6 Şubat 2017 Pazartesi

Aynısı Osmanlı çökerken de olmuştu.

NEO-OSMANLI diyorlardı.
Osmanlı'nın sonunu biliyoruz.

Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.
Zaten yıkanan da aynı kişi değildir.

Ama bakalım benzerlikler ne kadar benzer olacak, farklılıklar ne kadar farklı olacak.
Yaşayıp göreceğiz.
Örneğin bir Atatürk daha çıkacak mı?
Çıkmazsa sonuç nasıl olacak?

Ama kanlı bir senaryo olacak gibi duruyor.
Ben korkuyorum doğrusu.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA       


Aynısı Osmanlı çökerken de olmuştu.

6 Şub, 2017

Kamu kurumlarının hisseleri ve hazine arazilerinin Varlık fonuna devredilmesine CHP'li Öztrak ve Elektrik Mühendisleri Odası yaptıkları açıklamayla tepki gösterdi.

aynisi-osmanli-cokerken-de-olmustu-0602171200_m2Kamuya ait birçok kurumun hisselerinin ve hazine arazilerinin Varlık Fonu'na devredilmesine dair CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak ve Elektrik Mühendisleri Odası'ndan açıklama geldi.

CHP'li Öztrak, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, değeri milyarlarca doları bulan kamu varlığının Türkiye Varlık Fonuna aktarılmasını değerlendirdi. Ziraat Bankası'nın, PTT'nin, BOTAŞ'ın, TPAO'nun, Borsa İstanbul'un, TÜRKSAT Uydu Haberleşme ve İşletme Anonim Şirketindeki Hazine'ye ait hisselerin, Telekom'daki Hazine payının, Eti Maden İşletmeleriyle, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün Türkiye Varlık Fonu'na devredildiğini, sırada Halk Bankası ve THY'nin olduğunu ifade eden Öztrak, özetle şunları söyledi:

"BUNUN SONU DUYUNU UMUMİYE"

"Evde dededen kalan son gümüşler de hükümetin, bütçe disiplini ve Sayıştay denetiminin de dışında tutarak ve hazine birliği ilkesine açıkça aykırı olarak kurduğu, Hazine-i Hassaya yani özel Hazineye devretti. Hükümet yanlış politikaları nedeniyle uzunca bir süredir dış piyasalardan borçlanmakta zorlanıyor. Şimdi elde kalan son gümüşleri rehin ederek yeni dış borçlar almaya çalışacak.

Tabii bu Borçlar ödenmezse de bir sabah uyandığımızda ilk Osmanlı anayasası, Kanunu Esasiyi hazırlayan Mithat Paşa'nın kurduğu Ziraat Bankasının, milli petrol arama şirketimiz TPAO'nun sahip olduğu imtiyazlarla birlikte borç veren yabancılara kaptırıldığını göreceğiz. Osmanlıyı çökerten zihniyet işte budur. Bunun sonu Duyunu Umumiyedir."

"3 AYLIĞINA 3 KATRİLYON TL BORÇ"

"Bir diğer Bakanlar Kurulu Kararıyla da Savunma Sanayii Destekleme Fonuna ait 3 milyar TL nakit para Türkiye Varlık Fonuna 3 aylığına borç verildi. Eski parayla 3 katrilyon TL" diyen Öztrak "Sınırlarımızdaki yangın devam ederken, savaşan ordumuzun kullanabileceği, bu kadar yüksek bir meblağın 3 aylığına özel hazineye devredilmesinin nedeni nedir? Daha yeni yatların gezi teknelerinin ÖTV'sini sıfırlayan hükümet, savaşan ordumuzun silahlarını üretmekte kullanılacak paraya neden el atıyor? Bu kadar acil ve önemli olay nedir? Sayıştay denetimine tabi olmayan, Yönetim ve denetleme Kurulu üyeleri doğrudan Başbakan tarafından atanan ve Başbakana bağlı olan bu özel hazineye aktarılan 3 milyar TL nerelere harcanacaktır? Diğer taraftan Fona devredilen hazineye ait kurum, kuruluş ve hisselerin devir tarihindeki kar zarar ve borç durumu nedir?" ifadelerini kullandı.

"REFERANDUM İÇİN KULLANACAKLARINDAN ENDİŞE EDİYORUZ"

CHP'li Öztrak yaptığı açıklamada "Hükümetin önümüzdeki 3 ayda en önemli önceliği malumdur. Bu öyle büyük bir önceliktir ki, Kıbrıs gibi milli bir davadan bile önemlidir. Bunu Sayın Başbakan, Kıbrıs görüşmeleri için Cenevre'ye neden gitmediğini açıklarken basın mensuplarına açıkça ifade etti. Hükümet için Başkanlık, yani otoriter, partili, tek adam rejimine geçiş en önemli iştir. Sınırlarımızdaki yangın sürerken savunma sanayinin kasasındaki parayı da, evde kalan son gümüşleri de Hükümetin referandumdan Hayır çıkmasını önlemek için harcayacağından endişe ediyoruz" ifadelerini kullandı.

"BORÇ ÖDENMEZSE BU KURUMLAR YABANCILARIN ELİNE GEÇER"

Bir soru üzerine Varlık Fonu'na devredilen varlıkların nasıl kullanılacağını açıklayan Öztrak, bu Kurumların gelirlerinin Varlık Fonu'nda birikeceğini, ayrıca bu kurumları karşılık göstererek Fon'un borçlanabileceğini söyledi. Borçların ödenememesi halinde bu kurumların yabancıların eline geçebileceğine dikkat çeken Öztrak, Sayıştay denetimine tabi olmayan Fon'un yönetiminde borsacıların da olduğunu söyledi. "Acaba bu paralarla Borsa'da dalgalanmaları önlemek için işlem mi yapacaklar? Savunma Sanayii Destekleme Fonundan 3 milyar TL neden devredilir?" diye Öztrak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütçede gelir kısmında, vergi dışındaki normal gelirlerin altında 5 milyar TL'lik bu kuruluşlara ait gelir var. Bu da Fon'a gidiyor. Bir tarafta Hazine nakit yönetimini yapıyor, bir taraftan da Fon kuruyorsunuz o da Hazine görevi yapıyor. Ekonomide çok başlılık hakim oluyor. Ekonomideki sıkıntılara çözüm bulmak için değil yeniden borç bularak ekonomiyi götürmek, tedavi etmek için değil pansuman yapmak için alınan tedbirlerdir.

DENETİM SORUNU

Bu Fon'un doğru dürüst bir denetimi yok. Yönetimde keyfilik giderek artıyor. Sayıştay denetimine tabi olmayan Varlık Fonu'nun ilk getirilen halinde hiçbir denetim yoktu. Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımızın çabalarıyla bağımsız denetim konusu gündeme geldi. Fakat yapılacak tespitin yanında bir de müeyyide olması lazım. Buna karşın denetimi ve yaptırımı sürekli engelleyen bir iktidarla karşı karşıyayız."

EMO TEPKİ GÖSTERDİ

Elektrik Mühendisleri Odası da (EMO) bir açıklama yaparak, 11 büyük kamu kuruluşu ve birçok arazinin Varlık Fonu`na devredilmesine tepki gösterdi. Bu ülkenin varlıklarının sahipsiz olmadığı vurgulanan açıklamada, "Kamu kaynaklarını dilediği gibi kullanmak, yandaşlara aktarımlar yapmak, kamu hisselerini ipotek ettirerek para bulmak, piyasalara kimlerin çıkar elde edeceği bilinmeyen müdahaleler ve manipülasyonlarda bulunmak anlamına gelen Varlık Fonu`na yapılan bu aktarımlar kabul edilemez" ifadeleri yer aldı.

"İKTİDAR KENDİ ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA YÖN VERECEKTİR"

EMO'nun "AKP kamu varlıklarına el koydu" başlığını taşıyan açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

"Bu devirler, kamu kurumlarının yönetimlerinin devredilmesinden öte aktarımlar içermektedir. Türkiye Varlık Fonu Yasası`na göre aktarılan bu kamu kurumları üzerinde iktidarın denetimsiz bir şekilde yapabileceği uygulamalar şöyle ortaya çıkmaktadır:

– Bu şirketlerdeki kamu paylarını istediği gibi satabilir.

– Bu kurumların almış oldukları sermaye piyasası araçlarını, fon katılma paylarını, kira sertifikalarını, gayrimenkul sertifikalarını, yabancı yatırım araçlarını ve her türlü yatırım araçlarını satabilir. Aynı şekilde istediği yatırım araçlarını da satın alabilir.

– Varlık Fonu`na aktarılan kuruluşların her türlü para piyasası işlemlerine de iktidar kendi çıkarları doğrultusunda yön verecektir. Kamu kuruluşlarının bütçe dengeleri değil, iktidarın parasal kaynak ihtiyacı öncelikli olarak kamu zararına uygulama kararları verilebilecektir.

-Hem ulusal hem de uluslararası piyasada her türlü ticari ve finansal işlemi yapabilecektir. İstediği projelere kaynak yaratmak adına dış proje kredisi bulabilmek için yani yurtdışından para bulmak adına bu kamu kuruluşlarını rehin, ipotek verebilecektir.

-Aktarılan kamu kurumlarının taşınmazlarını dilediği gibi satabilecektir.

Bu kadar geniş yetkilerle oluşturulan Türkiye Varlık Fonu üzerinden iktidar kamu kurumlarını kişisel ve siyasal çıkarlar doğrultusunda kullanacak, ama hiçbir şekilde denetlenemeyecektir. Fonun tüm işlemleri Sayıştay, TBMM ve Kamu İhale Kurumu denetimlerinin dışına çıkarılmıştır. Ayrıca Türkiye Varlık Fonu`nun işlemleri ve kararları KİT mevzuatı, devlet personel düzenlemeleri, Rekabet Kanunu`ndan da muaf kılınmıştır. Tüm bunlarla da yetinilmemiş, işlemlerinden her türlü vergi ve kesinti kaldırılmıştır. Yani yapılacak satışlarda alıcılara büyük vergi muafiyetleri de getirilmiştir. Denetim diye öngörülen yalnızca Başbakan`ın belirleyeceği sözde bağımsız denetimdir."

"BU KADAR PERVASIZCA…"

"Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde böylesine büyük rant aktarım olanakları yaratan düzenlemeler TBMM`den geçmemiş, bu kadar pervasızca kamu kurumları iktidarın çiftliğine çevrilmemiştir" denilen açıklamada "İktidara bu kamu kuruluşlarının babalarının malları değil, bu ülkenin insanlarının alın terini taşıyan yılların birikimi olduğunu hatırlatıyor, iktidarın kendi çıkarları doğrultusunda bu kuruluşları kullanmaya kalkmasının en hafif deyimiyle sıkça kullandıkları 'milli iradeye' saygısızlık olduğunu söylüyoruz. Bu ülke, bu ülkenin varlıkları sahipsiz değildir. Sabahın bir sahibi vardır…" ifadelerine yer verildi.

Odatv.com

http://www.ilk-kursun.com/haber/300384/aynisi-osmanli-cokerken-de-olmustu/

 
a45UyF587661-170206184945 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/02/06  18:33 2  65  alelma@yahoogroups.com


 


Qui timide rogat docet negare.
* * *
Cekinerek isteyen reddi tesvik eder.

Andolsun biz Kur an i ogut alinsin diye kolaylastirdik. ogut alan yok mu?

54:17
Bu ayetin aynisi su surelerde tekrar edilmektedir. 54:22, 54:32 ve 54:40.

Hasan Sarac : Spinoza: Otoriteye boyun egmeyen filozof

Monar$ik yonetimin en buyuk sirri, insanlari denetim altinda tutmasi gereken korkuyu dinin aldatici adiyla ortmek ve boylece onlarin kurtulus icin savasircasina esaret icin de savasmalarini ve yalnizca tek bir insan boburlenebilsin diye canlarini feda etmeyi utanc verici degil, en serefli bir basari olarak gormelerini saglamaktir.

On besinci yuzyil sonlarinda Cizvit papazlarinin Ispanyol ve Portekiz krallarindan aldiklari gucle kurduklari engizisyon mahkemeleri, oralarda yasayan Yahudi cemaatine yasam hakki tanimayinca, Sefarad adi verilen bu Yahudilerin buyuk cogunlugu Osmanli topraklarina, bir kismi da Italya ya siginmisti. Kucuk bir azinlik da yasamini simdiki Hollanda topraklarinda devam ettirmeye karar vermisti. Bu siginmacilar bir sure sonra ortama ayak uydurmuslar, kendi sinagoglarini Amsterdam da kurmuslardi.

Oncu gocmenlerden biri de basarili bir tuccar olan Miguel Spinoza dir. 24 Kasim 1632 gunu Miguel ve ikinci karisi Ana Debora nin bir ogullari dunyaya gelir. Adini Baruch koyarlar. Daha kucuk yaslarda keskin zekasi ile dikkat ceken Baruch, alti yasina geldiginde annesini kaybeder. Genc yasta Amsterdam daki sinagogun hahamlarindan Tevrat ve teoloji dersleri almaya baslayan Baruch, kisa surede bu egitimi yetersiz bulmaya baslayacaktir. Akli ve sagduyuyu laik felsefede ve bilimde aramaya karar veren genc adam, entelektuel gelisimini guclendirmek amaciyla yirmi yasinda Latince ogrenmeye baslar.

Her yoksula yardim eli uzatmak, bireylerin erisim ve gucunun cok otesindedir. Yoksullarin bakimi tumuyle toplumun uzerine dusen bir gorevdir.

Katolik bir seruvenci ve cok yonlu bir biliminsani olan Franz van der Ende, genc Spinoza ya Latince disinda matematik, geometri gibi pozitif bilim alanlarinda da yol gostermektedir. Ispanyolca, Ibranice, Portekizce, Hollandaca ve Fransizcayi rahatca konusabilen Spinoza, artik Latince diline de hakim olmaya baslamis, bu dilde yayinlanan eserleri okuyarak yeni ufuklara yelken acmistir. Tarih ve siyaset biliminin kurucusu sayilan Floransali Niccolo Makyavelli ile Fransiz matematikci, biliminsani ve filozof Rene Descartes in dusuncelerinden etkilenen Spinoza, Yahudi dininin geleneksel ogretilerine karsi cikmaya baslar. Ilerde cok basarili bir haham olmasi hayal edilen genc adamin gittikce farkli tavirlar sergilemesi, onu yetistiren hahamlari rahatsiz etmektedir. Onceleri sert bicimde uyarilan Spinoza, dusuncelerini savunmaya devam edince Yahudi tarihinin en agir aforozuna tabi tutulacaktir. 24 yasindan itibaren tum Yahudi dostlarindan ve aile fertlerinden koparilan ve gorusme yasagi getirilen Spinoza inzivaya cekilir. Bu da yetmeyecek, hahamlarin talebi uzerine Amsterdam Belediyesi nin karariyla yasadigi sehri de terk etmek zorunda kalacaktir.

Nefret, karsilik gordukce artar, oysa sevgiyle yok edilebilir. Sevginin tamamen yenilgiye ugrattigi nefret, sevginin icine girer ve boylece sevgi, oncesinde nefretin var olmadigi sevgiden daha da buyuk olur.

Bu gelismelerden sonra Baruch adini Benedict e ceviren gonlu yarali dusunur, yasamini surdurebilmek icin bir yandan teleskop ve mikroskoplarda kullanilan mercekleri yontma isi yaparken bir yandan da sigindigi kasabalarda okumaya, dusunmeye ve yazmaya devam etmektedir. 1670 yilinda simdiki Lahey e tasinan Spinoza, geri kalan omrunu orada, mutevazi kosullarda ve cogu zaman tek basina gecirecektir.

Mercek yapiminda uzmanlasan Spinoza nin yakin cevresi kendisinden optik alaninda onemli buluslar yapmasini beklerken, o vaktini karma$ik felsefi konularda derinlesmeye vakfeder. Degerini bilen ve yardimci olmak isteyen az sayida dostunun maddi desteklerini reddeden, ona teklif edilen hocalik onerilerini geri ceviren Spinoza icin gercekligi ogreten bir hoca olarak, kendi tavsiyelerini ozel hayatinda da uygulayabilen, bu ornek davranislariyla her turlu ovguyu hak eden bir birey tanimlamasi yapilmistir.

Gurur, insanin kendisini bir sey sanmasindan kaynaklanan hazdir.

Ozgurluk kavramini insanlarin nereden kaynaklandiklarini bilemedikleri istek ve arzularinin, istahlarinin farkina varmasi olarak tanimlayan genc filozof, yazdiklarini cogunlukla kendine saklamis, yasadigi donemde yalnizca Tractacus Teologico - Politicus - Mantiksal Siyasi Tez ve Principles of Descartes Philosophy Geometrically Demonstrated - Descartes Felsefesinin Geometrik Bicimde Aciklanmasi adli kisa denemeleri Latince yayinlanmistir.

Spinoza, olan biten her seyin bir geregi olduguna inanirdi. Bu yonuyle Kierkegaard, Nietzsche, Marcuse, Sartre gibi son donem varoluscularina ilham verdigi soylenebilir. Spinoza ya gore insanlar neden, nasil davrandiklarini anlama ozgurlugune sahiptirler. Unlu dusunure gore ozgurluk aslinda olan bitene hayir demek degil, neden oyle oldugunu anlamak ve kabullenmektir, gercekte insanlar ozgur olduklarina inanir ama gozleri acik uyuduklarinin farkina varmazlar.

Bir seyi istediginiz kadar ince dilimleyin daima iki yuzu olacaktir.

Aydinlanma caginin ilk isaret fisegini atesleyen Spinoza nin basyapiti, olumunden sonra yayinlanan Ethica: Geometrik Yontemlerle Kanitlanmis ve Bes Bolume Ayrilmis Ahlak adli Latince kaleme alinmis eserdir. Yazarin, milattan once ucuncu yuzyilda yasamis matematikci Oklid in geometrik calismalarini andiran semalarla aciklanan teoremlerini anlamakta, bu konuda donanimli okurlar bile zorluk cekmistir. Bu devasa calismanin birinci bolumunde Spinoza nin terimleri, ardindan varsayimlari siralanir.

Simdinin gecmisten farkli olmasini istiyorsaniz gecmisi inceleyin.

Iyi ve kotu yu birbirlerine karsit degil tamamlayici goren, duygularin ise gerceklerin yeterince anlasilamamasindan kaynaklandigini one suren Spinoza nin Ethica adli carpici eseri pek cok filozof icin esin kaynagi olmustur.

Tanimlari, aciklamalari, sonuclari ve notlarla orulu icerigiyle bu calisma, bir felsefe metninden ote bir anlam tasir. Ethica yi; Tanri, insan, zihin, beden, akil, duygular ve ozgurluk gibi derin kavramlara, matematiksel bir dusunce yontemi ve mantik kurallari cercevesinde yanit arayan ozgun bir eser olarak tanimlamak mumkundur.

Bati felsefesinin en ozgun ve radikal dusunurlerinden olan Spinoza, hayatta kalabilmek icin surdurdugu mercek yontma mesleginin trajik bir sonucu olarak, 21 Subat 1677 gunu kuvars tozu hastaligi nedeniyle Lahey deki mutevazi evinde sessizce yasama veda eder.

Bu buyuk filozofu bir baska buyuk filozof olan Friedrich Hegel, su carpici cumlelerle degerlendirir:

Ya bir Spinozacisinizdir ya da kesinlikle bir filozof degilsinizdir.

Hasan Sarac
http://www.edebiyathaber.net/baruch-spinoza-otoriteye-boyun-egmeyen-filozof-hasan-sarac/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo







-------------------------------------------------
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas!   15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder