9 Eylül 2016 Cuma

Büyük şeere geldik garik, garik demeyek garik!

 


Büyük şeere geldik garik, garik demeyek garik!

Geçenlerde kahvede bizim köylüler kendi aralarında konuşup dururlardı. Bu Standart&Poors bizim notumuzu düşürmüş diyerekten. Yanıma geldiler. Mehmet Ağa senin ekonomi bilgin iyidir dediler. Bu Standart&Poors nedir allasen?

Evvela dedim bu Standart& Poors ne anlama geliyor onu bilmek lazım. Standart bildiğin standarttır. Poors ise yoksullar anlamına gelir. Yani standart yoksullar demek oluyor ama bizim Ege dilinde karşılığı iç güveysinden hallice olur bunun anlamı. Yani bu şirket iç güveysinden hallicedir, abartıp durmayın garik.

O zaman Mehmet Ağa dedi bizim Yanığın oğlan. İç güveysinden hallice olan şu şirket bizim notumuzu kırarmış. Şunlara bir mektup yazsan, bizimle uğraşmasalar, zaten badem bu yıl para etmiyor. Duman olcez valla.

Siz hiç merak etmeyin dedim ve aldım kağıdı kalemi elime.

Sevgili haS&Pi'cim,

DİKKAT Aşağıdaki makale kesinlikle bana ait değildir.
Kaynak bağı makale başlığında yer almaktadır.
Naapıp durun, iyimin? Ben küçük bir Ege köyünden yazıp dururum sana. Bizim ülkenin notunu kırmışın diye duydum. Köylü çok üzgün. Bu rating işlerinden bizim köyde anlayan tek kişi ben olduğum için sana bir mektup yazıp sitemlerimi sunayım dedim.

Amerika'nın notunu bile indirmeye cesaret edebildiğine göre sen de benim gibi ağasın. O nedenle sana bundan sonra haS&Pi Ağa (Haspi Ağa) diyeceğim. Haspi Ağa, ben badem üreten bir köyün ağasıyım. İlkokul mezunuyum. Bizim köye öteden beri iRRasyonel adında biri gelir. Belki tanırsın. Piyasaların nasıl işleyip durduğunu, psikoloji ve sosyolojisini gele gide ondan öğrendim. Biz aslında ekonomiye çok meraklı bir aileyiz. Benim kız kardeşim Ayşe vardır. Onu da duayen ekonomi gazetecisi Güngör Uras'ın yanına yerleştirdik. Ekonomi öğrenip durur onun yanında. Ayşe Teyze diye tanınır, duymuşsundur belki.

Neyse Haspicim, çok uzattım. Bizim notu indirirken yazdığın raporu okudum. Eline sağlık. Hemen diyim, köylü sana çok kızdı. Yakacak bizi bu deli oğlan dedi. Hatta bir söylenti yayıldı. Güya California bademine pazar yaratmak için yapmışın bu alavere dalavereyi. Neyse uzatmayayım, benim de sana bir çift lafım olcek. Beni bak, iyi anla diye tane tane anlatacam.

1- Senin ne anasının gözü bir yürütücü işlevin varmış!

Haspicim, psikologlar yürütücü işlev diye bir şeyden bahsedip durur. İyi yalan söylemek için kilit öneme sahiptir bu işlev. İleriyi düşünme, strateji kurma ve akıl yürütmeye ilişkin kıvraklıktır. Valla sende öyle bir yürütücü işlev var ki yalan üstüne yalan söylüyorsun. Siyasi görünüm daha parçalı olacakmış, dış borçları çevirme kabiliyeti azalmış, hani nerde. Herkes birlik oldu, borçlar da tıkır tıkır ödeniyor. Haspicim, bari bana yapma, sen gerçeğin çok iyi farkındasın ama yanlışa tutarlı bir yorum getirmek için sürekli atıyorsun. Sanki kafanda alternatif bir gerçeklik varmış gibi geliyor bana. Yoksa sen bu darbe tezgahına California bademinin fiyatını arttırmak için destek vermiş olmayasın?

2- Browne Yasasına nasıl da takıldın öyle!

Haspicim, 17.yüzyılda yaşamış İngiliz düşünür Thomas Browne seni ne güzel tarif etmiş öyle. Senin yalanının kaynağı doğuştan gelen doğruculuk içgüdünün zayıflığı değil sosyal yaşamın çarklarının dönmesi için yürüttüğün çabadandır. Notu düşürdün, baktın ki bizim köyde işler bozulmadı, 15 gün geçmeden risk düzeyimizi orta derece yüksek riskten yüksek riske döndürdün, Türk varlıklarından kaçın dedin. İstersen şimdi de çok yüksek hatta çok çok yüksek riske çıkar. Valla bizim köyde durum aslında yıllardır aynı. Bence sen yalanını sürdürerek kendini haklı çıkarmaya çalışır gibisin.

3- Sahte uzlaşma teklifini yemezler!

Bak Haspicim, notu düşürdün, sonra riskin arttığını söyledin ama bizim borsa daha da yükseldi. Demek durum tam olarak senin gördüğün gibi değilmiş. Ülkeyi teröristlerden temizlemek iyi bir şeymiş. Geçenlerde Mısır'ın notunu da bizimle aynı seviyeye çektiğini gördüm. Haberi de bize servis ettirmişin. Ne yapmak istediğini hemen anladım. Psikologlar R.Byrne ve A.Whiten buna sahte uzlaşma teklifi derler. Sosyal manipülasyon, aldatma ve kurnazlığa dayanan işbirliği ile suçunu örtpas etme ve dikkat dağıtma içindesin.Yemezler Haspicim. Sadece önyargılarınla hareket ediyorsun. Rating dediğin kredi kalitesi ve temerrüt riskini ölçerek verilir. Senin bu fikirlerinle ancak lisede münazara yapılır.

4- Zekanın sosyal işlevi nerede peki!

Haspicim, kararın modern dünyanın karar alma şekline de pek uymuyor. Darbe girişimi oldu, notu düşürelim demişsin. Güzel de, sadece o mu oldu. Darbe engellenmiş, suçlular yakalanmış, halk kenetlenmiş, demokrasi kazanmış, ülke tek yürek olmuş, vesaire vesaire. Sen bu tabloya bakınca sadece darbe olduğunu görüp notu düşürme kararı alıyorsan N.Humprey'in Zekanın Sosyal İşlevi teorisine de karşı geliyorsun. Senin zekan tarih içinde hiç mi evrilmedi. Bu halinle adada tek başına kalan Robinson'un Cuma'yı yönetmesi gibisin. Allahtan sadece Cuma gelmiş; ya Bay Pazartesi, Salı, Çarşamba da gelseydi, Bayan Perşembe ve Pazar'ı hiç saymıyorum. Haspicim, kızma ama sosyal zekan da çok düşük kalmış senin. Sen ancak Cuma'yı yönetirsin.

5- Konfabülasyona tutulmuşsun!

Haspicim, sana bir tavsiyem olacak. Ne de olsa ikimiz de ağayız. Birbirimizi anlarız. Sende aşırı düzeyde konfabülasyon var. Yani beynindeki boşlukları masallar uydurarak dolduruyorsun. Türkiye'nin siyasi görünümünün daha parçalı olması ile dış finansman ihtiyacının artacağı arasına nasıl bir hikaye yerleştirdiğini gerçekten merak ediyorum. Nörolog A.Damasio, uydurma hastalığına (konfabülasyona) yakalanmış bir kadının Falkland Savaşıyla ilgili tüm ayrıntıları anlatmasına çok şaşırır ve kadına sorar ya Falklanda hangi dil konuşuluyor diye. Kadının cevabı şudur: Falklandca. İşte, senin bu Türkiye'yi çok yakından tanıyormuşun gibi anlattığın raporun üzerine Kıbrıs'ta nece konuşuluyor diye sorsam, muhtemelen Kıbrısca diyeceksin. Haspicim, alınma ama senin hastalığın çok ilerlemiş, hemen bir hasteneye yatman gerekiyor.

Haspicim, mektubuma burada son veriyorum artık. Senin bu yazdığın raporlara ve verdiğin ratinglere bakınca senin taammüden aptal olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Yoksa bizim bademin fiyatını düşürüp California bademinin fiyatını bilerek arttırmak için bu tezgahın içine girdiğini düşüneceğim ki; senin gibi ağaya yakışmaz. Bizim köyün şu sözünü sakın aklından çıkarma e mi: Büyük şeere geldik garik, garik demeyek garik!



 
a45UyF587661-160909132723 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/09/09  14:20 2  65  islamvebilim@googlegroups.com


 


Quod nocet, saepe docet
Zarar veren sey genelde ogretir de.

Latin Atasozu

Maide Suresi 38.Ayet:

Hirsizlik eden erkek ve kadinin, yaptiklarina karsilik bir ceza ve Allah tan bir ibret olmak uzere ellerini kesin.

Kur an-i Kerim in bazi ayetlerine iliskin mazeretler:
1- Bu ayetler yanlis tercume edilmis!
2- Bu ayetler yanlis anlasilmaya musait yani herkes anlayamaz!
3- Bu ayetler zaman asimina ugradi yani bugun gecersiz!
4- Bu ayetler cag disi yani Islam da reform yapilmasi lazim!
5- Bu ayetlere iman etmek imkansiz ama yine de ben bir muslumanim!

Mazeretlerin Cevaplari:

1- Diyanet Vakfi Meali ni, konularinda uzman Ilahiyatci Heyet hazirladi. En cok itibar edilen meal. Heyetteki herkesin yanlis tercume yapmasi imkansiz. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
2- Kur an-i Kerim i herkesin anlayabilecegine dair ayetler var* ve zaten bu sebeple indirilmis . Tersi ise adaletsizlik olur cunku herkesin anlayamayacagi ve yanlis anlasilmaya musait bir kutsal kitap gondermek Allah a yakismaz. Bir sakinca da sudur; Muslumanlara siz Kur an i anlamazsiniz, sadece biz anlariz diyen ruhban sinifi olusur ki Islam da ruhbanlik haramdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
3- Kur an in, kiyamete kadar , cihansumul(evrensel) yani her zaman ve her yerde hukmunun gecerli olduguna inanmak farzdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
4- Allah 21. yuzyilin hayat sartlarini ve yasam bicimini ezelden beri bildigine gore Allah in bu durumu hesaba katmadigi ni iddia etmek Allah a karsi cok buyuk bir iftiradir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
5- Bu ayetlere iman etmeyenin adi Musluman degil Kafir dir.** Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.

*Bakiniz: Nahl Suresi 89. Ayet, Enam Suresi 38. Ayet, Maide Suresi 15. Ayet, Hac Suresi 16. Ayet.
**Bakiniz: Bakara Suresi 85. Ayet ve Maide Suresi 44. Ayet.

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -14-

Japonya daki Hida sehrinin yakininda, Ikenoyama daginin yuzlerce metre altinda buyuk bir parcacik algilama laboratuvari ve yeralti gozlem istasyonu bulunur. Burada radyoaktif parcaciklarin ve proton gibi parcaciklarin bozunum sureleri hesaplanmaktadir. Dunyaya uzaydan gelen kozmik isinlarin etkisini en aza indirmek icin yerin derinliklerinde insa edilmistir. Baslangicta, Gunes icindeki cekirdek fuzyonunun urettigi parcaciklari tesbit etmek icin kurulan bu tesiste, Dunya nin cekirdek isi degisimleri, yerkuredeki radyoaktif bozunum gibi pek cok arastirma yapilir. Sadece bu laboratuvarin varligi dahi, umarim parcacik fiziginin ne kadar ciddi bir alan oldugunu gostermeye yeter.

Japonya daki Super-Kamiokande teleskopunun icinden bir goruntu. Bu tesiste proton bozunmasi, Gunes patlamalari, atmosfere giren notronlar ve supernova faaliyetleri gibi kozmik olaylar incelenir.

Atom alti parcaciklara inildikce, adeta su meshur Rus Matruska bebekleri gibi, atom parcaciklarinin farkli alt parcalardan veya birbirleri ile iletisime giren kumelerden olustugu anlasilmaya baslandi. 1967 de, Nobel odulu alan Pakistan li ilk musluman fizikci Abdusselam ve Steven Weinberg zayif nukleer kuvvet uzerinde calisarak elektro zayif kuvvet adi verilen bir etkiyi ortaya cikardilar ve W+, W-, Zo parcaciklari olmasi gerektigini gosterdiler. Z ve W parcaciklari CRN deneylerinde 1983 te dogrudan gozlemlendi. Kuantum kuraminin zayif nukleer kuvvete uyarlanmasina kuantum krodinamigi, KKD denildi. Bu kurama gore, proton, notron ve diger temel madde parcaciklari kuarklardan meydana geliyordu. Kuarklar bir araya gelerek Hadron denilen madde kumelerini olusturmaktaydilar. Bu madde parcaciklarinin en kararlilari ise proton ve notrondu. Kuarklarin ayrica kendi karsit parcaciklari bulunmaktadir ve bunlar elektriksel olarak zit yuke sahiptirler. Fakat kuarklarin bir baska acaip ozelligi bulunmaktadir. Alintiliyorum.

KKD ayrica asimptotik ozgurluk adli bir ozellige sahiptir. Asimptotik ozgurluk su anlama gelir. Kuarklar birbirine cok yakinken aralarindaki guclu kuvvet zayiftir, ama kuarklar birbirinden uzaklasirsa sanki lastik bir bantla bagliymislar gibi bu kuvvet artar. Asimptotik ozgurluk, kuarklari tek basina neden dogada gozlemliyemedigimizi ve neden laboratuvarda uretemedigimizi aciklar. Kuarklari tek basina gozlemleyemesek de, modeli kabul ediyoruz, cunku proton, notron ve diger madde parcaciklarini aciklamakta cok iyi is goruyor.

Elektromanyetik kuvvet ve zayif nukleer kuvvet, kuantum kuramina uyarlanirken, dogal kuvvetlerin, anlasilmasi en basiti gibi gorunen kutle cekim kuvvetinin uyarlanmasinda ortaya buyuk zorluklar cikmaya baslamisti. Alintiliyorum.

Kutle cekimin kuantum kuramini olusturmanin bu kadar zor olmasi, Heisenberg in belirsizlik ilkesiyle iliskilidir. Cok acik olmamakla birlikte bu ilkeyle baglantili olarak bir alanin degeri ve degisim orani, bir parcacigin konumu ve hiziyla ayni rolu oynuyor. Yani biri ne kadar dogru olarak belirlenirse digeri o kadar az dogrulukta belirlenebiliyor. Bunun onemli bir sonucu, bos uzay diye bir seyin olmamasidir. Cunku bos uzay demek, bir alanin hem degerinin hem de degisim oraninin tam olarak sifir olmasi demektir. Belirsizlik ilkesi hem alanin hem de degisim oraninin kesin olmasina izin vermedigi icin uzay asla bos degildir. Uzay, minimum enerji durumunda olabilir ve bu duruma vakum denir. Bu bir kuantum gecikmesi veya vakum dalgalanmasidir - parcaciklar ve alanlar titreserek var olur ve yok olurlar.

Vakum dalgalanmalari bir cift parcacigin bir zamanda birlikte ortaya cikmalari, ayrilmalari ve sonra yeniden biraraya gelerek birbirlerini yok etmeleri olarak dusunulebilir. Bu parcaciklara sanal parcaciklar denir. Gercek parcaciklarin tersine sanal parcaciklar dedektor ile gozlenemez. Ancak dolayli etkileri, ornegin elektron yorungelerindeki kucuk enerji degisimleri olculebilir ve kuramsal ongorulerle dikkat cekecek dogrulukta ortusur. Sorun su ki, sanal parcaciklarin enerjileri vardir ve sonsuz sayida sanal parcacik oldugu icin enerjileri de sonsuz miktarda olacaktir. Genel gorelilik kuramina gore bu, sanal parcaciklarin evreni sonsuz kucuklukte bir olcege kadar bukebilecekleri anlamina gelir, ancak bunun gerceklesmedigi ortadadir!

Soruna cozum super simetri ve super cekim kavramlarindan geldi. Buna gore kuvvet ve madde yalnizca ayni seyin iki gorunumunden ibarettir. Her bir madde parcaciginin kuvvet parcacigi bir esi ve her kuvvet parcaciginin madde parcacigi bir esi vardir. Bugune kadar bu varsayim dogrulanamadi. Ayrica varsayimin dogrulanabilmesi icin gereken matematiksel hesaplamalar o kadar uzun ki, en gelismis bilgisayarlarla bile seneler surecek calismalar yapilmasi gerekmekte; ustelik kimse bu calismalarda bir yanlislik olmayacagini garanti edemiyor. Atom alti parcaciklar konusunu burda kapatiyorum; atomu olusturan temel parcaciklarin ozellikleri, atom alti parcaciklarin ozellikleri, gruplandirilmalari basli basina bir konudur. Bu konulari merak edenlere kuramsal fizikci Steven Weinberg in Atom Alti Parcaciklar kitabini tavsiye edebilirim.

Parcaciklarin kendi aralarindaki bagliliklarin aciklamasinda zorluklar yasanmasi uzerine, sicim kurami gelistirilmeye baslandi. Bu kuramda maddenin temel yapi taslari noktaciklar gibi degil iplikcikler seklinde dusunulur. Alintiliyorum.

Sicim kuramina gore parcaciklar nokta degildir, uzunlugu olan ama yuksekligi veya genisligi olmayan titresim oruntuleridir. Ancak bu kuramin olagan disi bir ozelligi var. Bildigimiz dort boyut yerine (en, boy, derinlik, zaman) uzay-zaman ancak on bir boyutlu oldugunda tutarlilik gosteriyor. Eger bu boyutlar gercekten varsa, biz neden onlari farkedemiyoruz? Sicim kuramina gore bu boyutlar uzay icinde cok cok kucuk bir hacim icersinde bukulmus durumdalar. Bu boyutlar oylesine kucuk bir olcegin icinde bukulmus veya kivrilmislardir ki onlari goremeyiz. Sicim kuramindaki fazladan boyutlarin bukuldukleri yere ic uzay denir ve her gun deneyimledigimiz uc boyutlu uzayin karsitidir.

Baslangicta sicim kurami alayli guluslerle karsilandi. Tipki diger pek cok bilimsel kuramda oldugu gibi. Bu kuram, cagdas fizigin en buyuk ayriligini ortadan kaldirmayi da hedefliyordu. Kuantum mekanigi ile genel gorelilik kuramlarinin ayri yasalarla ele alinmasi sorunuydu bu. Sicim kurami -benim bildigim kadari ile- simdilik sadece matematiksel bir modeldir ve henuz dogrudan gozleme dayali bir ispati yapilmamistir. Fakat kuram, farkli yasalari birlestirecegine inanilan M Kurami (Membrane-Zar) icin atilmis ciddi bir adim olarak kabul edilmektedir. M Kurami ise, doganin bagrinda yatan yasalarin altinda daha farkli bir oyun kurali olup olmadigini arastirmaktadir. Bunu su sekilde ifade edebilirim. Yasa ureten yasa diye bir seyin olup olmayacagini dusunun. Neden olmasin? Belki de evrenin (ve olasi evrenlerin) yasalari aslinda daha derinlerde yatan basit kurallara baglidir ve bunlarin ayri uzay-zamanlarda yansimasi bize evrende cok farkli yasalar oldugunu dusundurmektedir. Elbette bunlar sadece varsayim. Dr Hawking den alintiliyorum.

Insanlar hala M-Kuraminin dogasini cozmeye calisiyor ama bu mumkun olmayabilir. Belki de fizikcilerin tek bir doga kuramina iliskin beklentileri asilsizdir ve tek bir formulasyon mevcut degildir. Belki de evreni tanimlamak icin farkli durumlarda farkli kuramlar kullanmak zorundayiz. Her bir kuram kendi gerceklik yorumuna sahip olabilir, ama modele dayali gercekcilige gore bu, kuramlarin ust uste geldikleri, yani her iki kuramin da uygulanabildigi durumlarda ongoruleri birbirleriyle tutarlilik icindeyse kabul edilebilir.

M-Kurami ister tek bir formulasyon olsun, ister bir kuramlar agi olsun, onun bazi ozelliklerini biliyoruz. Ilk olarak, M-Kuraminda on bir boyut var. Ayrica M-Kurami yalnizca titresen sicimleri degil, nokta parcaciklari, iki boyutlu zarlari, uc boyutlu damlaciklari ve uzayda daha da fazla boyut kaplayan hayal edilmesi guc nesneleri de icerir.

Her biri kendi icinde sayisiz yasa iceren coklu evrenlerden sadece birinde yasiyor olabilir miyiz?

Bu durumda, algiladigimiz evren anlayisi butunu ile degisecek demektir. Bizler dogamiz geregi 3 boyutu rahatlikla algilariz. En, boy, derinlik. Buna sonradan zaman da ayri bir boyut olarak eklenmistir. Onu gozle algilayamayiz ama etkisini hissederiz. Peki, boyutlar neden bundan ibaret olsun? M-Kuraminda evren sanki birbine yapi$ik kopukcukler gibidir ve bu kopukcuklerin de kendi ic sicim yollari bulunur. Distan bakan birisi sonsuz genis bir uzayla karsi karsiya oldugunu zannedebilir, oysa ki aslinda diger boyutlara zar gibi yapismis bir alana bakmaktadir. M-Kurami anlasilmasi zor bazi evrensel olusumlarin modellenmesinde buyuk rol oynadi. Ornegin kara delik modellemesi yapildi ve kara deliklerin icinde bilgi nin ne olduguna, kaybolup kaybolmadigina bir cevap aranmaya baslandi. M kuramina yol veren sicim teorilerinin dogrulugu ile ilgili calismalar halen Fransa-Isvicre sinirindaki CERN Avrupa Nukleer Arastirma Merkezinde surdurulmektedir. M Kurami icindeki kucuk boyutlarin yollari oyle tamamen hayali degildir. Bunlarin kendi matematigi ve uymalari gereken kurallar bulunmaktadir. Alintiliyorum.

Peki, kucucuk boyutlara kivrilmanin sayisiz yolunun olmasi ne olacak? M-Kuraminda bu fazladan uzay boyutlari oyle herhangi bir sekilde kivrilamiyorlar. Kuramin matematigi, ic uzayin boyutlarinin kivrilma bicimlerini sinirlandiriyor. Ic uzayin kesin bicimi hem fiziksel sabitlerin degerlerini (elektronun yuku gibi) hem de temel parcaciklar arasindaki etkilesimin dogasini belirliyor. Bir baska sekilde soyleyecek olursak, bu kuram doganin gorunur yasalarini belirliyor. Dort kuvvet yasasi gibi. Ancak M kuraminin cok daha temel yasalari var.

Bu nedenle, M-Kuraminin yasalari ic uzayin nasil bukuldugune dayanarak farkli yasalari olan farkli evrenlerin varligina izin verir.

Kendi adima ben, bu yazilanlari gayet mantikli bulmaktayim. Bildigimiz -veya su ana kadar kesfettigimiz- doga yasalarina dayali evren, neden olasi tek evren olsun? Bambaska bir evrende, bambaska varliklar, aynen bizler gibi iclerinden bulunduklari gercekligin dogasini anlamaya calisiyor olabilirler. Bizim icin onlar sadece bir hayal veya bir kuram iken, bizler de onlar icin bir hayal veya kuram olabiliriz.

Elbette, daha once belirttigim gibi, bilim sadece hayaller ve varsayimlar ile yurumez. Bunlarin bir sekilde gozlemlenmesi, test edilmesi, modellenmesi ve dogruluklarini aciga vuracak sekilde matematiginin gelistirilmesi gerekir. Diger yandan, bir baska soru, insanligin onunde tum agirligi ile durmaktadir. Evren nasil dogdu ve evrenin gelecegi ne olabilir?

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo LiteCoin URL:   LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU

NameCoin URL       :  N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL     :  6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL        :  1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD

PeerCoin URL         :  PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder