"Ağabeyimin 5 gün tutuklu kalmasının hesabını kim verecek?
Bunu nasıl temizleyeceksiniz?
Biz hata yaptık, yanlış yaptık diyecek 'kim' var?
Ne yazık ki kimse yok!" diyerek "hesap" soruyor, "yanıt" istiyordu.
Yer yer daha da öfkelenerek: "Ağabeyim suçsuz, ama yine tutuklandı" diyor,bir "sorumlu" arıyor; bir bakıma "Emniyet"ten, "savcı"dan, "mahkeme"den,kısacası "yargı"dan "şikâyetçi" olduğunu yana yıkıla belirtiyordu.
Cumhuriyet'te bu haberin daha ilk tümcelerini okurken; "öfke"sibakışlarından fışkıran, "isyan"ı saçlarından taşan gencecik bir insan,Volkan Çelebi beliriverdi karşımda.
O da tıpkı Bakan Çelik gibi "Ağabeyim suçsuz!" diye haykırmıştı, hem de birkez, bir gün değil; günlerce, aylarca."5 günlük" tutuklamayı "200" kez aşan yaklaşık "1000" gün içinVolkan'ın 2.Ergenekon davasından tutuklu ağabeyi, Kara Pilot Teğmen M.AliÇelebi' "32 ay" sonunda serbest bırakıldı.
Peki bu durumda, "yurttaş" Osman Çelik'in "5 günlük" tutukluluk hesabını bir"Devlet Bakanı" sorabiliyorsa, "yurttaş" M.Ali Çelebi'nin "1000 günlük" hesabını "da" sorması gerekmez mi?
Ne ki, M.Ali Çelebi'nin salıverilmesinin üstünden kırk gün geçtiği halde,"Devlet Bakanı" böyle bir soru sormadı.
Faruk Çelik, yalnızca "Çelik ailesi"nin "bakanı" mıdır?
Bir ülkede "hukuk"u; "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!" anlayışıylaalgılayan bir "Devlet Bakanı"nın varlığı; o ülkenin anayasasında yer alan"hukuk devleti" ilkesinin ne denli "ciddi"ye (!) alındığının bir örneğinioluşturmuyor mu?
Aslında bu "ikinci" bir örnek oluyor; biliyorsunuz, Ergenekon Davası'nın"Başsavcı"sı, Başbakan R.T.Erdoğan.
Ülkenin yönetimin başında böyle bir "Başbakan"ın olması; böyle bir "DevletBakanı"nın yönetimde yer alması, görevlerini sürdürebilmeleri; "hukukdevleti" ilkesinin "koruyucu"su olan "yargıç"lar arasında da, bu ilkeyeyeterince bağlı olmayanların varlığının bir "gösterge"si gibidir.
Dolayısıyla bu durumun, yargıçların karara varmasında büyük bir payı olan veanayasada yer alan "vicdani kanaat"in de "çoğu kez" devre dışı bırakılmasınaneden olduğundan söz edilebilir.
İşte bu tutumu ortaya koyan onca "örnek"ten birini de; Balyoz Davasının, 17Haziran'da yapılan duruşmasında, Türkiye'nin NATO'daki kordiplomatik birgörevlisi olan tutuklu Tuğgeneral Hakan Akkoç'un savunması oluşturdu.
Şöyle diyordu Tuğg. Akkoç: Brüksel'de "NATO Savunma Direktörü" görevimisürdürürken, şahsıma "resmi bir tebligat yapılmasını beklemeden", hakkımda"yakalama" kararı olduğunu avukatımdan duyar duymaz ve de "tutuklanacağımıbile bile" mahkemenize geldim.
Oysa, hakkında "yakalama kararı" ve "kaçmaniyeti" olan bir şüpheli veya sanıktan beklenen normal bir davranış, en kısazamanda "yurtdışı"na kaçmasıdır.
Eşim ve çocuklarımla birlikte yurtdışındaolan; tutuklanmam halinde ise "yaşam hakkım" ve "mesleğimin sona ereceği"nibilen; oysa, yurtdışında yaşamak için maddi ve manevi çevre, dost, arkadaşve "iş gibi" her türlü olanağa sahip olan "ben", yurduma dönüyorsam; neyedayanarak "kaçma şüphem" olduğuna "karar" verdiniz?
Kuşkusuz yanıt verilmesi zor bir soruZaten yargıçlardan da bir "yanıt" gelmedi.
Üstelik yalnız buna değil; Tuğg. Akkoç'un neredeyse bütünü sorulardan oluşansavunmasının hiçbir sorusuna yanıt verilmedi"İddia makamı" derseniz; onlara yönelik onca soruya karşın oradan da bir"ses" çıkmadıİnsanın içini titreten bu "sessiz"liği, Tuğg. Akkoç şöyle değerlendirdi:Gördüğüm kadarıyla mahkeme heyeti de iddia makamı da "susma hakkı"nıkullanıyorlar...
Evet, "susma hakkı"nı...
Sekiz-on dakikalık savunmasını, Tuğg. Akkoç yine bir soru ve buna verdiğiyanıtlarla noktaladı: "Neden mi buradayım!
Çünkü suçsuzum!;
Çünkü burası benim yurdum; toprağım; burada doğdum,burada öleceğim!"
Kuşkusuz Tuğg.Akkoç'un yüreği yana yana verdiği yanıtlardı bunlar.
Ve bu kez, Başkan'dan bir "ses" geldi: "Sorusu olan var mı?"
Kimin olabilirdi ki...
Oysa bütün bu olup biteni, "vicdani kanaat" ilkesinin önleyebileceğini insandüşünmeden edemiyor.
Ne yazık ki Ergenekon duruşmaları, bu "ilke"nin kullanımının yitirildiğinigösterdi.
Dolayısıyla "vicdan" anayasadan çıkarılmalı; "vicdansız" bir "anayasa"yapılmalı; sanırım R.T.Erdoğan'ın anayasasına da yakışır; uygun da olurgelecekteki Ergenekon'lar (!) için...
Ne dersiniz?
MERİÇ VELİDEDEOĞLUCumhuriyet
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Alimlerin mürekkebi, sehitlerin kanindan faziletlidir. Hadis-i serif
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder