22 Temmuz 2021 Perşembe

ÖLÜYE SAYGI VE ADALET PANELLERİ II/ ALİ FUAT HATİPOĞLU Mezarları tarumar etmek hafızaya saldırıdır

Safsata safsataya çare olur mu?
Bilmem, belki olur?
Umut dünyası...

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

ÖLÜYE SAYGI VE ADALET PANELLERİ II/ ALİ FUAT HATİPOĞLU Mezarları tarumar etmek hafızaya saldırıdır

Ve üzülerek ifade etmek istiyorum ki cenazelerin defnine izin verilmemesi mezarların tahrip edilmesi ve ölülere işkencenin yapılması Müslümanların içerisinde başlamış bir şeydir.

Ali Fuat Hatipoğlu İstanbul - BİA Haber Merkezi 22 Temmuz 2021 Perşembe 00:00

Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi "Ölüye Saygı ve Adalet Panelleri II" kapsamında "Farklı İnançlar Cenazelere ve Mezarlıklara Yönelik Saldırıları Konuşuyor" paneli 8 Mayıs 2021'de gerçekleştirdi. Bu dosyada ikinci paneli kayıt çözümlerinden yayımlıyoruz. Kayıttan da dinlemek mümkün. Panelin kolaylaştırıcılığını Hüda Kaya yaptı.

İZLEYİN:

https://youtu.be/4pFK9aX9_tY

Gerçekten böyle bir panele ihtiyacın duyduğunu düşünüyorum. Zira bu İslam'ın Müslümanın gayrimüslimin ya da Sünni'nin Alevi'nin Êzidî'nin Süryani'nin meselesi değil. Bu bir insanlık meselesi ve insanlık problemidir.

Ve üzülerek ifade etmek istiyorum ki cenazelerin defnine izin verilmemesi mezarların tahrip edilmesi ve ölülere işkence yapılması Müslümanların içerisinde başlamış bir şeydir. Malumunuz burada diğer ilahiyatçı hocalarımız da vardır. Hz. Osman öldüğünde 86 yaşındaydı o zamanki asiler Hz. Osman'ın cenazesini defnedilmesine izin vermiyorlardı.

Hatta yıkanmak için musalla taşına konduğunda o asilerden biri kendini Osman'ın üzerine atıyor ve bir tane kaburgasını da kırıyor ve diyor ki "Sen benim bir akrabamı hapse attırdın ve ömür boyunca da hapisten çıkartmadın". Onun intikamını alıyor.

3. HALİFE

İslam'ın üçüncü halifesi olarak görev yapmış ve isyancılar tarafından cenazesini defnedilmesine izin verilmiyor. Cenazesi akşam ile yatsı arasında defnedilmek zorunda kalıyor ve sayılı kişilerle defnediliyor.

Bu yaşadığımız olayların birebir aynısı şu anda yaşanıyor. Cenaze merasimlerine sınırlı sayıda insanlar katılabiliyor herkes katılamıyor. O zaman o dönemin Hz. Osman'a karşı olanları dediler ki "Osman'ı Müslüman mezarlığında defnetmeyin. Yahudi mezarlığına defnedin".

Yani cenazeleri dahi inançla bağdaştırdılar oysa ki Cenabı Allah Kuran-ı Kerim'de diyor ki "Ben insanoğlunu şerefli kıldım. İnsanoğlunu kıymetli yarattım".

KIYMET İNSANA

Burada Allahuteala'nın verdiği kıymet insanadır. İnsanoğlunun inancına değildir. Bir önceki konuşmacımız Hacı arkadaş Êzidîydi. Bir şey çok dikkatimi çekti: "İnsanlar topraktan gelir toprağa gider ve ruhları ölmez. "

Bu aynı zamanda Kuran-ı Kerim'in de bir ayetidir: "Topraktan geldiniz toprağa iade olacaksınız. "

Şimdi gerçekten yaşan olaylar o kadar acı o kadar elem verici ki özellikle bizlerin bunları Müslümanlar içerisinde görmemiz yüreğimizi daha fazla dağlıyor.

İSLAM MESELESİ

Bu bir İslam meselesi din meselesi ya da inanç meselesi değil bu insanlık meselesidir. Siz konuşmanızın başında Hind'den bahsettiniz. Hind Hz. Hamza'nın cenazesinin bütünlüğü yani cesedinin bütünlüğünü bozan ilk kadın ilk insan olarak belki de tarihe geçti.

Ama Hz. Osman'ın cenazesinin defnedilmesini izin vermeyenlerin de o Hind'in devamı olduklarını Emevi Devleti'nin kurulmasına sebep olanların olduğunu da unutmamak lazım.

Emevi devletinin kurucusu Hz. Osman'dan sonra hatta Hz. Ali ile savaşa giren Hz. Ali'ye ihanet eden o Emevi devletinin başına geçen Muaviye'nin de o Hind'in oğlu olduğunu unutmayalım.

Muaviye Hind'in oğludur Ebu Sufyan'ın oğludur. Hind Ebu Sufyan'ın karısıdır. Muaviye o kadının oğludur. Yani tıbbi olarak da insanlar genetiklerini annelerinden aldığı için peygamber efendimize inen dini tamamen ortadan kaldırıp barbarların işte kendi menfaat ve çıkarlarını koruyucusu olan bir dini ortaya koydular.

O din günümüze kadar geldi.

MEZARLIK HAFIZADIR

Mezarlıkların tahrip edilmesi meselesine gelince mezarlıklar insanların tarihleridir. Mezarlıklar insanlığın hafızasıdır. Ermeni mezarlığı Ermeni'nin hafızasıdır Kürdün mezarlığı Kürdün hafızasıdır Êzidîninki Êzidînin hafızası Türklerinki Türklerin hafızasıdır.

Ancak peygamber efendimiz (S. A. S) bir hadisi şerifinde diyor ki "Bir ölünün kemiğini kırmak onun diriyken kemiğini kırmakla eş değerdir".

Öte yandan yine peygamber efendimizin bir hadisi şerifi vardır diyor ki: "Kendin için istediğini kardeşin için istemedikçe sen mümin olamazsın".

OSMANLICA

Bunu biz anlatırken bazı maddi fenomenlerle belki bağdaştırıyoruz ama öyle değil. Hepimiz hatırlıyoruz ki Osmanlıca şu anda dünyanın hiçbir yerinde konuşulan bir dil değildir. Hatta çoğu insan belki çok yaşlıların bazı kelimelerini anladığı bir dildir.

Oysa ki bu AK Parti hükümetleri döneminde Osmanlıca Millî Eğitim Bakanlığı tarafından müfredata seçmeli ders olarak yerleştirildi. Ve seçmeli ders olarak yerleştirilmesindeki gaye de dönemin başbakanı ve bakanların açıkça ifade etti.

Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu "bu nesil kendi atasının mezarındaki yazıları dahi okuyamaz hale gelmiştir" dedi. Bu yüzden Osmanlıcayı müfredata seçmeli ders olarak koydu ve Kuran kurslarında mecburiyetten Osmanlıcayı öğrencilere okuttular. Sebep mezar taşlarındaki yazıları okuyabilsinler diye.

GÖMMESİNİ BİLİYOR

Oysa ki eğer bir mezar insanların tarihi insanlığın kültürü ve hafızası ise kendisi için öğrencilerinin yetiştirip atalarının mezar taşlarındaki yazıyı okusunlar diye evlat yetiştirmeyi reva gören bir zihniyet sıra Kürde Êzidî'ye Ermeni'ye geldiğinde onlara bu hakkı haram görmekte onlara bu hakkı vermemektedir.

Biz defalarca şahit olduk. İnsanlar araçların arkasından bedenleri çırılçıplak teşhir edilmiş bir şekilde sokaklarda dolaştırılıyor. Diğerlerinin onları izlemesi için de insanlar tehdit edilerek o bedenin teşhir edilmiş hali insanlara seyrettiriliyordu.

Oysaki Kürt halkı hiçbir zaman bu tür bir şeyi hak etmiş bir halk değildir. Hiçbir inanç bunu hak etmemiştir. Düşman da olsa hani bizde bir söz vardır derler ya "öldürüyorsa da gömmesini biliyor".

MARKAR'IN CENAZESİ

İşte böyle bir kültür böyle bir kültürü de yok etti bu zihniyet. Ve maalesef üzülerek ifade etmek istiyorum ki bu zihniyetin de Müslümanlar zihniyeti olması çok kötü bir şey.

Ben şöyle bir örnek vermek istiyorum. Ben Bingöl Karlıovalıyım. Bizim Bingöl Karlıova'da Markar isminde bir Ermeni vardı. Demirciydi insanlara kazma kürek balta yapardı. Markar vefat ettiğinde cenazesini Karlıova mezarlığına defnettiler.

Ertesi sabah gittiler baktılar ki Markar'ın cenazesi dimdik duruyor. Çıkarmışlar dikine koymuşlar!

Nedir? Ermeni'dir diye bunu yaptıranlar! Kimler peki yaptı? O gün kendini Müslüman zannedenler yani insanlıktan uzaklaşmış kendini Müslümanlığa yakın zanneden kişilerdi.

Ve nitekim baskılar neticesinde Markar'ın cenazesi Karlıova mezarlığının yan tarafına defnedildi. Bu sefer de böyle bir şey yaptılar orada geçen insanlar hani mezarların yanında geçerken bizim kültürümüzde bir dua etmek vardır. Orada diyorlardı ki "Ruhları için el Fatiha Markar hariç. "

VARTO'DA

Yani böyle bir kültürü insanlığa yaşatan bu Muaviye'nin getirdiği Emevi devletinin getirdiği İslamiyet'tir.

Biz defalarca bunlara şahit olduk. Mesela insanların cenazesi ben Varto'da bir şehitliğe gittim. Yanından geçtim. Tarumar olmuş bombalarla silahlarla tarumar etmişler. Mezar taşlarındaki tek yazı okunmuyor.

İşte bizim bu hafızamızı yok etmeye çalışıyorlar. Bu hafızamızın yok edilmemesi için de elimizden gelen gayreti göstermek durumundayız. Arkadaşları saygı ile hürmetle selamlıyorum.

SORU-CEVAP

2015'te birebir şahit olduğum bir olaydı. Siirt'te bedeni fazla tahrip edilmiş bir gerillanın cenazesini şahitlik olmaması açısından bizim nenelerimize yıkatmadılar. Kimsesizler mezarlığına gömülme ve aileye teslim edilmeme söz konusu. Yıkama gömülme dua okuma aşamaları resmi prosedürde devlet tarafından nasıl yürütülüyor bilginiz var mı?

Devletin ne yapmaya karar verdiği hiç önemli değildir. Önemli olan vicdanlı insanların yönetimde olmasıdır. 90'lı yıllarda Karlıova'da Anavatan Partisi'nden belediye başkanı vardı. Oranın askerleri gerilla cenazelerine yıkanmaksızın defnetmeye çalışırken belediye başkanı müdahale etti.

"Ya bunların defin işlemini bana yüklemeyeceksiniz ya da bana emanet ettiğiniz takdirde biz bunları İslami usullere göre yıkamasını her şeyini yaparak gömeriz" dedi. Bu şekilde bir siyasetçi karşı çıktı ve o günden sonra Karlıova'da ne kadar gerilla cenazesi geldiyse gömüldü.

Mesela şöyle bir cevap olabilir: Milliyetçi Hareket Partisi'ne (MHP) Mehmet Gül şöyle demiş: Vefat etmiş biri ne olursa olsun kim olursa olsun öldükten sonra ona sahip çıkmak bizim boynumuzun borcudur. Bugün MHP ile AKP Mehmet Gül'ün söylediklerine saygı gösterirse bu cenazeleri böyle bu şekille teşhir etmez gömülme haklarını elinden almaz.

Allahuteala'nın insanın rengine ırkına dinine boyuna posuna bakmadan insana verdiği dört önemli hak vardır: Gömülme yaşama ölme ve gömülme hakkı.

Bir de rengine boyuna posuna cinsiyetine ırkına bakmaksızın iki şey vermiş: Bir damarlarına yerleştirdiği kan bir de gözlerinden akıttığı yaş.

Gözyaşı kimden akarsa gözyaşının rengi berraktır saygındır. Kimseyi ağlatmamak gerekir. Kan kimin damarından akacaksa aksın o kan kandır kırmızıdır kanın akmaması için elimizden yapmak lazım.

Anadolu'da bir deyim var: "Kan kanla yıkanmaz kan su ile yıkanır. "

Öfke öfkeyle karşılanmaz öfke sağduyuyla karşılanır sağduyuyla da bertaraf edilir. (AFH/APK/KU)

Yarın: Menşure Doğan

Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi/ Ölüye Saygı ve Adalet Panelleri II

Farklı İnançlar cenazelere ve mezarlıklara saldırıları konuşuyor

Farklı İnançlar cenazelere ve mezarlıklara saldırıları konuşuyor/ Hüda Kaya

Mezarları tarumar etmek hafızaya saldırıdır/ Ali Fuat Hatipoğlu

Neden Êzidî mezarları bu kadar saldırıya uğruyor?/ Hacı Çelik

Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi/ Ölüye Saygı ve Adalet Panelleri-1

Türkiye'de Ölüye Yönelik Şiddet

Türkiye'de ölülere yönelik şiddet/ Derya Aydın açılış konuşması

Dedim ya; acıları hissedelim/ Ahmet Aslan

Zorla kaybetmeler 9 ülke şiddet ve mücadele/ Özgür Sevgi Göral

Devlet ölümlerin hayatla bağını koparmaya çalışıyor/ Hişyar Özsoy

8 Mayıs 2021'de webinar olarak gerçekleşen "Farklı İnançlar Cenazelere ve Mezarlıklara Yönelik Saldırıları Konuşuyor" paneli kayıtlarını Leyla İşbilir yazıya döktü İnisiyatif Sekreteryası üyesi Lokman Sazan yayına hazır hale getirdi. Metindeki arabaşlıklamayı bianet yaptı. Manşet görseli ve metin görsellerini Korcan Uğur düzenledi. Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi'ne çalışmayı yayımlama imkanı verdikleri için teşekkür ediyoruz. e-posta: oluyesaygiveadalet@gmail.com

https://bianet.org/bianet/yasam/247430-mezarlari-tarumar-etmek-hafizaya-saldiridir?bia_source=rss

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Gecmis siliniyor, silindigi unutuluyor, yalan gercek oluyordu.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Bir vatandas olarak ahlakli bir kisi olmam icin "A", "B", "C" ve "D"ye inanmam gerektigini soyleyen, bu ulkedeki siyasi vaizlerden gercek anlamda bunaldim ve sikildim.

Hayir, kim saniyorlar kendilerini?
Ve ahlaki inanclarini bana dayatma hakkini nereden aliyorlar?
Ayrica, Senato'daki sayimlarda beni, Tanri tarafindan kendilerine verildigini iddia ettikleri yetkiyle kontrol edebilecegini dusunen butun dinsel gruplarin tehditlerine direnmek zorunda olan bir yasa koyucu olarak cok daha kizginim.
Onlari uyariyorum Kendi ahlaki kararlarini "muhafazakrlik" yaftasiyla butun Amerikalilara dayatmak isteyenlerle sonuna kadar savasacagim.
GOLDWATER , BARRY (1909-1998) ADB'li siyasetci.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 35 Suca tesebbus

1) Kisi islemeyi kastettigi bir sucu elverisli hareketlerle dogrudan dogruya icraya baslayip da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise tesebbusten dolayi sorumlu tutulur.8973
2) Suca tesebbus halinde fail meydana gelen zarar veya tehlikenin agirligina gore agirlastirilmis muebbet hapis cezasi yerine onuc yildan yirmi yila kadar muebbet hapis cezasi yerine dokuz yildan onbes yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir. Diger hallerde verilecek cezanin dortte birinden dortte ucune kadari indirilir.


- - - - - - - - - - - - -
Asik Veysel

Olmayasin karaktersiz
Cok konusan yerli yersiz
Adin dogru kendin hirsiz
Karanlikta dolasirsin…
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/
--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Boğuntu

Bıkmaz mı
Dağlar oturmaktan, sular akmaktan
Ve güneş her gün doğrulup aynı yöne
Doğudan doğup batıdan batmaktan?

Bıkmaz mı
Kara, kara olmaktan; ak, ak;
Hep nane mi kokacak nane çiçeği
Konuşmayacak mı hiç şu kayalar
Evlerde mi oturacağız hep böyle
Ayağımız kesilmeyecek mi topraktan?

Bıkmaz mı
Anlamsızlıktan şu sonsuzluk
Gizi çözülmeyecek mi oluşun
Hiç mi bilinmeyecek şu evren
Yıldızlar sırıtacak mı hep uzaktan?

Bıkmaz mı, ama hiç bıkmaz mı
Yaratan, yaratılan aynı kalmaktan?

Tahsin Saraç

- - - - - - - - - - - - - - - -

Yalan soylemeye kalkanin once kendini inandirmasi gerekir.

GOETHE

- - - - - - - - - - - - - - - -

İyi ki Türk Doğmuşum

14 Şubat 2014

Geçtiğimiz günlerde bir milletvekili "Atatürk olmasaydı gene olurduk ama isimlerimiz Dimitri olurdu, Yorgo olurdu." dedi.

Konu tartışılırken bir arkadaşım gözyaşları içerisinde benim fakirhaneyi ziyaret etti. Aklına takılan bir şey varmış ve onu çok üzüyormuş. "Söyle sevgili arkadaşım, nedir senin sorunun?" dedim. Arkadaşlarımın sorunlarıyla ilgilenmeye bayılırım.

"Benim ismim, biliyorsun, Dimitri." dedi. "Atatürk olmasaydı herkesin ismi Dimitri, Yorgo olacaktı ama Atatürk vardı ve buna rağmen benim ismim neden Dimitri? Ben neden faydalanamadım?" dedi ve gözyaşlarına boğuldu.

Ona bir çay getirdim ve teskin etmeye uğraştım. "Bak" dedim, "herkes Türk olamaz, bu bize doğuştan verilmiş bir hediye, sen Türk değilsin ve buna üzülmeni anlayabiliyorum, senin yerinde olsam ben de üzülürdüm, insan içine çıkmazdım, talihime saydırırdım, belki hayatıma son vermek isterdim. Ama Türk değilsin diye hepten koyverme. Hayata 1-0 yenik başlamışsın, daha çok çalış, ne bileyim çok iyi bir curling oyuncusu ol, hayatına bir anlam kat. Benim herhangi bir başarıya ihtiyacım yok, Türk doğmuşum zaten, anlatabiliyor muyum ama senin çılgınlar gibi çalışman lazım."

Birbirine yapışmış ıslak kirpiklerinin altından utanç dolu bir bakış attı. Devam ettim. "İnan ki seni anlıyorum. Denize dökülmüşsünüz mesela, bu bir travmadır. Denize dökülmek ne abi ya? Ahahaha. Özür dilerim, sinirlerim bozuldu. Ama Tanrı aşkına, denize dökülmek ne abi? Nasıl başardınız bunu? Ahahaha. Ay devam edemeyeceğim."

Gülme krizini atlatmak için elimi yüzümü yıkayıp döndüğümde Dimitri'yi salondaki Türk bayrağını koklayıp yüzüne sürerken buldum. Beni görünce aniden bayrağı elinden bıraktı. Fena yakalanmıştı. Yanına gidip omzundan tuttum.

"Gizli gizli Türk bayrağını öpmen kesinlikle ayıplanacak bir şey değil." dedim. "Muhtemelen kendi kendine Onuncu Yıl Marşı'nı da mırıldanıyorsundur. İnan ki imkân olsa ben de senin Türk olmanı isterdim. Ama bu mümkün değil, anlıyor musun? Mendel kanunları diye bir şey var. Kanuna karşı gelinmez."

Çayları tazeledim. İçim bir tuhaf olmuştu. Dimitri'yi hâlâ teselli edememiştim. "Bak" dedim, çayımdan bir yudum alarak, "O olmasaydı benim de ismim bugün Dimitri olacaktı. Sen Dimitri, ben Dimitri, herkes Dimitri, müthiş bir kaos, düşünsene. Allah korumuş. Ayrıca ben annemden yine doğardım ama babam kimdi bilemezdim. Kaştan gözden az çok tahmin ederdim ama kesin şudur diyemezdim. Çünkü Soyadı Kanunu diye bir şey olmazdı. Elli tane Mehmet var, hangisi babam nereden bileceğim?"

Bir nebze sakinleşmişti. Kalktı ve gitmeye koyuldu. Türk bayrağını katlayıp Dimitri'nin cebine sıkıştırdım. İtiraz edecek oldu ama üsteledim. "Genç adamsın, yanında dursun." dedim. Ellerime sarıldı, öptürmedim. Hıçkıra hıçkıra gitti. Dimitri, ismini kesinlikle yazmamamı rica etmişti. Ama ismini yazmadan çok anlamsız olacağı için yazdım. İsmi Dimitri. Üsküdar'da oturuyor, gözlüklü, saçları önden hafif dökülmüş, görseniz hemen tanırsınız.

Tarihimizi biliyor muyuz?

Vezir Tonyukuk olmasaydı bugün ismimiz Luo-Jin, Yang-Hai, Feng-Sushi idi.

Alaaddin Keykubat olmasaydı bugün ismimiz Refik Jebbour, Aatif Chachehou, Salma Hayek idi.

Barbaros Hayrettin Paşa olmasaydı yüzmeye Yunan adalarına gitmek zorunda kalırdık.

Cengiz Han olmasaydı ne iyi olurdu.

Baltacı Hasan Paşa olmasaydı Köprülüzade Damat Numan Paşa vardı, o da düzgün bir insandı.

Aslan Yürekli Richard olmasaydı bugün ismimiz Tony, Scott, Michael idi. Adam Haçlı seferlerini eline yüzüne bulaştırdı.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa, tam bir hayata sahip olamaz.
Bir milletin sanat yetenegi guzel sanatlara verdigi degerle olculur.

K.Ataturk

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Hiçbir miras dürüstlük kadar zengin değildir."

William Shakespeare

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder