17 Ağustos 2024 Cumartesi

DEVRİM ZELYURT: DOLAR ALTIN ELİNDEN ÇIKACAK! İFLASLAR LOADİNG!


DEVRİM ZELYURT: DOLAR ALTIN ELİNDEN ÇIKACAK! İFLASLAR LOADİNG!

Elinizde dolar, altın bırakmayacaklar!

Cumhuriyet tarihinin en zor kışı geliyor!

20 yıllık hataların bedeli bu kış ödenecek!

Bireysel ve sonrası kurumsal iflas dalgası yaklaşıyor!

Düzelen ekonomi neden bir çocuk masalı?


Bütün izleyenleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet tarihinin en zor kışı geliyor ve elinizdeki dolara, euroya, altına, kriptoya ve hisselere hoşça kal deme zamanınız gelecek.

Arkadaşlar, neden Cumhuriyet tarihinin en zor kışı?

Şirketler açısından baktığımda, girdi maliyetleri, faiz maliyetleri yukarıda; ithal ettiğiniz ürünler yüksek kurdan dolayı maliyetleri yukarıda ve sattığınız ürünlere baktığımda, faiz artırımlarıyla küçültülmüş satış yeteneğiniz ne yazık ki köreltilmiş.

Vatandaş olarak baktığımda ise, Cumhuriyet tarihinin en adaletsiz gelir dağılımına sahibiz.

En üstteki %10'luk oligarşi hasılatın %70'ine sahip.

Dolayısıyla hem geliriniz, reel geliriniz düşüyor, hem de satın aldığınız mal ve hizmet fiyatları öyle dedikleri gibi öyle sallama düşecek edecek bir şey değil, arkadaşlar.

Fiyatlar yapışmış belli bir noktaya, sadece artış hızı belki azalacak.

O artış hızı da aman da ne kadar düşük bir artış hızı değil mi?

Dolayısıyla böyle bir atmosferde hayatta kalabilmek için bu dolardan, altından bir vedalaşma zamanı karşımıza çıkacak.

Şimdi, bir de şöyle bir durum var:

Bu süreçte ayakta kalmak için şirket ve aile olarak bu varlıklar satılacak diyoruz.

Bunlar eğer tükenmişse ya da halihazırda da kredi ile takla atıyorsanız, kusura bakmayın, burada da en fazla bireysel iflas dalgası karşımıza gelecek.

Bunu da tabii ki kurumsal iflaslar takip edecek.

Belki de şu videonun ana fikrini şimdi vermek daha mantıklı.

Neden böyle olacak derseniz, şundan dolayı:

Siz bugüne kadar dışa bağlı bir ekonomiyi döndürmek için ne yaptınız?

Sürekli rezervleri sattınız değil mi?

Rezervleri satarak kuru baskıladınız, içerideki şirketlerin rahat rahat ithalat yaptığı, Çin'den, Almanya'dan.

Ama rezervler suyunu çekince, neden suyunu çekti?

E zaten sürekli senin rezervinde Çin'e, Almanya'ya, Hindistan'a dolar çıkışı var.

E içeride Nas politikasıyla kuru bir anda patlattın değil mi?

Liradan kaçtı insanlar, sonra aman tutayım diye çok büyük maliyetlere girdin, sonra üstüne doğa olayları, hastalıklar vesaire gelince senin bütçen açık vermeye başladı.

Şirketlerin o bütçeyi destekleyecek para kazanmıyor.

E ne oldu?

Rezervler bitti.

Bütçeyi kapatmak için zamlar yapıyorsun, e haliyle bakın, para bitince, rezervler de bitince, dolar bitince yerine Türk Lirası basmak demek sadece enflasyon yaratmak demektir.

Kur yukarı gittikçe de işte rekabet yeteneğini de artırmamışsın, 2013 yılında uyanıp verimliliği artırmamışsın, üretim modelini yüksek teknolojiye çevirmemişsin.

Ne oluyor?

Patlamaya başlıyorsun, patlamaya.

Bunun bedelini ödeyeceksin.

Teknolojiye ağırlık vermezsen, eğitime ağırlık vermezsen, demokratik haklar ve özgürlükleri vermezsen, yabancı sermaye kaçıyor, kur yukarı gidiyor.

Şirketlerin teknoloji yaratamadığı için milli eğitim sistemin bozuk, kaliteli çocuklar yetişmiyor, inovasyon olmuyor, yüksek teknoloji ürünleri satamıyor.

Ne oluyor?

Sonunda patlıyorsun ya.

Yani bana düşük kredili, düşük faizli kredi ver diyorsun.

Aman ben ihracat yapacağım, kuru yukarı çek diyorsun.

Bunlarla olmaz, bunun sonuna geldik işte arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım, şu söylediklerimizi biraz genişletelim ki kışa başınıza gelecekleri bilin ve ona göre önlem alın.

O varlıkları bir şekilde mantıklı yollarda artırmaya çalışın.

Benim tavsiyem bu size.

Yani elinizde dolardır, kriptodur, bunları bilimsel olarak artırın.

Ama tabii ki bu noktada artırayım derken kaybetmeyin, lafla sözle, tüyoyla hareket etmeyin.

Bilimsel olarak yapabileceğiniz işler varsa yapın diyorum ama tabii ki o da çok zor.

Şimdi dedik ki işin özünde Türkiye'nin üretim modelinin yanlışlığı var.

Orta ve düşük teknolojiye dayandın diyoruz.

Bu ürünleri sattınız sürekli ama bu model 2016 yılında iflas etti.

Niye?

Rekabet yok, verimlilik yok, satamıyor.

Kendi markanı oluşturamazsın, hep fasoncu bir imalat sanayi.

2016'da bitti.

200 milyarlık hep anlattığım KGF geldi de o hayat öpücüğü ile bir ayağa kalktılar ama şimdi ortada bir durum var, o da şu:

Bu şirketleri sürekli düşük faizli krediyle ya da kuru sabit tutarak fonlamak, zurnanın zırt dediği yer o rezervin bitmesi.

Arkadaşlar, bu yüzden hani diyorum ya girişte o acı gerçekle 2025 kışında yüzleşecek kardeşim.

Kaçarın yok senin artık.

Bundan şirketlerin büyüyemiyor, yatırım yapamıyorlar, haliyle büyüyemeyen şirket personele pay veremez.

Artı dönüp şirketlerin huyuna baktığımda, patronların çoğunun çok büyük bir hırsa, açgözlülüğe sahip olduğunu görüyorum.

Afgan çalıştır, Arap çalıştır, teknolojiye yatırım yapma, verdiğin personele payı düşür.

E ne oluyor arkadaşlar?

Haliyle zaten bir de kazanamamaya başlayınca bu işin sonunda ülkenin rezervleri azalıyor, şirketler sallanıyor ve bireylerin geliri düşmeye başlıyor.

Şimdi hep söylediğim tarihtir, 2013 yılında.

Oysa reformlar yapılsaydı, üretim modeli değişseydi çok farklı bir ülke olurduk.

Bakın, bir de şuradan gidelim.

Şimdi 2018'de hatta böyle 2013'e gidin, 2013 öncesi politika faizi düşük, 10'larda falan, 2013-1 arası yine e 10 civarları, 10 küsur larda, 10'un altında hatta 2013'de kimi dönemler.

Ama 2018'de o Branson vakasıyla bir pik yapıyor, 24 oluyor.

Ondan sonra 24'ten sonra o faiz arkadaşlar, 2021'e geldiğinizde 19'lar görüyor.

2021'de Nas politikası bir başlıyor arkadaşlar, 2023 Haziranına kadar 8.5'a gidiyor.

Bakın, burada işte kurulu şirket sayılarına baktığınız bir artış görüyorsunuz.

Bu nedir biliyor musunuz?

Bu aslında bir hormonlu büyümedir.

Ekrana getirelim bir o sayıları, onun üstünde konuşalım.

Değerli arkadaşlarım, bakın burada neyi gösteriyorum.

Ekranda kırmızı çizgi kurulan şirket sayıları, o siyah çizgi de kapanan şirket sayıları.

Şimdi kapanan şirket sayıları artıyor ama 2018-2021 arası, 18'den 21'e politika faizinin 24'ten 19'a düştüğünü görüyoruz ve bu işte bir hormon katkılı büyümeyi, şirket sayılarındaki artışı gündeme getiriyor.

2021'de sonra bakın, ne oluyor arkadaşlar?

111.000'den kırmızılar kurulan şirket sayıları 142.000'e çıkıyor.

Neden?

Çünkü senin 2021 Mart'ta 19 olan faizin, 2023 Şubat'ta 8.5'a iniyor ve ne oluyor?

Haliyle kurulan şirket sayısı artıyor.

Amma velakin, 2023 Haziranında faiz tekrar 8.5'tan 15'e çıkınca, bakın ne oluyor?

Kırmızı çizgi başını aşağıya büküyor.

142.000 olan sayı 131.000'e düşüyor.

Ben tabii ki siyah çizginin üstünde kırmızı rakamları da koyunca orada bir yanlış anlaşılma olmasın, kırmızı kurulan şirket sayılarının grafiği, kırmızı rakamlar sadece yıla tekabül eden şirket sayılarını gösterme için koydum, yoksa bir artışı ifade etmiyor kırmızılar.

Dediğimiz gibi bir düşüş var burada.

Vurgulamak istediğim nokta şu:

Sen faizle piyasayı desteklemişsin ama şimdi ne olmuş?

Tabii ki 2023 Hazirandan sonra bir kırılma var ki, kurulan şirket sayısının azalması işte politika faizinin artması, keza kapanan şirket sayısının da 24.3'ten 26.9'a çıkması, bütün bunlar işte ne oluyor arkadaşlar?

Faizlerin yukarıya doğru gitmesinden kaynaklanıyor.

Devam edelim, devam edelim.

Bir grafik daha göstereceğim ben size, o da ne?

İcra ve iflastaki dosya sayısı.

Şimdi buraya baktığımızda da burada da arkadaşlar 2009'da böyle 10 milyonun altındayken şimdi nereye çıkmış?

24 milyon gibi bir rakama çıkmış.

Burada aslında yavaş yavaş bu yanlış ekonomik modelin bedelini vatandaş ödemeye başlıyor, bunu gösteriyor aslında ve küçük şirketler ve esnaf ödemeye başlıyor.

Bir grafiğimde ona bakalım.

O grafiği de açalım arkadaşlar.

Burada takipteki tüketici kredileri ve bireysel kredi kartlarını görüyoruz.

Şimdi patlayan krediler bunlar.

Bakın, 2018-2022 arası faizin düşük olmasından dolayı yine bir stabil durum var değil mi?

16-18 milyon arası gitmiş.

Ama ne zaman ki siz burada faizi yukarıya doğru çekmeye başladığınız zaman, kopuş birdenbire artıyor.

Ben tabii şunu iddia etmiyorum yani, bakın aa çok kötü falan ama mevcut rakam belki çok kötü olmayabilir.

Tabii toplam takipteki kredilerle kıyasladığımızda yukarı gidiş politika faizindeki yüksek vaziyetin bir neticesi olarak karşımızda duruyor.

Peki arkadaşlar, o zaman sonuçlara gelelim.

Neden dolara, euroya, altına, hisseye vedalaşacağız, veda edeceğiz, hoşça kal diyeceğiz?

Dediğimizde, sen yıllarca bu ekonomiyi 15-17 arasındaki faizle fonlamışsın, son 4-5 yıla geldiğinde mevzu birazcık farklılaşmış, özellikle son iki yılda yani hani cehennemin kapısının açıldığı yıllardır.

Sizin rezervleri bitirip, bu rezervleri bitirmek için yerine yabancı sermaye ithal ediyorsunuz, yüksek faizle.

E bu faizi nereye kadar ödeyeceksiniz?

Halkın alım gücünü bitirmişsin, bütün hasılatı milli hasılayı zaten %10'a hediye etmişsin, hasılanın %70'ini hediye etmişsin, e enflasyonla bir de alım güçlerini düşürmüşsün, satın aldıkları mal ve hizmetlerin fiyatını da yükseltmişsin.

Dolayısıyla rezervin bitmiş, o rezervi şimdi yabancı sermayeyle dolduruyorsun ama önümüzdeki sene o yabancı sermayeye o faizi verebilecek misin?

Bu bir.

50 politika faiziyle bu şirketler nereye kadar dönmeye devam edecek?

Dönemezler.

Dolayısıyla şimdi burada siz bir bedel ödeyeceksiniz artık.

Ben 1 puan, 2 puan indirdim desen de, ya adam alışmış işte yani 15-17 ile dönmeye yıllarca.

Sen hadi 48'de dön dediğinde, rekabet gücü olmayan, verimlilik yeteneği olmayan, yüksek teknoloji satamayan ve kasasını dolduramayan, düşük faizli krediye muhtaç şirketin yaşayacağını mı zannediyorsun?

Böyle bir dünya var mı?

Elbette ki böyle bir dünya yok.

Bu insanlara pazar lazım.

Bu insanlara pazarı nasıl vereceksin?

Ya kuru yükselteceksin, vereceksin.

E kuru yükselttiğin zaman enflasyon olur, seçimi kaybedersin.

Ee ya ya da ne yapacaksın?

Bir şekilde sermaye ithal etmeye çalışacaksın ama az önce anlattım, onun faizini ödeyecek derman kalmayacak millette.

Dolayısıyla teknoloji üretmemenin, milli eğitime önem vermemenin, demokrasiye ve insan haklarına önem vermemenin bedelini ödeyeceğiz.

Demokrasiye önem verseydin, buraya daha fazla direkt sermaye gelirdi, kuru tutmanda yardımcı olurdu.

Milli eğitime önem verseydin, şirketlerin yüksek teknoloji üretmeye yarayacak personeli olurdu.

Ama sen ben seçimi kazanayım da gerisi önemli değil dediğinde, işte burada bir çıkmaza girdin arkadaşlar.

2025 yılında belki de ta 2002'den bugüne kadar yapılan hataların bedelini ödeme zamanıdır.

Bu yüzden işte cehennemin kapıları artık bu yüksek faizle açılmıştır.

Cehennemin kapıları tüketilen rezervler açılmıştır.

Dolayısıyla büyük sıkıntılar olacak.

Ne olacak?

Şirketlerin küçükleri dökülür, büyükleri arkadaşlar faizi ve girdi maliyetlerini vatandaşa yansıtır ve semirme devam eder.

Türkiye'de tekeller oluşur değerli arkadaşlarım ama esas fatura bize çıkar.

İşsizlikle, zamların altında kalmamızla.

%25 işsiz sayımız %30'lara doğru tırmanır arkadaşlar ve fakirlik yükselir.

Dolayısıyla bu tabloda önce bireysel iflaslar ve bunu küçük ve orta ölçekli şirket iflasları takip edecektir diye düşünüyorum.

Bakın, şunu unutmayın:

Ana çıkış noktası şu, yanlış sistemi fonlayacak artık rezerv yok.

Kırılma noktamız bu, para bittiği için arkadaşlar dışa bağlı ekonominin de artık zamanı dolmuştur.

Haliyle ekonomi toptan bir bedel ödeyecek yani dönecek bakacak hatasına ve silkelenip yıkılan yıkılacak, kalan kalacak.

Burada bir siyasi bedel ödenecek erken seçimlerle ve ondan sonra Türkiye daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecek.

Allah hepimizi bütün bu süreçte korusun arkadaşlar, geçmişin yanlışlarının mutlaka bir bedeli olacak tabii ki.

Hoşça kalın.




https://www.youtube.com/watch?v=FKKh8mm25Xs

--

- - - - - - - - - - - - - - - -

BAHARI BEKLEYEN'E

ben kisin guzelligini soylerim ne gelirse dilime
cunku kis bir hazirliktir soluguma kipkirmizi gulume

nice kirmizi ayaklar gelip gecti o gun katar katar
kis gunleri sozgelisi ben bir cop bile almadim elime

alti kiz bir ayisigi def calip sarkilar soylediler
beri yanda ormanlar yanardi, cigerpareler lime lime

artik su uyur ask uyanir mendilim kana boyanir
bilirim bu baharda da herkes hasetlenir halime

ve ellerim batik bir suda akar gozlerim her seye bakar
bahar bir gelsin yeter artik eksikse de birak elleme

su uyur dusman uyumaz sularin dibi gullerde
imrenir dururdum eski gecelerime

alti kiz bir oglan def calip sarkilar soylediler
baktim birinin kara bir gecesi dusuvermis mendilime

simdi elimde baston silah, basimda sapka oyle
agzimda kursun hizinda sectigim her kelime

su. hic kimse durmazsa her sey yurur, bu ask demektir
her sey kullanilmazsa dirim bir ihanettir olume

sakiniz elimiz filan temiz bahari filan bekleriz
fincani tastan oyarlar icine bade mi koyarlar

biz silah kusaniriz bize bir sey soyleme

~Turgut Uyar / Divan'dan.~

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Muvaffakiyetlerde gururu yenmek. Felaketlerde ümitsizliğe mukavemet etmek lazımdır"

~Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1930~
- - - - - - - - - - - - - - - -

Eğer Tanrı gerçekten yoksa, onu yaratmamız gerekir.

~Voltaire~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bir Şehri Bırakmak

Bu şehirde yağmur altında dolaşılır
Limandaki mavnalara bakıp
Şarkılar mırıldanılır geceleri.
Bu şehrin sokakları çoktur,
Binlerce insan gelir gider sokaklarında..
Her akşam çayımı getiren
Ve bir Beyaz Rus olmasına rağmen
Hoşuma giden garson kadın bu şehirdedir.

Bu şehirdedir
Valsler, foksrotlar altında
Şuman'dan, Bramsdan
Parcalar çaldığı zaman dönüp
Bana bakan ihtiyar piyanist.

Doğduğum köye müşteri taşıyan
Şirket vapurları bu şehirdedir.
Hatıralarım bu şehirdedir.
Sevdiklerim,
Ölmüşlerimin mezarları.

Bu şehirdedir işim gücüm,
Ekmek param.
Fakat bütün bunlara mukabil
Yine budur başka bir şehirdeki
Bir kadın yüzünden
Bıraktığım şehir.

~Orhan Veli Kanık~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Dar yerden çıkanlar geniş yerlere sığmazlar.

~Aziz Nesin( 1915 - 1995 )~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Ömer Hayyam Bütün Dörtlükler [ 345. - 389 ]

Bu varlık denizi nerden gelmiş bilen yok;
Öyle bir inci ki bu büyük sır delen yok;
Herkes aklına eseni söylemiş durmuş,
İşin kaynağına giden yolu bulan yok.

- - - - - - - - - - - - - - - -

Mum söndü mü yapıyoruz burada\?

~Mehmet Ali ERBİL~

- - - - - - - - - - - - - - - -

Akilli olan savasci, savasi onceden kazanir, oysa cahil asker kazanmak icin savasmak zorundadir.

~Sun Tzu~

- - - - - - - - - - - - - - - -

‪BÜYÜME BEKLENTİMİZİN ÜZERİNDE//www.youtube.com/watch?v=qPyRmdiT5Is">https://www.youtube.com/watch?v=qPyRmdiT5Is

OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/
Eposta adresleri
(Derdiniz varsa buradan ulaşın.)
:
0raj.p0yraz@neomailbox.net
oraj.poyraz@openmail.cc
HvLWPtIjJR8X@protonmail.com
0PjukdvspdUh@mail2tor.com
Tor ağı üzerindeki web siteleri
Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız.
:
http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/
http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder