İnsan hekim olunca, izahları da, örnekleri de tıptan oluyor. Örnek vereyim: İşte politik islam da böyledir. Politik islam bir fikir kanseridir, çünkü. Totaliterdir. Çok ağır bir fikir kanseridir, çünkü sadece bireysel değil, toplumsal sonuçları olur. Gerçek ve bilim dışıdır. İçinde çok fazla yalan vardır.
| Bir kandırma aracıdır. Bir kere bu hastalığa yakalanmış dimağ artık iflah olmaz. Bundan dolayı politik islam hastalığına yakalanmış kişiler sürekli olarak gerçeğin duvarına kafasın çarptığı halde bundan bir özeleştiri çıkarmazlar, çıkaramazlar. Yine tarih politik islam adlı fikir kanserinin etkisi altına düştükten sonra islam ülkelerinin dalga dalga bir çürüme, gerileme, çekilme dönemine girdiğini ve neredeyse politik bir fikir, bir ideoloji olarak başarılı tek bir örneğinin dahi olmadığını göstermektedir. Türban ise bu fikir kanserinin bir belirtisidir. Sadece o kadar. İşte bizim çağdaş insanlarımızın, özellikle de Kemalistlerin en çok içine düştüğü hata budur. Hastalığın aslını bırakıp belirtilerle uğraşmak. On yıllardır, taaa en gençlik yıllarımdan bu yana, bu münakaşaları izledim. Türban bir belirtidir. Oraj POYRAZ |
Polis Akademisi'nden 'teröre karşı dincilik' önerisi
Perşembe, 31 Ekim 2013 16:29
Polis Akademisi bünyesinde çıkarılan Polis Bilimleri Dergisi'nde yayımlanan makalede, etnik terörün ilacının dindarlık olduğu savunuldu.
Kendisi de emekli bir asker olan Sadi Bilgiç imzalı makalede, namaz kılma sıklığı arttıkça, PKK ve Abdullah Öcalan'a duyulan güvenin azaldığı ileri sürüldü
Polis Akademisi bünyesinde çıkarılan Polis Bilimleri Dergisi'nde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde dindarlık arttıkça etnik terörün etkisini kaybettiği vurgulu bir makale yayımlandı.
Makalede namaz kılma sıklığının, devlete ve dini şahsiyetlere güveni artırdığı, PKK ve Abdullah Öcalan'a güveni ise azalttığı ileri sürüldü.
Her yıl 4 sayı çıkan derginin 2013 yılı yaz dönemini kapsayan 3'üncü sayısında M.
Sadi Bilgiç imzasıyla "Dindarlığın Birlikte Yaşam Algıları, Kurumlara Olan Güven ve Etnik Terör ile İlişkisi Bağlamında Ülke Güvenliğine Etkisi" başlığıyla bir makale yayımlandı.
Makale, M.Sadi Bilgiç ve Bilgesam Uzmanlarından Salih Akyürek'in 2009 yılında yaptığı ve tamamı yayımlanmamış 114 sayfalık bir özeti de Bilgesam internet sitesinde "Güneydoğu Sorununun Sosyolojik Analizi" başlığıyla yayınlanan çalışmaya dayandırıldı.
Makalede, araştırmanın 2009 yılında Kürtlerin ve zazaların Doğu ve Güneydoğu Anadolu BÖlgesi'nde yaşadıkları illerin büyük kısmı olan Bingöl, Siirt, Bitlis, Erzurum, Tunceli, Malatya, Mardin, Kahramanmaraş, Ağrı, Elazığ, Batman, Adıyaman, Muş, Van, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Gaziantep illeri ile bölgeden göç edenlerin yoğun olarak yaşadıkları illerden İstanbul ve Mersin de dahil olmak üzere toplam 19 ilde yaklaşık 10 binr kişiyle görüşülerek hazırlandığı bilgisi verildi.
Makalede, dindarlığın tanımı, dinin toplumsal etkileri, din ve terör dışı suçlar arasındaki ilişki, din ve terör suçları arasındaki ilişki ve dindarlığın güvenliğin dış boyutunu oluşturan savunma üzerine etkileri konuları işlendi.
Bir dönem, AKP'nin Kürt açılımı sürecinde aktif olarak kullandığı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı'nda da görev yapan Sadi Bilgiç, makalede araştırma sonuçlarına yer veriyor.
Bilgiç'in yaptığı araştırmaya dayanarak, sonuç bölümünde kullandığı ifadeler ve önerileri ise, akıllara 1990'lı yıllarda PKK'ya karşı kurulan Hizbullah örgütlenmesini ve 12 Eylül yönetiminin desteklediği askeri helikopterlerden ayetler atılmasını hatırlattı.
Bilgiç'in makalenin sonuç bölümündeki ifadeleri şöyle:
- Yapılan araştırmaların az bir kısmında farklı sonuçlara ulaşılmasına karşın, çoğunda din ve suç arasında negatif bir ilişkinin olduğu görülmüştür.
Başka bir deyişle, dindarlık arttıkça suç işleme oranları düşmekte, dindarlık düzeyi düştükçe suç işleme oranı yükselmektedir.
- Araştırmadaki güven ölçeği bulguları değerlendirildiğinde; namaz kılma sıklığı arttıkça, devlete, güvenlik güçlerine ve dini şahsiyetlere güvenin belirgin bir şekilde arttığı, PKK/Öcalan'a güvenin ise belirgin olarak azaldığı görülmektedir.
- araştırma bulgularında, farklı etnik grupların bir arada yaşamasına imkan sağlayacak birleştirici en önemli faktörün aynı dine inanmak olduğuna, bütün etnik gruplarca en üst değerde vurgu yapılmaktadır.
- (...) doğru yorumlanması ve ameli boyutunun güçlendirilmesi durumunda dini değerler (...) etnik terörle mücadele edilmesinde önemli bir dinamik durumundadır.
12 Eylül modeli: Cihat bildirileri
Emekli Kurmay Albay M.Sadi Bilgiç'in makalesi, akıllara 12 Eylül sonrası PKK'ya karşı mücadelede kullanılan Gladyo yöntemlerini hatırlattı.
Askeri helikopterlerden 1980'li yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki yurttaşlara, Kur'an ayetlerinin yer aldığı bildirilerle propaganda yapılıyordu.
Bildirilerden birinde şu yazılmıştı:
"Vatandaş!
Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim diyor ki (El-Enfal/46):
'Allah'a ve O'nun resulüne itaat edin.
Birbirlerinizle çekişmeyin.
Sonra zaafa düşersiniz.
Rüzgarınız kesilip gider.'
Sana 'Ulusal Kurtuluş Savaş'ndan bahseden, 'Özgürlük'ten bahseden eşkıya güruhu, senin birliğini ve bütünlüğünü parçalamak istemektedir.
Bu hainlerin, bu küfür cephesinin oyununa gelme!
Çoluk-çocuk, genç-ihtiyar, kadın-erkek demeksizin halkımıza kurşun sıkan, öldüren, malı mülkü gaspeden, kadınlarımızın namusuna göz diken bu vatan haini eşkıyanın getirmek istediği düzen küfür düzenidir.
Onlarda din, namus, ahlak değerleri yoktur.
Yalanlarına kapılma.
Senin için mücadele güvenlik kuvvetlerine yardımcı ol!"
Ceyhun Bozkurt
a45UyF587661-201307301451-10
Tilki derisi altinda calim satmaya ne gerek vardi,
Bilir misin ki rahmetli, tavuklari o derinin icinde calardi.
Ahmed Seven
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder