İktisat şarap gibidir, ayyaş yapabilir!
Piyasaların ve ekonominin karmaşık yönlerini halka anlatabilecek ekonomistlere ülkemizde ender rastlanıyor. Dilbilimsel kurallar ve dilsel performans ekonomi yorumculuğunun vazgeçilmezi olduğu için kurgusal bir yorumlama anlayışı hakim durumda. Bu karmaşık dili anlamakta güçlük çeken vatandaş ise bilgiye değil, bu bilgi karşısında diğerlerinin vereceğine inandığı tepkiye tepki vermeyi finansal karar olarak değerlendiriyor. DİKKAT Aşağıdaki makale kesinlikle bana ait değildir.
Kaynak bağı makale başlığında yer almaktadır.
Bu karmaşık ortamı yaratan hiç şüphesiz başta ekonomi basını, ardından şöhretli ekonomistler ve ekranlardan eksik olmayan "sevimli" piyasa yorumcuları. Hepsinin konusunda uzman olduğunu ve ekonomiden iyi anladığını düşünebilirsiniz. Sonuçta ortada piyasa oyununu geçerli bir yorum modeline dönüştürmüş bireyüstü bir uzlaşı var. Bu başarıyı hak edenlerin kutsanması gerekmez mi?
Bugün dünyada ekonomistler kadar kolay ve bol para kazanan bir meslek varsa o da şarap tadıcılığı yapan degüstatörlerdir. Mesleğin özü koklama, tatma ve görme duyuları ile duyusal analiz yapmaya dayanır. Şarap tadıcılarının yorumları genellikle şöyledir: "Bana göre bir Syrah'ın olması gerektiği gibi, parfümlüymüşcesine son derece meyvemsi aromaları olan, orta gövdeli, tanenleri belirgin, yuvarlak ve içimi keyifli bir şarap." Bugünkü ekonomi yorumculuğunu düşündüğünüzde yapılan yorum neredeyse aynı tarzda. Mesela şu ekonomik yorumda olduğu gibi: "Eğer bu seviye herhangi bir sebeple hızlı bir şekilde aşılacak olur ise ortada kriz olmasa da kriz algısı güçlenecek ve dolar/TL'de 2.70 tahminleri havalarda uçuşabilecek." Dikkat ettiyseniz ekonomistimiz kokluyor, tadıyor, görüyor; sanırsın ekonomist değil degüstatör.
Şarap tadıcılarının da tıpkı ekonomi yorumcuları gibi kolay para kazandıklarını söylediğimiz için her iki meslek grubunda da eleştirenler olacaktır mutlaka. O mesleği yapmak için ne kadar bilgiye ihtiyaç var, biliyor musun sen gibi yukarıdan bakan soruları soranlar da çıkacaktır. Ama bir şeyi gözden kaçırıyorlar: Önemli olan ne kadar çok bilgiye sahip olduğun değil, o bilgiyi işleyerek nasıl bir sonuca ulaştığındır.
Bordeaux Üniversitesi Psikoloji Bölümü bilim insanlarından Dr.Frederic Brochet de bizim gibi düşünecek olsa gerek ki, şarap tadıcılarının mesleklerinde ne kadar bilgi sahibi insanlar olduğunu ortaya koymak için bir deney tasarlar. Brochet deneyde ülkenin en ünlü 57 şarap uzmanına bir kadeh kırmızı ve bir kadeh beyaz şarap sunup, tatlarının neye benzediğini sorar. Fakat şaraplarda bir tuhaflık vardır. Her iki şarap da aslında aynı beyaz şarap olup sadece birinin rengi boya maddesiyle kırmızıya dönüştürülmüştür. Uzmanlarımız gayet kendilerinden emin şekilde, şarabın ezilmiş kırmızı meyvesinin harika olduğunu ve nefis bir kırmızı şarap olduğunu söylemişlerdir. 57 uzmandan bir teki bile şarabın aslında beyaz şarap olduğunu söyleyememiştir.
Bu durum Dr.Brochet'in aklına şeytanca bir soru getirmiştir: Acaba bu uzmanlar şaraptan anlamıyorlar mı? Bu sorunun yanıtını öğrenmek için bir deney daha tasarlar. Bu kez uzmanlara tatmaları için iki şişe şarap verir. Şaraplardan biri son derece kaliteli bir marka, diğeri ise ucuz bir markadır. Ama şeytanlık her iki şişeye de aynı ucuz şarabın konmasındadır. Uzmanlarımız ucuz şarap şişesindeki şaraba tahmin edileceği gibi kötü puan verirler. Ama şaşırtıcı olan kaliteli görünüşlü şaraba yaptıkları yorumlardır. Uzmanlar şarabı, "hoş, yıllanmış, dengeli, karmaşık ve tatlı" gibi sözcüklerle tanımlarlar ve yüksek puan verirler. 57 uzman içinden sadece 12'si şarabın ucuz şarap olduğunu anlayabilmiştir. Yani uzmanların %80'si ucuz şarabı bile tanıyamamıştır. Tıpkı %100'ünün beyaz şarabı kırmızıdan ayırt edememesi gibi.
Dr.Brochet yaptığı deneyle, belki insanlık tarihi için önemli bir adım atmadı ama kepazelik tarihi için önemli bir dönüm noktası yarattı; şarap tadıcılarının aslında bir uzman değil, iyi birer demogog olduğunu.
Aslında bugün ekonomi yorumculuğu da bize Dr.Brochet'in ulaştığı sonuçları düşündürmektedir. Her derde deva ilaç ve boş reçeteler sunan demogogların ve retorik uzmanlarının mesleği haline gelen bir ekonomi yorumculuğumuz var. Bilginin ve anlamlandırmanın yerini zeka ve dilin aldığı evrensel uzlaşılı bir yorumlama şekli. Rastlantısallığın hakim olduğu her duruma hızlı cevaplar yetiştirebilen boşboğazların iyi yorumcu kabul edildiği bir sistem.
Unutulmaması gerekir ki, bugünkü bilgi çağında önemli olan ne kadar çok bilgiye sahip olduğun değil, o bilgiyi işleyerek nasıl bir sonuca ulaştığındır. Yoksa bilgi de şaraba benzer. Çok fazla alırsan kafayı "kıyak" yapar. Bağını (finansal kuruluşları), üzümünü (enstrümanı), taşını (Merkez Bankasını), toprağını (piyasayı) ya da fıçısının ağacını (şirketin PD/DD'sini) bilmen, şaraptan (ekonomiden) anlıyor olduğun anlamına gelmez. Zaten anlasan bu kadar çok (boş) konuşmazdın.
Aman dikkat et, iktisat şarap gibidir, ayyaş yapabilir!
a45UyF587661-150420095052 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2015/04/20 11:19 6 64 1 undefined kemalistiz@googlegroups.com
Sic transit gloria mundi.
* * *
Boylece geciverir dunyanin gorkemi.
Anadolu da bir patirti, bir gurultu, kongreler, beyannameler falan, sanki bir sey yapabilecekler.
Blof yapmanin sirasi mi?
Hangi teskilatin, hangi kuvvetin var?
Bu ne hayal.
Kuzum Mustafa, sen delimisin?
Yazar Refi Cevat Ulunay - 1919
Degisen Dil ve Insan
Kitabimi az insanlar ve az yillar icin yaziyorum. Uzun omurlu olabilmesi icin daha saglam bir dille yazilmasi gerekirdi. Bizim dilimizin bugune kadarki surekli degismelerine bakilinca, elli yil sonra simdiki halinde kalacagini kim umabilir? Her gun elimizden kayip gidiyor benim yasadigim yillar icinde yari yariya degisti. Simdi artik olgunlasti diyoruz; her cag kendi dili icin oyle der. Hep boyle kacip degistigi surece ben dilimizin bugunku halinde kalmasini ozlemem. Dyi ve yararli yazilar onu kendilerine baglayabilirse baglar, gorecegi ragbet de devletimizin kaderine gore degisir. Onun icin kitabima hic cekinmeden kisisel bircok yazilar koyuyorum. Bunlar bugun yasayan insanlarin isine yaramakla kalir ve orta anlayistan ote ozel bilgileri olan kimi insanlari ilgilendirir. Gordugum bircoklari gibi benim ardimdan da olur olmaz sozler edilmesini istemiyorum dogrusu: Soyle dusunurdu, boyle yasardi; sunu ister, bunu istemezdi; olurken konussa buna sunu der, suna bunu verirdi; onu benden iyi taniyan yoktu, gibi. Kitabimda edep kurallarinin izin verdigi olcude egilimlerimi, sevgilerimi az cok belirtiyorum; bilmek isteyene sozlu olarak daha da serbestce ve ictenlikle acikliyorum duyup dusunduklerimi. Ama bakmasini bilen bu anilarimda her seyi soyledigimi, gosterdigimi gorur. Gorenlere kisacik gostermeler yeter Ust tarafini kendin bulabilirsin. Istenecek, aranip bulunacak hicbir sey birakmiyorum kendimden. Sozum edilecekse, dogru durust, gercege uygun edilmesini istiyorum. Ovmek icin de olsa beni oldugumdan baska turlu gostermek isteyeni yalanlamak icin obur dunyadan seve seve kalkar gelirim. Yasayanlardan bile olmadiklari gibi soz edildigini gormekteyim. Yitirdigim bir dostumu (La Boetie) var gucumle desteklemeseydim, bin bir turlu suret biceceklerdi ona.
Michel de Montaigne : Denemeler
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder