22 Mart 2012 Perşembe

POLITIK - Bilişim suçu işte bu kadar kolay işlenen bir suçtur.

Aman aman diyeyim ben size.
Türkiye böyle bir ülke işte.
İnsan ömrü kısa, tutuklu olarak yargılanma süresi uzun.
Ona göre ayağınızı denk alın.

Hükümetin yaptığı son düzenlemelerden sonra;
Savcıların dilediği gibi iftira atmaya yasal hakları vardır.
Savcıların ve hakimlerin dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uymazlıktan doğan, istemeyerek gerçekleştirilen, yani TAKSİRLİ SUÇLARI işlemeye hak ve yetkileri vardır.
Mevcut hükümet yandaş hakim ve savcıların elini rahatlatmak için bunların işlerinden dolayı doğacak tazminatları dahi üstlenmiştir.
O derece arkaları sağlamdır.


Sonra birilerin sizi şikayet eder, birileri tutar, birileri hapse tıkar, birileri de iddianame hazırlar.
Hani bana, hani bana olmayacaktı demeyin sonra
H
iç belli olmaz.
Bulaşınca kötü oluyor sonra haberiniz olsun.
Facebook'ta Paylaşım Yaptı Diye "Özel Yetkili" Gözaltındalar!

20 Mart 2012 Yazan: redstone Saat: 11:45

D

uygu Kerimoğlu ve Arkadaşlarının yanındayız.
Facebook'ta Paylaşım Yaptığı İçin Gözaltına Alınan Duygu Kerimoğlu ve Arkadaşlarına Sahip Çıkılmalıdır.

Son dönemde AKP Hacıağalar Faşizmi iyice kudurdu.
Bir yandanTürkiye çapında kanunsuz ve keyfi tutuklamalara hız verdiler.
Öte yandan Ortadoğu coğrafyasında Savaş Taşeronluğu provokasyonlarına hız verdiler.
Halkımızın, "Kuduranı ancak teneşir paklar" deyimi, doğrudur.

AKP Hacıağalarının, seçimlerden sonra gelen yeni dönemde, hem iç politikada, hem de dış politikada eşzamanlı ve paralel olarak zıvanadan çıkmaları birbirinden bağımsız olaylar değildir.
Her iki bakımdan da, yerli-yabancı Parababalarının çıkarları için, gizli ve karanlık olduğu kadar, köklü ve büyük de olan birtakım "senaryolar"hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Yalnız Türkiye'nin değil, tüm bölge halklarının kaderiyle de oynuyorlar.
O nedenle uygulamaya konan tehlikeli senaryolar hakkında gerçeklerin duyulmasından hepsinin ödleri patlıyor.
Bir Arap Atasözü: "Hain korkak olur" der.
İşlenen ihanetlerin açığa çıkıp bozulmasından; gözden ırak köşelerde yedikleri haltları, halkın öğrenmesinden korkuyorlar.
Bu yüzden gerçekleri dile getiren herkes, Devlet olanaklarına ve gücüne dayanılarak, her yerde kanunsuz ve keyfi emirlerle susturulmaya; girişilen şiddet, baskı vetutuklamalar yoluyla sindirilmeye çalışılıyor.

Artık işler öyle bir noktaya gelmiş ki, sabahın köründe evinizin basılması ve tutuklanıp onlarca yıl hapis cezasına mahkûm edilmeniz için, "Aylardır ödenmemiş maaşımı istiyorum" diyen bir işçi,"Parasız eğitim istiyorum" diye bağıran bir öğrenci veya "Köyümü HES yağmasına vermeyeceğim" diyen yetmişlik bir nine olmanız yetiyor.
Hatta son seçimlerden beri, sadece sesini yükselten işçi veyaöğrenci yahut köylü, ya da sadece Kürt veya Arap yahut Aleviolmak bile, Devletin Güvenlik Güçleri tarafından bir sabah namaz vaktinde evinizin basılıp tutuklanmanız için bir "gerekçe", yıllarca mahkeme kapılarında ve hapishanelerde süründürülmeniz için bir "suç unsuru" sayılmaya başlandı.
Bunun örnekleri çok.
Hemen hergün"KCK" yahut "Gizli Örgüt" etiketi takılarak yapılan operasyonlarla onlarca kişinin evleri basılıp gözaltına alınıyorlar.
En ince damarlarına dek kokuşmuş "Adalet mekanizması"nın kendine iş edindiği bugünkü davaların yüzde 99'u bu tür "uydurma" davalardan oluşuyor.
Üstelik hemen hergün bunlara benzer, yüzlerce yeni dava daha ekleniyor.

İşte en yeni örneklerden biri daha dün yaşandı.
Antakya'da 22 yaşında Duygu KERİMOĞLU adlı bir genç kız ile 17 arkadaşının evi, Bilgisayar vasıtasıyla burjuva medyasından ve internetten topladıkları yayınlanmış haberleri, Facebook denen sosyal paylaşım sayfasında paylaştıkları gerekçesiyle, 16 Mart sabahı 05.
30 sıralarında çok sayıda Polis ve Özel Hareket Timleri tarafından sanki "düşman kalesi" imiş gibi basılıyor.
Duygu Kerimoğlu'nun evi aranıyor, bilgisayarı alınıyor ve hiçbir "suç belgesi" bulamamalarına rağmen 17 arkadaşıyla birlikte derdest edilip Antakya'dan "Ankara Özel Yetkili Savcılığına" götürülüyor.

Tutuklanan Duygu Kerimoğlu'nun yakınlarından biri olan Mehmet Göker, bu kanunsuz ve keyfi tutuklama olayını kendi Facebook sayfasında şöyle değerlendiriyor:

"Düşünün, her insan AKP'nin hedefidir.
Bu insan farklı bir etnik ve inanç topluluğundan geliyorsa bu onun her türden ithama maruz kalması, faşizan baskılara maruz kalması için yeter de artar.
Bunun binlerce örneği var bu ülkede, böylesine faşizan yöntemlerin öbeği olan bu devlet altında gelin de birlikte yaşayın bakalım...
Hep yazıyorum bu ülkede azınlık olmak zor zanaattır diye, işte örneği binlercesi gibi Duygu yeğenim de gözaltına alındı."

"Duygu Kerimoğlu gencecik bir kızımız, akıllı ve bilgili kızımız...
Demokrat ve laik bir ailenin kızıdır.
Evlerinin polis baskınına uğraması ve Ankara'ya kadar götürülmesi, bu ülkede zulmün boyutları için, düşünen insanın yüz yüze kalacağı riskleri anlamak için bir örnektir...
Duygu, bu ülkede özgür olarak yaşamaya karşı kin besleyen gerici karanlık güçlerin gadrine uğramıştır.
Tüm ailesi perişan edilmek istenmiştir.
Bu zalimlerin Antakya için besledikleri kinlerin kaynağı ise herkesçe malumdur..."

"Geçmiş olsun Adnan yoldaşım, geçmiş olsun Duygu yeğenim, bu kavgada herkes haklı olmanın bedelini bir biçimde ödüyor, sana yapılan bu baskın ve haksız uygulama, bu gayri meşru davranış, senin onurudur, başarındır gücün karşısında karanlık akılların ezilişidir."

Bir arkadaşın ifade ettiği gibi, bu tutuklamayı yapan polisler,"Antakya'da savcı mı bulamamışlar bir genci sorgulamak için?" diye bir soru insanın kafasına takılabilir.
Bu tür uygulamalar 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Sömürge Faşizmi dönemlerinde uygulanırdı.
İnsanlar sudan gerekçelerle tutuklanıp; İstanbul, Ankara, Adana, Diyarbakır gibi büyük kentlerde kurulmuş gizli ve kanunsuzKontrgerilla merkezlerindeki işkence odalarına götürülürdü.
AynıFaşist yöntem, bugün de, özellikle Avrupa Birliği efendilerinin"koruyucu kanatları altına sokulmayan" her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına karşı pervasızca uygulanıyor.

Çoktan beri Türkiye'de tıpkı 12 Eylül 1980'lerde olduğu gibi, düzene muhalif sayılan herkesi ezmek, sindirip susturmak için bir Sömürge Faşizmi terörü estiriliyor.
Şimdikilerin kimi "Sarıklı", kimi "Kravatlı"birer "Sivil Hacıağa" olduklarına bakıp da görünüşe aldanmayalım.
Sömürge Faşizmi için, her zaman tıpkı 12 Eylül'deki gibi, siyaset sahnesinde illa "Üniformalı" hükümetlerin, "Asker Paşa" kılıklı kapıkullarının boy göstermesi gerekmez.
Çünkü kılığı ne olursa olsunFaşizm denen korkuluğun taşıdığı "Ruh" aynı ruh, "Zihniyet" aynı zihniyettir.
Güttüğü amaç da birdir.
İster asker, ister sivil kılıklı olsun, sistematik olarak uygulanan, gizli-açık her türlü baskı ve şiddet yoluyla toplumda kara bulutlar gibi koyu bir "Korku" ortamını egemen kılmak; elsiz, ayaksız, gözsüz, dilsiz; bilinçsiz; örgütsüz; sindirilmiş; her zaman sadece çalışmaya, sürünmeye, ezilmeye, ölmeye "Kader" sanıp katlanan bir "Köle Halk"; sadece İktidardakilerin "palavralarını"papağan gibi tekerleyecek, İktidardakilerin "Mehter Marşı"na eşlik edecek bir "Sessiz Toplum" yaratmaktır..

Bugün Türkiye'nin getirildiği nokta bundan başka bir yer değildir.
Yazmak da, çizmek de, zaten evvel-ezel Türkiye'de baştan "Suç"olarak ele alınmaktadır.
Şimdi artık yazılanları, çizilenleri "okumak", birkaç arkadaş arasında "paylaşmak" veya herhangi bir olay üzerine"konuşmak" dahi "Suç" kategorisine sokulmuş; konuşan herkes, Devlet güçleri tarafından cinayet işlemiş birinden bile daha çok kovalanır olmuştur.

Duygu Kerimoğlu ve 17 arkadaşının sabahın köründe evlerinin basılması ve "Bilişim Suçu" uydurması ile gözaltına alınıp Ankara'ya götürülmeleri, AKP Hacıağalar Faşizminin artık hangi dereceye kadar azgınlaştığını gösteren son örnektir.
Daha önce, sosyal medya sayfalarındaki video yahut resim paylaşımlarından dolayı, birçok kamu çalışanı görevlerinden sürülmüş, işlerinden uzaklaştırılmış ve haklarında disiplin soruşturması ve dava açılmıştı.
Fakat bu kez, kamu çalışanı olmayan 17 gence karşı, kendi arkadaş grubu içinde, internetten buldukları video, resim, haber paylaştıkları gerekçesiyle, bir"Özel Yetkili Savcı" tarafından verilen emirle yüzlerce Polis ve Özel Harekâtçının katıldığı büyük bir "operasyon" yapılıyor.
Bu garabet"münferit" bir olay da değildir.
Gene aynı gün, "Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu"na bağlı Cumhuriyet Savcılarından Mehmet Ali Ethemoğlu tarafından "görevsizlik" kararıyla "Özel Yetkili Savcılığa" gönderilen Redhack soruşturması bahane edilerek, bir kahvede sohbet etmekte olan 8 vatandaş daha gözaltına alınıyor.

Demek ki, "sıra" falan kalmamış, "sıra" herkese gelmiştir.
Bir "Özel Yetkili Savcı"nın kafasına estiği her an, en uydurma gerekçelerle vereceği bir "operasyon" emriyle, istediği her insanın evi hemen basılacak ve sorgusuz sualsiz "Özel Yetkili Mahkeme"lerde yargılanmak üzere gözaltına alınacaktır.

Olaylardan anlaşılan o ki; şimdi gelinen noktada yapılmak istenen şey, artık bu tür baskın ve tutuklamaların, "İleri Demokrasi" mavalları okunarak "normal bir süreç" imiş gibi yerleştirilip herkese kabul ettirilmesidir.

Gelinen yer bu kertede vahimdir.
Hemen herkes, her an, bu tehlikeli gidişin "kurbanı" olabilir.
O nedenle geç kalmadan, herkes son"kurbanlardan" Duygu'nun babasının feryadına kulak vermelidir.

"Sevgili dostlarım ve tüm halkların dikkatine:Bu sabah 05.
30 sularında evime çok sayıda Polis ve Özel Hareket Timleri ile bir baskın düzenlenmiştir.
Operasyon neticesinde evimizde her hangi bir suç unsuruna rastlanmamıştır.
Buna rağmen kızım DUYGU KERİMOGLU sebepsiz yere tutuklanarak Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürülmek üzere evden alınmıştır...

Bu hukuksuz tutuklama sebebi ile çaresizlik içindeyim.
Akıbeti ve neticesi belli olmayan bir tutuklama süreci başlamıştır.

Tüm sivil toplum örgütlerine ve tüm siyasal partilere sesleniyorum lütfen bu tutuklamayı sonlandırmak adına, herkesin elinden geleni yapmasına, tutkululuk sürecinin takip edilmesine ve yalnız kalmaması adına herkesi görev başına çağırıyorum.
Bu durum ve tutuklama her an herkesin başına gelmeye açık bir ülkede yaşadığımız unutulmamalıdır.
Bilişim suçu işlemiş adı altında tutuklanmıştır.
Bilgilerinize sunarım.

NOT: evimizdeki iki lap top ve bir masa üstü bilgisayarın hard diskine el konulmuştur."

Babası Adnan KERİMOĞLU

Bugün bu tür feryatlara ve çağırılara sessiz kalanlar, unutmamalıdırlar ki, yarın aynı canavarın dişleri arasında kendileri"kurban" oldukları zaman, bu gidişle kendilerine sahip çıkacak kimse kalmayacaktır.

AKP Hacıağalarının güdümünde azgınlaşan Sömürge Faşizmininsaldırılarına karşı, sırt sırta verip tek cephe halinde gücümüzü ve sesimizi yükseltmedikçe, bu canavarın dişleri arasında "kurban"olmaktan hiç kimse kurtulamayacaktır.

Ahmet Erdal Aksungur

18.03.2012

http://www.facebook.com/l/oAQFIujCCAQEzyOOdeo6ihPeDQE4AiD2_vP64QYhcIxyIeA/www.kizilyildiz.org/2012/03/facebookta-paylasm-yapt-diye-ozel.html

Facebook'ta Paylaşım Yaptı Diye "Özel Yetkili" Gözaltındalar!

--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi ıçin yorumlamasını ıstedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin ımgelemine.  Halil CİBRAN   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .  Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/  Dinlerin kitaplar1n1;  Okuyup anlayana 'ateist', Okuyup anlamayana 'di ndar', Hem okumay1p hem de anlamayana, 'yobaz' denir.  Nikola Tesla 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder