Rakı balığı bilmem ama gurmelik bilime uymuyor be Vedat!
Hafta sonunun magazin gündemi gurme Vedat Milor'un "Rakı, balığa uymaz" şeklindeki çıkışıydı. Konu birçoklarını ilgilendirdiğinden kamplaşma da uzun sürmedi. Muhalifler alaycı dille eleştirirken yandaşlar zevkli olmakla desteklediler. Tartışma kısa sürede bardağın yarısı boştu, doluydu şeklindeki sığ kişisel gelişim zırvalıkları mantığına döndü. Eleştirenler içinde, bu bardak plastik, üstelik her yanı delik ve boyutu da tutarsız diyen farklı bir bakış açısına maalesef yine rastlamadık. Oysa bir tat alma ve lezzet duyma meselesi olan rakı-balık ilişkisi, bardağın yarısı doluydu, boştu meselesi değil, bardağın bardak olmadığı meselesidir. Nasıl mı?
Vedat Milor, bir lezzet uzmanı olarak rakının balıkla yenilip yenilmeyeceğini elbette herkesten daha iyi bilecektir. Kabul edilsin ya da edilmesin lezzet onun uzmanlık alanı ve bu konuda ona söyleyebileceğimiz pek fazla şey olamaz. O nedenle rakının balıkla uygun olup olmadığı hususunu tartışmayacağız. Vedat Milor'a çok basit bir şey söyleyeceğiz: Lezzet diye bir şey yoktur ve bu nedenle gurmelik, 21.yüzyılda şaman davuluyla tedavi ettiğini düşünen yerli sanrısından başka bir şey değildir.
Lezzet diye bir şey olmadığı ifadesi herhalde birçoklarına aptalca gelmiştir. Güzel bir yahniyle berbat bir yahniyi, sıcak bir çorba ile soğuk bir çorbanın arasındaki farkı başka nasıl açıklayacağımızı söyleyin diyenler çıkacaktır mutlaka. Fazla uzatmadan açıklayalım öyleyse.
2000'li yılların başına kadar yemekleri lezzetli olanlar ve olmayanlar diye ayıran gurme bilgeliğini kabul eden bir bilim anlayışına sahiptik. Dilin, dört tadı alan basit bir kas olduğu ve yemeklerdeki lezzeti ancak tattan anlayan gurmelerin fark edebileceği fikrine inanan bir bilim anlayışıydı bu. Ön kısmı tatlı şeyleri, yan tarafları ekşiyi, arka kısmı acıyı ve her tarafıysa tuzu hisseden bir kastı dil ve lezzet ancak fark edenler için vardı. İşte, gurmeliği yaratan anlayış bilimin bu gelişmemiş varsayımlarıydı. Ama bilim bu ilkelliğe 2000 yılında dur dedi.
Gelişen nöroloji ve moleküler biyolojinin hedeflerinden biri de basit bir kas olan dildi. Bir grup bilim insanı dili inceliyordu ve tarihin akışını değiştirecek ilk buluşlarını o gün gerçekleştirdiler. Daha önce beyin hücrelerinde keşfedilen bir çeşit bilgi taşıyıcısı olan glutamat reseptörleri dilin üzerinde de vardı. Yani dil, tuzu bu reseptörlerle algılıyordu. Uygarlık tarihinin en eski sistemlerinden olan lezzete ilk darbe indirilmişti. Lezzet bir haz değil de duyu muydu acaba? 2002 yılında lezzete ikinci bir darbe geldi. Bilim insanları, dilde L-aminoasitleri algılayan ikinci bir reseptör keşfettiler. Bu keşifle gurmeliğe de ağır bir darbe indirilmişti.
Nörologlar bununla da yetinmediler. Yapılan son araştırmalarda tat olarak algıladığımız şeylerin %90'ından fazlasının koku olduğunu keşfettiler. Onlara göre bir lezzetin tadı kokudur. Çünkü ağzımızda on milyonun üstünde koku reseptörü vardır. Üstelik yapılan deneyler kokunun aldatıcı tarafını da ortaya koymuştur. Artık bunun üzerine söylenecek ne kaldı ki?
Konuyu daha fazla uzatmayacağız. Merak edenler, Jonah Lehrer'in aşılması güç bir yaratıcılıkla yazdığı "Proust Bir Sinirbilimciydi" adlı kitabını okuyabilirler. Biz konuyu kısaca özetleyerek son noktayı koyalım.
Balığı ister rakıyla, ister şarapla, isterseniz şeftali suyuyla yiyin. Dilin üzerindeki reseptörler beyninize olumlu sinyaller gönderiyorsa bileşim doğru demektir. Rakı ve balık meselesi Vedat Milor'un dediği gibi bir lezzet meselesi değil, sadece biyolojik ve nörolojik bir algılama meselesidir.
Bugün artık gurmelik, ancak yerli davulu çalan şamanın hastalık tedavi eden ayini kadar geçerlidir. Fakat insanların birçoğu hala bir fikrin doğruluğunu onun kullanışlılığı ile ölçen mermerden bir kafaya sahip oldukları için gurmeden keramet bekleyen tutarlı bir tutarsızlık içindedirler.
Galiba her şey G.H.Lewes'in dediği kadar basit: Sevmemiz gerekenleri değil, elimizde olmadan sevdiklerimizi seçiyoruz.
Rakı balığı bilmem ama gurmelik bilime uymuyor be Vedat!
a45UyF587661-151007103305 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2015/10/07 11:00 1 39 undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com
Bencillik kimde olursa, helak olur.
Hz.Ali
Risale-i Nur Kuran in aynasidir, bir mucize niteligindedir
...Risale-i Nur a kimse karsi koyamaz, onunla boy olcusemez, ona denk tutulamaz
Sonmez Risalesi nde Risale-i Nur u ovmektedir.
Bu sozler onceleri Kuran icin soylenmist
Bana Adini Sor
11 Mart 2015
Gectigimiz gunlerde, bu tanitim yazisini yazmak icin 13 Mart ta vizyona girecek Bana Adini Sor un on gosterimindeydim. Biz unluler pek cok seyi halktan once gorme imkanina sahip oluyoruz ve bu harika bir duygu. Tabi unlu olmanin dezavantajlari da var. Yolda rahat rahat yuruyememe, gece kulubu cikisinda $ikistirilma, magazin basininin devamli takibinde olma gibi... Ama bunlar hic basima gelmedi nedense. Birileri benim unlu oldugumu bu insanlara soylemeli.
Bana Adini Sor bir ask hikayesi gibi basliyor. Yetistirme yurdundan iki yakin arkadas, Yasemin ve Hakan, yillarca hic ayrilmadan 30 lu yaslara yaklasmislar. Iliskileri dostluk gibi gorunse de, Yasemin Hakan i obur turlu de sevmektedir. Bir de hayatlarina Merve isimli biri girer. Ve ask ucgeni start alir.
Rahat rahat yayilmis cay ve kurabiyeler esliginde filmi seyrederken (biz unlulerin boyle bir ayricaligi var) Hakan in hal ve hareketleri yuzunden sinirlerim bozuldu. Yasemin (Ozge Borak) kendisini sevmesine ragmen Hakan bunu fark etmiyor. Ona adeta bir baci gozuyle bakiyor. Dikkat buyurun, baci gozuyle baktigi kisi Ozge Borak. Okuyucularimizin daha iyi anlamasi icin buyuk harflerle yazayim: OZGE BORAK. Hala bir seyler netlesmediyse google > search > Ozge Borak.
Bir insanin Ozge Borak a baci gozuyle bakabilmesi icin onun gercekten bacisi olmasi gerekir. Obur turlusu esyanin tabiatina aykiridir. Ama Hakan, tabiat kanunlariyla alay edercesine, skolastik bir zihin yapisiyla, Yasemin e sevgili gozuyle bakmiyor. Uc gunluk bes gunluk hadise degil, neredeyse 20 yil boyunca anlamamis Yasemin in kendisini sevdigini!
Hakan sen iyi misin? Iyi misin sen Hakan? Nasil hayatlar yasiyorsunuz siz ya? Bir kiz benden hoslanacak ve ben bunu fark etmeyecegim oyle mi? Ben boyle bir durumda en ufak ipucuna bile devasa anlamlar yuklerim. Otobuste akbilini uzattigim kiz bana gulumsese bundan mana cikaririm, dogacak cocuklarimiza isim dusunurum, arkadaslara hatunun teki pis yazdi bana derim. Nasil insanlarsiniz Hakan, anlamiyorum sizi Hakan, bu hoyratligi cozemiyorum Hakan.
Yaninda Ozge Borak varken bir de bu Hakan in hayatina Merve (Basak Parlak) giriyor. Kurban oldugum Allah verdikce veriyor. Kiza tam araba carpacakken Hakan kiza sarilarak kurtariyor, sonra firsat bu firsat deyip sarildikca sariliyor, Hakan amacini asiyor, Hakan hoyratlasiyor, Hakan capkinligin kitabini yaziyor. Vay arkadas. Biz ayni durumda kizi sarilarak kurtarsak yuru git pis herif, birak araba carpsin bana, dokunma sen der. Ama Hakan da seytan tuyu var.
Pek cok Turk gencinin bir sevgili bulamadan yillar gecirmesi iste bu Hakan lar yuzunden. Normalde evrende bir denge var. Dunyada ortalama her bir erkege bir kadin dusuyor. Ben niye yalnizim, benim hakkim nerede diye sizlaniyorsaniz, sizi Hakan la tanistirayim. Bravo Hakan, al Yasemin i de sen al, Merve yi de sen al, buyur Nebahat da senin olsun, genc adamsin Buse ve Ilknur da yaninda dursun. Biz kimiz ki? Kimiz ki biz?
Iste bu ask ucgenini, yer yer gulerek yer yer duygulanarak, cogunda Hakan a ofke dolu bakislarla izlerken filmin yarisindan sonra isler bambaska bir hal aliyor. Hikaye sadece bir ask hikayesi degilmis, tuhaf seyler oluyor. Vay arkadas neler donmus diyorsun, ama surprizini kacirmamak icin soyleyemem.
Son sozum Merve ye. Hakan seni arabanin onunden cekip kurtardiginda uzun uzun sarildiniz, sonra sana yemege cikmayi teklif etti ve kabul ettin. Yarin obur gun ayni durumda ayni hareketi ben yaparsam ve sen kabul etmezsen yakana yapisirim, samimiyetini sorgularim, rencide ederim. Haberin olsun.
http://beyinsizadam.net/turkiyede-bilim-neden-ilerlemiyor/
lukasaluka@gmail.com
| Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
| Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
| Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
| Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
| Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
| Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
| Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder