olduğu açıklamasını AKP iktidarından gelen tepkiler üzerine yalanlayan HDP'li Sırrı Süreyya Önder'i Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Avrupa'da doğruladı. Demirtaş, "demokratik özerklik" diye adlandırılan yeni aldatmacayla ilgili Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen 11. Kürt Konferansı'nda ayrıntılı açıklamalar yaptı. Demirtaş, partisinin savunduğu "demokratik özerklik" kavramını şöyle açıkladı:
Adı önemli değil
"Her kimliğin, anlayışın, inancın kendini yerelde yönetebildiği, yerelde yetki sahibi olduğu, 'yerel parlamento, belediye meclisi, il genel meclisi, eyalet meclisi'ne derseniz deyin orada temsiliyetini bulduğu, kendi dilini, eğitimini, kültürünü, geçmişini, geleceğini garanti altına alabileceği, karar mekanizmalarına temsilcileri aracılığıyla katılabileceği yönetim mekanizmalarına ihtiyaç var. Bir de bu demokratik ulusun, demokratik devletin kendini savunabilmesi gerekir. Neye karşı savunacak? Yani toplum kendini her şeyden önce 'devlet'denen egemen aygıta, otoriter aygıta ya da otoriterleşme tehlikesi olan o aygıta karşı savunabilmelidir. Yargının, medyanın, sivil toplumun özgür ve tarafsız olabildiği bir düzene ihtiyaç var. Ayrıca toplumun kendi öz savunmasını gerçekleştirebileceği yerel güvenlik birimlerine ihtiyaç var."
Savunma birlikleri
Konuşmasında AKP iktidarının terör örgütü PKK'nın silah bırakma şartına da atıfta bulunan Demirtaş, yerel güvenliğin yerel meclislere, belediyelere ya da kendi konseylerine bağlı olabileceğini söyledi. Demirtaş, "En nihayetinde yerelde demokratik düzeni, oradaki kazanımları koruyabilecek savunma birimlerinin oluşması lazım. Ulusal savunmanın da ortak bir çerçevede, merkezi hükümete bağlı şekilde kurgulanması lazım" dedi. "Demokratik bir toplum ve devlet yaratılan yaratılan coğrafyada bunu yaşatabilmeniz, sürdürülebilir kılmanızın koşullarından biri de o bölgede başka halklarla, devletlerle ve güçlerle bu anlayışa uygun ittifaklar kurabilmenizdir" diyen Selahattin Demirteş, şöyle konuştu:
Kavramlar ona ait
"Bu da demokratik konfederalizmle mümkündür. Yani konfederal bir örgütlenmeyle aynı çerçevede, aynı anlayışla eşit kurucu unsur anlayışıyla komşu halklarla sınırların anlamsızlaştığı yeni birlikler, yeni ittifaklar ve yeni işbirlikleri geliştirebilmektir. Bu kavramlar, Öcalan'a aittir. Bu, Türkiye'de demokratik çözüm ve müzakere süreci tartışılırken taraflar nerede, konuları nedir, kim ne istiyor ne yapmaya çalışıyor bunlar ifade edilirken asla gözden kaçırılmaması gereken derinlikli bir perspektiftir. Türkiye'de yürüyen bu müzakere sürecinin esası budur."
GUN OLUR KI
. . . . . .
Gun olur ki ne gokyuzu para eder,
Ne deniz kenari, ne baglar bahceler.
Gun olur ki ne kiz, ne raki, ne siir,
Hicbir sey insani sarmaz, kandiramaz;
Her cesmeden bos doner, elindeki tas.
Gun olur ki cildirmak isten degildir.
Cahit Sitki TARANCI
Resulullah sav buyurdular ki:
Biriniz yemek yeyince, yalamadikca veya yalatmadikca elini mendile silmesin.
Buhari, Et ime 52; Muslim, Esribe 129, 2031
Ebu Davud, Et ime 52, 3847
Tarihimizin en aci yanlarindan biri,kendini ne kadar tekrar ettigidir.
George Carlin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder