Rıfat Serdaroğlu: ÇANTALIK BAKANLAR
Bakan vardır, milletinin emrindedir, işini yapar, sorumluluklarının bilincindedir. Görev süresi içinde çalışır çabalar, elinden geldiği, bütçe olanaklarının elverdiği ölçüde hizmet etmeye çalışır.
Bakan vardır, çanta gibi taşınmak içindir. Bakan yetkilerine ihtiyacı olan yetkisiz kişilerin ayıplarını örtmek için çanta gibi kullanılır…
Geçmiş Bakanlar Kurulunda bu işi, genellikle Çikolata tepsilerinde ve elbise kılıflarında bağış kabul eden Bakan Bağış kullanılırdı.
Önce Först Leydi Emine Hanımın gideceği yerde bir devlet işi yaratılırdı, Egemen Bakan oraya gitmek için görevlendirilir ve devletin uçağı kendisine tahsis edilirdi.
Sonra başta Emine Hanım olmak üzere, Özel Kalem Müdürü, korumaları eş-dost devletin uçağına doluşurlar, bedavadan gider gelirlerdi.
Hatta bir keresinde Emine Hanıma sürpriz yapıp, yerden 7500 metre yükseklikte pastalı ve "Helal Şampanyalı" yaşgünü partisi bile düzenlemişlerdi…
Şimdiki Çantalık Bakan ise Sema Ramazanoğlu! Dönemin Başbakanı Erdoğan'ın doktorunun eşi, eski Bakanının da kardeşi!
Sakarya Üniversitesi "Uluslararası Disipliner Kadın Çalışmaları Kongresi" düzenleyip, Först Leydi' yi konuşma yapmak üzere davet etti.
Bu andan itibaren olay şöyle gelişti;
Doğduğu günden beri, komşularının altın günlerine bile helikopterle giden Bakan Sema Ramazanoğlu'na bu kongreye gitmesi için Emniyet Genel Müdürlüğünün OBA isimli helikopteri tahsis edildi.
-Helikopter, uçuş saatinden önce geldi, konuklarını beklemeye başladı.
-Först Leydi Emine Hanım ve ekibi helikoptere yerleştiler. Bakana yer kalmayınca, korumalardan birini indirip, Bakanı bindirdiler. Först Leydi, helikopterin küçüklüğüne bozuldu ve "derhal büyütülsün" emrini verdi!
-Helikopter kalkış yaptı ve yaklaşık 1 saatlik uçuşla, Sakarya'ya ulaştı.
Först Leydinin konuşma yapacağı salona en yakın olan bir okulun bahçesine iniş yaptı. Okul bahçesinin temizliği bir gün önceden yapılmıştı. Güvenlik önlemleri üst seviyedeydi.
"Gavat" kelimesini devlet ağzına yerleştiren Vali, Först Leydiyi karşıladı.
Tüm Askeri ve Resmi Erkân orada hazır ve nazırdı!
-Ankara'dan gelen zırhlı araçlara binildi ve iki yanı polisle çevrili yoldan üniversiteye gidildi.
Öğrenciler üniversiteden uzaklaştırılıp, salon AKP'liler tarafından doldurulmuştu. Üniversiteden ayrılmamakta direnen 5 öğrenci derhal tutuklanmıştı.
-Emine Hanım, danışmanlarının hazırladığı konuşmayı zorla da olsa okudu.
Başta Rektör olmak üzere onlarca Profesör, Doçent ve Öğretim görevlileri ayakta alkışladılar!
-Çıkışta, AKP'li Bayanlar, Emine Hanımın etrafını sardılar ve 5 inci torununun doğumundan dolayı Först Leydiyi kutladılar. Dönüşe geçildi!
-Helikopter, içi ısıtılmış olarak beklediği için derhal kalkış yapıldı ve 1 saatlik uçuşla tekrar kalktığı yere indi…
Bu seyahatin Türk Devletine yaklaşık olarak kaça mal olduğunu hesaplayalım;
-Helikopterin 1 saatlik kira bedeli= 2000 Avro. Gidiş-geliş bekleme dâhil 10 saat.
10x2000 Avro=20.000 Avro. Yani yaklaşık 65000 TL. Gerçi özel sektörde bu büyüklükte kiralık bir helikopter bulamazsınız ya!)
-Bin adet polis memurunun fazla mesai ücreti, benzin paraları, kumanya masrafları ve Ankara'dan boş gelip, boş dönen geri dönen zırhlı arabaların masrafı, adambaşı yaklaşık 200 TL. 1000x200TL= 200.000 TL. (Araçların yıpranma payı bedelleri hariç)
Peki, Mithatpaşa Endüstri Meslek Ortaokulu Biçki-Dikiş bölümünü terk eden Först Leydinin bu seyahat masrafları karşılığı, Sakarya Üniversitesi ve Türk Devleti ne kazandı? Koskoca bir hiç…
Şimdi, Först Leydiyi davet eden Rektör Efendiden ve ayakta alkışlayan yüzlerce bilim insanından şu soruların yanıtını istemek hakkımız değil midir;
-Eğer Emine Hanım, Cumhur'un Başı'nın eşi olmasaydı, onu konuşma yapmak üzere yine üniversitenize davet eder miydiniz?
-Size, "Cumhur'un Başı'nın eşini davet edin" diye bir baskı yapıldı mı?
-Emine Hanım'ın hangi bilgisinden, hangi deneyimlerinden yararlanmak istediniz?
Lütfen aldığınız eğitimi, okuduğunuz kitapları, akıttığınız göz nuru ve alın terini, sizleri yetiştiren Hocalarınızı, katıldığınız uluslararası bilimsel toplantıları, sunduğunuz makaleleri düşünün, sonra aynaya bakın ve öyle yanıt verin…
Güneydoğu'da devlet-millet düşmanlarıyla savaşırken ağır yaralanan zavallı yavrularımız! Kaçak Sarayın helikopterle işi bitince, gelip sizi alacak ve hastaneye yetiştirecek! Telaş etmeyin! Öyle yan gelip yatmayın yahu!
Ölün biraz, ölün…
a45UyF587661-151217110123 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2015/12/15 14:00 1 39 undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com
Visita Interiora Tellus Rectifacando Inveniens Occultam Lapidem. (VITRIOL)
Dunyanin merkezini ziyaret et, orada gizli tasi bulacaksin (her insanin hakikati kendi icinde bulacagini anlatir)
Latin Atasozu
Risale-i Nur okumak veya yazmak alim olmak icin yeterlidir, baska bilgiye gerek yoktur
Said-i Nursi Nur Meyveleri adini verdigi yazisinda.
Guzelligin Yarismasi Mi Olur?
24 Temmuz 2013
Dirsegi burna degdirme yarismasi bile guzellik yarismasindan daha heyecanli. Cunku guzellik tamamen genetik. Yarisma oncesi yapilan kamplarda kizlar roportaj veriyor, Iddialiyim cunku cok calistim diyor. Neyine calistin? Genlerinle mi oynadin?
Guzellik yarismalarinin mantigini anlamakta zorluk cekiyorum. Guzellik dedigin Allah vergisi, uzun boyluluk gibi bir sey. Dirsegi burna degdirme yarismasi bile daha heyecan verici ve surprizlere acik.
Guzellik, Mendel kanunlariyla alakali. Yani anne guzel, baba yaki$ikliysa kiz guzel olur. Anne guzel degil, baba yaki$ikli ise kiz gene guzel olur. Anne guzel degil, baba yaki$ikli degilse kiz yine de guzel olur. Cunku kizlar genelde guzel olur. Erkekler oyle degildir mesela, erkeklerin cogu cirkindir.
Yani olay tamamen genetik. Heyecan yapmaya gerek yok, cunku bir insanin guzel olup olmayacagini dogumundan dokuz ay onceye denk gelen bir yaris belirliyor. Isi ciddiye alip bir de yarisma oncesi otellerde kamp falan duzenliyorlar. Kiz roportaj veriyor: Iddialiyim cunku cok calistim... Neyine calistin? Genlerinle mi oynadin?
En bayildigim kisim birinci secilen guzelin yaptigi konusma... Ulkemi en iyi sekilde temsil edecegim, gercek Turk kadinini gorecekler, bizi cok yanlis taniyorlar diyor. Nasil yanlis taniyorlar mesela, 95-65-110 olarak mi biliyorlar bizi? Sen mi bu imaji duzelteceksin? Ya biz Turkler ozumuzde 90-60-90 izdir, lutfen bizi boyle taniyin? diye mi dolasacaksin yurtdisinda?
BUNA YANILTICI REKLAM DENIR
Ayrica kabul edelim ki o yarismalarda birinci olanlar pek de Turk kadinini temsil etmiyor. Benim etrafimda gordugum kadinlar hic oyle 90-60-90 degil. Kimi kandiriyorsun? Yarin bir gun turistler ulkemize gelip 1.60 boy 65 kiloda gercek Turk kadinini gordugunde ne cevap vereceksin? Bunun adina yaniltici reklam denir.
UZAYLILAR NEDEN KATILMIYOR?
Bir de kainat guzellik yarismasi duzenleniyor. Gercekten cok iddiali bir organizasyon. Kainat deyince insan en azindan birkac gezegenden katilim olur diye bekliyor tabiatiyla. Ama bir bakiyorsun yarismacilarin hepsi dunyali! Organizasyon guzel dusunulmus, vizyon genis ama katilim? Acaba uzaylilar bizim kainat guzellik yarismalarina niye ilgi gostermiyor diye hic dusundunuz mu? Benim aklima uc ihtimal geliyor: Ya boyle bir yarismayi seviyesizce ve kadina hakaret olarak gorduler, ya kafalarinin ustundeki o antenlerle cok fazla sanslarinin olmadigini dusunduler, ya da uzayli diye bir sey yok. Bence akla en yatkin ihtimal birincisi.
Cagri merkezlerinin acigini yakaladim
Hepimiz $ik $ik GSM, banka ve yayin platformlarinin cagri merkezlerini ariyoruz ve dakikalarca monuden monuye dolastiriliyoruz. Oncelikle firmalara bu zengin monuler icin tesekkur ediyorum. Gercekten insan hangisini sececegini sasiriyor, cok sagolun. Ama eger aceleniz varsa ve beklemekten telefonu parcalayacak seviyeye gelmek istemiyorsaniz yapmaniz gereken cok basit: For English press 9 diyor ya, iste ona basiyorsunuz. Ama ben Ingilizce bilmiyorum ki! demeyin, sakin olun. Cok cabuk panige kapiliyorsunuz, yapmayin. Birazdan Ingilizce bilmemeniz avantaja donusecek.
Evet, 9 a bastiysaniz monuden monuye suruklenmek yerine karsiniza dogrudan bir musteri temsilcisi cikiyor. Turist kacmasin diye herhalde, hemen bagliyorlar. Siz ortaokul Ingilizcenizle May fonn nambir... eee... iz... eee... fayf... tiri.... pardon, forro... seklinde meselenizi anlatirken bir sure sonra karsidaki gorevli bayginlik gecirecek gibi oluyor ve Boyle olmayacak, isterseniz Turkce devam edelim diyor. Siz de yalandan isteksiz bir tavirla Okey, normally i don t like to speak in Turkish, but, for you, it is okay... diyorsunuz. Yani diyorsunuz ki Tamam, normalde Turkce en sevmedigim dillerden biridir ama bu seferlik boyle olsun, sizin hatiriniz icin... Boylece dakikalarca bekleme $ikintisi yasamadan sorununuzu cozuyorsunuz, hem de anadilinizde. Bizzat denenmis ve sonuc alinmistir. Bu iyiligimi unutmayin.
http://beyinsizadam.net/turkiyede-bilim-neden-ilerlemiyor/
lukasaluka@gmail.com
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder