Abi güzel hikaye etmiş.
Osmanlı yıkılıyor, önce Osmanlıcılık harcını deniyorlar. Hristiyanlar misketlerini alıp gitmeye kalkınca İslam harcını deniyorlar.
Arnavutlar, Araplar, Boşnaklar da çekip gidince geriye tek Türklük kalıyor.
Balkan Hezimeti nedir sizce?
Boşnakların, Arnavut ve Balkan Müslümanlarının cepheyi terk etmesinin hikayesidir aslında.
Yani Türk milliyetçiliği şartların zorlaması aslında, çaresizlikten.
Fakat benim dikkat çekmek istediğim şey başka.
Osmanlının büyümesi bir güç hikayesidir.
Osmanlı aslında kimseye sormamıştır.
Savaşlar kazanmış, ezmiş, geçmiştir.
Roma da öyledir.
Adam çizmeden çıkmış Ortadoğu'ya kadar kimseye sormadan gelmiştir.
Günümüzde Amerika'da böyle yapar.
Sormaz, danışmaz.
İstiyor musun, gel kardeşim demez.
Ezer geçer.
Oyunun kurallarını kendisi koyar.
Zorlar, kırar, ezer geçer.
Pazarlık etmez.
Osmanlının pazarlık etmesi aslında oyunu çoktan kaybettiğinin göstergesi.
Amerikalı hala daha pazarlık etmiyor.
Ettiği anda bilin ki, o da gücü elinden yitirmiş.
Gerçek güç sahipleri asla pazarlık etmez.
Ne diyor RTE hazretleri meşhur iş adamına BENİMLE PAZARLIK ETME.
Ne demişti George Bush baba, BENİMLE AT PAZARLIĞI YAPTILAR.
Ve kendince ceza vermişti.
Güç oyunları böyle oynanır.
Şimdi Türkiye'ye bakalım.
Elinde gerçek güç var mı?
YOK.
Para var mı?
YOK.
Peki biz neyin babalanmasını yapıyor, neyin kafasını yaşıyoruz?
Oyunun kurallarını koyabilecek miyiz?
Taa 20bin kilometre öteden gelen adam ordularını donanmasını karşımıza dikiyor.
Ya biz onun karşısına ne koyuyoruz?
Tarumar edilmiş ve ona karşı peşkeş çekilmiş bir ordu.
O ordunun elindeki silahlara bakıyoruz ne var diye.
Düşmanın ıskarta silahları var elimizde.
Başka, on yıl sonra envantere girecek silahların prototipleri, silah tasarımları var.
Bir de abuk sabuk bir iman gücü...
Biz şimdi pazarlık etme noktasındayız arkadaşlar.
Oyun kurucu olmadığımız çok açık.
Bari bunu bilelim.
Ve ona göre davranalım.
Kürtlerle aramızı ideolojik harçlarla yapıştırmaya gayret ediyoruz.
Sünni-Alevi fay hattını iman gücüyle yapıştırmayı hayal ediyoruz.
Mürtecilerle-Çağdaşları hayal gücümüzle bir arada yaşatmayı hayal ediyoruz.
Bunlar Osmanlının bir bir iflas eden projeleri gibidir.
Gerçek olan güçtür.
Ve bu bizde olmayan şeydir.
Üstelik bu kadar fikirsel bölünmüşlük, kararsızlık, gerçek üstü saplantılarla olacak şey de değildir.
Yastığa yüzünü gömüp de hüngür hüngür ağlayan yeni yetme genç kızlar gibi hayal aleminde ve hayal kırıklıkları içerisinde..
L2fSIJNoA0xfSNxA
Nurullah AYDIN : AYRIŞTIRMA - ÇATIŞMA - BÖLME
13 Şubat 2017-ANKARA
Bugüne kadar Türklere yönelik yüzün üzerinde stratejiyi uygulamaya koyan kısmen de başarılı olan batılılar bu kez aradıkları soyu sopu belirsiz İslamcı kimlikli ucubeleri buldular. Makam, zenginlik, şöhret zaaflarıyla malul kişileri seçtiler, istediklerini yaptırmaya devam ediyorlar.
Dikensiz gül bahçesi içinde muhalifleri bir yolla etkisiz bırakıp, potansiyel tehlike olanları da yine bir yolla susturdular, sindirdiler. İş dünyasında sermaye el değişimi yapılırken, gazeteler-televizyonlar alınarak kamuoyu oluşturma süreci ile istenilen yolda ilerleniyor.
Tarihsel süreçte bazı hatırlatmalar yapalım. Amerikan ihtilalcilerinin 1776'daki 4 Temmuz Bağımsızlık Bildirisi ve bunun tetiklediği 1789 Fransız Devriminin Özgürlük/Eşitlik, Milliyetçilik/Bağımsızlık akımları, Avrupa'daki İmparatorlukları sarsmaya başlayınca, Osmanlı Devletini de kısa zamanda etkisi altına aldı.
1683 Viyana bozgunundan sonra sürekli gerileyen ve kan kaybeden İmparatorluk, bu sarsıntıyı atlatabilmek için Osmanlıcılık ideolojisine sarıldı. Ancak, bunun bir yararı olmadı. Önce Rusya ve Fransa'nın, sonra da İngiltere'nin teşvik ve destekleriyle; Sırp, Eflak, Yunan, Bulgar ve Ermeni isyanları art arda patlak verdi. Yüz yıllık bir süreç sonunda (Ermeniler hariç) bütün gayrimüslimler, Osmanlı Devletinden toprak kopararak, bağımsızlığa kavuştu. Hatta, daha da ileri giderek, Anavatanımıza bile göz diktiler.
Osmanlı ideolojisi İmparatorluğu bir arada tutamayınca; bu kez Arapları ve Arnavutları elden kaçırmamak için, İslamcılık ideolojisi öne çıkarıldı. Bu konuda, Alman gizli servisinin de büyük gayretleri vardı. Çünkü, küresel paylaşım savaşında, Almanya'nın önünü tıkayan en güçlü devletler İngiltere ve Fransa idi. Alman İmparatoru Wilhelm, çıkacak bir dünya savaşında İngiliz ve Fransız sömürgelerindeki Müslüman halkları ayaklandırarak, bu iki devletin askeri gücünü yıpratmayı planlıyordu.
Ne var ki, umulan olmadı. Birinci Dünya Savaşına girdiğimiz günlerde, 14 Kasım 1914 tarihinde, Osmanlı Başkentinde Hilafet Sancağı (Sancak-ı Şerif) açılarak, Müslümanlara Cihat çağrısı yapıldığı halde, sömürge halklarından biat eden olmadı. Aksine, bunlardan bazıları İngiliz ve Fransız komutası altında, Çanakkale Cephesi ve diğer cephelerde bizimle savaşa tutuştular. Yetmedi, Osmanlı uyruklu Araplar ihanet ederek, Mehmetçiği sırtından hançerledi.
Günümüzün üçüncü paylaşım savaşında; Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin petrol ve doğalgaz yatakları, geçen yüzyıldan bugüne, daha da büyük bir önem kazanmıştır. Petrol ve doğalgaz rezervleri gittikçe azalmakta iken, enerji ihtiyaçları olağanüstü bir şekilde artmaktadır. Emperyalizm günümüzde Karanlık Savaş taktikleri uygulamaktadır. Türkiye, tıpkı Birinci Dünya Savaşında olduğu gibi, bu iğrenç savaşta da hedef ülke konumundadır.
Son zamanlarda dahili ve harici bedhahlar; Yeni Osmanlı kışkırtmaları ile, Türk Milleti'ne Ortadoğu'da taşeron roller önermektedirler. Eğer, onların dolduruşu ile, ham hayallere kapılan bazı siyasetçilerimiz varsa; 1881'de ilan edilen Düyun-u Umumiye koşullarını ve Osmanlı Devletinin son 40 yılında yaşanan felaketleri, akıllarından çıkarmasınlar.
Bugün, 50 milyar dolara koşturan cari açık ve 500 milyar dolara yönlenmiş iç ve dış borç sarmalıyla Türkiye adeta ipotek altına sokulmuştur.
Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra, dünyaya egemen olmak isteyen ABD-İngiltere-Fransa; Ortadoğu'yu Sıcak Savaş cehennemine sürüklemişlerdir. Ne var ki, emperyalist emellerini gerçekleştiremiyorlar.
Ortadoğu kamplaşmaya sürüklenirken, adres; yeni silahlar ve yeni savaşlar olacaktır.
Silah tüccarları belli olduğuna göre, Ortadoğu'da savaşacak yeni aktörler kimlerdir? ABD'nin sivil toplum mühendisi George Soros Sizin en değerli ihraç malınız askerinizdir, demişi? Başta Suudiler olmak üzere Ortadoğu'nun bir çok Sünni devleti, yıllarca bize sırt çevirdikten sonra, bugün boynumuza niçin sarılıyor?
Sözde müttefiklerimizin Ilımlı İslam Cumhuriyeti söylemlerinde gizlenen gaflet, dalalet ve ihanetler nelerdir?
Belli ki Yeni Osmanlı için batı lekeli partilileri ikna etmiş görülüyor.
Türkiye'nin bölgesel ve küresel güç için olması, gereken stratejilerin konuşulması gerekmiyor mu?
Günün Sözü: Milletler işbirlikçi yöneticileri eliyle çözülür, dağılır, bağımsızlığını kaybeder.
a45UyF587661-170214173705 Oraj Poyraz oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/02/14 22:36 2 65 alelma@yahoogroups.com
Insanligin en buyuk trajedilerinden biri din tarafindan vicdanlarinin yoldan cikarilmasidir.
Arthur C.Clarke
Mehdi nin ayak seslerini duyuyorum
Direnmenin faidesi yok.
Mehdi gelecek, Seriat gelecek, adalet gelecek.
Osmanli Hilafet-i Islamiyesinin yikilmasindan sonra Muslumanlik aleminde Kezzabiyyun, Deccaliyyun, Sufyaniyyun devirleri baslamistir.
Buyuk tahribat olmus, kutleler halinde irtidat gorulmustur.
Uzun suren kufur ve dalalet gecesinden sonra nihayet ufukta Mehdiyyet fecr-i sadikinin nurlari gorulmeye baslanmistir.
Mehdi nin kuracagi Kur an, Sunnet ve Seriat duzeni oyle kolay kolay, tereyagindan kil cekercesine zahmetsiz olmayacaktir.
Yakin gelecek, en dogrusunu Allah bilir, buyuk savaslara, igtisasa, melhamelere, kiyimlara, $ikintilara gebedir.
Zahirde Musluman gorunen birileri, dunya hirslariyla Firat in altindaki hazinelere saldirmislar ve buyuk kara ve necis servetlere sahip olmuslardi, onlar helak olacaktir.
Islam dinini, dunyevi ve uhrevi ahkam tasnifine tabi tutan ve Seriatin dunya ile ilgili hukumlerini goz ardi eden dunyevi=sekuler sozde Muslumanlar feci sekilde aldandiklarini anlayacaktir.
Irak ta, Suriye de, Filistin de buyuk kanli savaslar cereyan edecektir.
Deccallar ve Sufyanlar tepetaklak olacaktir.
Batil gumbur gumbur yikilacaktir.
Musibetler toptan gelecek, kotulerin yaninda iyiler de zarar gorecektir.
Susuzluk, ekmeksizlik...
Evsizlik, barinaksizlik...
Ates ates ates...
Zelzele-i Kubra...
Bana dokunmayan yilan bir yasasin diyenleri buyuk yilanlar sokup agulayacaktir.
Kezzablar, Deccallar, Sufyanlar sonuna kadar direnecek ve cok acilar cekilecektir.
Haramla yapilmis yuksek binalar cokecektir.
Elektrikler kesilecek, butun seytani cihazlar calismayacaktir.
43 cu kattaki kasanesinden cihani nemrudane seyr eden gafil magrurlar yuksek merdivenleri cikamayacaktir.
Kaddafilerin akli olsa, kanli iktidarlarindan feragat edip bir kuse-i inzivaya cekilirler ama onlarda o akil nerede...
Zalimlerin en akillisi Zeynel olmus, cekip gitmisti.
Mubarek diretmisti ama diretmesi onu iktidarda tutmaya yetmemisti.
Saddam keske iktidardan vaz gecmis ve surgunu tercih etmis olsaydi.
Ahir zaman fitneleri baslamistir...
Deccallik, Kezzablik, Sufyanilik devirleri bitiyor.
Mehdinin ayak seslerini duyar gibiyim.
Kulaginizi yere koyun ve dinleyin...
Kur an, Sunnet, Seriat, adalet, guvenlik diye atiyor zeminin kalbi.
Direnmenin faidesi yok.
Mehdi gelecek, Seriat gelecek, adalet gelecek...
Tufandan sonra sukunet hukumran olacak.
Olenler olecek, kalanlar kalacak.
Iman ile olenler bahtiyar olacak; sirk, kufur, dalalet yolunda olenlerin zarari buyuk olacak.
Bundan sonra Deccalperestlerin, Kezzablarin, Sufyanilerin isi bitiktir.
Ben hem Muslumanim, hem de Deccaliyim diyenler buyuk kayiptadir.
Rahmana iman ve itaat edeceksin, Taguta cephe alacaksin.
Ey Dresden (13-14 subat 1945 gecesi) ahalisi, ey modern Pompeililer, Sodom ve Gomore halki, Bizans ve Roma...
Uyanin bu gaflet uykusundan...
Sezar mabetlerinin hepsi yikilacak.
Deccallik ve Sufyanilik devri sonuna geldi...
Mehdi zuhur, Isa aleyhisselam nuzul edecek.
Kimseyi altinlari gumusleri, dolarlari eurolari, Altin Buzagi sirketi hisse senetleri kurtaramaz.
Sahih bir iman, ihlasli ibadet, kalb-i selim gerek kurtulmak icin.
Sende bunlar var mi?
Kesti-i Nuh hangi sahilde, biliyor musun?
Tufan yaklasiyor, kos gemiye gir, yoksa bogulur helak olursun...
Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.
A$ik Daimi : Madem Ki Ben Bir Insanim
Kainatin aynasiyim
Madem ki ben bir insanim
Hakkin varlik deryasiyim
Madem ki ben bir insanim
Insan hakta hak insanda
Ariyorsan bak insanda
Hic ek$iklik yok insanda
Madem ki ben bir insanim
Bunca temenni dilekler
Viz gelir cark-i felekler
Bana egilsin melekler
Madem ki ben bir insanim
Tevrati yazabilirim
Incili dizebilirim
Kurani sezebilirim
Madem ki ben bir insanim
Ilim bende kelam bende
Nice nice alem bende
Yazar levh-i kalem bende
Madem ki ben bir insanim
Enelhakkim ismim ile
Hakka erdim cismim ile
Benziyorum resmim ile
Madem ki ben bir insanim
Daimi yim harap benim
Ayaklara turap benim
Ask ehline sarap benim
Madem ki ben bir insanim
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder