6 Eylül 2017 Çarşamba

SÜPER KAHRAMAN MI DİM ERBABI MI BELLİ DEĞİL...

Daha önce dedim ya, uçmuş bunlar.
Eşşşşek kadar adamlar, devletin Cumhur-başkanı(!?), başbakanı, bakanları, müsteşarları, hatta generalleri, kossssss koca Sağlık Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı bunlara teslim.
Adamlar bir filmde oynuyorlar.
Kendi yazdıkları, kendi yönettikleri bir filmde baş rolde oynuyorlar.
Arzu edenler Evrenin Koruyucuları, arzu edenler Galaksinin Gardiyanları, arzu edenler, Jeday Şövalyeleri, arzu edenler Dr. Strange'in üyesi olduğu şu okült gizemli grubu düşünsün.
Hayal gücünüz yetmez bunların hayal ettiklerine.
Adam her gün Allahla konuşuyor, meleklerle yarenlik ediyor.
Etrafındaki insanlar bunu Allah'la, meleklerle muhabbetlerini dinliyor.

Bu muhabbetler en son ne zaman olmuştu?
Bir hatırlayın.
Bu film en son 632 yılında yaşanmış ve son bulmuştu.
Yani tercümesi adam ben peygamberim diyor.
Alooooo, kimse yok mu orada.
Bunlar biz Müslümanız diye ortalarda geziyor.
Sonra bana da vay kafirsin, vay dinden çıktın diye havlayıp duruyorsunuz.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      


SÜPER KAHRAMAN MI DİM ERBABI MI BELLİ DEĞİL...

Kurşunlara mani oluyor (INVINCIBLE)

ALINTI

Bahçıvan olduğunu söyleyen bir sofiyle sohbet ediyorduk. O sofi dedi: "Kurban bize bir keramet anlat." Bahçıvan muhabbetle elini kaldırdı ve o sofiye dokunup dedi ki:

"Kerata salata! Dünyanın her tarafından insanın buraya gelip toplanması, hiçbir davetiye gönderilmeden burada cem' olması keramet değil midir?" Ve anlatmaya başladı:

"Bir zamanlar biz Urfa'da işimiz olduğu için Seydâ Hazretleri'nden izin istedik. O tarihte bu bölgede terör çoktu. Seyda Hazretleri buyurdu ki: "Akşam sonu olursa gelmeyin. Sabah gelirsiniz." Müsaade aldık, ayrıldık. Urfa'ya geldik. İşlerimizi gördük. Akşam vakti oldu. Sofiler: "Geri dönelim," dediler. Ben de Seydâ Hazretleri'nin emrini hatırlattım. Fakat sofiler muhabbetten duramadılar. Menzil'e dönmeye karar verdik. Çaylar başına geldiğimizde -o zaman baraj yapılmamıştı- yolun ortasında teroristler barikat kurmuştu. Şoförümüz barikatı aşmak için arabaya gaz verdi. Barikatı aşamadık. Orda saklı olan teröristler silahlarla arabamızı taradılar. Arabanın her tarafı kurşun deliği oldu. İçerde yaralananlar vardı. Bana da çok kurşun isabet etti.

Teröristler bizi arabadan indirdiler. "Nereye gidiyorsunuz?" dediler. Biz de, "Menzil'e gidiyoruz," dedik. Teroristler, "Menzil" adını duyunca korktular, kaçtılar. Arkamızdan gelen bir araba yaralıları görünce hepimizi hastaneye götürdü. Doktor tek tek muayene etmeye başladı. Sıra bana geldi. "Soyun!" dedi. Gömleğimi çıkarınca 10-15 mermi yere döküldü. Doktor hayret etti! Hiçbir mermi vücuduma girmemişti! Doktor hayretle sordu:

- Sen evliya mısın?

- Hayır, ben evliyanın bahçıvanıyım, dedim.

Tekrar Menzil'e döndüm. Seydâ Hazretleri dışarıda geziniyordu. Beni görünce yanına çağırıp sordu:

- Sofi Nuri, teröristler sizin yolunuzu mu kesti? Biz size demedik mi "gelmeyin"? Sofi Nuri, kurşunlar sana değmemiş mi?

- Hayır kurban, himmetinizle değmemiş, dedim.

- Sofi Nuri Senin kılını da mı kopartmamış? diye sordu.

- Himmetinizle hayır kurban, diye cevap verdim.

- E, sadatların işidir! Elhamdulillah... buyurdular.

Kaynak: (h)Seyda hz.k.s bir kerameti (sofi nurinin başından geçen) << abdulbaki hzkerameti << ilahi.org

Bitmeyen ürünler sürekli tükenmesini engelleyebilme kabiliyeti (Henüz MARVEL serisinde bu özellikte bir karakter oluşturulamadı )

ALINTI

Gavsın (k.s.) vefatından sonra sadıklardan biri şu rüyayı görür: Resulullah (s.a.v.) Sahabe-i Kiram ve Sadatların hazır olduğu mecliste dediler: -Gavs (k.s.)'ın zahirinden ve batınından Seyyid Muhammed Raşid hazretleri (k.s.) hariç kimse pek bir şey anlayamadı. * Genellikle teveccüh olduğu günlerde çay verilirdi. Bir sabah halife iken Seyyid Muhammed Raşid hazretleri (k.s.) demlenmiş çay ve şeker getirip sofiye verdi. Herkese üçer bardak dağıtmasını emretti. Ben bu çay, bu kadar insana yetmez diye içmeyip sonunu bekledim. Baktım ki herkes üçer bardak çay içti. Sıra bana geldiği zaman soğumuştur diye gönülsüz olarak aldım. Baktım ki, çay ocaktan yeni inmiş gibi sıcak. Demliğe baktım daha yan bile olmamış, şekerde aynı. Bu halleri görünce ehhıllah'ın kadir ve kıymetini bilip edepli olmaya gayret ettim.

Tabip ama neştersizinden

ALINTI

Bir gün Gavs hazretlerini (k.s.) ziyaret için iki kişi geldi. Hz. Gavs (k.s.) bunlara memleketlerinin ismiyle hitap edip, iltifat etti. Birisi dedi: -Efendim, bu benim kardeşimdir, delidir. Biz bunu zincirle baglariz, derdine tibben bir çare bulamadik, en son doktor "Bu bizim işimiz degil, bunu ancakhocalar iyi eder" dedi. Biz de sizin isminizi duyduk ve geldik. Ben ömrümü gafletle geçirdim, yalnız dün gece bir rüya gördüm, rüyamda tanımadığım, iri vücutlu, siyah sakallı, cübbeli, sarıklı ve nurani bir zat odama girdi ve baş, şehadet ve orta parmaklarının üçünü birden kalbime vurarak, kalbimden yumurta büyüklüğünde simsiyah bir şey çıkardı. Kalbim hala ağrıyor, ama kalbimde bir iz yok. Gavs hazretleri (k.s.) bu sözleri dinledi tebessüm etti: "Allah (c.c.) şifalar versin, inşallah iyi olur." buyurdu. Zincirlerden kurtulan hastayla Gavs (k.s.)'in elini öperek çiktilar. Agabey: "Rüyamda gördügüm zat bu degildi. Burada başka şeyh var midir? diye sordu. Seyyid Muhammed Raşid (k.s.) gösterilince şaşirarak rüyada gördügü zatin o oldugunu söyledi. Hemen gördüm ve kalbindeki yumurtayi siz çikardiniz" dedim. O da eliyle işaret ederek: "Sus Allah (c.c.) her şeye kadirdir. O'nun fazlu ihsani çoktur." deyip beni susturdu ve hastaniza Allah hayirli şifalar versin." deyip bizi ugurladi. * Hocanın birisi rüyasında Hz. Rasûlüllah'ı görüyor, şu şekilde buyuruyor "Benim öyle bir oğlum varki Allah (cc) benim ümmetimin bir kısmını onun hatırına vermiştir. Şu anda divanda sobanın yanında üzerinde siyah bir örtüyle yatıyor." Hoca hemen gidip bakıyor ve o kişinin Şeyda Hz.lerinin olduğunu görüyor.

Yol kısaltan (Tüm fizik kanunlarını ortadan kaldırmayı başaran)

ALINTI

Bir gün Şeyh Muhammed Arapkendi (k.s.) yörenin taninmiş ulemasindan Molla Nuri'ye misafir olmuş. Ben de ziyarete gittim. Akşam sohbetinde dediler: -Bize gereken şudur. Boyunlarimizi uzatalim, Şeyh Abdülhakim'in (k.s.) manevi mirasçisi Seyyid Muhammed Raşid (k.s.) üzerimize basip geçsin, çünkü Nakşi Tarikatinin şerefi bugün onlardadir. Itiraz edenler oldu. Cevaben: -O Gavs olmasaydı, Şeyh Muhammed Raşid (k.s.) böyle olmazdı, buyurdu. * Birgün Menzil'e gidiyorduk, varmamıza kırk dakika vardı, o sırada akşam oldu. O sıralarda Şeyda hazretleri (k.s.) akşamla yatsı namazı arasında sohbet ediyor, bizde kitap haline getirmek için banda alıyorduk. Bir an önce sohbete yetişmek için arkadaşlardan rica ettik, Şeyda hazretlerinden (k.s.) himmet isteyinde vaktinde varalım, diye. Gerçekten sohbet yeni başlarken köye vasıl olduk ve banda aldık. Ertesi gün Diyarbakır'a geri dönerken arabanın kilometre saatine gözüm takıldı. Her zaman Diyarbakır çıkışı kadranı sıfırlardım, kaç kilometre yaptığımı bilirdim. Daima 152 kilometre olarak ölçerdim, fakat bu defa 142 kilometreyi gösteriyordu. Göstergemi bozuldu diye düşündüm fakat Diyarbakır'a dönüşte yine 152 kilometre katettim. Demek kilometre kadranı bozulmamış, Şeyda hazretlerinin (k.s.) himmetiyle yol 10 kilometre kısalmıştı.

Kapatın AMATEM'i YEŞİLAY

Yollayın bağımlıları SEYYDA'ya

hemen tedavi etsin...

ALINTI

Birgün 83 yaşinda bir zat Seyda hazretlerinin meclisine geldi. Bu zatin bazi söz ve hallerini oradakiler begenmeyip tenkid ettiler. Bu zat o zaman şöyle demişti: "Ben bu yaşima kadar dinin hiçbir emrini yapmadim. Aşin derecede sarhoş oldugum birgün, dostlarim beni buraya getirmişler ve Şeyda hazretlerinin (k.s.) elini öptürüp banyo yaptirdiktan sonra caminin altina yatirmişlar. Sabah uyandigimda tanimadigim bir çevre ve insanlarla karşilaştim. Şeyda hazretlerini (k.s.) gördügümde ayak parmaklarimdan bir nur girip bütün vücudumu kapladi. Bu nur beni o halimden bu halime çevirdi. Ben şimdi onyedi günlügüm." Işte evliyanin nazari cezbeyi dogurdu. Cezbe de ilahi aşk ve muhabbeti meydana getirerek bu kişiyi, Allah (c.c.)'a dönüp, dinini ögrenip yaşayan biri haline getirdi. * Batı vilayetlerinin ileri gelenleri toplantı halin-delermiş. Sofra kurulmuş. Alkol almayanlara diğerleri "Niçin alkol almıyorsun, yoksa sen de mi Adıyaman'a gittin" diye soruyorlarmış. Gerçekten bu darbımesel haline gelmişti. Menzile gidip tevbe edenin sifatinda Islam nuru, anlakinda Hz. Resulullah'm ahlaki tecelli ederek Şeyda hazretlerinin (k.s.) baglisi oldugu gözlenirdi.



Ben de Hidayet'i Allah veriyor sanıyordum

meğerse hidayeti Evliya ve onun aşıkları dağıtıyormuş...

ALINTI

Bir gün Şeyda hazretlerinin (k.s.) meclisinde bir zatla taniştik. O zat şöyle dedi: "Ben 55 yaşindayim, islam adina iki şey biliyorum: Birisi, Allahu Ekber, digeri Bismillah. Hayatta işlemedigim günah kalmadi. Maddi yönden durumum çok iyi, amma hayattan hiç tad alamiyorum. Hind fakirlerine gitmeyi düşünüyorum. Bu zati duydum, yanina geldim. Ben de insanlar gibi gülmek, eglenmek istiyorum. Ruhi sikintidan dolayi perişan haldeyim. Bu zatı Şeyda hazretlerinin (k.s.) huzuruna çıkardılar. Şeyda (k.s.) dedi: "Tevbe et, Allah her şeye kadirdir." O zat tevbe etti. Akabinde namaza başladı ve üç ay içerisinde haramı helali öğrendi. O zat hal ve cezbe sahibi sofilerin meclisinden ayrılmazdı. Ona: Sen bu cezbeli sofilerden ne fayda görüyorsun?" diye soruldu. O şöyle cevap verdi: "Onlar ellerini bana değdirseler, bağırıp çağırsalar benim kalbime ilahi aşk ve muhabbet geliyor" Bu zat evliyanın nazarı, tekkenin bereketi ve sofilerin muhabbeti olmasa idi ne ile istikâmet sağlardı.

Bir tek KURAN kelimesi geçirmeden İNSANI MÜSLÜMAN YAPTIRIR

Allah'a ve KURAN'a ne gerek var?

ALINTI

Seyda hazretleri (k.s.) birgün Hatme-i Hace-gan'dan çıkmış, caminin Önünde sofiler ziyaret ediyordu. O sırada sırt çantasıyla birlikte yabancı olduğu anlaşılan bir kişi yaklaştı, ziyaret etti, mübarek tebessüm ederek: "Hoşgeldin" dedi. Yabancının ne dediğini anlamadık, birisi tercüme edince Nemrut'u ziyaret için geldiğim, yarın oraya gideceğini söyleyince Şeyda hazretleri (k.s.) dönüşte yine buraya gel dedi, o da söz verdi. Üç gün sonra geri döndü. Şeyda hazretlerini görünce yanına gitti "ben sana söz" dedi. Mübarek tebessüm ederek "hoşgeldin, biz gidip namaz kılacağız, sana namaz yok sen camiye gelme burada kal" dedi. Biz ikindi namazım kıldık, hatmemizi yaptık dışarı çıktık. Yabancı kişi "İslam başka" diyerek kapıya koştu, camiye girdi. Şeyda hazretlerinin (k.s.) önünde ağ-lıyarak tercüman aracılığıyla kelime-i şehadet getirdi ve müslüman oldu. Bir hafta kaldı, islamiyeti öğrendi, temsil yetkisi alarak İngiltere'ye döndü.

Dilsizleri bülbül eder

Işınlanabiliyor...

ALINTI

Bir gün dili tutulmuş bir fakih getirdiler. 7-8 gün devamli gezdi. Bir ara bir otobüs gelmişti. Bu fakih şoförü gözlemeye başladi, aniden şoförün yanina geldi. "Dur gitme" dedi. Daha başka kelimeler de söy-ledi. Babasi duyunca çok sevindi. "Bize son çare olarak buraya gelmemizi söylemişlerdi. Çok şükür oglumun dili açildi." dedi. Gadir köyünden Diyarbakır'a alış-veriş için Seyda hazretleriyle (k.s.) getmiştik. Günlerden cuma idi. Cuma namazımızı camide kıldık. Bir ara Şeyda hazretlerini (k.s.) tamemen kaybetmiştim. Namaz bitince baktım iki saf Önümde duruyor. Sen burada yoktun deyince buradaydım dedi, ben de seni burada göremedim dedim. Ertesi gün köye doğru kamyonla yola çıktık. Yolda araba arızalandı. Şoför yedek parça için Kozluğa gitti. Biz de bir köprü altında beklemeye başladık. Bir ara bir pikap geldi, köprüye 1-2 metre kala lastiği patladı. Ben Şeyda hazretlerine (k.s.) söyleyince köprünün altından çıktı. Pikaptakilerle tanıştık. Onlar Şeyh Seyda-i Ceziri'nin (k.s).evlatlarıydılar. Birisi de Şeyh Nurullah Ceziri (k.s.) idi. Şeyda hazretleriyle birlikte oturdular, sohbet ettiler. Birbirlerine sen benim arabamı bozdun, hayır sen benim arabamın lastiğini patlattın diye latife yaptılar. Arabalar tamir edildikten sonra biz Gadir köyüne döndük, onlarda Hz. Veysel Karani'ye gittiler.

 
a45UyF587661-170906212638 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/09/06  21:21 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

Aut disce aut discede.
* * *
Ya ogren, ya terket.

Latin Atasozu

Resulullah sav buyurdular ki:
Yilanlarin hepsini oldurun.
Kim yilanin intikam alacagindan korkarsa, benden degildir.
Bir rivayette soyle buyrulmustur:
Gumus cubuk gibi olan uzun yilan haric, butun yilanlari oldurun.

Ebu Davud, Edeb 174, 5249, 5261 Nesai, Cihad 48, 6, 51

Dr. Murat Beyazyuz : Savunma Mekanizmalari

Savunma mekanizmalarinin esas islevi, zihnin zorlanma durumlarinda, zihinsel yapinin butunlugunu ve dengesini surdurmektir. O halde, normal disi zihinsel isleyisin belirleyicisi savunma mekanizmalarinin kullanilmasi degildir. Istisnasiz her insan, zihinsel yapisinin butunlugunu korumak ve kendisini dengede hissetmek icin savunma mekanizmalari kullanir. Bununla birlikte savunma mekanizmalarinin nasil, ne $iklikta ve hangi durumlarda kullanildigi normal disi isleyisi belirlemekte bir kriter olabilir.

Zihinsel aygit ayni anda birbiri ile bagdasmayan bircok durtunun zorlamasiyla karsilasirsa bu duruma catisma denir. Catisma kavrami ayni zamanda superego istekleri ile id istekleri arasindaki uyumsuzlugu ve hatta id veya superego nun isteklerinin dis dunya ile uyumsuzlugunu da anlatir. Bu catismalarin ego da yarattigi anksiyete savuma mekanizmalarinin yardimiyla giderilir.

Simdi bu savunma mekanizmalarini kisaca anlatmaya calisalim.

Bilincdisi Bastirma (Repression)

Durtulerin, insanin istegi disinda bilincdisinda tutulmasi ve bilince cikmalarina izin verilmemesi anlamina gelen bilincdisi bastirma (repression) ile, istenmeyen, hosnutsuzluga yol acan istek, ani veya duygularin bilincdisina itilmesi yonundeki cabayi anlatan bilincli bastirma (supression) birbirinden farkli zihinsel surecleri ifade eder. Bilincdisi bastirma ile bilincdisinda tutulan durtuler hicbir zaman bilince cikmamislaridir ve cikamazlar.

Bilincli bastirma ile bilincdisina itilen yasantilar ise daha once bilincli olarak yasanmislardir ve daha sonra bilincdisina itilmislerdir.

Sonradan bilincdisina itilen bu yasantilar, bilincdisi bastirma mekanizmasi ile id de hapis tutulan durtulerden farkli olarak gerektiginde bilince tekrar cikarilabilirler.

Bilincdisi bastirma (repression) savunma mekanizmalari arasinda en onemli olandir, zira diger tum savunma mekanizmalari bu savunma mekanizmasi ile birlikte calisirlar.

Genellikle bastirmanin yetersiz kaldigi durumlarda, diger savunma mekanizmalari zihinsel yapinin selameti icin bastirma nin yardimina kosarlar.

Bastirilan durtulerin veya catismalarin zaman zaman davranislarda bir takim etkileri olabilir. Mesela odipus kompleksinin cozumlenmeden bastirilmasi sonucu, yetiskinlikte bir takim cinsel sorunlar, karsi cinsle ilgili kararsizlik durumlari ortaya cikabilir.

Yadsima (Denial)

Kotu bir durumla karsilastigimizda soyledigimiz bu gercek olamaz cumlesi yadsimanin izini surmek icin iyi bir ornektir. Yadsima, icten ya da distan gelen tehlikeli bir durumun yok sayilmasidir. Tum ilkel savunma mekanizmalarina degisen oranda yadsima da eslik eder. Hosnutsuzluk yaratan bircok olay, bilincdisina bastirilirken, ayni zamanda yasanmamis gibi de hissedilir, yani bastirmaya yadsima eslik eder.

Yansitma (Projection)

Kisi kendisinden kaynaklanan hos olmayan yasantilarin sorumlulugunu, kendi disindaki nesnelere yukleyerek bu yasantilarin yaratacagi anksiyeteden kurtulabilir. Yansitmanin bir diger sekli de, hosnutsuzluk yaratan veya dis dunyaya uygun olmayan id veya superego isteklerinin baska kisilere mal edilmesidir. Boyle bir durumda da yansitma, yadsima ile birlikte calisir.

Neden Bulma (Rationalization)

Bu savunma mekanizmasi yapilan hareketi hakli gostermek icin ya da hayal kirikliklarinin etkisini azaltmak icin kullanilabilir. Ornegin, bir elektronik cihazi kullanim kurallarina tam olarak riayet etmeksizin kullanan ve bu ihmali ile cihazin bozulmasina sebep olan kisi, cihazin kaliteli olmadigini, dayaniksiz oldugunu veya bir imalat hatasi oldugunu soyleyerek kendisini sucluluk duygularindan kurtarmaya calisabilir.

Anlasilabilecegi gibi, neden bulma savunma mekanizmasi da hemen her zaman yadsima ile birlikte kullanilir.

Dislastirma (Externalization)

Kisi kendisinden kaynaklanan hos olmayan dusunce, duygu veya isteklerin dis dunya ile ilgili oldugunu ve kendi zihinsel sureclerinden baglantisiz oldugunu dusunur. Dislastirma surekli sanssizliktan yakinan insanlarin $iklikla kullandigi bir savunma mekanizmasidir.

Iclestirme (Introjection)

Bu savunma mekanizmasinda, kisi baska bir insanin veya baska bir toplulugun ozelliklerini zihinsel yapisinin icine alir ve kendi kisiliginin unsuru haline getirir. Amac her savunma mekanizmasinda oldugu gibi zihinsel aygiti gerilimden korumaktir fakat bu savunma mekanizmasinda gerilim daha cok dis kaynaklidir. Superegonun olusumunda bu iclestirme mekanizmasinin esas rolu oynadigini soylemistik.

Ice Alma (Incorporation)

Bu mekanizmada, insan cesitli sebeplerle ayrilmak zorunda kaldigi kisi veya kisileri, bu kisilerden ayrilmasinin yarattigi anksiyete ile bas edebilmek icin kendi zihinsel aygitina dahil eder, bu kisilerin ozelliklerini kendi egosuna eklemler. Yani bir bakima o kisileri kendi icinde yasatir. Mesela, babasini kaybeden biri, onun paltosunu giyerek, onun tespihini kullanarak veya onun gibi davranarak onun ozelliklerini kendi ego suna dahil eder ve boylece ondan ayrilmanin yarattigi anksiyeteyi savusturur.

Odunleme (Compensation)

Bu savunma mekanizmasi ile insan, zihninde yer alan ek$iklik, yetersizlikle ilgili imajlardan, bedenindeki ek$ikliklerden ya da kusurlardan veya sosyal alanlardaki yetersizliklerinden kaynaklanan rahatsiz edici duygularindan kurtulmak icin bu ek$ik taraflarini yadsir, ama bu yadsima yeterli olmadigi zaman zihinsel, bedensel veya sosyal baska alanlarda kendisini gelistirerek ek$ik oldugu taraflarini yadsimayi kolaylastirir.

Ne var ki odunleme savunma mekanizmasi da diger savunma mekanizmalari gibi her zaman olumlu sonuclar dogurmaz. Ornegin, zihinsel bir takim ek$iklik imajlari sebebiyle surekli asagilanmaktan korkan bir insan, entelektuel alanda kendisini gelistirerek, bilgileri ile etrafindakileri surekli asagilamayi secebilir. Boyle bir durumda da odunleme mekanizmasinin yansitma ile birlikte calistigini goruruz.

Yuceltme (Sublimation)

Bu savunma mekanizmasinda, kisi durtu, egilim ve isteklerinin dis dunya gercekligi ile ortusmedigi durumlarda, bu durtu, egilim ve isteklerine toplum tarafindan hos gorulebilecek kiliflar hazirlayarak zihinsel gerilimden kurtulur.

Yer Degistirme (Displacement)

Bir duygu ya da durtu, asil hedefinden baska bir hedefe dogru yonlendirilmesi veya, bir duygunun ya da durtunun yerine bir baskasinin gecirilmesi seklinde calisan bir savunma mekanizmasidir. Baskici bir babanin disiplininde yetismis bir kisi babasina karsi olan saldirgan durtulerini ileride kocasina yonelterek bu durtulerin yarattigi anksiyeteden kurtulabilir. Diger durumda ise kisinin babasina yonelmis yogun saldirgan durtulerinin yerine yogun bir sevgi, saygi ve ilgi gecebilir.

Ozdeslesme, ozdesim kurma (Identification)

Yetiskinlikte daha cok kisinin kendi degerini arttirma veya kendisini korumak amaci ile kullanilir.

Ozdesim yoluyla edinilen kimlik bazi durumlarda yetersiz kalabilir ve kisiyi ciddi bir catisma icine sokabilir. Bu nedenle ozdeslesmenin derecesi ve cesitliligi bu savunma mekanizmasinin islevselligi acisindan oldukca onemlidir.

Karsit Tepki Olusturma (Reaction-Formation)

Bilincdisindaki durtu, egilim ve isteklerin bastirma mekanizmasi ile engellenmesi her zaman mumkun olmaz, bazen kisi, bilincdisindan gelen bu zorlayici isteklerle bas edebilmek icin bilincli olarak bunlarin tam tersi seklinde davranislar sergileyebilir ve bu sekilde sucluluk duygulari onlenir ve toplumun daha rahat kabul edebilecegi bir kisilik gorunumu olusturulur.

Duygusal Soyutlanma (Emotional Insulation)

Insan hayatta her an hayal kirikliklari veya p$ikolojik travmalarla karsilasabilir. Bu durumlarin yaratacagi gerilimden korunmak icin bazi insanlar, normal bir zihinsel surec olan duygulanma egilimlerini baskilarlar. Boylece hayal kirikliklari ve p$ikolojik travmalarin etkilerini en aza indirmeye calisirlar. Duygusal soyutlanma olarak adlandirdigimiz bu savunma mekanizmasini kullanan insanlar genellikle duygusal olmayi bir zayiflik sayarlar ve bu sebeple guclu olmak ugruna kendi duygularina yabancilasirlar.

Dusunsellestirme (Intellectualization)

Dusunsellestirme dedigimiz savunma mekanizmasi, neden bulma ve duygusal soyutlanma mekanizmalarinin birlikte kullanilmasiyla olusur. Hayal kirikligi veya sucluluk duygulari gibi hosnutsuzluk yasantilari karsisinda kisi, hem durum karsisinda duygularinin aciga cikmasini engeller hem de bunu kolaylastirabilmek icin hosnutsuzluk yasantilarina kendisi disinda nedenler bulur.

Duygudaslik (Sympathy)

Insan dis dunyadan gelebilecek tehlikelere karsi her zaman tedbirli olmak zorundadir. Dis dunya dedigimiz seyi buyuk olcude de diger insanlar olusturur. Duygudaslik dedigimiz savunma mekanizmasinda insan, diger insanlara kendini sevdirerek onlardan gelebilecek tehlikeleri engellemeye calisir. Bu savunma mekanizmasini kullanan bir kisi, diger insanlar tarafindan begenilmek, sevilmek ve onlardan zarar gormemek icin surekli diger insanlarin fikirlerini dinler, onlara hak verir, onlari destekler, kendisine yanlis gelen seylere dahi itiraz etmez ve kendi gercek goruslerini asla tam olarak ortaya koymaz.

Surekli sevilme ihtiyaci hisseden bu insanlar, sevilmek icin kendi gercek kisiliklerinden vazgecmis olmanin anksiyetesini de yasarlar ve icten ice dusmanca duygularini da kendilerini bir sekilde sevdirdikleri insanlara yoneltirler. Duygudaslik mekanizmasinin yaninda bu mekanizmanin sonucu olarak ortaya cikan bu dusmanca duygularin da bastirilmasi gerekir. Bu kadar cok isi yapmaya calisan ego zayif dusebilir ve bu insanlar hic beklenmedik ofke patlamalari sergileyebilirler.

Boyun Egme (Submission)

Bu savunma mekanizmasi da duygudaslik ile ayni amaca hizmet eder. Amac diger insanlardan gelebilecek tehlikelerin onunu kesmektir. Duygudaslik mekanizmasindan farkli olarak bu savunma mekanizmasinin kullanildigi durumlarda sevgi arayisi, sevilme ihtiyaci yoktur ve guvende olma, zarar gormeme dusuncesi daha on plandadir.

Yapma Bozma (Undoing)

Bu savunma mekanizmasinin isleyisi, adindan da anlasilabilecegi gibi, diger savunma mekanizmalarinin tam bir basarisizligi durumunda, ego nun son bir telafi manevrasi olarak ozetlenebilir. Soyle ki; ego nun kullandigi savunma mekanizmalarini atlatmayi basaran bilincdisi istek, durtu veya arzular gercek dunyaya ulasirlar ve id deki gerilimin bir sekilde bosalmasini saglarlar, yani savunma mekanizmalari basarisiz olur, sonrasinda ego bu yenilgiyi telafi etmek icin id in haz elde etmesinde rol oynayan araci mekanizma uzerinde degi$iklik yapma yoluna gider. Bunun orneklerine farkinda olmadan $ikca rastlariz. Mesela, her gun rastlayabilecegimiz, ama mantiksal olarak hicbir anlam ifade etmeyen sozunu geri alma fiili, basit bir yapma bozma isidir.

Donusturme (Conversion)

Bu savunma mekanizmasi iki amacla kullanilabilir; bunlardan ilki diger savunma mekanizmalarinda oldugu gibi, bilincdisi durtulerin bilince erismesini engellemektir, donusturme mekanizmasinin diger kullanilma amaci ise dis dunyadan gelen ve zihinsel aygiti zorlayan yasantilardan kacmaktir. Donusturme mekanizmasinda, ic veya dis kaynakli zorlayici etkenlerin yarattigi gerilim anksiyete seklinde yasanmaz, bu gerilim donusturulur ve vucutta bir takim hastalik belirtileri seklinde ortaya cikar. Bu belirtilerin tibben, organik sebepleri yoktur ve bu savunma mekanizmasi normal olmaktan oldukca uzaktir. Sinirsel bayilmalar, $ikintili olaylar sonrasinda vucudun cesitli yerlerinde ortaya cikan uyusmalar, titremeler, guc kayiplari donusturme mekanizmasina ornek olarak verilebilir.

Cilecilik (Asceticism)

Dis dunyanin sartlari karsisinda, cinsel veya saldirgan durtulerine her hangi bir doyum araci bulamayan kisi bu durtulerini tamamen bastirir ve tum haz veren faaliyetlerden uzak durma yoluna gider. Bazi tarikat mensuplarinda bilincli bir fiil olarak gorulen bu cilecilik, ozellikle ergenlerde, bas edilemeyen durtulere karsi kullanilan bilincdisi bir savunma mekanizmasidir.

Ego p$ikolojisi teorisine gore normal disiligi belirleyen sey bu savunma mekanizmalarinin kullanilmasi degil bunlarin ne $iklikla ve ne sekilde kullanildigidir.

Ego p$ikolojisi teorisi, temelde durtulerden cok ogrenilen davranislari ve dis dunya ile iliski bicimlerini esas aldigi icin, doga bilimlerine durtu teorisinden daha yakin bir noktadadir.



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder