19 Eylül 2017 Salı

YILMAZ ÖZDİL : AL SANA REFERANDUM!



YILMAZ ÖZDİL : AL SANA REFERANDUM!

19 Eylül 2017

Selim Acar: "Bir anda kolumu kaldıramadım, vurulduğumu anladım, kurşunlardan biri göğüs kafesimin altına girmişti, zor nefes alıyordum, ölümü beklemem gerekiyor galiba diye düşündüm, birinin 'Selim öldü' dediğini duydum, 'ben ölmedim' diyemedim, sesim çıkmıyordu, vücuduma üç kurşun girmiş, uzuv kaybım var, iç organlarım parçalanmış, askerden sonra dört yıl serseri mayın gibi kendimi aradım, neredeyim, neler oluyor diye günlerimi geçirdim, tek tek şehit arkadaşlarımın mezarlarına gittim, oraya mı aitim, buraya mı, algılayamıyorum, bazen kendimi tuvalet kağıdı gibi hissediyorum, kendi vatanımızı savunduk ama, sanki paçavrayız."

*

Erhan Atik: "İnsanların duyarsız olması beni çok üzüyor. Kimi insanlar 'benim için mi vuruldun?" diyor. Bu cümle beni bitiriyor."

*

Erol Aydın: "Davul zurnayla gittim, koltuk değneğiyle döndüm, bazı insanlar 'devletten maaş alıyorsun, daha ne istiyorsun?' diyorlar."

*

Erol Ayhan: "Karaciğer, bağırsak, böbrek, kalp, ortopedi, beyin, sinir cerrahisi, üç ay içinde 41 ameliyat oldum, bacağımı diz üstünden kestiler, yıllar geçti, hâlâ vücudumdan şarapnel parçaları çıkıyor, biz gazileri biz gazilerden başka kimsenin anlamadığını gördüm."

*

Reşat Bakır: "Sinir uçlarım çok hassastı, protez taktığım zaman çok canım yanıyordu, sürekli evdeydim, dışarı çıkamıyordum, ama çocuklar anlamıyor ki… Oğlum yanıma geldi, ısrar etti, birlikte parka gittik, bir banka oturdum, salıncağa binmek istiyor, kaydıraktan kaymak istiyor, onunla oynamamı istiyor, bakıyor etrafındaki babalar çocuklarını kucaklarına alıyor, oğlum da aynısını istiyor, hadi gayret edeyim dedim, kaldırmak istedim, ikimiz birlikte düştük."

*

Mehmet Çamkerten: "Vuruldum, sırtüstü yerdeyim, o anda sol yanıma el bombası düştü, kalkmak istedim, kalkamadım, şehadet getirdim, el bombası patlamadı… Şimdi televizyonda seyrediyoruz, bir belediye otobüs şoförü iki kolu bir bacağı olmayan gaziye 'şerefsiz' diye bağırabiliyor, 16 arkadaşım boşuna şehit olmuş, boşuna gazi olmuşuz."

*

Rafet Değerli: "Köy korucularının köyünü bastılar, oraya gittiğimde şoke oldum, sobanın kuzinesinden altı aylık bebeği çıkardım… 10 dakika gitmeden mayına bastık, sol ayağım, ayak bileği, parmak, tarak kemiği hepsi gitti, dizime kadar yanıktı. 2000'li yıllara kadar gazinin anlamı vardı, nereye gidersek, devlet kurumlarında müdür bile kapıda karşılardı, buyur ederdi, gazinin şu an anlamı da yok, değeri de yok."

*

Metin Erdem: "Şarapnel geldi, gözüm aktı. Babam şehit oldum diye sela verdirmiş köyde, mezarımı kazdırmış. Bugün bile hâlâ kafamı hissetmiyorum. Sonra gidip Abdullah Öcalan'la müzakere yaptılar!"

*

Fazlı Ersan: "Çatışmaya girdik, elim koptu, şuurumu kaybettim, bir ara bulutların arasında gidiyordum, herhalde şehit olduk gidiyoruz dedim… Türk-Kürt çatışması diyorlar, benim hanımım Kürt, ne çatışması? Bir ortama girdiğimizde gaziyiz diyoruz, vebalı gibi bakıyorlar. Artık polis bile gaziye saygı göstermiyor."

*

Zekeriya Gökyar: "Belim kırıldı, felç oldum, 19 yıldır yatağa bağımlı yaşıyorum, şu kadarını söyleyeyim, hakkımı helal etmiyorum."

*

Kadir Garip: "Reklam panolarına 'referandumda evet demek, şehit ailelerine ve gazilere pozitif ayrımcılık demektir' diye yazmışlardı ama, aksine, durumumuz daha da kötüleşti. Sokakta gördüğüm çocuklar bana afacan afacan baktığında, lanet okuyorum bu hayata… Bana 'baba' diyecek bir çocuk sesi duymak istiyorum. Kullanamadığım bacaklarıma inat, koşup zıplayan bir evlat istiyorum, çok mu?"

*

Emrah Güneri: "Patlamayla havaya uçtum, elime şarapnel gelmişti, acıdığını hissettim, eldivenimi çıkarırken bir asker botu gördüm, tanıdık geldi… Ayaklarıma baktım, kan fışkırıyordu. Ayağım kesildi. İnsanlar bizi gazi olarak görmüyor, sadece engelli olarak görüyor."

*

Yunus Kara: "Sol ayağım kömür olmuş, sağ ayağım diz üstünden kopmuş, üstümde sadece boş palaska kalmıştı. Şimdi… Haklarımız öylesine kısıtlı ki, istediğimiz protezi bile alamıyoruz. Ayağımın canlısını verdim, sahtesini alamıyorum!"

*

Ömür Karaman: "20 yaşımda askere gittim, 37 yaşındayım, 17 senedir tedavi görüyorum, 20 defa ameliyat oldum, yüzde 93 engelliyim, hiç sosyal hayatım olmadı, evliliği düşünmeye vaktim bile olmadı, bütün ömrüm, gençliğim hastanede geçti. Milletin onurunu, namusunu korurken bu hale geldik. Çevremde bazıları 'Ömür'ün psikolojisi bozuk' diyorlar. Ben de 'Allah kimseye benim yaşadıklarımı yaşatmasın da, varsın beni anlamasınlar' diyorum."

*

Selami Karanfil: "Gazi olarak onurlu şekilde yaşayamıyoruz, milli bayramlarda bayrak asacak cesaretim bile kalmadı. Atatürk'ün olmadığı yol, karanlıktır. Türkiye maalesef yoldan çıktı."

*

Hüseyin Kocalar: "Ayağıma baktım, yok. İnşallah rüyadır diye dua ediyordum ama, rüya değildi. Hükümet bize iyi gözle bakmıyor.

Biz ne yaptık vatanımızı korumaktan başka?"

*

Sabahattin Külah: "Benim ayağımı alan adamlar şu an Meclis'te!"

*

Bektaş Oruç: "Şehit için isyan etmiyorsun, gazi için isyan etmiyorsun, 'bu çocuk 20 yaşında kör olmuş, kolu bacağı kopmuş' demiyorsun, ne yapayım böyle halkı, böyle devleti…"

*

Kadir Özbayar: "Kafamdam vuruldum, gazi sayılmıyorum.

Gazi olabilmek için illa kaçakçı mı olmak lazım?"

*

Cengiz Özerden: "Belediye otobüsüne bir kere bindim, otobüs şoförü 'geç geç bedavacı' dedi, bir daha belediye otobüsüne binmedim."

*

Hüseyin Sevik: "Kimseye muhtaç değilken, kucakta taşınmaya başladım. Biraz sesimiz çıksa, 'sana iş veriyoruz, maaş veriyoruz, daha ne istiyorsun?' diyorlar. Bu saatten sonra bana dünyayı verseniz ne olur!"

*

Ömer Sevinç: "51 ameliyat geçirdim, 14 yıldır hastanede yaşıyorum, ne zaman çıkacağım belli değil, bir gözümü, iki bacağımı kaybettim… Şimdi bize 'gazilik sektör oldu' diyorlar! Hesabını biz soramıyoruz ama, yüce Allah soracaktır."

*

Cemil Şenoğlu: "Artık yarım insanım. Hükümet bizden çok teröristleri önemsiyor."

*

Ersin Taştan: "Adamlar gözümüzün içine baka baka 'ben PKK'lıyım' diyor, biz 'gaziyim' demeye utanıyoruz."

*

Engin Tunç: "Bu ülkede gaziler lehine çıkartılan yasa var mı?

Ben hiç duymadım."

*

Hüseyin Turan: "Mayına bastık. Ayağımı gördüm, avazım çıktığı kadar bağırdım. Kabullenemiyordum. O an ölmek istedim. Böyle yaşayamam diye düşündüm. GATA'ya getirildim. Bir gün tuvalete gittim, elimi yüzümü yıkamak istedim, aynaya baktım, korkudan bağırdım, meğer yüzüm, saçlarım, kaşlarım yanmış, farkında değildim. Bugün Türkiye'ye bakıyorum, meğer kaybettiklerimizin hiçbir değeri yokmuş."

*

Yavuz Yücel: "Vatanseverlik mi azaldı, toplum mu çıkarcı oldu, bilemiyorum."

*

Halil Mısırlı: "Millet bizi unutmasın, hayattan başka bir şey istemiyorum."

*

Bir kitap bu…

Adı "Unutmayın!"

*

Gazilerimizin yaşanmış öyküleri ve şu an hissettikleri, bizzat kendileri tarafından anlatılıyor.

*

Koray Gürbüz tarafından kaleme alındı. Koray, bir değil, iki kere gazi… 1991'de Şırnak Gabar'da vuruldu, henüz 18 yaşındaydı, dört ameliyat oldu, geri döndü, 1996'da Siirt Karadağlar'da pusuya düştüler, 18 şehit verdik, Koray'ı öldü diye çatışma bölgesinde bıraktılar, ölmedi… Bir böbreği yok, dalağı yok, safrakesesi yok, bağırsakların bir bölümü yok, karaciğerin yarısı alındı, bacaklarında ve kollarında parçalı kırıklar vardı, altı ay komada kaldı, 23 ameliyat oldu, sol bacağı iki santim kısa kaldı, sol tarafı boydan boya hissetmiyor, sol kolunu kullanamıyor. Çünkü… 14 kurşun girip, çıkmıştı! Türkiye rekoru, gazi Hacı Altıner'e aitti, 1951 senesinde Kore'de, vücuduna 14 kurşun yemiş, ölmemişti. Koray bu rekoru egale etti. Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası var. Devlet Üstün Hizmet Madalyası var. 122 takdirnamesi var. Köy enstitüsü mezunu öğretmen bir babanın evladı… Babası oradan oraya sürüldüğü için, liseyi bitirene kadar altı şehir dolaştı, astsubay oldu, ikinci defa gazi olunca, emekliye ayrıldı, açık öğretimden işletme diploması almıştı, Bilkent Üniversitesi'nde işletme masteri yaptı, üstüne, gene Bilkent Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler masteri yaptı, aynı bölümde doktora yaptı.

*

Okurken hem gözlerinize inanamayacağınız, hem gözyaşlarınızı tutamayacağınız bu kitap, çağdaş kuvayi milliye'nin yayınevi Kırmızı Kedi tarafından basıldı.

*

Mustafa Kemal'e TBMM tarafından "gazi" unvanı verildiği gün… 19 Eylül'de, bugün, Gaziler Günü'nde raflardaki yerini aldı.

*

Önsözü, varlığıyla onur duyduğumuz son genelkurmay başkanımız İlker Başbuğ tarafından yazıldı.

*

Ayrıca… Bekir Coşkun'un, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Tansel Çölaşan'ın, Profesör Ümit Özdağ'ın, Umut Oran'ın, balyoz iftirasıyla hapis yatırılan tümamiraller Cem Gürdeniz ve Soner Polat'ın, son derece çarpıcı değerlendirmeleri var.

*

(Barzani'nin referandumuna karşı tavır belirlemek için toplanacak olan Milli Güvenlik Kurulu üyeleri… Toplantıya girmeden önce bu kitabı okumalıdır!)

*

Vatan denilen kavram…

Aslında bu insanlardır.

Bu kitabı okumak yetmez…

Bu kitabı okutmak, vatan borcudur.

http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/yilmaz-ozdil/al-sana-referandum-2015887/


a45UyF587661-170920003834 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/09/20  00:43 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

Goze goz, dise dis dusuncesi butun dunyayi kor edecek.

Mahatma Gandhi

Zina yapan evlilerin taslanarak oldurulmesini emreden ayet, Ayse nin doseginin altindaki sahifede yazili bulunuyordu.
Peygamber olunce Ayse onun defin islemleriyle mesgul iken, evin acik kapisindan iceri giren bir keci o sahifeyi yedi ve boylece taslama cezasi Kuran dan cikti; ama hukmu devam ediyor.

Ibni Mace 36/1944; Hanbel 3/61; 5/131, 132, 183; 6/269

Guzelligin Yarismasi Mi Olur?

24 Temmuz 2013

Dirsegi burna degdirme yarismasi bile guzellik yarismasindan daha heyecanli. Cunku guzellik tamamen genetik. Yarisma oncesi yapilan kamplarda kizlar roportaj veriyor, Iddialiyim cunku cok calistim diyor. Neyine calistin? Genlerinle mi oynadin?

Guzellik yarismalarinin mantigini anlamakta zorluk cekiyorum. Guzellik dedigin Allah vergisi, uzun boyluluk gibi bir sey. Dirsegi burna degdirme yarismasi bile daha heyecan verici ve surprizlere acik.

Guzellik, Mendel kanunlariyla alakali. Yani anne guzel, baba yaki$ikliysa kiz guzel olur. Anne guzel degil, baba yaki$ikli ise kiz gene guzel olur. Anne guzel degil, baba yaki$ikli degilse kiz yine de guzel olur. Cunku kizlar genelde guzel olur. Erkekler oyle degildir mesela, erkeklerin cogu cirkindir.

Yani olay tamamen genetik. Heyecan yapmaya gerek yok, cunku bir insanin guzel olup olmayacagini dogumundan dokuz ay onceye denk gelen bir yaris belirliyor. Isi ciddiye alip bir de yarisma oncesi otellerde kamp falan duzenliyorlar. Kiz roportaj veriyor: Iddialiyim cunku cok calistim... Neyine calistin? Genlerinle mi oynadin?

En bayildigim kisim birinci secilen guzelin yaptigi konusma... Ulkemi en iyi sekilde temsil edecegim, gercek Turk kadinini gorecekler, bizi cok yanlis taniyorlar diyor. Nasil yanlis taniyorlar mesela, 95-65-110 olarak mi biliyorlar bizi? Sen mi bu imaji duzelteceksin? Ya biz Turkler ozumuzde 90-60-90 izdir, lutfen bizi boyle taniyin? diye mi dolasacaksin yurtdisinda?

BUNA YANILTICI REKLAM DENIR

Ayrica kabul edelim ki o yarismalarda birinci olanlar pek de Turk kadinini temsil etmiyor. Benim etrafimda gordugum kadinlar hic oyle 90-60-90 degil. Kimi kandiriyorsun? Yarin bir gun turistler ulkemize gelip 1.60 boy 65 kiloda gercek Turk kadinini gordugunde ne cevap vereceksin? Bunun adina yaniltici reklam denir.

UZAYLILAR NEDEN KATILMIYOR?

Bir de kainat guzellik yarismasi duzenleniyor. Gercekten cok iddiali bir organizasyon. Kainat deyince insan en azindan birkac gezegenden katilim olur diye bekliyor tabiatiyla. Ama bir bakiyorsun yarismacilarin hepsi dunyali! Organizasyon guzel dusunulmus, vizyon genis ama katilim? Acaba uzaylilar bizim kainat guzellik yarismalarina niye ilgi gostermiyor diye hic dusundunuz mu? Benim aklima uc ihtimal geliyor: Ya boyle bir yarismayi seviyesizce ve kadina hakaret olarak gorduler, ya kafalarinin ustundeki o antenlerle cok fazla sanslarinin olmadigini dusunduler, ya da uzayli diye bir sey yok. Bence akla en yatkin ihtimal birincisi.

Cagri merkezlerinin acigini yakaladim

Hepimiz $ik $ik GSM, banka ve yayin platformlarinin cagri merkezlerini ariyoruz ve dakikalarca monuden monuye dolastiriliyoruz. Oncelikle firmalara bu zengin monuler icin tesekkur ediyorum. Gercekten insan hangisini sececegini sasiriyor, cok sagolun. Ama eger aceleniz varsa ve beklemekten telefonu parcalayacak seviyeye gelmek istemiyorsaniz yapmaniz gereken cok basit: For English press 9 diyor ya, iste ona basiyorsunuz. Ama ben Ingilizce bilmiyorum ki! demeyin, sakin olun. Cok cabuk panige kapiliyorsunuz, yapmayin. Birazdan Ingilizce bilmemeniz avantaja donusecek.

Evet, 9 a bastiysaniz monuden monuye suruklenmek yerine karsiniza dogrudan bir musteri temsilcisi cikiyor. Turist kacmasin diye herhalde, hemen bagliyorlar. Siz ortaokul Ingilizcenizle May fonn nambir... eee... iz... eee... fayf... tiri.... pardon, forro... seklinde meselenizi anlatirken bir sure sonra karsidaki gorevli bayginlik gecirecek gibi oluyor ve Boyle olmayacak, isterseniz Turkce devam edelim diyor. Siz de yalandan isteksiz bir tavirla Okey, normally i don t like to speak in Turkish, but, for you, it is okay... diyorsunuz. Yani diyorsunuz ki Tamam, normalde Turkce en sevmedigim dillerden biridir ama bu seferlik boyle olsun, sizin hatiriniz icin... Boylece dakikalarca bekleme $ikintisi yasamadan sorununuzu cozuyorsunuz, hem de anadilinizde. Bizzat denenmis ve sonuc alinmistir. Bu iyiligimi unutmayin.

http://beyinsizadam.net/turkiyede-bilim-neden-ilerlemiyor/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder