AHMET TAKAN : ATATÜRK "YÜK" MÜŞ!..
09 Eylül 2017
2017-2018 öğretim yılı 18 Eylül'de başlayacak. 18 milyon öğrenci ve yaklaşık 1 milyon öğretmen için sayılı günler kaldı... Her öğretim yılı başında gazeteciler için Türkiye'nin rutin haber klasiğidir "yeni öğretim yılı sancılı başlıyor" haberleri yapmak. Ama bu yıl sancı öyle böyle değil. Çok ötesine geçti. Yeni müfredat ve ders kitaplarından Atatürk'ün yok denecek seviyeye indirilmesi büyük tartışmalar yarattı. Bunun yanında bayram tatili sonrasında iş başı yapılan okullarda tam anlamıyla kaos yaşanıyor. Yeni müfredatın içeriğini, ona göre hazırlanan ders kitaplarında ne var ne yok bilen yok. Okul müdürleri ve öğretmenler ne yapacaklarını şaşırmış durumda. Bakanlık talimatı ile öğretmen ve okul müdürleri ayrı ayrı seminerlere tabi tutuluyor. Ancak, bu seminerlerde öğretmen ve okul müdürlerine yapılan ince ayarlı tehditler eğitim camiasını şaşkına çevirmiş durumda. Seminerlerin ana konusu, "Atatürkçülüğün müfredattan çıkarılması konusunda gelen tepkileri nasıl bastırırız"a çevrilmiş durumda...
Şu hale bir bakın!..
Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, gelen tepkiler üzerine, "yeni müfredatta Beden Eğitimi ve Spor dersi zorunludur 9, 10, 11 ve 12'nci sınıflarda burada Atatürk'ün beden eğitimi ile ilgili sözleri öğretiliyor" diyor. Milletle dalga geçiyor!.. İsmet Yılmaz'ın emrindeki Bakanlık merkez teşkilatı ne yapıyor?.. Atatürkçülüğün bastırılması için talimatlar yağdırıyor. İl müdürlerinin okul müdürleri ile yaptığı toplantılara katılan bir arkadaşım anlattı, "Bakanlıktan talimat gelmiş; 'velilere telkinde bulunmayalım' diye" dedi. Nasıl yani, nasıl bir telkin diye sorunca okul müdürü arkadaşım şöyle izah etti;
"Bakanlık talimat göndermiş. Millî Eğitim İl Müdürü toplantıda anlattı. 'Atatürk ve Atatürkçülüğün müfredattan çıkarılmasına ilişkin özellikle batı illerinde çok tepki var. Sizler de velilere bu yönde telkinde bulunmayın' dedi. Bazı arkadaşlarla beraber ne yapacağımızı sorunca aldığımız cevaplar karşısında hayrete düştük. Müdür bey,' velilere, bu değişikliğin müfredatın yükünü, öğrencilerin ağır yükünü hafifletmek için, onların iyiliği için yapıldığını izah edeceksiniz.' diye konuştu. Anlayacağın, Atatürk yükmüş!.."
AKP iktidara geldiğinden bu güne, Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü müfredatta kademeli olarak azaltıyordu. Bugünün gerekçelerini sinsice hazırlıyordu. Lüks araba ve evler için bankalara ipotek ettirilen Türkiye Cumhuriyeti sakinleri uyu yavrum ninni modundan çıkamadığı için tehlikenin hâlâ farkında değil. Soykırıma tabi tutulan Cumhuriyet öğretmenleri ise sahipsiz!.. Seminerlerde onlara da "esneklik getirdik, esnek olun" talimatları veriliyor!.. Aynı benim gibi, siz de buna "nasıl yani" diye sual ederseniz, şöyle izah edebilirim. İlköğretimin ilk kademesinde Atatürk neredeyse sıfıra indirildi. İkinci kademede sadece 8'nci sınıfta verilecek Atatürk ve Atatürkçülük bilgileri ise kuşa çevrildi. Öğretmenlere ima ediliyor ki, biz sizlere esneklik verdik. İsterseniz Atatürk'ten hiç bahsetmeyebilirsiniz. Milleti bölerek, kamplaştırarak, ötekileştirerek iktidarını sağlama alan AKP'nin sinsi planlarının yeni bir evresine geçtik. Atatürk'ü anlatmakta ısrar eden Cumhuriyet öğretmenleri ile AKP zihniyetinin kadrolaştırdığı sözde öğretmenler arasında okullarda büyük bir savaş çıkacak. Bir kesim geleceğimizin teminatı için Atatürk'ü anlatmakta ısrar ederken diğer kesim "esneklik" yetkisi ile Atatürk'ten hiç bahsetmeyecek. Çocuklarımız ikiye bölünecek, okullar ikiye bölünecek; Atatürk'ü anlatanlar ve anlatmayanlar, Atatürk'ü bilenler ve bilmeyenler... İhanet tohumları ustaca nasıl ekiliyor? Gerisini artık siz düşünün!.. Ya şu meşhur TEOG... Öğretmenler haklı olarak seminerlerde soruyor; "bu esneklik yüzünden TEOG'da Atatürk sorusu çıkarsa, bilmeyen öğrenciler ne yapacak?".. Bakanlık yetkilileri eveleyip geveliyorlarmış... Sevgili Cumhuriyet öğretmenleri canınızı hiç sıkmayın. Kendisiniz boş yere gerip endişelenmeyin. Gerekli tedbirler mutlaka alınmıştır!..
Hazır yeri gelmişken değinmeden geçmeyelim. Millî Eğitim Bakanlığı'nın "esneklik" katsayısını nasıl artıracağı konusuna... Okullarımızda, öğretmen açığı devasa boyutta. 100 binin üzerinde açıktan bahsediliyor. Bakanlığın verdiği resmi rakamlar ise bunun biraz altında. Yüz binlerce atama bekleyen öğretmen varken Bakanlığın uygulamaya koyduğu çözüm ise ücretli öğretmen. İl ve ilçe eğitim müdürlüklerine yapılacak başvurular ile görevlendirecekler. Yani, AKP teşkilatlarından "hamili kart yakinimdir" kartviziti almak zorundalar. Bu şartlar altında, okullara sızacak her türlü cemaat ve tarikat kadrolarının "esnekliğinden" herhalde şüphe edemeyiz!..
Bu sinsi planın uygulayıcıları görevlerini yapıyor!.. Onlardan daha çok tepkimi çeken ise eğitim sendikalarının ağaları, Atatürkçü geçinen sözde sivil toplum kuruluşlarının beyleri!.. Yoksa.. Vakti zamanında sizin de boş geçen Tarih ve İnkılap tarihi derslerinize beden eğitimi hocaları mı giriyordu?..
Kaynak: Atatürk "Yük" müş!.. - Ahmet TAKAN
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ataturk-yuk-mus-44148yy.htm
a45UyF587661-170909014142 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/09/09 02:22 2 65 alelma@yahoogroups.com
Birlik ve beraberlik; olumden baska her seyi yener.
K.Ataturk
Allah; Adem i, Nuh u, Ibrahim Ailesi ni, Imran Ailesi ni secerek alemlere ustun kilmistir.
AL-I IMRAN SURESI 33
Degerli arkadaslar, Asagidaki alinti 1951 yilinda Buyuk Fizikci Albert Einstein ve Israil Devletinin ilk Basbakani(1948) David Ben-Gurion arasinda Din ve inanc uzerine (almanca) gecen bir konusmadir. Son cumleleri ben tercume ettim.
Einstein Tanri ve ibadet konusundaki bir soruyu, bir baska yerde de soyle yanitlamisti: Benim dinim, Evrene olan hayranligim, ibadetim de onu arastirmaktir
Ortadogu dinlerinin kutsal kitaplarinda betimlenen Tanri kavramini reddeden ve boyle bir Tanrinin olamayacagini basit ve keskin bir mantikla kanitlayan Einstein sonunda David i ikna ediyor. Einstein gibi dusunenlere, yani belli bir dine mensup olmayan ve fakat Tanri (Yaratici) kavramini da dislamayanlara Deist deniyor. Sevgilerimle.
Dr. Ali Ercan
daliercan@gmail.com
- - - -
David Ben-Gurion 1886-1973 Albert Einstein 1879-1955
Albert Einstein ve David Ben-Gurion sohbeti
1951, Princeton USA
DBG: Geleneksel Tanri gorusune inanmiyorum, ama maddeden baska sey olmadigina da inanamam; soylediklerimin bir anlami var mi bilmiyorum?
AE: Var
DBG: Bakin, beyin maddeden olusmaktadir, tipki masa gibi. Ama masa dusunemez. Beyin canli bir organizmanin parcasidir, tipki tirnaklarim gibi ama tirnaklarim da dusunemez. Ustelik vucudumdan ayirirsaniz beynim de kendi basina dusunemez. Dusunceyi mumkun kilan sey kafa ve vucudun birlesimidir. Bu da beni Evrenin dusunme yetenegine sahip bir vucut olabilecegi ihtimalini degerlendirmeye yonlendirdi. Ne dersiniz?
AE: Mumkun
DBG: Sizin ateist oldugunuz soylenir, Profesor. Ama siz...
AE: Ben ateist degilim
DBG: Ah, siz dindar misiniz?
AE: oyle de denebilir... (Einstein deisttir. a)
DBG: Ama bir yerlerde sizin Incil in yanlisligina dair...
AE: (guldu) Dogru
DBG: o zaman Tanri nin varligina inanmiyorsunuz demektir
AE: Incil deki Tanri nin varligina inanmiyorum demektir
DBG: Ne fark var?
AE: (ic ceker) Bildiginiz gibi cocukken son derece dindar olarak yetistirildim. Ama on iki yasina geldigimde populer olan bilim kitaplarini okumaya basladim ve bilirsiniz...
DBG: Evet
AE: ...ve Incil de anlatilan hikayelerin buyuk bolumunun masal olduguna karar
verdim. O anda da inanmayi biraktim. Kisisel Tanri fikri safliktir, hatta cocukcadir
DBG: Neden
AE: Cunku bu antropomorfik bir kavramdir, kaderini yonlendirmeye calisan ve zor zamanlarinda siginacak bir yer arayan insanin yarattigi bir fantezidir. Doganin uzerinde bir gucumuz olmadigi icin bizler de doganin bizlere kulak veren ve yon gosteren koruyucu ve ataerkil bir Tanri nin kontrolunde oldugu fikrini yarattik. Bu sizce de insana huzur veren bir dusunce degil mi? Eger dua edersek onun dogayi kontrol edecegi ve ihtiyaclarimizi karsilayacagi sanrisini gelistirdik, tipki buyu gibi. Isler kotuye gittiginde boyle merhametli bir Tanri nin nasil boyle bir seye izin verdigini anlayamadigimizdan kendimize mutlaka bunda da bir hayir oldugunu soyleyerek kendimizi rahatlattik. Ama bunun bir anlami yok, oyle degil mi?
DBG: Tanri nin bizimle ilgilenmedigine mi inaniyorsunuz?
AE: Bir dusunun; Milyonlarca yildizi bulunan orta boy bir galaksinin cevresindeki bir yildizinin ucuncu gezegeninde yasayan milyonlarca turden yalnizca biriyiz, bu galaksi ise evrende var olan milyarlarca galaksiden sadece biri. Boyle akil almaz boyutlarda bir yapi icerisinde bir Tanri nin her birimize tek tek ilgilenebilecegine nasil inanabilirim?
DBG: Fakat Incil O nun iyi ve Omnipotent (kadir-i mutlak) oldugunu soyluyor. Eger her seye gucu yetiyorsa diledigi her seyi yapabilir, yani hem Evrenle, hem de her birimizle tek tek ilgilenebilir.
AE: (dizine vurarak) Iyi ve her seye gucu yeten mi? Ne sacma bir fikir. Eger Incil in soyledigi gibi iyi ve her seye gucu yeten ise neden kotulugun var olmasina izin veriyor? Eger dusunursen bu iki kavramin birbiriyle celistigini gorursun. Eger Tanri iyi ise o zaman her seye gucu yeten degildir; cunku kotulugu ortadan kaldirmaya gucu yetmiyor. Eger her seye gucu yeten ise o zaman iyi olamaz; cunku kotulugun olmasina izin veriyor. Ikisinin bir arada bulunmasi mumkun degildir. Hangisini tercih edersiniz?
DBG: Tanri nin iyi oldugu fikrini sanirim.
AE: Iyi de, bunun ucu acik bir fikir oldugunu gormuyor musunuz? Eger Incil i dikkatlice okursaniz, oradaki Tanri nin koruyucu degil de kiskanc oldugunu gorursunuz, koru korune iman ve fedakarlik isteyen bir tanri. Korku sacan, ceza veren, sirf sadakatinden emin olmak icin Ibrahim den oglunu kurban etmesini isteyen bir tanri. Eger her seye gucu yetiyor olsaydi, Ibrahim in guvenilir oldugunu bilemez miydi? Eger iyiyse neden boyle zalimde bir imtihan yapti? Dolayisiyla iyi olamaz...
DBG: (kahkahayi patlatti) Beni alt ettiniz Profesor; peki oyleyse, Tanri iyi olmak zorunda degil. Ama Evrenin yaraticisi olarak en azindan her seye gucu yetendir, oyle degil mi?
AE: Emin misiniz? Eger oyleyse zaten onun mahluklari olan canlilari neden cezalandiriyor? Bunu yaptiginda aslinda kendisinin sorumlu oldugu seylerden dolayi yarattiklarini cezalandiriyor olmaz mi? Yarattiklarini yargilayarak aslinda kendisini yargilamis olmuyor mu? Durust olmak gerekirse bence tek mazereti zaten var olmamasidir. Ustelik eger dikkatli bakarsak, her seye gucunun yetmesinin de mumkun olmadigini goruruz. Cunku bu da cozulemez celiskilerle dolu bir kavramdir.
DBG: Ne demek istiyorsunuz?
AE: Her seye gucunun yetmesinin imkansizligini aciklayan bir paradoks vardir ve su sekilde aciklanabilir: Eger Tanri nin her seye gucu yetiyorsa kendisinin bile cozemedigi bir sifre yaratabilir mi? Gordunuz mu? Iste celiski de burada yatiyor zaten. Eger Tanri sifreyi cozemez ise her seye gucu yeten degildir. Eger cozerse yine degildir; cunku kendisinin cozemeyecegi bir sifre yaratmayi basaramamistir. Sonuc: Her seye gucu yeten bir Tanri yok. Bu anlamadigi seyleri cozmek icin bir yol ve siginacak bir yer arayan insanin uydurdugu bir hayaldir.
DBG: Oyleyse Tanri ya inanmiyorsunuz?
AE: Incil de bir sahis olarak anlatilan Tanri ya inanmiyorum, hayir.
DBG: Maddeden baska bir sey olmadigini dusunuyorsunuz, oyle degil mi?
AE: Hayir, kesinlikle var. Enerji ve maddenin arkasinda bir sey olmali.
DBG: Profesor bana kesin cevap verin. Inaniyor musunuz, inanmiyor musunuz?
AE: Daha once soyledim zaten. Incil deki Tanri ya inanmiyorum.
DBG: Peki, neye inaniyorsunuz?
AE: Dunyanin kuralli ahenginde tecelli eden Spinoza nin tanrisina inaniyorum. Evrenin guzelligine ve basit mantigina hayranim. Evrenin butununde kendini gosteren bir Tanri ya inaniyorum...
DBG: Profesor, sizce Tanri nin varligini ispatlamak mumkun mu?
AE: Hayir, Sayin Basbakan. Tanri nin ne varligini ne de yoklugunu ispatlayabiliriz. Sadece gizemi hisseder ve evren seklinde kendisini gosteren nefes kesici plan karsisinda hayrete duseriz.
DBG: Neden Tanri nin varligini veya yoklugunu ispatlamaya calismiyorsunuz?
AE: Dedigim gibi, mumkun oldugunu dusunmuyorum.
DBG: Mumkun olsa bunu nasil yapmaya kalkisirdiniz?
AE: Raffiniert ist der Herrgot, aber boshaft ist er nicht (Tanri kurnazdir, fakat kotucul degildir)
DBG: (saskin bir bakis atarak) Was wollen Sie damit sagen? (Bununla ne demek istiyorsunuz?)
AE: Die Natur verbirgt ihr Geheimnis durch die Erhabenheit ihres Wesens, aber nicht durch List. (Doga, varliginin yuceligindeki sirri saklamakta mahirdir, fakat bu ugurda hile yapmaz.)
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder