| ŞÜKRÜ ALNIAÇIK "ATLI GÖÇEBE" sukrualniacik@gmail.com |
Kripto Ermenilerin Zafer KonvoyuTürk Tarih Kurumu eski başkanı Yusuf Halaçoğlu’ndan sonra Dün Haberiniz.com’da çilekeş dava adamı, Ülkücü Ozan İlhami Erdoğan, Afşin Selim’e verdiği röportajda, Kripto Ermeniler hakkında önemli açıklamalar yaptı. “Ermenilerin çoğu, yaptıkları katliamdan sonra, o karışıklık zamanlarında, memleket değiştirmişlerdir. Mesela; Kars’ta katliam yapan biri diyelim ki, Yozgat’a gelmiş yerleşmiş. Orada kimi öldürmüş Kâzım oğlu İlhami’yi, Yozgat’ta kendini Kâzım oğlu İlhami olarak tanıtmış ve o şekilde kabul görmüş! Kendilerini Türk ve Müslüman olarak göstermişler. Çevreye karşı hem de en iyi Türk, en iyi Müslüman gibi yaşayarak şüphe uyandırmamışlar. Bu memleketin çoğu bölgesinde böyle oldu! Kamuflaj alanları ise camilerdi! Camilerde kimseye hangi milletten oldukları sorulmaz ve sorulmamıştır da bugüne kadar!”
İzninizle ben bu bilginin Ermenice bir yorumunu yapmaya çalışayım. Diyeceksiniz ki Ermenice bilir misin? Adamlar en fasih Türkçeyi, 100 sene cemaat olup, Müslüman kalmayı, belki de Türkçeden sonra Arapça öğrenmeyi biliyorlar da ben Ermenice yorum yapamaz mıyım? Ermenice bilmem ama Kayseriliyim. Bu uyanık tüccar halkın bölgemde bıraktığı izleri gayet güzel seçme ve özümseme imkânım oldu. Bir Ermeni, sadece canını kurtarmak için böyle meşakkatli bir kulluk içine girmez. Bekri Mustafa gibi şarabını da içerek halkın arasına karışma imkânı yok mudur? Ermeni, bu dinde sürekli kalıcı olsa İslam’ın en ibadeti kolay kısmına girer ve bir süre sonra izini kaybettirir İstanbul’a giderdi. Oysa uzun vadeli bir plan için “iyi kamufle olması” gerekiyordu. Geçmişte Sabatayistler de böyle dönmüştü. Bir Kripto örneği de ben vereyim: Yaşadığım şehirde ünlü bir mahalle var. Mahallenin Osmanlı kayıtlarında Ermeni mahallesi olarak geçtiğini kaynaktan öğrendim. Sokaktaki kimsenin bildiğini sanmıyorum. Şimdi bu mahallenin sakinleri kimler biliyor musunuz? Çingeneler ve zenginler… Mahallenin Türk mahallesine komşu olan bölümüne Çingeneler yerleştirilmiş. Diğer sokaklarda şehrin en pahalı konutları olan yüksek metrekareli ve konforlu evler var. Ben bu tür evleri Kayseri’den tanırım. Ayrıca böylesine bir işçi şehrinde inşa edilen en geniş evlerin eski bir Ermeni mahallesinde olması da tesadüf olmamalı. Sokaklarda çok fazla çocuk göremiyorsunuz. Yani bu mahallede bir gariplik vardı çözemediğim. Bu kripto meselesi çıktığından beri bakıyorum. İşini gücünü korumuş ve Cumhuriyet imkânlarından istifade ederek daha da geliştirmiş Ermenilerin bunca etnik şımarıklıktan sonra bir gün bu sokaklardan “ce ee” yapması işten bile değil. Kayseri’de de ”cingan mahallesi,” Eski Ermeni kiliseleriyle iç içe geçmişti. Yanlış anlaşılmasın Ermeni düşmanı değilim, sadece centilmence iz sürüyorum. Tehdit yok hakaret yok. Yalnız “aman” da yok. Bir daha Ermenilere aman veren Türk, tek kelimeyle ahmaktır. Neden bu Çingeneler eski Ermeni mahallelerini bu kadar seviyor dersiniz? Ermeniler geri dönünce gelince “Çık bre haymatloz; Sahibi geldi!” diyebilmek için. ↓ ↓ ↓ ↑ ↑ ↑ 20. yüzyıldan çıkmadan önce dünya, yüz yıllık hatta bin yıllık, iki bin yıllık rövanşlara sahne oldu. Kim ülkesinden bir siyasi rejim değişikliğine bağlı olarak sürüldüyse onda Yahudilerin 1948 başarısından sonra yeşeren umut, 1992’de SSCB’nin dağılmasıyla daha da güçlenerek ciddi bir hedef haline geldi. Kolonici Pontik Rumlar, Yunanistan’a gönderildi. Museviler, Roma Kralı Titus’un hıncını garip Filistinlilerden çıkardılar. Mazlum Kırım Tatarları yayan yapıldak vatanlarına geri döndüler. Kimse bunun ülke içi bir göç olduğunu hesaba katmadı. Ermenilerin, “gidin derdinizi Osmanlı’yla halledin” çıkışını hiç hesaba katmadan ve Kriptolarla, Anadolu’daki “gizli Hıristiyanlarla” misyonerlik örgütleri vasıtasıyla haberleşerek, bu umudu canlı tutmaya çalıştıklarına defalarca şahit oldum. Kayseri’de ve İzmit’te İsviçre’den ve Amerika’dan gelmiş; “milli bir renk vermeyen” misyoner mektuplarını okudum. Bazılarında açıkça, “siz eskiden Hıristiyan’dınız” uyarısı vardı. Bariz ve haksız sürgünlerin mağduru olan halklardaki anavatana dönüş arzusunun bir virüs gibi yayılarak yaptığı ihanetin ve katliamların bedeli olarak ülke içinde yer değiştirmiş ve Ulusal Devletin sınırları dışında kalmış Ermenilere de bulaşmış olması asla mantıksız değildir. Son yüz yıldır Ermenilere bulaşan herkesin başına tuhaf işler geldiği bir ülkede örgütlü bir “Eve Dönüş Taktiği” ile karşı karşıya olduğumuzu düşünmemiz için pek çok neden bulunuyor. Bizi huzursuz eden nedenlerin başında, iktidardaki “monşer beğenmez İmam Hatip intelijensiyası” geliyor. İkinci neden ise Ergenekon’dan içeri alınanların arasında önemli sayıda Ermeni karşıtının bulunmasıdır. MHP’ye ve Ülkücülere yapılan seyrekleştirme operasyonu da konudan bağımsız düşünülemez. Milletim uyan! “Vay ve adam nasıl da köşeyi döndü helal olsun!” Dediğin ve şehrin ekonomik nabzını elinde tutan o kara cipli ademlerin bir gün “haçlı bayraklı” arabalarla zafer konvoyu yaptıklarını gördüğünde çekeceğin acı hiçbir şeye benzemez. Dün Türk’ü Ermeni’yle Rum’la vuramayanlar bugün taktik değiştirmiş bulunuyor: Türk’ü Türk’le ve İslam’la vuruyorlar; milletim uyuma!... http://www.haberiniz.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=164&Itemid=234 |
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Korku, afetlerden biridir. Hz.Ali oO-------------------------------------------------------------------Oo http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder