1 Temmuz 2011 Cuma

ACAIP - Atakule satıldı ve yıkılıyor!​!

A T A K U L E ,, 
Beni de çok üzen bir gerilemeye(!)-ki bazılarına göre  gelişme..!!!- değinen Mimarlar Odası na selam olsun derim..
Bir  zanmanlar taşradan gelenlerin ilk gittikleri,görmek istedikleri bir yerdi..
askerliğini
Ankara da yapanların dönüşlerinde  ballandıra ballandıra anlattıkları..
Atakule..
Ben bu kadar tepki 

duyuyorum acaba Kuleye emeği geçenler, mimarından   mühendisine,işçisine,yatırımcısına..
nasıl karşılıyorlardır  acaba..??
Nasıl bir toplum bilinci yoksunu insanlarız ki hiçbir değeri koruyamamaktayız..
ve de beterin beteri yapılaşmalara göz yumarız :Gökçek in garabet yeşil demir yığını Eskişehir 

yolunun  en işlek şehir merkezi girişinde "HULK" gibi  ..!!!
insanın üstüne üstüne gelmekte..
çoğumuzun gençliğinde salına salına yürüdüğümüz,güzelim,ağaçlılklı,sakin,Bakanlıklar- Kavaklıdere-Cinnah yolu -(Kuğulu Park  güzergahı)..
oransız,plansız,taş,mermer yapılı alt geçit ve dar  geçit halinde bir güzellik(!)..
Daha çok sayılacak güzellikler(!)  var 2002 den sonra hayatımıza,şehrimize giren..s.
Bir süredir, boşalan dükkanlara kiracı almayan Atakule'nin  sahibi Vakıfbank, sessiz sedasız oluşturulan bir kararla  Atakule'yi sattı.
Yeni mal sahibi ailenin Cumhurbaşkanı Abdullah 

Gül'ün yakınları Kayserili bir tüccar aile olduğu belirtilmektedir.
Atakule'nin yıkılarak yetine bir OTEL  yapılması için Ankara Belediyesi'nde yoklama ve girişimler  başladığı duyulmaktadır.
Konuyla ilgili Mimarlar Odası Ankara  Şubesi açıklaması  "Aslında hem program hem de yapı sonucu olarak pek çok "ilk"i  barındıran bir yapı.
Ankara'nın ilk kulesi, ilk "shopping  mall"u, ilk cam tonoz, ilk şeffaf asansör…ATAKULE şüphesiz  program hedeflerine ulaşmış bir yapı.
"*  Çankaya'nın yüksek bir noktasında anıtsal bir formla şehrin pek  çok yerinden görülebilen kulesiyle tanınan Atakule, Türkiye'nin 

ikinci ve Ankara'nın ilk alışveriş merkezi olarak 13 Ekim 1989  tarihinde Ankara'nın başkent oluşunun 66.
yıl dönümünde hizmet  vermeye başlamıştır. 

Mimari projesi 1989 yılında açılan davetli yarışma ile elde edilen yapının müellifi Mimar Ragıp Buluç'tur.
24.000 metrekare  alana sahip Atakule, karma kullanımlı bir merkez olarak  tasarlanmıştır.
 Çarşı ve kule kompleksinin tasarımına başlamadan önce dünyada  bazı yeni ve ileri örnekleri gezen, insanlığı ön plana alan bir  yaklaşımla yapıyı tasarlayan Buluç, Mimarlık Dergisi ile yaptığı  bir söyleşide, yapıldığı yıllarda insanları bir araya getiren 

noktaların eksikliğinden söz etmiş, yapının içinde barındırdığı  sinema, oyun alanları, yeme içme mekanları gibi mekanların bu  amaca hizmet ettiğini belirtmiştir.
Atakule, 1990 yılında  II.Ulusal Mimarlık Ödülü Yapı Dalı Başarı Ödülü kazanmıştır.
Yapı teknolojik olarak da son derece gelişmiş, çağdaş bir  yaklaşımı benimsemiş, bunun yanında yerel özellikleri de  unutmayan bir tavır sergilemiştir.
Buluç'un kendi deyimiyle  "ilk"leri, teknolojiyi, malzeme kısıtlarını ve bunların  aracılığı ile sanatla mimarlık arasındaki çizgiyi zorlamayı,  "Türkiye koşulları" diye bir çerçeve tanımamayı benimsediği 

yapılardan biridir.
Atakule'ye anıtsal nitelik kazandıran 125 metre yüksekliğindeki  kule, döner platformu ile kentin simgesi haline gelmiştir.
Yapı Ankara kartpostallarında ve televizyon jeneriklerinde sıkça boy  göstermektedir.
*  Atakule, tüketimi hedefleyen alışveriş merkezi tipolojisi ile 

tasarlanmış da olsa kentle ve çevresi ile kurduğu ilişki ve ölçeği bakımından kent için çok değerli bir yapıdır.
 İç  mekanda da insanı önemseyen, kullanılan elemanlar ve tasarım  kriterleri ile kenti, topografyayı, insanı önemsediğini  hissettiren bu yapı ile ilgili yıkılarak yerine otel yapılması 

planlandığına dair haberler TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi  olarak bize yapının önemini yeniden hatırlatma gereği hissettirmiştir. 
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak sıkça belirtiyoruz ve  tekrar etmekte fayda görüyoruz: Tüm Türkiye'de olduğu gibi  "tüketim toplumu" olmanın gereklerini yerine getirmekte olan  Ankara'da da son yıllarda giderek artan bir hızda alışveriş  merkezleri açılmakta ve ancak yerel yönetimler bu merkezlerin  toplumsal ve kültürel etkileri üzerinde hiç durmamaktadır.
 Toplum sürekli olarak tüketmeye yönlendirilmekte ve kentlilerin  tüm boş zamanlarını bu merkezlerde geçirmeleri sağlanmaktadır.
 Kentteki kültürel etkinliklerin zenginleştirilmesi, kişilerin  üretime katkılarının kolaylaştırılması ve artırılması konusunda  aynı çabayı görmek mümkün değildir.
Büyük alışveriş  merkezlerinin artması bir taraftan da geleneksel alışveriş  mekânlarının yok olmalarına ve kentin kimliğini oluşturan  alanların birer birer yitmesine neden olmaktadır.
Bir başka  deyişle, kentin hem somut hem de soyut mirası elden gitmektedir.
Ancak;Yapıları inşa edip, 20 yıl sonra henüz ekonomik ömrünü  tamamlamadan yıkımı gündeme getirmek yerine, kenti bir bütün 

olarak ele almalı, planlamalı, yapıları da bu çerçevede inşa  etmeliyiz.
Parsel ölçeğinde kalan imar tadilatları kenti  uygarlaştırmak için bir çözüm değildir asla olamaz.
Kaldı ki;Burada bahsi geçen yapı - Atakule -  son dönemde  hızla yayılmakta olan alışveriş merkezi örneklerinden çok farklı 

bir kimliğe, bir değere sahiptir.
Herhangi bir alışveriş merkezi  olarak değerlendirilmesi yapılacak en büyük hatadır.

 

TMMOB Mimarlar OdasıAnkara Şubesi Yönetim Kurulu * Güzer,  C.
Abdi, Fildişi Kuleden Atakule'ye

> "Mitos"      

 

 

* Atatürk'lü günlerimiz sonsuz olsun.

http://www.isteataturk.com/         

 

 

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Doğru her zaman yüce, yalancı her zaman aşağı ve cücedir.   Hz.Ali

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder