24 Eylül 2017 Pazar

CEYDA KARAN : ‘ALMANYA'DA IRKÇILIĞIN YÜKSELMESİNDE ERDOĞAN'IN YADSINAMAZ ROLÜ VAR'

Teşekkürler sana uzun adam.
Almanya, Hollanda başta olmak üzere Avrupanın daha ırkçı, daha radikal olmasında çok faydalı oldun.
Ve bütün bunlar Avrupa'da yaşayan Türk ve Müslüman toplumuna yol ve hizmet olarak dönecektir.
Hayırlı olsun, inşallah, hamdolsun!...
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      


CEYDA KARAN : 'ALMANYA'DA IRKÇILIĞIN YÜKSELMESİNDE ERDOĞAN'IN YADSINAMAZ ROLÜ VAR'

21:23 22.09.2017

Yücel Özdemir'e göre Almanya seçimlerinde asıl mesele Merkel'in kazanması değil nasıl bir koalisyonla yola devam edeceği. AfD'nin yükselişini "Almanya tarihine kara lekedir" diye yorumlayan Özdemir, ırkçı oyların yükselmesinde ise Erdoğan'ın yadsınamaz bir rolü bulunduğunu belirtti.

© REUTERS/ Fabrizio Bensch

Almanya'da ilk sonuçlar: Hükümet ortaklarının oyu düştü, aşırı sağcı AfD 3. parti

Almanya'daki genel seçimlerir, Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Angela Merkel'in dördüncü döneminin yolunu açmasına kesin gözüyle bakılırken, dikkatler kurulacak koalisyona çevrildi. AB-Türkiye ilişkilerinde gerilim had safhaya çıkmışken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Almanya'da yaşayan Türk seçmenleri etkileme girişimi Berlin'deki kampanyaya da damgasını vurdu. AB müzakerelerinin tümüyle dondurulması gündemdeyken ve Merkel yönetimi Türkiye'ye yönelik ekonomik yaptırım sopasını göstermişken, Almanya'da Merkel'li yeni dönemle Avrupa politikaları kadar Türkiye ile ilişkiler de merak konusu.

Almanya seçimlerini, yeni hükümet ve partilerin durumunu ve Türkiye ile ilişkiler açısından olası sonuçlarını Köln'den Evrensel Gazetesi yazarı Yücel Özdemir ile konuştuk.

'İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA BİR İLK'

Yücel Özdemir'e göre Almanya seçimlerinde asıl mesele Merkel'in kazanması değil, yola nasıl bir koalisyon ile devam edileceği. Son dönemde ana akım partilerin oy oranlarında büyük düşüşlere dikkat çeken Özdemir, durumu şöyle anlattı:

"Merkel'in partisinin de oy kaybedeceği açık bir şekilde ortada. Dört yıl önceki seçimlerde %41,5 oy almış Hıristiyan Demokratlar Bloğu'nun oy oranı şu an %36-37. Hatta dün akşam Alman basınında yer aldığına göre %34'e de düşebilir. %8-9'luk bir düşüş olacak ki bu da Merkel için büyük bir kayıp. Başka bir koalisyon ortağı ise Sosyal Demokratlar. Onların oy oranı ise geçen seçimlerde %25,7 idi. Şimdi ise %22-23. Hatta geçen hafta yapılan kamuoyu araştırmasında %19 bile oldu. Koalisyonu oluşturan Almanya'nın iki büyük partisi çünkü bunlar sistemin ana partileri. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra iktidar hep bu iki parti arasında değişmiş ve bu iki partinin toplam oyu aslında uzun bir süre %70-80'lere kadar gidiyordu. Şimdi ise baktığımızda iki büyük partinin oy oranı %50 civarında. Bu da tabiî ki ülkede büyük bir siyasi dengesizlik ve belirsizlik oluşturuyor. İki koalisyon ortağının toplam %10 gibi oy kaybetmesi geçtiğimiz dönemdeki hükümetin başarılı olmadığını gösteriyor. Bunların halk nezdinde güven kaybettiklerini gösteriyor. Ama burada önemli olan, iki büyük parti kaybedince ne olacak? Bu kez de küçükler kazanacak."

Frauke Petry (3rd, L), chairman of the right-wing populist Alternative for Germany (AfD) party, and the AfD's leading politician Alexander Gauland (4th, L) hold a banner reading Asylum needs limits during a demonstration against the German government's asylum policy organized by the AfD party in Berlin on November 7, 2015.

© AFP 2017/ John Macdougall

Göçmen karşıtı Alman liderden Türk kökenli bakana: Anadolu'ya gitsin de kurtulalım

'AFD'NİN MECLİSE GİRMESİ ALMAN TARİHİNE KARA LEKEDİR'

Almanya'da aşırı sağcı ve yabancı düşmanı Almanya için Alternatif'in (AFD) oy oranlarındaki artışa değinen Yücel'e göre bu durum bir tehlike işareti fakat Almanya'da kimse bu tehlikenin farkında değil. Pazar günü yapılacak seçimlerden sonra AFD'nin meclise girmesinin Alman tarihinde bir kara leke olacağını ifade eden Özdemir, Almanya'da yükselen sağ partilere vurgu yaptı:

"Normalde Almanya'nın, Alman kamuoyunun, Alman partilerinin şu anda 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, açıktan ırkçı ve milliyetçi olan bir partinin federal parlamentoya girmesinin Almanya için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu tartışması lazım. Ama şimdi kimse bunu tartışmıyor. Çünkü AFD'nin meclise girmesi gayet normal bir durum olarak görülüyor. Şimdi anormal durum olansa ana muhalefet partisi. Evet, meclise girsin, temsil edilsin. Ama ana muhalefet partisi olmasın. Çünkü hükümet partileri karşısında bazı soru önergelerine yanıtlar verme, yapılan bütçe görüşmelerinde doğrudan başbakana soru sorma ve cevap verme hakkı da ana muhalefetin olduğu için, hatta bazı meclis komisyonlarında iktidar partileri yerine muhalefetin daha etkili olacağı, başkanlık gibi bazı konuların ana muhalefette olacağı ifade ediliyor. Meclise girsin, bu normal, bu ülkenin bir gerçeği. Ama ana muhalefet olmasın gibi bir hava var. Aslında bu Alman demokrasisi için, Almanya'daki hareket için Pazar günü bir kara leke olacak bence. Çünkü bir ırkçı partinin meclise girmesine aslında göz yumuldu. Bugüne kadar güçlenmesinin nedeni de zaten hükümet partileri. Ben onu şöyle değerlendiriyorum. Seçim kampanyası süreci tamamen hükümet partileri tarafından sığınmacılar, göçmenler, terör, İslam ve Türkiye üzerinden yürütülünce, AFD de zaten bu tartışmalar üzerinden güçleniyordu. Güçlenme sürecine baktığımızda, dört yıl önceki seçimlerde %4,7 oy aldı. Yeni kurulmuş bir partiydi. Avrupa karşıtlığı ve euro karşıtlığı yapan bir partiydi. Sonra 2015'te sığınmacılar krizi ortaya çıkınca bu parti, euro ve Avrupa'yı bir tarafa bıraktı. Ekonomik krizi bir tarafa bıraktı. Tamamen sığınmacıları gündemine aldı ve Almanya'nın kapılarının kapatılması, Avrupa'nın sınırlarının kapatılması, sığınmacıların gelmemesi üzerinden bir propaganda yaptı. Şu anda Almanya çapında on üç eyaletin parlamentosunda bu parti temsil ediliyor. Doğu Almanya'daki eyaletlerde ise %24-25 kadar oy bile aldı. Sağ tehlike giderek büyüyor ve bu sağ tehlike kimden oy alıyor? Önemli bir kısmını Sosyal Demokrat, Hıristiyan Demokrat seçmenden alıyor. Bir kısım etkili sağ muhafazakâr seçmenler, Merkel'den beklediği muhafazakâr tavrı ve Hıristiyan değerlerine vurguyu görmeyince bu kez AFD'ye kaymaya başlıyor. Başka nereden alıyor? Baktığımızda Doğu Almanya'da sol partinin tabanından oy alıyor. Çünkü sol partinin aslında Doğu Almanya'daki oy oranı %20-25 civarındaydı. Ama şimdi, bu ırkçı parti giderek oralarda da daha fazla oy alıyor. AFD'nin bu kadar yükselmesi aynı zamanda mevcut siyasetten rahatsızlığın bir ifadesi ve bunu bugün medya bile kabul etmiş durumda. Irkçı açıklamalar bile televizyon ekranlarında çok rahat bir şekilde yapılabiliyor. Bu ırkçı parti de ne yazık ki Pazar günü meclise girecek. Ama şimdi üçüncü, dördüncü, beşinci olsun tartışması var."

Merkel'i protesto edenler ellerinde 'Almanya'nın Avrupa'ya hediyesi Nazizm ve İslam' ile 'Hoşgeldin Angela, birlikte başarabiliriz' yazılı pankartlar taşıdı.

© REUTERS/ David W Cerny

'Almanya ve Türkiye'nin seçim savaşı sonucu olan Türklere oluyor'

'SCHULZ YOKSULLARA HİTAP ETMİYOR'

Sosyal Demokrat Parti'de (SPD) Gerhard Schröder'in başbakanlığı bırakmasından bu yana kriz yaşandığını ve Martin Schulz'un gelmesinin bu krizin tersi bir çıkış yaratmadığını belirten Özdemir'e göre bunun sorumlusu Schröder döneminde hayata geçirilen neoliberal politikalar, ajanda 2010 politikası ve yoksullaştırma. Schulz'ün seçim programının yoksulara hitap etmediğini vurgulayan Özdemir'e göre Erdoğan'ın Sosyal Demokratları bilinçli bir şekilde hedef haline getirmesi de dikkat çekici:

"SPD'nin Köln mitingine Schulz da katıldı ve bir saat boyunca dinledik. SPD tabanı, SPD seçmeni geçmiş yıllarda işçi sınıfından, yoksullardan, bu ülkenin dışlananlarından ifade ediliyordu. Ama Martin Schulz'un seçim programı da, söylemleri de onlara hitap etmiyor. Tam tersine orta sınıflara hitap ediyor. Daha çok homoseksüel olanların evlenmesi konusunda başarılı çalışmalar yapmış. Yani toplumun kanayan yaralarına dokunmuyor. Merkel'e eleştirileriyse şu yönde. Merkel seçim kampanyasını, "İyi ve güzel bir Almanya'da birlikte yaşayalım" diye ifade etti. Martin Schulz da "Evet, iyi ve güzel bir Almanyamız var. Ama herkes Merkel'in göstermiş olduğu gibi mutlu değil. Çünkü mutsuz olanlar var." dedi. Onlara örnek olarak bakıcılar, kreşlerde çalışanlar, düşük bir ücretle herhangi bir işte çalışıp da geçimini sağlayamayan insanlara dikkat çekti ama çok parçalı. Çünkü SPD'nin güç toplamasının asıl nedeninin o ajanda politikasından dönüş aynı Corbin'in İngiltere de politikasından dönüşü gibi bir aktör olmadığı takdirde Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin bir yükselişe geçmeyeceğini herkes biliyor. Ama bunu Martin Schulz ile yapamazlar. Çünkü Schulz'un da böyle bir politikası yoktu. Onun için SPD de şu an büyük bir krizin içerisinde ve dönüşü mümkün değil. Türkiye'den politikalara baktığımızda, düellolara baktığımızda Merkel'den daha radikal bir söylem tutturdu. Birincisi, "Ben başbakan olursam AB müzakerelerini keserim" dedi. Merkel ise biraz daha Alman siyasi sermayesinin, Almanya'nın Türkiye üzerindeki siyasi çıkarlarını hayata geçirebilmeye dair bir umudu olduğu için kapıyı kapatmıyor. Daha yumuşak görünüyor ama burada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Sosyal Demokratları bilinçli bir şekilde hedef haline getirdiğini görüyoruz. Onun arkasındaysa Erdoğan'ın işaret ettiği küçük bir partiye oyların gitmesi ifade ediliyor. Çünkü kamuoyu araştırmaları, Türklerin burada muhafazakâr da olsa AKP seçmeni de olsa SPD tercih ettiklerini, oylarını sol partilere verdiklerini biliyoruz. Cumhurbaşkanı sık sık SPD'yi, Yeşiller'i hedef alarak bu seçmen kitlesini orda koparıp işaret etmiş olduğu küçük bir partiye yönlendirmeyi hedefliyor. İkisi arasındaki asıl farkı söylüyor. Dün akşam röportajında da onu söylüyor. "Merkel daha uzlaşmacı ama diğerleri daha kötü bizim için" diyor."

Almanya - Köln / Almanya'daki Türkler

© REUTERS/ Vincent Kessler

Almanya'daki Türk seçmen 'Erdoğan'ı dinlemiyor'

'ERDOĞAN'IN ÇAĞRISININ ETKİSİ'

Almanya'da yaşayan Türk kökenlilerin tek bir partiye angaje olmadıklarına vurgu yapan Özdemir, Erdoğan'ın CDU/SPD ve Yeşiller'e oy vermeme çağrısının etkilerinin fazla olmamakla birlikte, ne kadar etkili olduğunun sandıkta ortaya çıkacağını vurguladı:

"61,5 milyon seçmenden aşağı yukarı 40-45 milyon seçmen oyunu kullanıyor. Onun için 45 milyon içerisinde Alman İstatistik Dairesi'nin verilerine göre 720 bin Türkiye kökenli seçmen var. Bu 720 bin seçmenin oylarını tek bir partiye kullandığını düşününki o zaman bile etkisi olmuyor. Ama şunu da biliyoruz ki Almanya'da yaşayan Türkiye kökenliler tek bir partiye angaje değiller, olmazlar. Herkes kendi düşünce şekline, yaşam şekline göre Alman partilerine oyunu veriyor. Bundan sonra da vermeye devam edecek. Burada asıl önemli olan AKP seçmeni ya da AKP'nin ideolojik etkisi altında olan kitleleri aslında koparmak. Şimdi bu konuda elimizde bir veri olacak. Bir veri de var aslında. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tarif ettiği Alman Demokratlar Birliği Partisi ile Yenilik ve Adalet Partisi ikisi geçtiğimiz mayıs ayında Kuzey yapılan parlamento seçimlerine katılmışlardı ve toplam 30 bin oy almışlardı. Şimdi BİP partisi, içinde Arapların da bulunduğu bir parti olduğu için doğrudan AKP ile angaje halinde değil. AKP ile angajman halinde. Onun için ikisinin toplam oyunu da hesaba katarsak Kuzey Almanya'da bunlar 30 bin oy almışlar. Bu ölçü elimizde var. Önümüzdeki seçimde Kuzey Almanya'da ADB bu ölçünün üzerinde oy almış olur, sayıyı katlarsa o zaman Cumhurbaşkanının yapmış olduğu çağrının bir anlamının olup olmadığını görmüş olacağız. Somut veriyi ancak o zaman görürüz. Ancak bir etkisi olacaktır tabi ki. Hiç olmaz demiyorum. Ama ne kadar olacağını ancak pazar akşamı göreceğiz."

'ERDOĞAN'IN TUTUMU IRKÇI OYLARI YÜKSELTTİ'

Almanya seçimlerinde Türkiye'nin gündemde öne çıkmasını ırkçı AFD'nin işine yaradığını ve Merkel'in zora girdiğini vurgulayan Özdemir, ırkçı oyların yükselmesindeki Türkiye etkisinin yadsınamayacağını ifade etti:

"Erdoğan aslında bir taraftan Sosyal Demokratlar ile Hıristiyan Demokratları biraz ayırıp Sosyal Demokratlara biraz daha fazla vurduğunda Merkel'i doğrudan hedef almıyor. Ama özüne baksak, Türkiye'nin Almanya seçimlerinin gündemi haline gelmesi en çok da özellikle sığınmacılar konusunu gündeme alan AFD'ye yaramıştır. Çünkü bunlar açıkça İslam düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı üzerine bir propaganda yapıyor ve Türkiye'nin Müslümanlıktan dolayı Avrupa'da yerinin olmadığını söylüyor ve buradaki göçmenlere karşı bunun propagandasını yaptı. Onun için Cumhurbaşkanının bu çıkışının, Almanya seçimlerine müdahale etmesinin en çok AFD'nin işine yaradığını söyleyebiliriz. AFD'nin işine yaradığında ise Merkel'in biraz zora girdiğini görüyoruz. Çünkü AFD oylarını yükselttikçe Hıristiyan Demokratların oylarında bir azalma görülüyor. O nedenle Merkel'e tam çalışmadı. Ama bence, ırkçı partilerin güç toplamasında, Erdoğan'ın Almanya seçimlerine müdahalesi bir faktör olarak önümüzde duruyor."

Angela Merkel

© REUTERS/ Fabrizio Bensch

Merkel'in seçim programı açıklandı: 'Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini reddediyoruz'

'TÜRK-ALMAN İLİŞKİLERİ CİDDİ BİR KIRILMADAN GEÇTİ'

Almanya'nın Avrupa Birliği ile hareket etmesi ve küresel değişimlere seyirci kalmaması gerektiğine dikkat çeken Özdemir'e göre Amerika'nın peşine takılmaması gerekiyor. Almanya'nın bölgedeki planlarını Türkiye ile gerçekleştiremeyeceğini fark ettiğini ve gerilimin temelinde bunun olduğunu ifade eden Özdemir, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Amerika'nın NATO için istemiş olduğu %2'lik bütçenin silahlanmaya ayrılmasını kesin olarak reddediyorlar. Ayrıca Sosyal Demokratlar Merkel'i, Trump'un her dediğine evet demekle eleştiriyor. Ama Almanya'nın küresel güçteki dengelerde, paylaşım mücadelesinde Almanya olarak hareket ettiği takdirde bunu kaybedeceğini biliyor. Onun için AB üzerinden bütün dış politikasının merkezine AB adına hareket etmeyi koyduğu için Almanya olarak hareket etmiyor. Almanya olarak hareket ettiği takdirde ise sizin söylediğiniz gibi dünyadaki korku ve endişeleri artıracak, Almanya'nın geçmiş, karanlık tarihini yeniden gündeme getirecek. Onun için mümkün olduğu kadar Avrupa adına hareket ediliyor. Ama Avrupa da şu an bakarsanız kim? Almanya. Çünkü İngiltere'nin AB'den çıkmasıyla birlikte Fransız-Alman ittifakının giderek domine olduğu ve dünyadaki paylaşım sürecinde daha etkin rol oynadığı görülüyor. Ama bugünkü rekabette Çin'in yükselişi, Hindistan, diğer bölgelerdeki güçler ve özellikle Avrupa'nın kapısındaki paylaşım mücadelesinde Avrupa'nın ciddi bir ağırlığının olmadığını da herkes biliyor. Onun için daha çok geleceğe dair planlar yapılıyor. Merkel'in Ortadoğu'da bir yer kapma planları içerisinde, Türkiye önemli bir rol oynuyordu aslında. Ama Türkiye'nin hem Amerika'yla hem Rusya'yla hem Çin'le girmiş olduğu ilişkiler yeni bir aktörün sürece dâhil edilmesini zorlaştırdı. Aslında gerilimin temel kaynaklarından birisi bu. "Almanya ile şimdi burada ilişkiyi kapatalım ama sonra yeniden başlarız" dendi. Bunu da zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta söylüyor. Seçimlerden sonra her şey giderek normalleşecek. Ama kolay olacağını düşünmüyorum. Ben Türk-Alman ilişkilerinin çok ciddi bir kırılmadan geçtiğini düşünüyorum. Bu kırılmada Türkiye eksen değiştirir mi değiştirmez mi bilmiyorum. Ama Almanya özellikle bölgesel planlarını mevcut olan hükümet ve Cumhurbaşkanı yapamayacağı konusunda emin. Bütün planlarını ona göre yapıyor."

https://tr.sputniknews.com/ceyda_karan_eksen/201709221030287403-almanya-irkcilik-erdogan-rol/

 
a45UyF587661-170924221223 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/09/24  22:02 1  39  3-ekim-dernegi@googlegroups.com


 
--

Dogruluk sonsuzlugun gunesidir.
Nasil olsa dogar.

Wendell phillips

Gazze de, Myanmar da, Suriye de Muslumanlar olduruluyor, Sarki Turkistan da oruclulara zorla su iciriliyor, Islam dunyasinin her yerinde zulum, kan, kiyim, savas, kufur var.
Bizim dini butun, bu olup bitenleri ajans haberlerinden ogreniyor.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.

Gelecegin Enerji Kaynagi Bal...

23 Temmuz 2013

Kisa bir sure once tuhaf bir olay yasandi. Severek izledigimiz bal reklamlari bir linc kampanyasina kurban edildi ve bazi bal firmalarina reklam yasagi getirildi. Anlasilan o ki Turkiye nin bal potansiyeli birilerini rahatsiz etti. Ve dugmeye basildi. Ulkemiz uzerinde oynanan bu son oyunun amaci gayet net: Bor gibi bali da bitirmek. Petrolu cikarttirmayan, boru kullandirtmayan guc, simdi de bali bitirmek istiyor.

Bal firmalarina yapilan bu operasyon CIA ve FBI in oyunudur. Normalde birbirlerinden olesiye nefret eden bu iki orgut, birbirleri hakkinda Hey burada federalleri istemiyoruz! , Tanri askina burada CIA in isi ne! gibi muhabbetler yapan bu iki kurum, mesele bal olunca canciger kardes olup operasyona girisiyorlar. Amac Turkiye de bali bitirmek.

ARILARIN SALTANATI BITIYOR

Neymis, bu ballar organik degilmis, arisiz balmis bu, sekerden yapiliyormus... Bak sen! Adam arisiz bal uretmis, sen takdir edecegine camur atmaya kalkiyorsun. Hic ari kullanmadan bal uretiyor adam. Bu bir basaridir. Ama maalesef alkislamak gereken yerde kotuluyorlar. Sen inek kullanmadan sut uretebiliyor musun? Var mi boyle bir kabiliyetin? Inek kullanmak yok ama. Yapamazsin! O zaman yapani da kiskanmayacaksin.

Ari kullanmadan uretilen bal cok daha kiymetlidir. Niye? Cunku ari dedigimiz hayvan sokan bir hayvan. Amacsizca sokan bir hayvan. Herhangi bir amaca hizmet etmiyor sokmasi. Katil Arilar adli filmi her Turk gencinin mutlaka seyretmesini isterim. Bal yaptigi icin el ustunde tutulan bu hayvanlarin gercek yuzunu gostermesi acisindan ibretlik bir basyapittir. Arilara bir kinimiz yok fakat kabul edelim ki ari dedigimiz hayvan icin birilerini sokmak maalesef bir eglence, bir hobi haline gelmistir. Uzucu olan budur.

BENZINCILERIN YERINI ALACAK KAYNAK

Peki bu bal nasil bir seydir ve neden FBI ve CIA bir olup yanlarina Turkiye deki pekmez lobisini de katarak balin uzerine gitmektedir? Cunku bal sinirsiz bir enerji kaynagidir. Ben yarim kavanoz bal yedigimde kendime hakim olamiyorsam, duvarlara tirmaniyorsam burada muthis bir enerjiden bahsediyoruz demektir.

Ben yarim kavanoz bal yedigimde yerimde duramiyorsam sen balla calisan araba da yaparsin, ucak da yaparsin. Balli araba, balli ucak, balli cim bicme makinesi cok da uzak olmayan bir gelecekte rastlayacagimiz seyler. Belki de 10 yil sonra benzincilerin yerini bal istasyonlari alacak. Cekecegiz otomobili, dolduracagiz bali. Ustelik 100 liralik dolum yaparsak bir kavanoz polen de hediyesi olacak. Neden bu enerjiyi degerlendirmeyelim? Neden dunyanin bal merkezi olmayalim?

Dunyadaki petrol ve dogalgaz rezervleri en iyimser tahminle onumuzdeki 10 bin yil icinde tukenecek. Iste o zaman bal ureten ulkeler gozde olacak. Peki kimde var bu bal? Bizde! Reklamlardan anladigimiz kadariyla Turkiye bal rezervinde dunyanin en onde gelen ulkesi.

Yurtdisinda kavanozu 100-150 dolardan asagi satilmayan bal bizde sudan ucuz. Bir degil, iki degil, tam bes kavanoz bal sadece 100 lira. Ustelik polen hediyeli. Boyle bir enerji kaynagi yok.

Baldaki potansiyeli cok onceden goren atalarimiz pek cok sarki, turku ve atasozunde balin onemini anlatmistir. Baldiz baldan tatlidir lafi bunlardan sadece biridir. Atalarimiz her ne kadar burada baldizin onemini vurgulamis olsalar da inceden inceye bali da yuceltmislerdir. Onlarin yuzyillar once fark ettigi bu gercegi bugun goremiyorsak gercekten cok yazik.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder