7 Eylül 2019 Cumartesi

NECATİ DOĞRU: 18 YILIN FOTOĞRAFI!




NECATİ DOĞRU: 18 YILIN FOTOĞRAFI!



İstanbul'un en büyük meydanını dolduracak sayıda makam aracı çıktığını gösteren bu fotoğraf anlayabilene neler anlatıyor…

Belediye yok.

Çiftlik var.

Tasarruf yok.

İsraf var.

Allah'a inanmak yok.

Makam aracı tapıcılığı var.

Halkta itibarı yok olmuş.

Makam aracı saltanatı var.

Şehir halkına saygı yok.

Kent insanını sürü saymak var.

★★★

İlk gün daha az benzin yakanlar şoförsüz olanlar getirildi. İkinci gün lüks olanlar benzin yutanlar şoförlü ve çift şoförlü olanlar sergi alanında yerlerini aldılar.

Birkaç gün sürecek.

Silme doluyor meydan.

Motor No.

Seri No.

Plaka No.

Eldeki liste (envanter) ile Yenikapı Sergi alanında toplanan makam araçlarının "seri- motor- plaka" numaraları birbirini tutuyor mu? Ekrem İmamoğlu iddia edildiği gibi bu sergiyi şov olsun diye değil "Olmayan araç var gösterildi" şeffaflığına ulaşmak için yapmış olmalı. Belediye parası birilerine yakınlara yandaşlara şirketlere "makam aracı" kılıfıyla mı aktarıldı?

Bunu göreceğiz.

Görmezsek.

Serginin ne anlamı kalır!

Bu ülkede çok eskiden beri devleti ele geçirelerin belediyelerin bakanlıkların "makam aracı saltanatı" kurdukları ve "Devlet malı deniz… Bal tutan parmak yalar…" çürümüş kültüründen beslendikleri bilinmeyen değil.

Bu eski çürümüşlük!

Yenikapı'da yeni olan:

Bankamatikte üçleme.

Bankamatik makam.

Bankamatik çalışan.

Bankamatik araç.

★★★

Bekliyoruz.

Sergi İstanbul halkına açıldığında; her makam aracının camına "Bu araç şu dairenin şu müdürüne verilmiştir…" diye yazılacaktır.

Bu Audi de aynı müdüre.

Bu Mercedes de aynı müdüre.

Makam bir.

Veriler makam aracı üç.

Kaç müdür var kaç müdüre üç araç kaç müdürü iki araç kaç müdüre tek araç kaç müdür yardımcısına kaç araç sunulmuş.

Kaç minareye.

Kaç kılıf dikilmiş.

Sergide kılıflar ile minarelerin içi içe girişini görmeliyiz. Göremeyeceksek! Yazık olur emeklere!

★★★

Yenikapı Meydanı'nda gördüklerimizin "bir ibret sergisine" dönüşmesini de bekleriz. Sergide makam araçlarının makamlara verilmesinde "yerindelik kararının" nasıl işlediğini de bilmek isteriz.

Cama asılması gerekir.

Bu makam aracı!

Şu makama verildi.

Şu hizmet için kullanıldı!

Şu kadar benzin parası harcandı. Şoförlere şu kadar maaş ödendi. Bunun karşılığında makam sahibi müdürün ya da bankamatik elemanın özel işleri ailesi ve yakınları için şu işlere gönderildi.

Bu da yetmez.

Makam aracının camına; "bu araçla verilen hizmet hiç aksatmadan araçsız da yapılabilir ve biz bunu başaracağız" diye de yazılması gerekir.

Yenikapı'daki sergi!

18 yılın fotoğrafıdır.

Yangına dönmüş ekonomik krizi bu fotoğrafın bütün ülkeye yayılmış hali doğurdu. Saray yapma israfı azalt diyenlere; "itibardan tasarruf olmaz" dendi.

★★★

Makam aracı israf yarattı.

İsraf bütçe açığını büyüttü.

Bütçe açığı!

Cari açık doğurdu.

Cari açık.

Dövizi çıldırttı.

Yükselen döviz.

Enflasyonu ateşledi.

İşsizlik pahalılık yoksulluk yolsuzluk çürüme hukuksuzluk tehdit güçlerin tek elde toplanması hepsi bu fotoğrafın içinde

Dikkatli bakın görünüyor.

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Belediye adliye ve karakola niçin makam aracı verir?

Belediyelerin hiç ilgisi olmadığı halde kent adliyeleri ile karakollara da "makam aracı tahsis edildiği" biliniyor. Adalet Bakanlığı ve iç işleri bakanlığı adliye ile emniyete zaten makam aracı tahsisi yapıyorlar. Belediyelerin hakimlere ve emniyet müdürleri ile kaymakamlara ilave makam aracı vermelerinin mantığı nedir? Bir belediye başkanı ya da üst düzey belediye bürokratı suç işlediği iddiasıyla karakola düşse yargıcın önüne çıksa belediye parasıyla sunulan makam aracı akla ne getirir?

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/18-yilin-fotografi-5321071/



- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Zafer bir fikrin istihsline elde edilmesine hizmeti nispetinde kiymet deger ifade eder.
Bir fikrin istihsline dayanmayan bir zafer pyidar olamaz yasayamaz.
O bos bir gayrettir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

111. DIN KONUSUNDA KUSKUCULUK, TEOLOJIK ILKELERIN YUZEYSEL BIR ARASTIRMA VE INCELENMESININ SONUCUDUR

"Butun insanlar ya kuskucu ya da Allahsizdir" demek, bir Allah'in varligina "butun insanlar saglam bicimde inanirlar" demekten belki daha dogrudur. Hicbir zaman incelenememis olan, hakkinda surekli bir fikir edinmek mumkun olmayan, uzerimizdeki etkileri hakkinda degismeyen bir hukum vermekten bizi yasaklayan, cesitli iki dimagda anlami bilinen tek bicimi olmayan bir mevcudun varligindan insan nasil emin olabilir?

Hakkinda edindirilmeye calisilan fikirlere zit bir davranis atfetmeye insanin her an zorunlu oldugu birinin varligina ictenlikle inandigini kim soyleyebilir?

Pekala, aklinin almadigi bir seye insanin inanmasi mumkun mudur? Bu sekilde inanmak, kendisi hicbir goruse sahip degilken baskalarinin gorusune katilmak degil midir? Rahipler butun insanlarin inanisini duzenler. Ancak, bu rahiplerin kendileri de Allah'in butun insanlar icin olanaksiz oldugunu aciklayamazlar mi? Dolayisiyla, su sonucu cikaralim ki, Allah'in varligina tam ve kesin inanis, iddia ettikleri ve dogrulamak istedikleri olcude genel degildir.

Kuskucu olmak, bir hukum vermek icin gerekcelere sahip olmamaktir. Allah'in varligini kanitlar gorunen deliller ve Allah'in varligini curuten ihtiyaclar karsisinda bazi kimseler kuskulanmayi ve karar vermemeyi tercih ediyorlar. Ancak isin asli, bu kararsizlik, yeterli olcude incelememek ve arastirmamak uzerine kuruludur. Apacik olan hakkinda kuskulanmak, kararsiz kalmak mumkun mudur? Akli basinda olanlar mutlak bir Phyrhonisme* ile hakli olarak alay ederler ve hatta bunu olanaksiz bulurlar. Kendi varligindan ya da gunesin varligindan kuskulanan bir adam, tumuyle gulunc gorunur. Ya da, bu dusunce tarzini kotu niyetin yonlendirdiginden kusku duyulur.

Acik bir bicimde olanaksiz bir vucudun var olmadigi hakkinda kararsizliga dusmek, daha mi az aykiridir? Sifatlari karsilikli birbirini bozan, yok eden bir varligin olanaksizligina karar vermekte tereddut etmek, insanin kendi varligindan kuskulanmasindan daha mi sacmadir? Ruhsal bir vucuda inanmak icin, iki ucu olmayan bir bastonun varligina inanmaktan ote olasilik bulunur mu? Sonsuz iyi ve kudretli olan ve bununla birlikte sonsuz kotulukler yapan ya da yapilmasina izin veren bir varlik kavrami, dort koseli bir ucgenin varligi kavramindan daha az sacma ya da daha az olanaksiz midir? Sonuc cikaralim ki, kuskuculuk, en acik ve en iyi kanitlanmis ilkelerle surekli celiski icinde bulunan ilahiyat ilkelerinin yuzeysel ve az muhakemeli incelenmesinin eserinden baska bir sey olamaz.

Kuskulanmak, verilecek karar hakkinda dusunmek ve gorus ileri surmektir. Kuskuculuk, esyanin yuzeysel incelenmesinden cikan bir kararsizlik durumudur. Ilkelerine kadar goz atmaya tenezzul edildiginde, esas hizmetini goren Tanri kavramina yakindan bakildiginda, din konusunda kuskucu olmak mumkun mudur? Kusku, cogu kez ya tembellikten, ya gucsuzlukten, ya ilgisizlikten, ya da yeteneksizlikten ileri gelir. Kararsizlik, bircok kimse icin, ancak pek az onem verdikleri esyayi inceleme ve arastirma zahmetinden korkmanin sonucudur. Bununla birlikte, din, insanlara hem dunyada, hem ahirette buyuk sonuclari olan bir sey olarak sunuldugundan; hakkinda kusku ve kararsizlik duymak, zihin icin hos bir durum olamaz ve ona rahat bir yuz yastigi olmaktan cok uzak olur. Uzerine butun dinlerin kuruldugu Allah'i incelemeye cesareti olmayan bir adam, hangi dini kabule karar verecegini bilemez; neye inanmasi, neye inanmamasi gerektigini, artik bilmez. Neyi kabul, neyi reddetmek gerektigini, umit etmek mi, korkmak mi gerektigini, kisacasi, neye karar verecegini bilmez. Din hakkinda ilgisizlik, kuskuculukla karistirilmamalidir. Bu ilgisizlik de, icinde bulundugu guvenlik ya da dinin kendisini ilgilendiren icerikte bulunmamasi olasiligi uzerine kurulmustur. Cok onemli olarak gosterilen bir seyin hic de onemli olmadigi ya da iyi ve kotu her etkiden kurtulmus bulundugu kanaati, sorunun yeterli olcude incelenmesini gerektirir. Bu olmadikca, bu kanaatin olmasi mumkun degildir. Dinin esas noktalarinda kuskucu gecinenler, daha cok durumlarda vurdumduymazlardir, ya da incelemeye ve arastirmaya hic yatkin degildirler.

Eski Yunan filozoflarindan Phyrhon'un felsefesi kuskuculuktur ve insanlarin hicbir zaman gercek esyayi bilemeyecegi gorusudur. Kuskucularin tartismasiz babasi sayilir.

- - - - - - - - - - - - -
En gec 2050 yilina kadar, su andaki konusmamizi anlayabilecek tek bir kisinin kalmayacagini hic dusundun mu, Winston?

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Kolayca anlayamadigimiz ne varsa ona tanri deriz; bu da beyin dokularimizin asinmasini ve bozulmasini onler.

ABBEY,EDWARD (1927-1989) ABD'li cevreci ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder