1 Kasım 2012 Perşembe

Cüneyt Arcayürek: Gerçekler…

Cüneyt Arcayürek: Gerçekler…

Bu iktidar bu ülkeyi başkalaştırmaya çalışıyor.

19 Mayıs'lar, 23 Nisan'lar, 30 Ağustos zaferi, 29 Ekim Cumhuriyet'in ilan edildiği yakın tarihimizin görkemli günleri

takvimlerde göründüğü gün; RTE'nin yasakçı doğası ortaya çıkıyor.

AKP'li cumhurbaşkanıyla türbanlı eşinin, AKP'li başbakan ile bakanların, AKP'lileştirilmeye çalışılan ordunun, AKP hükümetince atanan komutanlarının yer aldığı devlet kadroları, o günleri kutlayacak ve fakat halk kutlamaları ancak ekranlardan izleyecek!

O günlerde sokak, sokakta Türk bayrakları ile İstiklal Marşı'nı, 10. Yıl Marşı'nı söylemek, Atatürk posterlerini taşımak  yassak!

Şimdi sormak gerekiyor: Cumhuriyet Bayramı'nda halkın sokaklarda yürüyüş yapmasını, bayramlarını dilediği gibi kutlamasını yasaklayan RTE kafasıyla, özgürlüklerin ileri demokrasilere yaraşır biçimde kullanılmasını sağlayacak bir anayasa hazırlanabilir mi?

Güldürmeyin insanı!

***

Yeni bir anayasa, Kürt  ve terör sorunlarına, sayıları giderek artan AKP modeli başka bir sorun eklendi.

Çözümlenemeyen, gizemini hâlâ muhafaza eden sorunlar… Bir dizi muamma!

Uludere'de halkımızın jetlerle bombalayarak öldürülmelerini emreden kimdi?

Suriye kıyılarında jetimiz düştü mü, düşürüldü mü?

Afyonkarahisar'daki mühimmat deposu nasıl veya kim ya da kimler tarafından patlatıldı?

Sorular hâlâ yanıtsız. Gerçek içerikleri bilinmiyor.

29 Ekim'de halkın Anıtkabir'e yürüyüşünü engelleyecek barikatları kimin kaldırmayı emrettiği son muamma.

Son demeçler, barikat muammasını renklendiriyor.

Almanya'ya giderayak Başbakan RTE, dedi ki, "Barikatları ben kaldırmadım".

İçişleri Bakanı da aynı havada.

Oysa günlerdir bir soru dolaşıyor: Peki o değil bu değil. Yahu barikatları kim kaldırdı, sorusuna siyaset de medya da yanıt arıyor.

Elbette haklı olarak diyeceksiniz ki, Çankaya'daki AKP'linin 29 Ekim'den iki gün önce Ankara valisine; "Bayram coşkusunu gölgeleyecek ortam doğmasına müsaade etmeyin. Esneklik gösterin, izin verin gitsinler" diye talimat verdiğini, Çankaya'daki resepsiyonda Cumhurbaşkanı'nın izniyle danışmanı Ahmet Sever açıkladı. Yetmez mi barikatı kimin kaldırdığı sorusunu yanıtlamaya?

Yetmiyor çünkü Başbakan "Cumhurbaşkanı valime talimat verdi mi, haberim yok" dedi.

Hayda! Buyrun yeni bir muammaya. Zira, cumhurbaşkanı valiye coşkuyu engellemeyin, hatta bırakın gitsinler dediğini açıklıyor. Hükümet başkanının Cumhurbaşkanı'nın bu davranışından haberi yok!.

Üstelik bu açıklamalar Başbakan'la bağlantılı tuhaf bir durumun ortaya çıkmasına da vesile oluyor.

RTE, vali ile olaylardan sonra konuştuğundan, bilgi aldığından söz ediyor velakin, valiye Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı gibi şu talimatı verdi mi diye sormak gereğini görmüyor.

***

Başbakan'ın kimi söylemleri bu ne perhiz ne lahana turşusu özdeyişini doğrulacak nitelik ve içerikte.

Hem Cumhurbaşkanı'nın valiye talimatından haberi olmadığının altını çiziyor. Hem de Cumhurbaşkanı'nın valiye talimat verdiğini doğrulayan açıklamalar yapıyor.

"Durumdan vazife çıkarma" kuralını anımsatarak doğrudan Çankaya'yı hedef alan, üstüne görev olmayan davranışlara girişme demeye gelen söylemlerle Çankaya'yı adeta uyarıyor: Devlette ikibaşlılık olmaz!..

***

Peki, Cumhurbaşkanı talimat vermedi. Başbakan kaldırın demedi.

Kim kaldırıverdi barikatları?

Devlet ve demokrat olmakla övünen bu adamlar….

…Cumhuriyet'e, Atatürk'e sevdalı halkın; Anıtkabir'e yürüyüşünü engelleyen barikatları kaldırdığını itiraf edemiyorlar…

Oysa gerçek, bu adamları kıskandıracak ölçüde, sade ve harikulade muhteşem!

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder