15 Temmuz 2024 Pazartesi

TBMM’DE ÖTANAZİ İLE ÖLDÜRME TASARISI KANUNLAŞMADAN BELEDİYELERDE TOPLU ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜSLER BAŞLADI!

TBMM'DE ÖTANAZİ İLE ÖLDÜRME TASARISI KANUNLAŞMADAN BELEDİYELERDE TOPLU ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜSLER BAŞLADI!

Rize Pazar Belediyesi camları ve kapıları kapalı ambulansa topladığı köpekleri saatlerce havasız bıraktı. Hayvanlar havasızlıktan ölmeden gönüllüler tarafından kurtarıldı!

Gönüllüler kurtarmasa hayvanlar havasızlıktan toplu olarak ölecekti!

Katliam tasarısı ile YHKG gönüllülerinin kartları iptal edilme gerekçesi katliama engel olmaları önlenmesi içindir!

@RizeVali

@rizedkmp

gereğini talep ediyoruz.

Katliam tasarısı çözüm getirmeyecek! Katliam ve üreme kısır döngüsü devam edecek. İnsani ve vicdani çözüm kısırlaştırmadır.

https://x.com/i/status/1812230607549636906

--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Tagor

21

sözün vardı buluşacaktık
bu fırtınalı gecede arkadaşım

yaşlar dökülür gökten yeryüzüne
uyku girer mi insanın gözüne
açmışım da kapıyı
dışarlara dalmışım
gözgözü görmüyor geceleyin
belli değil nereden geleceğin
hangi ırmak boyundan
hangi orman yolundan
hangi karanlığın koynundan
diye bakakalmışım
buluşacaktık bu gece arkadaşım
My Sweet Mother, while you're fleeing
Do not take me in your lap
The bullet which hit me
Kills you also

.I.

Her mother's hand stretches
And strokes of the head of her dead child
Blood stains her hand
Her mother's lip extends
And kisses the tiny hands of her dead child
Blood bedaubs her mouth
The mother embraces her dead child
And her name turns into "Blood Mother"

.II.

The child who made necklace from empty shell-cases
Runs in a green field laughing
Her foot strikes something all at once
She looks at the dead child lying on the ground
And giving her the necklace as a gift
Runs away in a green field sobbing

.III.

Well now, let the guns be silent
For my brother is sleeping
Over the last three days
If he awakes he will begin crying
We have no milk to feed him

.IV.

Three men
Shot a blue-eyed child today
The blue-eyed boy did know who were they
He did not know either why they shot him
His blue eyes looked at the three men
Walked and vanished

.V.

Mother, give birth to many brothers and sisters for me
So that war could not kill all
But would they not cry
My alive brothers and sisters too
Perhaps they would be angered
"To be the brothers and sisters
Of dead children"

.VI.

Today my father, the violet blossom, was killed
I saw him while they were carrying him away
His beautiful eyes were gazing at me
When the war is over
And then he would be back home
I would say to him "Look here, violet blossom,"
"All the window-panes of our house are broken"
"I am very cold at night"
"I cover myself with your cloak"
The violet blossom
The violet blossom
My father was killed today

.VII.

Mother, why did they bury my father
To the war cemetary\?
We had enough space in our garden
Withered the most beautiful thing in the
Our tree of graciousness
Would it wither if our father were alive\?

.VIII.

For sure, my father is not dead, mother
"We lost our father during the last battle,
if you kill us, too,
who will look after the orange trees\?"

.X.

My sweet mother
War ended now, my sweet mother,
War is finished
War is finished
Can I venture to go out to the garden\?
Can I water the violets\?

My sweet mother, war is over,
War is finished
War is finished

If they say when I grow up "Go to the war"
I shall blind my eyes
Because they don't send blind people to war Osman Turkay~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Eğer Tanrı gerçekten yoksa, onu yaratmamız gerekir.

~Voltaire~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Arkadasini affet; affettigini hatirlama ve hatirlatma

~Seyh Samil~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bir ogretmen ebediyete hukmeden insandir, tesirlerinin nerede bitecegi asla bilinmez.

~Henry Adams ~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Peki iyi bir vatandaş kimdir\?
Sadece sıradışı hiçbirşey yapmayan, düşünmeyen ve söylemeyen kişidir.
Okullar bu tek tipliliği olabilecek en yüksek noktaya çıkarmaları için korunur.
Okul çocukların hala genç ve toyken atıldıkları baskı makineleri gibidir;
çocuklar orada belirli standartlara preslenirler ve kafalarından topuklarına kadar damga pullarıyla kaplanırlar.

~Henry Mencken~

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Başkalarının içinde gördüklerimiz, kendi içimizdekiler kadardır."

~William Hazlitt~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Safsata [( İng:Fallacy), (Osm;Kıyası-ı batıl)], bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan yanlış çıkarsamaların tamamına safsata denir.
Safsatalar, ilk anda geçerli ve ikna edici gibi gözüken ancak yakından bakıldığında kendilerini ele veren sahte argümanlardır.
Günümüz Türkçe'sinde safsata kelimesi kusurlu akıl yürütme anlamını kaybetmiş, yanlış inanç manasında kullanılır olmuştur.
Oysa, safsata, insanın muhakeme yetisinin yanlış yönde kullanımıdır ve çoğu kez önyargı, eksik bilgi, batıl inançlar, duygusallık, yersiz göndermeler, acelecilik, özensizlik, genelleme, duygu sömürüsü, Türkçe'yi kötü kullanma gibi sebeplerden kaynaklanır.
---
Adam Karalama Safsatası (Argument Against the Man) :
Bir kişinin önerileri yerine, önerinin reddedilmesini sağlamak için, kişiye sövgü mahiyetinde yapılan saldırı.
Örnek 1:
Tanrının olmadığını mı tartışıyorsun\?
Sen bir delisin.
Örnek 2:
Barış: Hükümetin enflasyonu düşürmede başarılı olduğunu düşünüyorum.
Taner: Ne o, hükümetten kemik mi bekliyorsun\?
Örnek 3:
Senin müdür hakkında söylediklerini duydum.
Nankör adam, sen müdürün o kadar ekmeğini yedin
Köksal Toptan, Mehmet Niyazoğlu'ndan 10 milyar doları alırken bu paranın kaynağının ne olduğunu hiç merak etmez mi\?
Bu paranın vergisi ödenerek kazanılmış bir gelir olup olmadığını hiç aklına getirmez mi\?
Etmez.
Ve getirmez...
Çünkü hortlak...
Hortlaklar hortlarlar...
Asla merak etmezler..
10 milyarı ceplerine koyarlar.
(Necati Doğru, 15.8.2000, Sabah)
Yazar, Köksal Toptan'a, Mehmet Niyazoğlu'dan aldığı paranın kaynağını merak etmeden kullanması iddiasını hakaretle perçinlemeye çalışıyor..
Güncel Örnek 2:
Mrs.Merwe o gün Genel Kurul salonuna Nazlı ablasının kolunda, refakatte giriyor.
O ablası ki, geçmiş yaşamını herkes çok iyi biliyor.
Yalısında düzenlenen partiler, verilen içkili davetler, şarap ve rakının su gibi aktığı görkemli sofralar, sauna partileri..
Ve kocasını mektupla Demirel'e şikáyet etmekten utanmamış, en sonunda kapağı Fazilet Partisi'ne atıp milletvekili olmayı başarmış bir vatandaşımız
Biz;yerine göre "efendi" de oluruz, "nazik" de
"Soyguncu"ların, "vurguncu"ların, "dinsiz" ve "donsuz"ların, "lezbiyen" ve "homo"ların egemen olmaya çalıştığı ve de "kendilerinden olmayan"ları "ayak takımı" gibi gören aşağılık "soysuz"ların borusunun öttüğü bir ülkede, gerekirse "ayak takımı" olur, bozarız hepsinin "fiyaka"larını..
Bu yüzden "uyumsuz" görünmekten de asla rahatsızlık duymayız
Fakat "anlama özürlü" bir öğretmen, adı hiç önemli değil, kendisinin ne kadar faşist ve merhametten uzak bir zihniyete sahip olduğunun farkında bile olmadan, savunduğum teze değil de "şahsıma" yüklenen bir e-mail göndermiş.
(İlker Sarıer, 20.9.2000, Sabah)
Yazar, kendisini eleştiren kişinin fikrine değil, kendisine saldırdığını söylediği şahsın fikirlerine değil kendisine saldırarak aynı safsataya düşüyor...
Güncel Örnek 5:
Evet
Bu transferlerin de güç simsarlığı liginde mühim karşılıkları var tabii.
Yoksa cidden, bunlar gazete değiştirse ne yazar; o can sıkıcı formüllerle işleyen köşelerini yazsa ne yazar, yazmasa ne
Yazar.(Perihan Mağden, 14.10.2000, Radikal)
Yazar burada, bazı gazetelere transfer edilen köşe
Yazarlarını tavırlarını hakaret ederek eleştiriyor.
Güncel Örnek 6:
Şahsen ben, demokrasiyi bir türlü sevemiyordum.
"İnancımın demokrasiye ihtiyaç duyacağına" inanmıyordum.
Demokrasi yokken, biz, üç kıt'aya 7 denize hâkimdik.
Şimdi emperyalistlerin kölesi durumuna düşmüştük.
Hindistan'a gitsem, ineğin önünde önümü düğmelerdim.
Gerçi bu bana zor da gelmezdi.
Zira nice öküzlerin karşısında önümüzü iliklemeye zâten alışmıştık.
(Hüseyin Üzmez, 9.10.2000, Akit)
Yazar, birilerinin karşısında saygı göstermek zorunda kalışını mecburen saygı gösterdiklerini aşağılayarak anlatıyor.
Güncel Örnek 7:
Dolayısıyla, bizim serserilerin Katmandu özlemi bile, çok gereksiz bir Amerikan özentisi olabilmişti ancak...
'Ulan, elin Amerikalısı'nın sorunu o, bizi bağlamaz, biz istediğimiz zaman gider herhangi bir torbacıdan alıveririz plakayı da diyemiyorlardı salaklar...
Sonra ne mi oldu\?
Kimi genç yaşında sebil oldu, ziyan oldu gitti, kimi topluma dönüp çoluk çocuğa karıştı...
Burada da, Amerika'da da...
Şimdi çıkıp da Katmandu edebiyatı yapmalarına biz ağzımızla gülmeyiz.
Hele günümüzde buna hiç gerek yok, çünkü gençlik artık bol ve kolay uyuşturucu da bulabiliyor, şehirli ve paralı kesimi tavşanlar gibi hababam da çiftleşebiliyor...
Yani bir nevi küçük Amerika olduk bile...
Haa, sanayi toplumunun getirdiği özel sorunlardan bunalmak istiyorsanız, önce o sanayiyi kurun da sıkıntısını ondan sonra yaşarsınız
Katmandu ha\? ..
Hadi yürüyün be emekliliği gelmiş kart zibidiler.
(Engin Ardıç 11-10-2000 Star )
Yazar, muhataplarını eleştirirken, eleştirilerini hakaretleriyle destekleme gayreti gösteriyor.

- - - - - - - - - - - - - - - -

Eğer düşman dışında her şey azalıyorsa, savaştasınız demektir.

MURPHY KANUNLARINDAN
Murphy kanunları ilk olarak 1949 yılında Captain Ed Murphy tarafından "Anything that can go wrong will go wrong" "yanlış gitme olasılığı bulunan bir şey, yanlış gider" olarak emrindeki proje yöneticisi George Nicholsun yarattığı bazı durum ve tersliklerden mülhem olarak vazedilmiştir.
Zaman içinde pek çok kişi benzer terslikleri Murphy kanunu adı altında listeye eklemiş, kurallar anonim bir hal almıştır.
1917 doğumlu Edward A.Murphy Jr.ABD Hava Kuvvetlerinde 1949da roketler üzerine deney yapan mühendislerden biriydi.
İnsan üzerine ivmelenmenin etkilerini inceliyordu (USAF proje MX981).
Deneylerden biri pilot üzerinde 16 değişik noktaya akselometre takılması gerekiyordu.
Sensör bir yapıştırıcı ile ancak iki türlü takılabiliyordu ve birisi 16 sensörün tamamını da yanlış takmayı becerdi.
Bunun üzerine Murphy, daha sonra kanun olarak nitelendirilecek ilk söylemlerini bir basın toplantısında açıkladı.
Bir kaç ay içinde "Murphynin Kanunları" mühendislik sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve 1958de de nihayet Websterin sözlüğüne girdi.

- - - - - - - - - - - - - - - -

Aşk Adamı

Dolaştığım denizlerce düşünüyorum,
Bineceğim son gemi değil midir
Hayır sahibi omuzlarda giden tabut.
Herkes gibi teselliye muhtaç olsaydım eğer,
Derdim ki: 'Elbet bir ağlayanım olur benim de;
Ramazan geceleri Yasin okuyanım,
Baharda kabrime menekşe getirenim de.'

Fakat bütün bunlar da olur,
Yine tasa etmem,
Yine kırılmam kimseye.
Ben aşk adamıyım,
Sevmeye geldim insanları,
Gönlümle, elimle, kafamla sevmeye;
Hesapsız, karşılıksız,
Ayrılık gayrilik gözetmeden.
Gün gelip gidersem şayet,
Öyle severekten gideceğim ki,
Karanlık kıyılardan bile olsa,
Candan selamlarım,
Civarımdan geçecek gemileri;
Güneşli gemileri;
Şarkılı gemileri;
İçlerinde kendim varmışım gibi

~Cahit Sıtkı Tarancı~
OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/
Eposta adresleri
(Derdiniz varsa buradan ulaşın.)
:
0raj.p0yraz@neomailbox.net
oraj.poyraz@openmail.cc
HvLWPtIjJR8X@protonmail.com
0PjukdvspdUh@mail2tor.com
Tor ağı üzerindeki web siteleri
Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız.
:
http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/
http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder