Nevzat Evrim Önal : Din hocası Yobaz Recep
14/06/2016 Salı
Başlık kinaye değil. Ben ortaokul ve liseyi Beşiktaş Atatürk Anadolu'da okudum ve din derslerimizin hemen hepsine giren öğretmenin adı Recep'ti. Nasıl matematik hocası "matematikçi" idiyse, Recep de "dinci"ydi ve nasıl bir hocamızın lakabı "Komando" idiyse, Recep'inki de "Yobaz"dı.
Türkiye'nin dinselleşmesi konulu alçalma operasının henüz kanlı uvertürü çalınıyordu o yıllarda. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Çetin Emeç, Uğur Mumcu'nun ardından şeriatçı şerefsizler Sivas'ı yakmıştı. Öfkemiz, ergenlik isyanımızı dinsel otoriteye yöneltti ve onun en yakınımızdaki temsilcisi Recep'ti çünkü diğer dincilerden daha saldırgan, daha az takiyyeciydi.
Öte yandan işler bugünkü gibi değildi, rahattık. Madem din dersi zorunluydu, madem çoğumuzun inanmaktan çoktan vazgeçtiği dogmayı ezberlememiz bekleniyordu, o zaman o derste dogma sorgulanacaktı. Satır satır altını çizerek okuduğumuz, Yobaz Recep'e inat sıranın üzerine koyduğumuz Turan Dursun'un Din Bu eserinin alt başlığı "Tabu Can Çekişiyor"du ve gerçekten öyle zannediyorduk. Yeri geldiğinde öğretmenler odasında Yobaz Recep'le Nisa suresinin 34. ayetini tartışıp, diğer hocaların önünde "buna inanıyorsanız yobazsınız" diyebiliyorduk; sonuçta neredeyse aynı şeyi Nurseli İdiz televizyonda söylüyor ve kıyamet kopmuyordu.
Ne var ki, sadece rahat değil fazlasıyla bireyseldik ve dinselleşmenin politik bir mesele olduğunu kavrayamadık. Yobaz Recep'e etmediğimizi bırakmadık ama lisede de, sonrasında da örgütlenmekten uzak durduk. Ateist dışavurumculuğumuzla öncü birer örnek olduğumuzu ve daha önemlisi "yapmak" ya da "örgütlemek" değil "olmak"ın yeterli olduğunu sanıyorduk. Sonuçta herkesin aklı vardı ve biz nasıl okuyup aydınlandıysak herkes okuyup aydınlanmalıydı. Zaten dincilik bizim için öylesine mide bulandırıcı bir şeydi ki, bir insan dinciyse bunun kişiliği ve aklında bir takım bozukluklar olduğunun göstergesi olduğunu düşünüyorduk. Bu insanların oluşturduğu karanlık yığınla mücadele etmeye tenezzül etmiyor; sadece yaptıkları bazı çarpıcı salaklık veya alçaklıklarla alay ediyorduk.
Bu yanlış kanı bugün, halen çok yaygın. Bu yüzden Pazar gecesi on binlerce insan "hayvan babandır" diye tvit attı ama TRT'nin kapısına yığılıp hesap soran olmadı.
Bu arada, biz Yobaz Recep'le dalga geçerken yobazlar kanser gibi örgütleniyordu. Bunu seziyorduk, rahatsızdık ama bir yandan da tuhaf bir "bize bir şey olmaz" hissi içindeydik. Öyle ya, burası alelade bir Orta Doğu ülkesi değil Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetti, en kötü ihtimalle asker şeriat gelmesine izin vermezdi. Bu akılsızlığımızla ne zorunlu din dersine, ne imam hatiplere dokunmayan, İslami sermayeye müdahalesi asker kantinlerine Ülker gofret sokmamaktan ibaret olan kıytırık 28 Şubat'ı bitiş düdüğü sandık ve Pokeimam animasyonlarıyla (*) kutladık.
Sonra kriz çıktı, AKP iktidara geldi, Yobaz Recep de müdür oldu; şimdi liselerde İslami dogmaya karşı durmak için ergen cesaretinden çok daha fazlası gerekiyor.
Ve buna rağmen bugün ülkenin bütün önemli liseleri bir bir isyan bayrağı açıyor.
İslamcı alçaklar ya hala anlamadılar, ya da anladılar da üstüne giderlerse büyüyeceği için aptala yatıyorlar; ama bu çok, çok önemli bir gelişme. Bu ülkenin eğitimli, nitelikli emekçileri esasen kolej, Anadolu lisesi ve fen liselerinden çıkar. Para babası cahil patronlar şirketlerini emanet edecekleri vekillerini buradan devşirir ve geri kalan on binler de ülkenin beyaz yakalı emekçileri olur. Patron tayfası bu insanların emeğine muhtaçtır çünkü bu insanlar olmadan mimari projeler çizilemez, bilgisayar kodları yazılamaz, üretim planları oluşturulamaz, reklam kampanyaları yapılamaz.
Ve şu anda, ülkenin 5-6 yıl sonraki eğitimli emekçi kuşağını oluşturacak gençler, bizim lise yıllarımızdan çok daha sert bir karşı karşıya geliş döneminde hep birlikte şeriatçı karanlığa isyan ediyor. Eğer destek vermezsek, henüz eğitimli emeklerinden gelen maddi güce sahip olmayan bu gençleri diktatörün karşısında yalnız bırakırsak, tarih sayfalarına Türkiye'nin en kafasız kuşağı olarak geçeriz.
Yere batasıca patron düzeni şeriatçı karanlıktan vazgeçemiyor, ama bizden hiç vazgeçemez. O yüzden şeriatçı karanlığı nasıl reddediyorsak, yarım yamalak bir uzlaşmayı, ikinci bir 28 Şubat aldatmacasını da reddetmeliyiz. Zorunlu din dersleri kaldırılmalı ve yasaklanmalı. Bütün imam hatipler kapatılmalı. Diyanet İşleri Başkanlığı lağvedilmeli.
Üstünü sonra konuşuruz…
@nevzatevrimonal
www.facebook.com/nevzatevrimonal
(*) Yine de komiktir bunlar, unutulmasınlar: İmam vs. Sayko Kemal [E1] ve Pokeimam [E2]
[E1]https://www.youtube.com/watch?v=i6KO_qKS0dc
[E2]https://www.youtube.com/watch?v=qB36N2h6j3U
a45UyF587661-160614122026 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/06/14 13:00 1 39 1923atamizindeyiz@googlegroups.com
SIMGELERDE YUZLER
. . . . . .
Bir i$ik ustunde gelir
Gelir o
Isirsin
Seversin yeri gogu
Uyanmis tutsaklar cagrisina dek.
Dolar da
Dolar da yuregine tohumlarin davranisi
Uzarsin
Bir anidan bir gelecege govermiscene.
Gelir de bir uykusuza su
Gelir bir orman uyanik yellerden.
Gider hele
Yildizlarin
Gider hele gollerin yalnizligi
Kalirsiniz
Yaptiklarinizla yuz yuze, cirilciplak.
Almistiniz
Vurmustunuz
Ovalar basak cogalimiyla doluydu,
Derelerde vardi bilinmez anilarin gucu
Agaclarin yemisleri sizin agirliginizdaydi,
Calmistiniz
Oldurmustunuz cunku.
Bir sorgu gunu degil anlamak gunu
Gozleriniz acilsa
Maviden
Acik kalsa agziniz kandan simdi
Sizi bagislamaz yeralti otlari bile
Almaz yilan uykulari bile duslerinizi sizin
Siz dikeysiniz, siz hamsiniz.
Fazil Husnu DAGLARCA
Din, dunya hayatini tanzim ve dunyayi iyi ve adilane idare etmek icin gonderilmistir.
Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.
Soner Yalcin: Bir ateistin hafizlik gunleri
1 Sub, 2015
AZIZ NESIN 100 YASINDA
Gulmecenin dahi ustasi... Buyuk yazar... Zindanlara, surgunlere, issizlige, tehditlere ragmen tum yasami-mucadelesi tutarlilik, kararlilik ve direnmeyle gecen aydin...
Guc donemlerin cesur devrimcisi... Zekasi, dili ve kalemi keskin muhalif... Maddi olanaklarini kimsesiz cocuklarin egitimine harcayan humanist egitimci... Ulke sevdalisi... Gercek adi Mehmet Nusret olan Aziz Nesin in cocuklugu Cumhuriyet in dogum hikayesine benzer. Iste gozyaslari icinden gecen cocuklugunun hikayesi...
Zorluklar icinde gecen cocukluk...
Ilk inanc kirilmasi ne zaman oldu?
Uc yasindaki kiz kardesinin ayaklari tutmuyordu. Hastaligin adi, besinsizlikten-bakimsizliktan ileri gelen kemik hastaligi, rasitizm idi.
Yalniz adini isittikleri doktor, ulasilmaz luks yaratik gibiydi.
Olen cocuklar icin Allah verdi, Allah aldi denilirdi.
Hekimden, ilactan cok once iyi besin, bol yiyecek olsaydi kardesi iyi olacakti. Ama para yoktu. Para odenmeden yapilabilecek tum kocakari ilaclari denendi.
Annesine ogut verdiler:
Aksam ezani okunacagi sirada, cocugu mezarliga goturup, bir mezar tasinin dibine birakacaksin. Hic arkana donup bakmadan, bir damla gozyasi dokmeden, evine geleceksin. Arkanizdan gelen bir baskasi cocugu alip eve getirecek...
Her gece Ikbal, kizini kucagina alip, oglunun elinden tutup, Merkezefendi Curukluk Mezarligi na gitti.
Bu kisa kadar surdu. Bir kez bile, ne annesi donup arkasina bakti, ne de kiz kardesi agladi.
Bir gun...
Babasi Abdulaziz, bir elma uzatti; Bak oglum bu elmalari Allah sana gonderdi, dua et!
Kiz kardesi babasinin kucaginda kucucuk tabutla cikip gitti. Anlayamadi; babasi
kiz kardesini kara kutu icinde mezarliga birakacak; o da mezarlikta iyi olup, kosa kosa eve donecek...
Yillar sonra, Gozyaslarinin icinden gecip geldim, beni mizahci yapan hayatimdi... diyecekti.
RABBIKE FERGAB
Yas siniri yoktu; yuruyebilen her cocuk okula gidiyordu...
Okul camiye biti$ik kucuk odaydi.
Dort yasindaydi Sibyan Mektebi ne gittiginde. Ilk fesini o zaman giydi.
Ogretmeni mahallenin imamiydi. Rahle onunde bagdas kurup, elifbe cuzu okudu. Namaz surelerini ezberledi.
Bir gun... Ve ila rabbike fergab der demez basindaki fes havalandi. Fesi hocanin sopasinin ucundaydi. Eve gidince agladi; Hoca fesimi aldi. Annesi, Masallah!.. Oglum fergab a gelmis diye sevincle oglunu optu.
Tore oyleydi. Hoca, aileye cocuklarinin yetistigini boyle bildiriyor ve hediye bekliyordu. Bir tepsi baklava karsiliginda, fes geri alinirdi. Annesi bir tepsi borek yapip gonderdi. Mehmet Nusret, yoksulluklarindan dolayi bir tepsi baklava goturemedigi icin cok uzuldu.
Kucuktu... Bes bucuk yasindayken babasiyla ilk kez teravih namazina gitti. Secdeye basini koyup kaldiramadi; uyuyakalmisti...
GALIP HOCA
Sekiz yasindaydi...
Babasi, bir cuma namazina gittiklerinde Geredeli Ali Galip isimli biriyle tanistirdi. Arapca, Farsca, Fransizca ve yuksek matematik bilen, bir Rifai ve Kadiri dervisiydi...
Sairdi; mahlasi, Galib-i Nihani idi.
Mars bile besteliyordu. Hattat ti...
Zamanina gore cok ilerici bir adam oldugu icin, ne hocalarla ne de seyhlerle uyusabilmisti. Bu yuzden isi gucu yoktu.
Kasimpasa nin Curukluk Tekkesi nin kucuk odasinda kaliyordu.
Topugu yirtik corapli, tabani delik ayakkabili, yari ac yari tok bu derya adam parasi olmadigi icin hamama gidemediginden cogu zaman bitlenirdi.
Mehmet Nusret i iste bu Galip Amca si okuttu.
Ilk ondan ogrendi okuma yazmayi. Sonra Arapca ya basladilar; Emsile, Bina, Maksut...
Husn-u hat yani guzel yazi, kaligrafi ogrendi.
Hesap, hendese (aritmetik-geometri) ogrendi.
Ve Kur an okuma ilmi/tecvit ogrendi.
Galip Amcasi nargile tiryakisiydi; dersler kahvehanelerde de surdu gitti:
-Ketebe yi cek...
-Bab lari say...
-Zekere nin ism-i faali?..
Bu arada...
Galip Amcasi kahvedekilere Sokrates i, Eflatun u, Aristo yu anlatiyordu.
Mevlana diyordu; Haci Bektas Veli diyordu; Ibn-i Haldun diyordu.
Sonra donup Mehmet Nusret e, Musel-les-i mutesaviyuladla (eskenar ucgen) ciz diyerek derse devam ediyordu.
Bir gun... Neredeyse denize dusuyordu. Galip Hoca o gunden sonra cimnastik derslerine baslayacakti; daha cevik olmasi icin! Fakat...
Babasi bozuldu; cimnastik kafirlikti!..
Galip Amcasi bunu duyunca kizdi;
Farsca derslerini birakti, Fransizca ogretmeye basladi!
SIS BASTIRDI
Mehmet Nusret hafiz oldu.
Cubbe giydirdiler; basina sarik bagladilar. Kasimpasa Buyuk Cami de ogle namazlarindan sonra Kur an okudu.
Dinleyenler agladi ve tecvit bilmesine sasirdi.
Hafizdi ama yasi kucuktu...Oyle ki annesi oruc tutmasini istemiyordu. Babasi bile, sadece ramazanin ilk ve son gunu oruc tutmasina izin verdi. Oysa o, cocuklugunda aksatmadan oruc tuttu. Ve...
Ramazan da kimi gunler tekkede zikire katildi.
Ustunde beyaz bir entari, bir hirka, basinda tepesi tugrali bir arakiye vardi. Semahanenin ortasinda on tane dervis donuyordu; iclerinden biri Mehmet Nusret ti.
Dervisler; yanaklarina uclari sivri sis batiriyordu. Batiranlardan biri, Mehmet Nusret ti.
Cocuklugunu hic yasayamadi. Cember cevirmedi; zipzip, bilye almadi eline: ucurtma ucuramadi, korebe, elbende, uzunesek, birdirbir oynayamadi. Cocuk olmus tek bir gunum yok diyecekti yillar sonra...
EVDEKI TARTISMALAR
Hep define arayan babasi, II. Abdulhamit hayraniydi. Mustafa Kemal i sevmiyordu ve Kor Kemal diyordu! Cevresi de oyleydi; bagli oldugu Curukluk Dergahi seyhinin oglu Ankara daki millicilerle savasmak icin Kuvay-i Inzibatiye yazilmisti.
Oysa Galip Amcasi, Kuvayi Milliye den yanaydi. Garplilasmadan yanaydi. Medeniyetten yanaydi.
Yillar sonra soyle diyecekti: Galip Amca olmasaydi beni okutup yetistirmeseydi, ben bugunku ben olamazdim.. Anama ve ona cok borcluyum...
Annesi, oglunu hukumet mektebine ( Mekteb-i Iptidaiye ya da Iptidai Mektebi ) vermek istiyordu. Babasi ise hukumetten gelen her seye karsi idi. Oglu, hafiz, dervis ya da sarikli hoca olacakti.
O donem, tenassur yani Hristiyan olmak , diye bir soz vardi; babasina gore hukumet mektebine gidenler, tenassur ediyor/ kafir oluyorlardi...
Osmanli bitmis, Cumhuriyet kurulmustu...
Babasi nasil kizmasin; Curukluk Tekkesi seyhinden postnisin icazeti almisti; yani kendisi tekke kurabilecekti. Tam kuracakken Cumhuriyet tekkeleri kapatti!..
VE CUMHURIYET
Cumhuriyet, yillardir issizlik ceken Galip Hoca yi Gebze nin Balcik Koyu ne ogretmen atadi. Ogrencisi Mehmet Nusret de Cumhuriyet sayesinde ilk parasini kazandi: 50 kurus!
Yasaya gore, imamlar sinavdan gececek ve sinavi veremeyenlerin imamligi alinacakti. Mehmet Nusret, Kasimpasa pazar yerinin dibinde bir caminin imamina haftada 50 kurusa Tevcit ve Arapca ogretmeye basladi.
Cumhuriyet, Mehmet Nusret in yasamini kokten degistirdi; 1924 te Istanbul Suleymaniye deki devlet okulu Kanuni Sultan
Suleyman Iptidai Mektebi ne ucuncu siniftan basladi.
Ressam olmak istiyordu... Annesi ise deniz subayi olsun istiyordu...
12 yasinda annesini veremden kaybetti. Son sozu; Oglum yatili okuyor, gozlerim acik gitmeyecek oldu...
Darussafaka...
Ve Kuleli Askeri Lisesi...
Mehmet Nusret subay cikti.
Zamanla Aziz Nesin oldu...
Mehmet Nusret oldu Aziz Nesin yasiyor
1935- Kuleli Askeri Lisesi ni bitirip Harp Okulu na gecti.
1937- Astegmen oldu.
1939- Askeri Fen Tatbikat Okulu nda okurken bir yandan da Istanbul Guzel Sanatlar Akademisi ogrencisiydi.
1940- 3. Kolordu Istihkam Taburu nda takim subayi olarak Muratli ya gitti. Evlendi.
1941- Trakya da cadirli ordugahta gorev yapti.
1942- Erzurum a atandi.
1942- Ustegmenlige yukseldi; Kars a atandi. Ilk cocugu Oya dunyaya geldi.
1943- Ikinci cocugu Ates dunyaya geldi.
1944- Safranbolu ya atandi. Safranbolu dan Istanbul a gelip Rami Kislasi na yerlesti.
Yolda keci satip erlerine yiyecek aldigi ve iki askerine kanunsuz izin verdigi icin gorevini kotuye kullanmak sucundan 3 ay 10 gun hapse mahkum edilerek ordudan cikarildi.
1945- Istanbul Nuruosmaniye de bakkallik yapti.
1945- Karagoz gazetesinde ve Yedigun dergisinde redaktorluk ve yazarlik yapti,
1945- Tan gazetesinde kose yazarligina basladi. Gazetenin tahrip edilmesiyle issiz kaldi.
1945- Cumartesi adli dergi cikardi.
1946- Turkiye Sosyalist Partisi ne uye oldu. Sonra istifa etti.
1946- Rifat Ilgaz ve Sabahattin Ali yle Markopasa/ Merhumpasa/ Malumpasa vd. gulmece yayinlarini cikardi. Yazdiklari nedeniyle emniyette 17 gun iskence gordu.
ABD nin Truman doktrinine karsi cikan yazisindan dolayi 10 ay hapse mahkum edildi.
1946- Bursa ya surgun edildi.
1948- Azizname kitabi nedeniyle dava acildi; 4 ay tutuklu kaldi, beraat etti. Esinden ayrildi.
1949- Ingiltere Kralicesi Elizabeth, Iran Sahi Riza Pehlevi, Misir Krali Faruk, kendilerini asagiladigi iddiasiyla dava actilar. 6 aya mahkum edildi.
1950- Cikardigi Bastan adli dergide Politzer in Marksist Felsefe Dersleri cevirisi nedeniyle 16 ay hapis ve 16 ay surgune mahkum edildi.
1952- Istanbul/Levent te Olus Kitapevi ni acti, batti.
1953- Beyoglu nda Paradi Fotograf Studyosu nu kurdu, batti.
1954- Akbaba dergisinde yazmaya basladi.
1955- Istanbul daki azinliklarin ev ve dukkanlarina yapilan 6/7 Eylul saldirisinda sucu solcularin uzerine atmak maksadiyla tutuklandi. 6 ay tutukluluktan sonra sorguya bile gerek gorulmeden saliverildi.
1955- Ilhan Selcuk-Turhan Selcuk ile Dolmus dergisini cikardi. Dolmus dergisi ve Yeni Gazetesi nde kose yazarligina basladi. Evlendi.
1956- Italya daki uluslararasi yarismada birincilik odulu olan Altin Palmiye yi kazandi. Ucuncu cocugu Ali dunyaya geldi.
1957- Yine Italya da ikinci kez Altin Palmiye yi kazandi. Dorduncu cocugu Ahmet dogdu.
1959- Aksam Gazetesi nde yazarliga basladi.
1961- Tanin Gazetesi nde yazarliga basladi. Yazilarindan oturu Balmumcu Cezaevi ne konuldu, 4 ay tutuklu yargilandiktan sonra aklandi. Zubuk dergisini cikardi.
1962- Kemal Tahir le kurdugu Dusun Yayinevi anlasilamayan nedenle yandi.
1965- 50 yasinda ilk pasaportunu aldi.
1966- Bulgaristan daki uluslararasi gulmece yarismasinda birincilik odulu olan Altin Kirpi yi kazandi.
1968- Milliyet in actigi Karagoz Oyunu yarismasinda birincilik odulu aldi.
1969- Moskova daki uluslararasi gulmece yarismasinda Krokodil birincilik odulunu kazandi.
1970- Turk Dil Kurumu nun oyun odulunu kazandi.
1972- Kimsesiz cocuklari yetistirmek icin Nesin Vakfi ni kurdu.
1974- Asya-Afrika Yazarlar Birligi nin Lotus odulunu kazandi.
1975- Turkiye Yazarlar Sendikasi Genel Baskani secildi.
1976- Uluslararasi yarismada birincilik kazanarak Hitar Petar odulu kazandi.
1978- Buyuk Grev ve Tek Yol gibi eserlerinde solu elestirdi.
1978- Madarali Roman Odulu nu kazandi.
1980- Esinden ayrildi.
1983- ABD deki uluslararasi toplantiya pasaportuna el konuldugu icin gidemedi.
1984- Darbeye karsi cikan Aydinlar Dilekcesi girisimini organize etti.
1985- PEN Kulubu onur uyeligine secildi.
1989- Demokrasi Kurultayi topladi. Olusturulan Demokrasiyi Izleme Komitesi es baskani oldu.
1989- Tolstoy Altin Madalyasi na deger goruldu.
1993- Aydinlik gazetesini cikardi; basyazari oldu. Iclerinde bircok yazar ve sanatcinin bulundugu 37 kisinin olduruldugu Sivas kiyimindan kurtuldu.
1995- Isvec te Dunya Barisina Katki Odulu aldi.
Ve... 5 Temmuz 1995-Cesme deki kitap imza gunu sonrasi saat 01.05 te vefat etti.
Vasiyeti geregi dini toren istemedi; Nesin Vakfi bahcesine gomuldu...
Ateist idi... Fakat...
Islam a karsi degildi; hicbir dine, inanca karsi degildi.
Karsi oldugu din adina yapilan bagnazlikti; dincilikti.
Tanrisi vicdani oldu...
Yasami boyunca 110 eser kaleme aldi...
Hakkinda 300 dava acildi. Toplam 5.5 yil hapis yatti...
Imzasiyla yazdirilmadigindan yasaminda toplam 200 takma isim kullandi.
Nazim Hikmet ten sonra dunyada en cok taninan yazarimiz oldu; Turk mizahini dunyaya tanitti...
NOT: Bilgileri Aziz Nesin in Boyle Gelmis Boyle Gitmez eserlerinden derledim. Okumanizi cok isterim. Hepinizin Aziz Nesin in kitaplarindan 5-10-100 adet satin alarak Nesin Vakfi na katkida bulunmanizi isterim...
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder