Safsata [( İng: Fallacy), (Osm; Kıyası-ı batıl)], bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan yanlış çıkarsamaların tamamına safsata denir. Safsatalar, ilk anda geçerli ve ikna edici gibi gözüken ancak yakından bakıldığında kendilerini ele veren sahte argümanlardır. Günümüz Türkçe'sinde safsata kelimesi kusurlu akıl yürütme anlamını kaybetmiş, yanlış inanç manasında kullanılır olmuştur. Oysa, safsata, insanın muhakeme yetisinin yanlış yönde kullanımıdır ve çoğu kez önyargı, eksik bilgi, batıl inançlar, duygusallık, yersiz göndermeler, acelecilik, özensizlik, genelleme, duygu sömürüsü, Türkçe'yi kötü kullanma gibi sebeplerden kaynaklanır. |
Akıl yürütüyorsun.
Argumanların var, kendince bir mantıksal akış var.
Ama vardığın yer tam bir bataklık.
Neden, neden acaba?
Çok basit.
Dinin kendisi doğrudan safsatadır da ondan.
Peki ya safsata nedir?
Hakaret mi?
Osmanlıca moda ya, öyle söyleyelim Kıyas-ı Batıl.
Yani hatalı kıyaslama, yanlış akıl yürütme.
Ben kendimce daha güzel bir tanım buldum.
Fikir kanseri.
Bazıları yanılıyor.
Benim dinim iyidir, öbürünün dini kötüdür, yanlıştır diye düşünüyor.
Oysa dinin her türlüsü aynıdır.
Her türden arguman, tez, hipotez, önerme sınanmaz, sağlaması yapılmaz.
Aslında din söz konusu olduğunda mutlak kabul katıksız iman şarttır.
Bu nedenle aslında ilahlardan geldiği söylenen bir sözün sağlamasını aramak günahtır, bidattır, yanlış ve haramdır.
Doğasında vardır, yani.
Sorgulanamaz, şüphe dahi edilemez.
Ya kabul eder, ya reddedersin.
Delil, kanıt aramazsın.
Arayana da hoş gözle bakmazsın.
Peki şimdi kim şehit kim niyazi?
IŞID savaşçıları mı, yoksa Şii savaşçılar mı?
Suudi askerleri mi, Husi savaşçıları mı?
Çok uzağa gitmeyelim.
Türk polisi ve askeri mi yoksa IBDA-C militanları mı?
Gerçek sana, bana, ona göre göreceli midir?
Yoksa evrenin her yerinde, her zaman aynı mıdır?
Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc) L2fSIJNoA0xfSNxA
Kızmak Yok: 84-KİM ŞEHİT?..
Melih Cevdet, Cumhuriyet'teki yazısında İran-Irak savaşını ele alarak ölen de öldüren de Müslüman... Bunların hangisi şehitlik mertebesine erecek diye bir soru atmış ortaya.
Gerçekten de Iran: savaşı Müslümanlık uğruna yaptığı savında, öyle ki bütün dünyaya İslâm devrimi ihraç etmek çabasında. Bu kafa ile büyük Atatürk'ün lâiklik ilkesine de saldırmakta. Allah'ın ve Peygamberinin sözü geçmez de Atatürk'ün sözü nasıl geçer demekte. Anlaşılıyor ki Humeyni kendisini dinin koruyucusu sanmakta. Oysa Kuran'da dini biz koruyacağız diye ayetler bulunmakta. İslâm dininin Humeyni'ce korunmasına hiç de gerek bulunmamakta... Ne var ki sen gel bunu Humeyni kafalılara anlat.
Gelelim Irak'a. Irak da Müslüman bir ülke. İran'ın saldırıları nedeniyle binlerce Müslüman kara toprağa girmekte. Humeyni ile Saddam Hüseyin zıtlaştıkça vurulup toprağa düşen Müslümanlar her iki tarafta da artmakta... Şimdi bunların hangisi şehit olacak? İşte üzerinde durulması gereken soru bu. İki Müslüman toplum birbirine girmiş. İkisinden de ölenler var. Bunlardan hangisi şehitlik mertebesine varacak ve cennete gidecek? Düşünülmesi, üstünde durulması gereken bir soru değil mi?
İslam Peygamberi, müşriklere karşı savaşta ölen müminlerin şehit olacağını, ölünce cennette ağırlanacağını belirtmişti. Ama kendisinden sonra Müslüman'ın Müslüman'a kılıç çekeceğini aklından bile geçirmediği için bu konuda söz söylememişti. Ne var ki kendisinden birkaç yıl sonra Hz. Ali ile Muaviye birbirine girdi. Yüzlerce, binlerce Müslüman din uğruna, şehitlik uğruna birbirlerinin kanına girdiler. Bu savaşlarda İslam Peygamberinin en yakınları öldü ve bunlara şehitlik mertebesi bile çok görüldü.
Müslüman'ın Müslüman'la savaşında ölenlerden hangisinin şehit olacağı konusu Timurlenk'in de kafasını kurcalamış olacak ki Yıldırım Beyazıt ile yaptığı Ankara savaşından sonra din bilginlerine sormuş: "Osmanlı da Müslüman olduğu gibi biz de Müslüman'ız. Bu savaşta ölen de Müslüman, öldüren de Müslüman... Her iki yandan ölenler de var, öldürenler de var. Bunlardan hangisine şehit diyeceğiz?"
Din bilginleri öyle yanıt vermiş ki Timurlenk'in beğenisini kazanmışlar. Din bilginleri diyesi ki "Tanrı'yı yücelten askerler şehittir."
Hadi çık çıkabilirsen işin içinden. Bu durumda Timurlenk'in askeri savaşı kazandığı için, Tanrı'nın adını yücelten asker oluyor ve dolayısıyla Timurlenk'in askerlerinden ölenler şehitlik mertebesine eriyor. Osmanlı'dan ölenler, yaralananlar ise ne şehit ne gazi...
Gelelim İran-Irak savaşında kimlerin şehit olacağına. İki liderin birbirlerine olan husumetleri yüzünden ölüp de toprağa girecek olanlara dense dense: "Ne şehit oldu ne gazi, boşu boşuna gitti Acemle Arabi" denebilir.
Yoksa şöyle mi düşünmeli, haklı bir savaş uğruna ölenleri şehit sayabiliriz. Bu takdirde Müslüman olmayanların savaşında ölenler için ne diyeceğiz? Bu gün Hitler'in, Mussoli'nin haksız saldırıları karşısında kendi yurtlarını savunmak için ölenlere ne demeli? Karışık bir sorun değil mi?
Derine dalmayalım mı? Bu işe karışmayalım mı? Zaten istedikleri de bu değil mi?
Özgür Gaziantep, 5 Eylül 1986
85. KALIPLAŞMIŞ DÜŞÜNCE
a45UyF587661-150505141045 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2015/05/05 15:47 6 64 1 undefined kemalistiz@googlegroups.com
Bir Dusun icinde Bir Dus...
. . . . . .
Alnina konsun bu opus!
ve, simdi senden ayrilirken,
Itiraf edeyim ki-
Gunlerimi bir dus
Sayarken yanilmiyorsun;
Ama, Umut gitmisse uzaklara
Bir gece ya da bir gun
Bir goruntude ya da bir seyde olmaksizin
Fark eder mi bu yuzden?
Butun gordugumuz ve gorundugumuz
Yalnizca bir dusun icinde bir dus.
. . . . . .
Kirilan dalgalarin dovdugu bir kiyinin
Haykirislari icinde duruyorum:
Ve altin kum taneleri
Tutuyorum avucumda-
Ne kadar az! Ama nasil da
Suzuluyorlar parmaklarimin arasindan derinlere
Ben aglarken - ben aglarken!
Ah Tanrim! Daha $iki
Tutamaz miyim onlari?
Ah Tanrim! Tekini bile kurtaramaz miyim acimasiz dalgadan?
Bir dusun icinde bir dus mu
Butun gordugumuz ve gorundugumuz?
EDGAR ALAN POE
Ali Imran suresinin 7.ayeti de Risale-i Nur a ve Nurculara isaret edermis, bu ayetin Risale-i Nur ve Nurcularla ilgili kismi;
O nun yorumunu bir Allah, bir de ilimde ileri gitmis olanlar bilirler anlamindaki cumleymis.
Said-i Nursi ye gore: Ayetteki ilimde ileri gidenler sozuyle anlatilmak istenen: Risale-i Nur ve onun sakirtleri, yani Nurculardir
Buna gore ayetin anlami su oluyor:
O nun yorumunu bir Allah, bir de Risale-i Nur ve Nurcular bilir
Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.
Yasam korkusu ya da olum korkusu ya da kor inanc temeli uzerinde bir Tanri kavramini kabul edemem.
Size kisisel bir Tanri olmadigini kanitlayamam, ama onun hakkinda konusuyor olsaydim bir yalanci olurdum.
I cannot accept any concept of God based on the fear of life or the fear of death or blind faith.
I cannot prove to you that there is no personal God, but if I were to speak of him I would be a liar
Albert Einstein; from Ronald W.Clark, Einstein: The Life and Times, New York: World Publishing Company, 1971, p.622.
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder