Askeri hastanelerin kapatılması Türkiye'den ne götürdü
Çok yazıldı, çok söylendi. Yine yazmak, yine söylemek istiyorum...
07.05.2017 00:35
Çok yazıldı, çok söylendi. Yine yazmak, yine söylemek istiyorum. Şüphesiz vatan, millet, bayrak çok önemlidir, ancak göz göre göre de evlatlarımız feda olmasın, bir annenin daha yüreği yanmasın, istiyorum. Siz hiç şehit yakınlarının nasıl hayatlarını sürdürdüklerini gördünüz mü? Mutlaka görmüşsünüzdür. O anneler, o babalar hayattalar. Ama nasıl? Her gün evlat acısıyla yaşamak nedir bilir misiniz? Ona bu vatanı, bu dünyayı sana verelim deseler evladının yerini tutar mı? Onlara "benim oğlum bunun için mi şehit oldu, bunun için mi gazi oldu" şüphesini yaşatmamaktır bizim borcumuz. Bu yazı ile Türk Silahlı Kuvvetlerine emanet edilen askerlerin sağlık hizmetlerinde, yer alması gereken askeri sağlık hizmetlerinin önemine, yeniden dikkat çekmek istiyorum.
Askerlikte, bir askerin sağlığını korumasının yanında hayatını feda etmesi de onun en büyük ödevidir. Kanunlarla belirlenmiştir bu ödevleri. Ne büyük çelişki değil mi? Bir yandan askerin sağlığını koruyup ve yükseltmek için sorumluluklar yüklenirken, diğer yandan "canını feda edeceksin" denir. İç Hizmet Kanunu madde 37'de: "...icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyliyeceğime namusum üzerine andiçerim."[1] şeklinde belirtilir bu görev. Bu dünyaya az çok mutluluğu aramaya gelmiş insanlarız. Hani çok büyük hayallerimiz yok, ama göz göre göre de ölmek benim görevim der mi insan? TÜRK ASKERİ der. Ben gerektiğinde canımı feda ederim der. Ama hangi millete, hangi devlete? Kendisinin kılına zarar geldiğinde her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olan millete, devlete. Eğer bir asker, hayatını kaybedeceğini bildiği bu işte, yaralandığı ve hastalandığı zaman gereken tedavi ve bakımın zamanında yapılacağından emin olmaz ise, maneviyatı bozuk olacağından istenilen başarıyı gösteremez. Diğer yandan, savaş sırasında yaralandığında yalnız olmayacağını bilerek, en son tekniklere göre hayatının kurtarılacağını ve tedavi edileceğini bilen bir asker ise maneviyatı sağlam olacağından görevini daha iyi yapmaya ve başarılı olmaya çalışır. Bu can alıcı noktasıyla bile askeri sağlık hizmetleri gerektiğinden fazla önemlidir.
Askeri Sağlık Hizmetleri Mevzuata Göre Yürütülür ve Diğer Askerlik Hizmetleriyle Bir Bütündür
Askeri sağlık hizmetleri, İç Hizmet Kanunu Madde 58'de "göreve uyarlık ve elverişlilik kontrolleri ile periyodik veya zorunlu kontrolleri, sağlık raporu kontrolünü, tıbbi tehditlerin önlenmesini ve ortadan kaldırılmasını, tahliye, tedavi, sağlık lojistiği ve askerî sağlığa ilişkin diğer ihtiyaçları kapsar" ifadeleriyle açıklanmıştır.[2] Askerliğin ve askeri sağlık hizmetlerinin temeli disiplindir ve disiplin de "kanunlarla nizamlarda yapılması veyahut yapılmaması yazılmış olan hususlarla, amir tarafından yazı veya sözle emredilen veya yasak edilen işlerdir." şeklinde ifade edilmiştir.[3] Yine İç Hizmet Kanunu'nun 57. maddesinde "Türk Silâhlı Kuvvetleri sağlık teşkillerindeki sağlık hizmetleri, harekât ihtiyaçları hariç ulusal sağlık mevzuatında yer alan hizmet standartlarına göre yürütülür"[4] denir.Kabul edilen mevzuat ile askeri sağlık hizmetleri kara, deniz ve hava kuvvetlerinde en küçük müfrezeden en büyük birliklere kadar geniş bir alanda teşkil edilmiş, piyade, tankçı, topçu gibi muharip sınıf hizmetleri ile personel, lojistik, levazım gibi yardımcı hizmetlerle bütüncül olarak yürütülmüştür. Yani bir topçu birliğinde levazım, maliye, uçaksavar, sağlık gibi tüm bu farklı sınıflar bir arada görüldüğü gibi askeri sağlık kurumu olan askeri hastanelerde de diğer sınıf hizmetleri ortak yürütülmüştür. Örneğin sağlık personeli hasta ile ilgilenirken ulaştırma sınıfı hastanın nakledilmesini, levazım sınıfı yedirilip giydirilmesi, kişisel temizliği için gerekenlerin tedarik edilmesini, ölülerin defnedilmesini, personel sınıfı gereken görevlendirmelerin yapılmasını, maliye sınıfı hizmetin maliyetini, bakım sınıfı tıbbi aracın bakım onarımını,emir komuta çerçevesinde sağlar. Yani askeri sağlık hizmetleri bir bütünün parçası, işleyen bir makinanın bir dişlisidir. Askeri sağlık hizmetini bu bütünden koparınca geriye mekanizması bozulmuş bir makine kalır ve bu da git gide kendini yok eder.
Önceden Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli askeri ve sivil personel ile askerlik görevi ile yükümlü vatandaşların Silahlı Kuvvetlerdeki görevlere uyarlık bakımından sağlık yetenekleri askeri hastanelerde tespit edilirdi. Yani yükümlü askerin sağlam, çürük ya da sakatlık derecelerini, komando, paraşütçü, denizaltıcı vb. olur olmaz raporları verilirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği esaslarına göre yürütülen bu işlem hem tıbbi birikim ve tecrübe isterken hem de bu yönetmelikte atıf yapılan diğer askeri mevzuata da hâkim olmayı gerektirmekte idi. Çünkü Bu yönetmelik; 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu, 1111 sayılı Askerlik Kanunu, 211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 4678 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanun ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu gibi kanunlara dayanmakta idi.[5]
Askeri hastanelerin kaldırılması ile bu hizmet, herhangi bir sivil hastanede, mevzuata hakim olmayan hekimlerce yapılmıştır. Milli Savunma Bakanlığı, 17 Nisan 2017 tarihli bir yazı ile Teröristle Mücadele Harekatı kapsamında, 8'nci Kor. K.lığına bağlı komando birliklerinde görev yapan personelin "Sınıf Değişikliği" raporlarında % 1300, "Komando Olamaz" raporlarında % 6000, "Uzun süreli İstirahat" kararlı raporlarında % 1300 artış olduğunu tespit etmiş ve bu artışın birliklerde muharebe zafiyetine yol açacağı öngörüsüyle, raporları veren hastanelerde, mevzuatın uygulanması hususunda hassasiyet gösterilmesi konusunu Sağlık Bakanlığı'na bildirmiştir.[6] Önceden belirli askeri hastanelerde, tecrübeli hekimlerce mevzuata dayanılarak yapılan bu hizmette,bugün büyük aksaklıklar yaşandığı görülmüştür. Sadece bu sonuç bile, askeri hastanelerin ve okulların kaldırılmasının, sadece askeri hastaneleri ve okulları ilgilendirmediğinin, farklı hastanelerde mevzuata hakim olunmadan yapılan bu hizmetin, sadece sağlık hizmetlerine yansımadığının, tüm askeri hizmetleri ilgilendirdiğinin göstergesidir.
Diğer yandan askeri sağlık hizmetlerindeki birmevzuatın oluşturulması da belli bir süreci gerektirmiştir. Askeri sağlık hizmetlerinde mevcut olan mevzuat, tarihsel süreçte yaşanan tecrübelere, uygulamalara ve belli bir bilgi birikimi sonucunda, diğer askeri sınıf hizmetlerini de kapsayacak şekilde oluşturulmuştur. Aynı şekilde askeri sağlık hizmetleri dışındaki diğer sınıfların hizmetleriyle ilgili mevzuat da tarihsel süreçte yaşanan tecrübeler ve ihtiyaçlara göre ve askeri sağlık hizmetlerini kapsayacak şekilde oluşturulmuştur. Askerlik hizmetlerinin disiplin içinde, etkin bir şekilde yürütülmesi, sürekliliği ve ihtiyaca göre değişiklik göstermesi, bu mevzuatın uygulanabilirliğinin sürdürülmesine bağlıdır. Bir mevzuatın oluşturulması tarihsel açıdan uzun bir süreç gerektirdiği gibi bir mevzuatın uygulamaya konulması da belli teşkilatlanma, gerekli personel ve malzeme teminini, eğitimini gerektirmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yürütülen hizmetler bu mevzuata bağlı olduğundan, görülen ihtiyaca göre getirilecek olan yeni bir mevzuat değişikliği, öncelikle belli bir analiz çalışması, ilgili komutanlıkların görüş ve önerilerinin alınması ve planlama ile gerçekleştirilir. Daha sonra ilgili tüm komutanlıklara bildirilmesi, gerekli teşkilat, personel, malzeme ihtiyacının giderilerek eğitim verilmesi, ardından uygulamaya geçilmesi sonrasında da oluşabilecek eksik hususların tekrar geri bildirimde bulunularak düzeltmenin yapılmasını gerektirir. Çok geniş bir hizmet alanına sahip olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin adeta bir orkestra veya canlı bir vücut gibi işlevini sürdürmesi bu mevzuatın ahenkli bir şekilde yürütülmesine bağlıdır.
Tüm bu değerlendirmeler ışığında askeri sağlık hizmetlerinde yapılan değişiklikler, askerlik hizmetlerinin bütünü düşünülmeden, plansız bir şekilde gerçekleştirilirse, nasıl bir orkestranın ahengi bozulur gürültüye dönüşür veya vücudun direnci düşer hastalıklara açık hale gelirse silahlı kuvvetlerde de teşkilat, personel, malzeme ve uygulama alanlarında bir çözülme başlar, zayıf düşer ve bu da bir devletin ana savunma kuvvetini kaybetmesine yol açar.
Askeri Sağlık Hizmetleri Hangi Yönleriyle Sivil Sağlık Hizmetlerinden Farklıdır ve Neden Askeri Okul Önemlidir?
Askeri sağlık hizmeti, sağlık-hastalık-tanı ve tedavi yöntemleri gibi bilimsel olarak temelde aynı olsa da sivil sağlık hizmetlerindenbazı yönlerden farklılıklar gösterir. Öncelikle savaş zamanındaki hastalık ve yaralanmalar, barış zamanlarında olduğundan farklıdır. Savaş zamanında kullanılan ateşli silahlar, tank, top, havan, füze gibi savaş araçları düşünüldüğünde oluşabilecek yaralar da buna göre daha parçalı, ölümcül ve ağır hasarlıdır. Barış zamanında sivil hayattaki yaralanmalar ise bıçak, kurşun veya kazalar sonucu oluşan yaralanmalardır. Savaş zamanında görülen hastalıkların barış zamanında görülen hastalıklardan genel olarak farkı ise savaş yüzünden ailesinden ayrılarak maneviyatı bozulmuş, yorulmuş, bazen aç susuz kalmış, direnci düşmüş askerlerin, temizlik kurallarının uygulanmadığı bir ortamda bulaşıcı hastalıklara açık hale gelmesi sonucu oluşan hastalıklardır. Oysa barış zamanında hastalık nedenleri daha kapsamlıdır. Dünya tarihinde de savaş dönemlerinde salgın hastalıklardan ölenlerin sayısı cephede ölenlerin sayısından kat kat fazladır. Türk Ordusu Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya ve Kurtuluş savaşlarının acı tecrübelerini yaşamış, savaş yaralanmalarından çok tifüs, kolera, tifo, çiçek, yılancık ve donma gibi önlem alınarak engellenebilir hastalıklar yüzünden kayıp yaşamıştır.[7] Bu yüzden barış dönemleri dahil olmak üzere ordu personelinin sağlığını korumak, hastalıklara karşı dirençli hale getirmek gerekir. Bir diğer önemli nokta ise cephe durumunun her an değişebileceği düşünülerek bu değişimlere anında uyum sağlamak için, önceden öngörülerde bulunarak, barış zamanında sağlık personeli ve malzemesi, ilaç, teçhizat, hastane, nakil vasıtası, gıda gibi olası tedbirlerin planlanması gerekir.
Askeri sağlık hizmetleri, barış ve sefer şartlarında da değişiklik gösterir. Seferde askeri sağlık hizmetinin birinci ilkesi hastayı veya yaralıyı hastalık veya yara dercesine göre tasnif ederek (triaj) kısa sürede tedavi birimine nakletmektir. Hâlbuki barış zamanı böyle bir ayırma işlemine gerek yoktur. Barışta asker ve ailelerine hastane ve revirlerde hizmet verilirken, seferde kıta sargı yeri, araba durak yeri, sıhhiye bölüğü, seyyar hastanelerde, kara, deniz ve hava birliklerine göre de değişiklik gösterir. Bu yüzden seferde verilecek olan sağlık hizmetlerine yönelik olarak planlama, eğitim ve kadrolamanın barış şartlarında yapılması gereklidir.
Askeri sağlık hizmetlerini sivil sağlık hizmetlerinden ayıran diğer bir farklılık ise hasta bakım hizmetleri alanında görülür. Barış zamanında hasta bakımı hastanelerde yapılır, malzeme ve personel açısından daha elverişli imkânlar vardır. Savaşta ise personel ve malzeme açısından imkânlar kısıtlıdır, hastaneler uzaktır ve hasta bakım hizmetleri daha çok seyyar hastanelerde yapılır.Diğer yandan askeri sağlık personeli afet durumlarında, tatbikat ve savaş şartlarında bağlı bulunduğu birliğin alacağı pozisyona göre ve emir komuta zinciri içinde hareket eder. Askeri sağlık hizmetlerinde, sağlık personelinin hayatı da tehlikede olduğundan stres altında çalışması, fedakâr, cesur, bilgili ve temkinli olması gerekmektedir. Bu yüzden askeri sağlık hizmetlerinin belli bir düzen ve disiplin içinde, diğer askerlik hizmetleri içinde bütüncül bir şekilde yürütülmesi ve verimli olabilmesi için,mevzuata hakim olabilecek sağlık personelinin, askeri eğitim ve tatbikatlarla, askeri okullarda eğitilmesi gereklidir.
Askeri Hastanelerin Kapatılması Neleri Götürdü?
15 Temmuz 2016'dan sonra 2016/9109 sayılı "Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Asker Hastanelerinin Devrine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar" ile askeri hastaneler ve sağlık okulları Sağlık Bakanlığına bağlanmıştır. Esasen Milli Mücadele döneminde TBMM'de sivil halkın sağlık hizmeti alması için askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı'na bağlanması teklif edilerek görüşülmüştür. O dönemde ordu yaklaşık on yıldır savaşın içindedir ve yedek tabipler de askere alınmıştır. Gerçekten de halkın sağlık hizmeti yok denecek kadar azdır. Millet olarak var olma mücadelesi verilen böyle bir savaşın ortasında yapılan böyle bir teklife karşı; askeri birliğin sağlık hizmetlerinin sadece birlikte bulunan tabipler tarafından değil, Milli Müdafaa Vekaleti Sıhhiye Dairesi'nce tespit edilen kaideler ve esaslar dahilinde verildiği, sıhhiye dairesinin de Müdafaa-i Milliye'den ayırmanın ordunun genel sıhhiyesinin başsız hale gelmesine neden olacağı savunulmuştur. Askeri sağlık hizmetlerinin kıta, kurum ve hastanelerde diğer askeri hizmetlerle beraber yürütüldüğü, ayrılamayacağı, ordunun harekatına göre sıhhiye dairesinden alınacak esaslar dahilinde sıhhatin korunduğu, nakillerin tedavilerin yapıldığı, hastanelerin lağvedildiği, nakledildiği ve yatak sayılarının arttırıldığı açıklanmıştır. O tarihlerde askerin sağlığı için yaklaşık seksen yıl önce kurulan askeri sağlık teşkilatının düzeninin bozulmasının uygun olmadığı değerlendirilmiştir.Günümüzde ise acaba sivil sağlık kuruluşları yetersiz miydi de askeri hastaneler sivilleştirildi? Bilemiyorum.
Askeri sağlık hizmeti aslında sadece askere değil millete hizmettir.Tarih bize göstermiştir ki savaşlar sadece orduları değil topyekun halkı eritmiştir. Asker ve sivil sağlık hizmetleri ayrı bakanlıklara bağlı olmasına rağmen, askeri sağlık hizmetleri tamamen sivil sağlık hizmetlerinden kendini soyutlamamış, aksine her zaman işbirliği içinde çalışmıştır.Halkın sağlığı birlikte ele alınmış, çıkarılan sıtma, trahom, verem, frengi hastalıkları ile mücadele kanunları ile bu mevzuatta askerin de görevleri belirtilmiştir. Yaşanan sağlık problemlerine yönelik olarak alınacak önlemler ve yapılacaklar hakkında sivil ve asker hekimlerin ortak olarak düzenledikleri "Milli Tıp Kongreleri" yol gösterici olmuştur. Sivil ve askeri sağlık hizmeti açısından ortak konu halkın sağlığının korunması olmuştur. Askeri tabipler çalıştıkları garnizonlardaki sivil halka da hizmet etmiş, sivil sağlık tesisi bulunmadığı takdirde yatak sayısının %5'ini geçmemek kaydıyla sivil halk da yatırılarak tedavi edilmiştir.[8]
Askeri hastaneler artık yok. Askerler artık sivil hastanelere gidebiliyor. Gerektiğinde canını feda edecek olan ve vatani görevini yaptığını düşünen asker açısından ne getirdi, ne götürdü? Askeri hastaneler yerine herhangi bir hastaneye alınan askere "biz senin yanındayız" şeklindeki güven duygusu böyle bir ortamda ne kadar verilebilir? Bu askere diğer hastaların yanında farklı bir muamele gösterilmesi, sağlık hizmetlerinde etik bir tutum mudur? Aynı şekilde buradaki sivil sağlık personeli bu askeri ne kadar anlayabilir? Diğer bir ayrıntı, artık komutanı askerini hastanede güvenle ziyaret edebilecek midir? Bu asker, artık seve seve canını feda edecek midir?
Gülhan Seyhun - İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi SHMYO Öğretim Görevlisi
Odatv.com
[1] TSK İç Hizmet Kanunu, Resmi Gazete, 9 Ocak 1961, s. 3000.
[2] TSK İç Hizmet Kanunu, Madde 58, s. 3459. http://www.mevzuat.gov.tr, (Erişim tarihi 3 Mayıs 2017)
[3] TSK İç Hizmet Kanunu, Resmi Gazete, 9 Ocak 1961, s. 2999.
[4] TSK İç Hizmet Kanunu, Madde 57, s. 3459. http://www.mevzuat.gov.tr, (Erişim tarihi 3 Mayıs 2017)
[5] Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği, Madde 2, http://www.tsk.tr/Content/pdf/insan_kaynaklari/TSK-Saglik-Yetenegi-Yonetmeligi.pdf, (Erişim tarihi 1 Eylül 2016)
[6]Ahmet Takan, "Askeri Hastaneleri Sivilleştirmenin Acı Bilançosu" Yeniçağ Gazetesi, 4 Mayıs 2017, http://www.yenicaggazetesi.com.tr/askeri-hastaneleri-sivillestirmenin-aci-bilancosu-42656yy.htm
[7] Ahmet Başustaoğlu, Bir Nefes Sıhhat; Tevfik Sağlam'ın Yaşamı, İstanbul, İş Bankası Yayını, 2016, s. 285-324.
[8] Kemal Özbay, Türk Asker Hekimliği Tarihi ve Asker Hastaneleri, C: I, İstanbul, Yörük Basımevi, 1976, s. 457.
http://odatv.com/askeri-hastanelerin-kapatilmasi-turkiyeden-ne-goturdu-0705171200.html
a45UyF587661-170507184348 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/05/07 16:24 2 65 alelma@yahoogroups.com
GECMIS OLAN DUN
. . . . . .
gecmis olan dunden hic yad etme
yarin da gelmemisken feryad etme
dusunme gelecegi de gecmisi de
simdi sen ol da yasami berbad etme
OMER HAYYAM
ZARIYAT - 56 Ben cinleri de insanlari da ancak bana kulluk etsinler diye yarattim.
A RAF - 179 Andolsun ki, biz cinlerin ve insanlarin cogunu cehennem icin yarattik.
Onlarin kalpleri vardir ama, anlamazlar.
Gozleri vardir ama o gozlerle gormezler...
Halk buyuk yalanlara, kucuk yalanlara gore daha cabuk inanir.
Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder