19 Eylül 2025 Cuma

Yılmaz Özdil: İsrail, Katar'ı Aslında Niye Vurdu? - Yılmaz Özdil

Yılmaz Özdil: İsrail, Katar'ı Aslında Niye Vurdu? - Yılmaz Özdil

https://www.youtube.com/watch?v=oDdQG2C9K6w

12 Eyl 2025  #yılmazözdil #işbirliği #haber #yılmazözdil #haber #gündem #siyaset #türkiye #izmir #israil #katar #suriye

Merhaba,

Bugün sizler için Can Holding soruşturmasını, CHP'ye yapılan operasyonları, İsrail'in Katar'ı aslında niye vurduğunu ve Korcan Karar ile birlikte Karşıyaka Belediyesi'nde gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi anlattım.


İyi seyirler.

#yılmazözdil 
___
#işbirliği 

___
00:00 Can Holding'e operasyonlar ve Kızılcık Şerbeti dizisi…
11:05 12 Eylül 2010 Yetmez ama Evet Referandumu…
21:25 CHP'deki gelişmeler…
23:27 Suriye - Katar ve Türkiye arasındaki anlaşma…
27:37 İsrail'in Katar saldırısının nedeni…
37:41 Covid salgını hortladı…
39:36 Korcan Karar ile birlikte Karşıyaka'daydık…
40:47 Karşıyaka Spor Kulübü…
44:17 İşgalden Kurtuluşa İzmir…
45:55 Günün çekilişi…
___
Yılmaz Özdil kanalına abone olmak için tıklayın: 
👉  @yilmaz_ozdil

Günaydın ne de güzel uyandım arkadaşlar günaydın.

Merhaba dün sabah yine operasyonla uyandık.

Bu defa siyasete değil medyaya, iş dünyasına, Şov TV'ye, Habertürk'e, Bloomberg'e, Doğa Kolejine, İstanbul Bilgi Üniversitesi'ne, Enerji Petrole, Golden Hill otellerine el konuldu.

Bu şirketleri bünyesinde barındıran Holding'in sahipleri gözaltına alındı.

Medyadan eğitime, enerjiden turizme kadar her sektörde şakır şakır faaliyet gösteriyorlardı.

suç örgütü kurmak ve kara para aklamakla şimdi suçlanıyorlar.

E tabii haliyle herkes merak ediyor neler oluyor.

Aslına bakarsanız hep söylüyorum bak bugüne kadar neler olduğu, bundan sonra neler olacağı bu el konulan Şov TV'deki Kızılcık Şerbeti dizisinde yahu açık açık izah ediliyor zaten.

Ediliyor.

Bakın benim gibi bu diziyi yakından takip edenler gayet iyi biliyor.

Ne anlatılıyor bu dizide?

mütedeyin yaşam biçimiyle seküler yaşam biçiminin aşkları, evlilikleri, sosyal çatışmaları, çıkar kavgaları üzerinden kesişmesi anlatılıyor.

Yani aslında AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte toplumda hakim olmaya başlayan tutucu baskıcı yaşam biçimiyle özgür yaşam biçiminin uyumsuzluklarını, çelişkilerini ele alıyor bizi.

Bakın yeni başlayanlar için kısaca özetlemek gerekirse her şeyin cevabı burada.

Kızılcık şerbetinde her şey nasıl başlıyor?

Bambaşka dünyaların insanları olan iki gencin Doğa ile Fatih'in birbirlerine aşık olmasıyla başlıyor.

Hayata bambaşka pencerelerden bakan bu çok farklı iki gencin birbirine aşık olması aslında AKP'nin iktidara gelmesi gibi bir şey.

Neden?

Çünkü laik yaşam biçimiyle mütedeyyin yaşam biçiminin kesişmesi oluyor.

Kız tarafı özgürlük, kadın hakları, devrim ilkeleri ve özellikle laik eğitim konusunda son derece hassas bir aile.

Oğlan tarafı ise namazında, niyazında muhafazakar bir kalantor aile.

Oğlan tarafının ailesinde anne, kız, kardeş, yenge hatta evde çalışan hizmetli bile hepsi tesettürlü.

Evde habere dualar okunuyor.

İşte tespih çekiliyor.

Aile ortamının diyaloglarında ne bileyim işte hamdü senalar olsun, hamd olsun inşallah maşallah zikir çektim, oruç tuttum, mevlit okuyalım falan gibi dini tınılar geçiyor sürekli.

Aile şirketlerinde kadın bile çalışmıyor.

Şirkette dişi sinek bile yok.

Personelin tamamı erkeklerden oluşuyor.

Böyle muhafazakar yani.

Güya böylesine tutucular.

Ama bu ailenin oğlu henüz evlenmeden ya imam nikahı bile yokken kızı hamile bırakıyor.

Nikahsız hamile kalacak kadar başına buyruk olan bu özgür kız da doğum emri vakisiyle, mecburiyetiyle bu mütedeyyin aileye gelin oluyor.

Dedim ya AKP'nin iktidara gelmesi gibi bir şey oluyor ve felaketler zinciri başlıyor.

Bu seküler ve tutucu evlilikten itibaren, o saniyeden itibaren tıpkı Türkiye'de olduğu gibi dizideki herkes yedi sülale birbirine giriyor abi.

İhanet, yalan, dolan, iftira, kumpas, belden aşağı rezaletler, ahlaksızlıklar gırılla gidiyor.

Hatta cinayetler işleniyor.

Delirenler oluyor.

O yüzden şirketinde kadın personel bile çalıştırmayan dini bütün kayınpeder seküler gelirinin fingirdek teyzesini yatağa atıyor.

Gayrimeşru çocuk peyde alıyor.

Herkesin apacık bildiği bu kepazeliğe rağmen sanki hiçbir şey olmamış gibi davranılıyor.

40 yıllık tesettürlü eşiyle aynı evde yaşamaya devam ediyor.

Tıpkı Türkiye gibi.

Yani Türkiye'de de öyle olmuyor mu aslında?

Herkes her türlü rezaleti biliyor, görüyor.

Her türlü kepazelik herkesin gözünün önünde apaçık yaşanıyor.

Ama sanki o rezaletler hiç yaşanmamış gibi davrandı.

Cazelikler görmezden geliyor.

Kızılcık şerbetine televizyon dizisi deniyor ama aslında bizatihi Türkiye AKP döneminin Türkiye'si feminist dünürle muhafazakar amca evleniyor.

Güzel boşanıyorlar.

O da olur.

Arada şakır şakır başkalarıyla birlikte olur.

Sonra gene evleniyorlar abi.

Gündüzleri türbanlı dolaşıp geceleri böyle saçı başı açarak barlarda takılan tesettür sosyetesi var.

amcayla yatıyor, yeğeneyle evleniyor.

Sevgilisinin, ailesini işte ateşe vereyim, kundaklayayım derken kendi babasını öldürüyor.

Mahalle baskısının trajik bir neticesi aslında.

Tıpkı Türkiye'y herkes din, iman, ahlak pozına bölünüyor ama öyle bir baskı var ki kimin eli kimin cebinde belli değil.

Alnı secdeye değen gerdek gecesi gelini öldürmeye çalışan ruh hastası damat var.

Hem bar şarkıcısıyla hem cami imamıyla evlenen kafası karışık türbanlı kız var.

Türbanlı kıza aşık olan kafası karışık laik playboy var.

Diziyi iki hafta seyretmezseniz kimin kiminle olduğunu yakalamanız imkansız.

İlişki haritası o kadar çabuk değişiyor.

Kime benziyor?

Türkiye'ye benziyor.

Tıpkı Türkiye'yi muhalefet partisi mesela tık diye saraya yamanıyor.

Hor hakaretli yaparken bir bakıyorsunuz sarayın avukatı olmuş.

Muhalefet belediye başkanına bakıyorsunuz tık diye AKP transfer oluyor.

İktidarın bakanına bakıyorsunuz tık diye CHP listesine giriyor.

Aynı dizideki gibi seküler gelinin annesi babası boşanmış olabilir.

Babasının hastasıyım bak.

Fırıldağın önde gidin.

Ya sekülerken herif şahsi menfaat için şak diye dini bütün oluyor.

Eski eşinin yeni kocasının türbanlı eski eşiyle evleniyor.

Her kılığa giriyor menfaat için.

Tam AKP döneminde görmeye alışık olduğumuz tipler.

Dini bütün şirkette bağnaz bir yönetici var.

Böyle badem bıyıklı falan ama herif gizli gizli pavona gidiyor.

Dini bütün ailenin türbanlı gelini var.

Dedikoducu fitne böyle acayip.

Onun annesi de pavyon kadını çıkıyor.

Ya bu pavyon kadını anneyle o bağınaz badem bıyıklı evlenmeye karar veriyorlar.

Evin kahyası var.

Evin en güvenilir insanı.

Ama aslında Elif hapisten çıktı.

Sabıkalı kimsenin haberi yok.

En güvenilir ama seküler kızın anneannesi dizideki tek aklı başındaki insandı.

Abi o da demans oldu.

İyi şuursuz seçmenler gibi oldu kadın.

asla unutmaması gerekenleri hatırlamıyorum.

Şuursuz seçmenler gibi oldu demeye kalmadı.

Dini bütün kayın bedel gene seküler bir fingirdek kadınla yasak aşk yaşamaya başladı.

Bu fingirdek kadın babası yaşındaki dini bütün sevgilisiyle evlenebilmek için adamın 40 yıllık türbanlı eşini zehirleyerek öldürttü.

Abi senaryo gereği öylesine kafa karışıklığı, öylesine zihin bulanıklığı yaşanıyor ki bir bölümde iyi zannettiğin öbür bölümde kötü çıkıyor.

Kötü zannettiğin, kötü bildiğin meğer iyi çıkıyor.

İnsanları tanıyamaz hale geliyor.

Bu kadar da olmaz diyorsun, fazlası oluyor.

Tam AKP dönemi Türkiye'siyenin büyükoğlu var.

Doğuştan böyle safrik bir oğlan.

Annesi ölünce kafayı yiyor, deliriyor herif.

sezon finalinde tabanca satın aldı.

Seküler cici annesini vurdu.

Yanlışlıkla erkek kardeşini de vurdu.

En son babasının mı vurdu?

İntihar mı etti?

Orasını henüz bilmiyoruz.

Yeni sezon başlayınca öğreneceğiz.

Yeni sezona da bu Show TV'ye el koyarak başlıyorlar.

Mütedeyyin yaşam biçimiyle, seküler yaşam biçiminin zoraki evliliğiyle başladılar.

Herkes mutsuz oldu.

Herkes yıkılmış vaziyette.

Herkesin hayatı allak bullak.

Masalsı bir rüya görüyoruz zannettiler.

Kabustan uyanamıyorlar.

Tanıştıkları güne lanet eder hale geldiler.

Tıpkı AKP dönemindeki Türkiye'yi.

23 yıl önce nasıl başladılar?

Bugün ülkeyi ne hale getirdiler?

23 yıl önce bu aşktan medet umanlar bugün ne hale geldiler?

İt kopuk sokağa salınırken seçilmiş belediye başkanları hapse atılıyor.

14 yaşındaki tetikçiler insan öldürüyorlar.

Uyuşturucu köylere kadar girdi.

Köylere küresel kara paracılar fink atıyor memlekette.

Millet çıkma sebzeyle karnını doyurmaya çalışıyor.

Ekonomi bozuk, eğitim bozuk, adalet terazisi bozuk.

Seküler veya mütedeyyin.

Türkiye'de herkes mutsuz.

Herkesin morali bozuk.

Hamdolsun dini bütün çocuklar iktidara geldi diye sevinenler dahil.

Herkesin bir şekilde hayatı allak bullak oldu.

Herkes bir şekilde zarar gördü.

Kimi emekliliğinde sürünüyor, kimisi işinden atıldı.

Kimisinin çocuğu, torunu işsiz.

Mütedeyyin yaşam biçimiyle seküler yaşam biçiminin 23 yıl önce başlayan flörtü sosyal felaketle sonuçlandı Türkiye'de.

Kızılcık şerbetinin sezon finaliydi bu.

Bu en son holdingçi arkadaşlar da işte böyle Show TV'nin falan sahibi kendilerine medya verilirken, kendilerine özel okul zinciri verilirken, kendilerine üniversite verilirken, kendilerine enerji şirketi verilirken ben eminim gevrek gevrek gülümseyerek hamdü senalar olsun diyorlardı.

Öyle değil mi?

Halbuki gidişatı ve başlarına geleceğini görmek için kendi kanallarında Show TV'de yayınlanan Kızılcık şerbetini seyretmeleri yeterliydi.

Öyle malları alırken hamdü senalar olsun.

Şimdi oldu işte.

Peki bu işler nasıl oluyor da böyle oluyor?

Yani Türkiye nasıl bu kadar kolay bu hale geldi?

Nasıl oldu da tıpkı 12-Eylül-2010 Yetmez ama Evet Referandumu…

Kızılcık Şerbeti dizisi gibi oldu Türkiye?

Bakın bunun bugüne dair çok önemli bir sebebi var.

Bugün günlerden ne?

12 Eylül hatırlamamız gerekiyor.

12-Eylül-2010 tarihindeki yetmez ama evet referandı.

Hatırlamamız gerekiyor.

Bugün Türkiye niye bu hale geldi?

böyle geldi.

Bakın 2010 yılının üzerinde çok çok önemle durmak gerekiyor.

CHP'deki guguk kuşu operasyonu ne zaman başladı?

Yani CHP'yi yeniden dizayn eden bu hallere sebep olan manevi suikast kaset meselesi ne zaman patladı?

2010 yılında bu tetikçi The Taraf Gazetesi Fatih Cami bombalanacaktı manşetini ne zaman attı?

Türk Silahlı Kuvvetleri mermi bile sıkmadan imha eden Türk Silahlı Kuvvetlerini Balyoz kumpasının iddianamesi ne zaman kabul edildi?

Türkiye'nin bugünlerdeki komut akademisini oluşturacak olan kurmay subaylar, generaller, amiraller ne zaman tutuklandı?

Yani TSK'ya ne zaman balyoz indi?

2010 yılında kozmik odaya ne zaman girip göz göre göre soydular?

2010 yılında Hakan Fidan ne zaman MİT müsteşar oldu?

2010 yılında.

Bunlarla eş zamanlı olarak ilk PKK açılımı ne zaman yapıldı?

Yandaş şarkıcıları, türkücüleri toplayıp ne zaman açılım borozanı yaptılar?

Anayasadaki Türk vatandaşlığı tanımının değiştirilmesi karşılığında özerklik vaadi karşılığında PKK güya ilk ne zaman ateşkesi ilan etti?

2010 yılı Türkiye'nin tüm dış politikasını ipotek altına sokan o Mavi Marmara feribotu İsrail baskını ne zaman oldu?

2010 yılı.

2010 yılına dair ben eminim ileride çok sayıda kitap yazılacak.

Çok sayıda belgesel çekilecek.

Çünkü Türkiye'yi bugünkü hale getiren en kritik yıldır 2010.

İşte o 2010 yılının 12 Eylülü bir başka çok çok önemli gelişme vardı.

Neydi o?

12-Eylül-2010 tarihinde ne yapıldı?

Güya 12 Eylül darbesinin rövanşını alıyoruz ayaklarıyla anayasa referandum yapıyor.

Fethullah Gülen tek okyanus ötesinden sesleniyordu.

Vaazında mesaj veriyordu.

Ne diyordu?

İmkan olsa mezardakileri bile kaldırıp evet oyu kullandırmak lazım diyordu.

İkinci cumhuriyetçiler bu AKP şakşakçıları ne diyordu?

Yetmez ama evet diye slogan icat etmişler.

Yetmez ama evet diyorlar.

İbretle hatırlamamız lazım 2010 yılını.

O ik cumhuriyetçilerin, o AKP şakşakçılarının sonra ne hale geldiğini görmek için hatırlamak lazım.

Türkiye öyle bir dakikada olmadı yani bu Kızılcık şerbeti 2010'da mı başladı.

Yetmez ama evet kampanyasını o zamanlar AKP milletvekili olan milli futbolcu Hakan Şükür başlatmıştı hatırlarsınız.

Ülkemizin geleceği için evet diyorum diyordu.

Bunu diyen Hakan Şükür milletvekili olduğu AKP iktidarı tarafından terörist ilan ediyor.

Evet.

Yurt dışına kaçmak zorunda kaldı.

Kızılcık şerbeti dizisi gibi ol.

Hamdü senalar olsun falan derken hayatı kayb gazeteci Nazlı olacak.

Yetmez ama evetin en büyük destekçisiydi.

Öyle değil mi?

tahakküm edici havadan kurtulmak için evet diyeceğim diyor.

Ergenekon kumpasının savcısıyla böyle kartopu oynarken post falan verir.

Bunları yapan Nazlı Ilıcak o evet dediği anayasayla yani tahakküm edici havadan kurtularak tutuklandı.

Evet.

Hapse atıldı.

AKP şakşakçılığı yapmak için televizyona türban takarak çıkıyordu.

Fransız türbanı taktım falan diyordu.

Hayatı kayıp.

Ahmet Altan.

Altan biraderlerden Ahmet Altan.

Evet başlıklı makaleler yazıyordu bu tarafta.

Evet çıkması için adeta çırpınıyordu.

Evet çıkmasını ümitle bekliyorum.

Çünkü bu evet zalim bir sistemin temeline şahmerdan gibi vurup o temeli kıracak diyorduk.

Bunları yazan Ahmet Altan yani zalim sistemi yıkıyoruz falan diyen Ahmet Altan AKP iktidarın hapse atıldı.

Mehmet Altan kardeşi gibiydi.

Hayır diyenleri ayıplıyordu.

Hatırlamamız lazım.

Ne diyordu?

Toplum ikiye ayrılmış.

Evet mi diyeceğiz, hayır mı diyeceğiz?

Ayıp bir şeydi.

Bu anayasanın bugüne kadar değiştirilmediğine isyan etmeliyiz.

Hayır diyenleri ayıplıyor.

Hayır diyenleri ayıplayan Mehmet Altan evet dediği için hapse atıldı.

İkinci Cumhuriyetçi Gazeteci Şahin Alpay 1in kere evet diyorum diyordu.

Evet hapse atıldı.

Dinci Ali Bulaç.

Hayır diyenler aslında askeri darbeye evet demiş olurlar.

Demokrasi adına evet diyordu.

Demokrasi adına hapse atıldığı yetmediği gibi askeri darbeye, darbe girişimine sebep oldular.

15 Temmuz Ülkücü Mümtaz Türk'e "Hayır" diyenleri darbe yalnızı olmaktır." diyordu.

"Bu berbat statükoyı tarihin çöp sepetine atmakta geç bile kaldık diyordu.

Tarihin çöp sepetine atıldı.

Hapse atıldı." Profesör Baskın Orhan yetmez ama evet yazılı, sokakta bu tişörtle geziyordu.

Yetmez ama evet.

Anayasa ne kadar değişse o kadar sevaptır diyor.

Tayyip Erdoğan demokrasi kahramanıdır diyor.

Bunları söyleyen aynı baskını oran 1000 pişman oldu.

Bin pişman.

Hayatımda Türkiye'nin bu kadar bataklığa saplandığı bir dönemi görmedim falan deme ama işten geçti.

Demokrasi kahramanı böyle olu.

HDP bugünkü den partisinin o zamanki ismi HDP referandumda sandığa gitmeme kararı aldı.

Güya protesto ediyorlar.

Aslına bakarsanız güya böyle referandumu protesto ayaklarıyla hayır demiyorlar.

Hayır dememek için.

Hayır dememek için referandumu protesto ettiler.

Aslında AKP'nin değirmenine su taşıyorlar.

Selahattin Demirtaş bu AKP'ye verdikleri örtülü desteği böyle güzel laflarla ambalajlıyordu.

Ne diyordu?

Evet veya hayır çerçevesini sıkışmayarak Türkiye'de başka umut var demek için boykot ediyoruz.

Evet.

gördü umudu, hapse atıldı.

Kaç yıldır yatıyor?

Kaç yıldır yattığını artık kimse hatırlamıyor.

Murat Belge mesele.

AKP'nin akil adamı yetmez ama eveti savunurken Atatürkçülere hakaret ediyordu.

Ne diyordu?

Merkezinde Kemalizm'in yer aldığı cephe sırf hükümete duyduğu nefret nedeniyle hayır diyordu.

Ne?

Bunun için hayır dediğimizi iddia ettikten sonra ne oldu?

Jeton düştü.

Ne dedi?

Doğrusu ben kendimi kandırılmış hissediyorum dedi.

Yapma ya.

Elim kırılsaydı da oy vermeseydim diyecek halim yok ama bizim desteklediğimiz adam uydurma bir Tayyip Erdoğanmış.

Aklımızı kullanmıyorduk.

Konu mankeniydik dedi.

Evet.

Konu mankeniydim.

Evet.

Orğan Pamuk mesela Nobelli.

Tabii ki evet diyeceğim dedi.

Niye tabii ki evet diyeceksiniz kardeşim diye soruyorduk.

Darbecilerle hesaplaşmanın yolu açılıyor.

AK Parti Türkiye'yi çok iyi yönetiyor diyordu.

Aynı oda jeton düşünce ne dedi?

İnsan hakları her gün ihlal ediliyor.

Otoriter askerlerin yerini otoriter ve İslamcı hükumet aldı.

İkinci Cumhuriyetçi gazeteci Aydın Engin ne diyordu?

Harbiden evet dedim diyor.

Hiç dur aksamadan evet dedim diyor.

Ülke demokrasisine çok yararlı olduğuna kanat getirdim.

Hiçbir kuvvet beni evet demekten alıkoyamazdı.

Alıkoyamadı.

Evet dedim diyor.

Hapse atıldı.

Sezan Aksu tabii ki evet diyeceğim diyor.

Beni mahkemeye veriyor.

Evet demeye devam edeceğim diyor.

Aynı Sezen Aksu AKP tarafından linç edildi.

Hala ediyor.

Fethullah Gülen imkan olsa mezardakileri bile kaldırıp evet oyu kullandırmak lazım diyordu.

Vatan haini olarak ABD'de mezara konuldu.

Yıl dönümü bugün 12-Eylül-2010 referandum ücret besikası.

Türkiye nasıl bu hale geldi?

Böyle bu hale geldi.

Bunlar yüzünden bu hale gel.

Yanlış olduğunu bile bile AKP politikalarını şakşaklayan kim varsa feci bir sonla karşılaştı.

Tıpkı Kızılcık Şerbeti dizisi gibi oldular.

AKP aşkından medet umdular.

Kendi hayatları kaydı.

Bugün 12 Eylül yetmez ama evetin yıl dönümü.

Hatırlamak gerekiyor.

Hatırlatmak gerekiyor.

Ücret.

CHP'deki gelişmeler…

CHP'deki gelişmelere gelirsek malum bir haftadır Gürsel Tekini yani CHP İstanbul İl Başkanlığı'na yapılan işte kayyum atamasını konuşuyoruz.

Öyle değil mi?

Özgür Çelik Yönetimi mahkeme tarafından görevden alındı.

İşte eee il kongresi iptal edildi.

Gürsel Tekin getirildi.

İl binası işte polis abrakasına alındı.

Gürsel Tekin'in kafasına pet şişe falan fırlattılar.

Şimdi işte CHP yönetimi Ankara'daki mahkemeden iptal kararı çıktı.

artık kayyum değil falan diyor.

Öbür taraf hayır öyle değil kayyumuz falan diyor.

İşte CHP ve CHP seçmenleri başka hiçbir şey konuşmuyor 10 gündür.

Öyle değil mi?

Herkes bu meseleye odaklanmış durumda.

Yani bu işe bakın o kadar odaklanıldı ki ya neredeyse hapisteki belediye başkanları bile artık konuşulmuyor.

Ekrem İmamoğlu ne diyor mesela?

Zeydan Karalara'a ne oldu?

Tunç Soyar ne oldu?

Muhittin Böcek ne oldu?

İstanbul'un tutuklanan ilçe belediye başkanları nerede?

Ne yapıyor insanlar?

Belediye bürokratları kim hapiste, kim ne oldu?

Konuşulmuyor.

Abi ne konuşuluyor?

Varsa yoksa İstanbul Kayyum Gürsel Tekin.

Bakın dikkat edin.

CHP'li belediye başkanlığının tutuklanması o falan.

Bunları hepsini kesti.

Yandaş medya 24 saat Gürsel Tekin yayını yapıyor.

24 saat bunu konuşmamızı istiyor.

Şimdi bakın lütfen.

İmparatorluk bakiyesi bir millet olduğumuz için kendimizi her zaman dünyanın merkezi zannederiz.

Kendimizle ilgili mesela dünyanın en önemli mevzusu olduğunu düşünür.

Halilik öyle değildir.

Bu tür zihin bulanıklığı dönemlerinde şöyle biraz yukarı çıkıp manzaraya biraz yukarıdan bakmak lazım.

Bütünü daha iyi görebilmek için biraz yukarıdan bakmak lazım.

Şimdi bakınız, Suriye - Katar ve Türkiye arasındaki anlaşma…

Gürsel Tekim mevzusu niye geçen hafta patladı?

Mahkeme geçen hafta kararı.

Tabii de tamam da yani niye geçelim?

Bu kayyum işinin zamanlamasına kim karar verdi kardeşim?

Bu kayyum harala gürelisi aslında neyi kamufle ediyor?

Neyi örtüyor?

Bu kayyum toz dumanı arasında aslında neyi gözden kaçırıyoruz veya aslında neyi gözden kaçırmamızı istiyorlar?

Kayyumu bu yüzden mi acaba gündemin ortasına fırlattılar?

Şimdi bakın gelin biraz zihin jimnastiği yapalım.

Yapalım mı?

Geçen ayın başında, Ağustos ayı başında, henüz bir ay oldu.

Çok çok önemli bir gelişme yaşandı.

Suriye, Türkiye, Katar ve Suriye arasında bu üç ülke arasında 14 milyar dolarlık yatırım anlaşmaları imzal 14 milyar dolar.

Parayı Katar verecek.

Türkiye'den müteahhitler inşa edecek.

Suriye'ye yeniden imar edilecek.

Proje bu.

Bunların yani bu yatırımların en önemlisi ne?

Şam Havalimanı.

Şam 4 milyar dolarlık proje.

Parayı Katar verecek.

4 milyar doları verecekler.

Bizim sarayın meşhur müteahitleri Mehmet Cengiz, Kalyon İnşaat, Taavşaat bunların aralarında bulunduğu konsorsiyumda Şam Havalimanını yapacak.

Havalimanı yapma uzmanı bunlar biliyorsunuz.

Uçmadığımız havalimanına para ödediğimiz için en iyi biz biliyoruz.

Peki bizim bu meşhur yandaş müteahhitlerimizin, sarayın meşhur müteahhitlerinin yapacağı Şam Havalimanıı kim işletecek?

Parayı Katar verecek.

İşletme bizimkiler yapacak.

İşletme kimin?

E tabii gene bizim meşhur müteahhitlerimiz işletecek.

Hem yapacaklar hem işletecekler.

Başka ne yapılacak?

14 milyar doların 4 milyarı doları havalimanı ödenecek.

Tamam.

Geriye kalan 10 milyar dolarla ufak ölçekli başka havaalanları yapılacak.

Limanlar yapılacak.

Marinalar yapılacak.

AVM kuleleri yapılacak.

Onları kim işletecek?

E tabii gene bizim sarayımızın meşhur müteahitleri işletecek.

Parayı Katar ödeyecek.

Bizim sarayın müteahhitleri yapacak.

Bizim sarayın müteahhitleriyle birlikte parayı veren Katar işletecek.

Bunlar daha başlangıç.

Suriye'ye Katar'ın musluğuyla 100 milyar dolardan fazla para harcandı.

Ama bu 100 milyar dolar harcanan paranın karşılığında yaklaşık 1 trilyon dolar gelir söz konusu.

100 milyar dolar harcanacak ama en az 1 trilyon dolar para kazanılacak 50 yıl içinde.

Yani bir anlamda bu Suriye denilen ülke kurtardılar ya Suriye'yi.

Bizim sarayın meşhur müteahhitleriyle Katar'ın ortak dükkanı olacak.

ortak işletecek.

Katar 100 milyar dolar koyacak.

Bizimkiler yapacak 1 trilyon dolar para kazanılacak.

Ortak işletecekler.

Ui yapış devret mantığıyla yapılacak bizdeki gibi.

Ama süreyi henüz bir 50 yıl falan deniyor.

Müteahhitlerle Katar ortak işte.

Suriye bizim müteahhitlerle Katar'ın ortak dükkanı olacak.

Şahane.

Çok güzel.

Yani ben çok mutluyum.

Ama bu anlaşma imzalandıktan hemen sonra İsrail'in Katar saldırısının nedeni…

bakın 3 gün önce bugüne kadar görülmemiş bir şey oldu.

Haberlerde izlemişsinizdir.

Ufak tefek veriyordum.

İsrail savaş uçakları 15 İsrail savaş uçağı Zart diye gitti.

Katar'ın başkenti Doğa'da Hamas yöneticilerin bulunduğu binayı vurduğu yerle bir süper.

Hamas'ı bulduk, vurduk artık.

Hamas yöneticileri ne zamandan beri Katar'da yaşıyor kardeşim?

2012 yılından beri.

Yani 13 yıldır Katar'da yaşıyor.

2011 yılında Suriye'de iç savaş başladı.

Suriye'de barınan Hamas yöneticileri Ali Meşel hepsi Katar'a taşındı.

2012 yılında Katar'da Hamas'ın siyasi bürosunu açtılar.

2012 yılından beri Katar'da yaşıyor.

Gizli saklı değil.

Bütün dünya biliyor.

Peki Katar Hamas yöneticilerine böyle kafasına göre mi ev sahip?

Buyurun gelin burada oturun mu dedi.

Hayır.

Bunu kim istedi?

bizzat ABD yönetimi istedi.

Katar bunu resmi olarak açıkladı.

Biraz dış dünyayı bilen herkes bunu biliyor.

ABD yönetimi Katar'ın Gazze konusunda arabulucu olmasını istedi.

Hatta Mısır vesaire konularda da arabulucu olmasını istedi.

Bu çerçevede Hamas'ın Katar'da ofis açmasını bizzat kim istedi?

Washington istedi.

Hı hı.

Bizzat ABD Beyazsaray böyle istediği için 2012 yılından beri 13 yıldır Hamas yöneticileri Katar'da yaşıyor.

Peki 2012 yılından beri 13 yıldır İsrail Katar topraklarındaki bu Hamas yöneticilerine yönelik böyle bir vuruş yaptı mı?

Yapmadı.

Yapamaz.

Nasıl yapacak ya?

Hamas yöneticilerinin orada barınmasını bizzat kim istiyor?

Beyazsaray nasıl yapacak?

Üstelik bakın Amerika Birleşik Devletleri'nin Ortadoğu'daki en büyük askeri üssü nerede?

Amerika Birleşik Devletleri'nin Ortadoğu'daki merkez komutanlık karargahı nerede?

Katar'ın başkenti Doha'da.

El Ubeydüstü.

Elude Elude üssü devasa bir hava üssü.

Havalı pistin 10.000den fazla Amerikan askeri var orada.

Katar'ın başkenti Doha'da.

E sen ABD'nin onayı olmadan ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük üssünün bulunduğu doğada savaş uçaklarıyla hedef vurabilir misin kardeşim?

Mümkün değil.

Buna geri zekalılar bile inanmaz.

ABD böyle.

Peki İngiltere, İngiltere'nin Ortadoğu'daki en büyük vurucu hava gücü nerede?

Hatar'ın başkenti doğada.

Aynı yerde.

El Ude hava üstünde Amerikan savaş uçaklığı ile birlikte İngiliz hava kuvvetlerinin savaş uçakları da orada konuştu.

ABD ve İngiltere'nin son teknoloji savaş uçakları orada.

Elektronik harp teknolojileri orada.

En etkili insansız hava araçları orada.

Devasa bir hava.

1996 yılından beri ABD ile İngiltere bu Doha'daki askeri üssü kullanıyor.

E hal böyleyken şimdi tıpkı ABD gibi İngiltere'nin haberi olmadan sen Dohaya'ya gelip savaş uçaklarıyla hedef vurabilir misin?

Mümkün değil kardeşim.

Mümkün değil.

E peki ya şimdi 2012 yılından beri görülmemiş bir şey oluyor.

İsrail'den havalanan 15 savaş uçağı geliyor.

Hamas'ı hedef alıyorum ayaklarıyla Katar topraklarında başkent Doha'da Amerika'nın Ortadoğu'daki en büyük hava üssünün burnunun dibinde vuruş yapıyor.

Üstelik üstelik Katar'daki doğada o az önce bahsettiğim Amerikan üstünden havalanan İngiliz tanker uçakları Katar'ı bombalayan İsrail savaş uçaklarını havada yakıt ikmali yapıyor abi.

Sonra yeniden doğadaki Amerikan üstüne iniyorlar.

Güya Katar'ı korumak için Katar'da konuşlanıyorlar ama İsrail'in Katar'ı vurması için yakıt ikmal yapıyor.

Katar daha birkaç ay önce bu Katar emiri ABD Başkanı Trump'a Boeing 747 makam uçağı değil.

Aralarından su sızmıyordu.

E İsrail geldi zınk diye Katar'ı vurdu.

Katar Emir'in nereden geldiğini şaşırdı.

Yani Katar'da güya hava savunma sistemi var.

Var mı?

Var.

Patriyot var.

Patriot hava savunma sistemi var.

Hikaye.

Hepsi Amerika kontrolünde olduğu için hava savunma sistemi görmezden geldi.

İsrail uçaklarını Katar'la hissetmediler.

Birler gelip zınk diye vurdu.

Katar'ın anca vurulduktan sonra haberi oldu.

Güya hava savunma sistemi var ya.

Dünya savaş tarihinde böyle komedi görülmüş değil.

Peki bunlar ne anlama geliyor?

Yani bizim sayın medyamızda bunlar hiç konuşulmuyor.

Dikkat edersin.

O çubuklu arkadaşlar falan hiç bunlardan bahsetmiyor.

Sözde muhalif medya zaten onların dünyadan haberi.

Onlar varsa yoksa eee işte miting falan.

Bakın dedim ya manzaraya birazdan yukarıdan bakıp zihin jimnastiği bu işi çok iyi bilen, çok iyi okuyan Türkiye'de uzman saygın kurmaylar var.

Bunu okuyorlar.

Ben de onlardan okuyayım.

İsrail diyor ki:

"Katar emiri, kardeşim sen benden izinsiz.

Benim burnumun dibinde Suriye'de askeri açıdan benim kontrol ettiğim Suriye'de benim izin vereceğim yatırımlar haricinde sen bir dolar bile harcayamazsın.

Üstelik benimle hasım durumdaki Türkiye ile Suriye'de ortak iş falan tutamazsın.

Hele hele benim kontrolümde olmayan havalimanı.

E olur mu öyle şey diyor.

Yok öyle şey.

Haması vurdum lafı hikayedir.

Bakın kızım sana söylüyorum gelinim sen anla diyor Say.

Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla.

Aslında düpedüz Katar emirine ayar veriyor.

Sadece İsrail değil, ABD ve İngiltere sessiz kalarak, destek vererek ABD ve İngiltere İsrail üzerinden Katar emirine ayar veriyor.

Hamas diyerek Katar'ı vuruyor.

ABD görmedim haberim yoktu falan diyor.

İngiltere haberim yoktu diyor.

Tanker uçak gönderiyor.

Hatara gözdağı vuruşu yapıyorlar.

Niye diyor ki bak İsrail sen benden izinsiz Suriye'de benim arka bahçemde para harcayamazsın.

Suriye'de dökeceğin bütün milyar dolarları benim de ortak olduğum Amerikan şirketlerine, İngiliz şirketlerine vereceksin diyor.

Enerji ve altyapı yatırım veya benim izin verdiğim başka ülkelerin şirketlerine verecek.

Bunun dışında veremezsin bir dolar bile diyor.

Sen kimin malını dükkan yapıyorsun orada?" O dükkan benim diyor.

Dedim ya bakın zihin jimnastiği Katar'ın bizim müteahitlere vereceği para bugün yarın bıçak gibi kesilirse hiç şaşmayın.

Suriye'de bakın zoruna değil milyar 100 milyarlarca dolarlık paylaşım var.

İsrail'in Katar'daki vuruşu aslında bu.

100 milyarlarca dolarlık paylaşım var orada.

Peki tüm bunların CHP ile ne alakası var?

Kayyımla ne alakası var derseniz bakın zihin jimnastiği yaparken belki de biraz şunu düşünmemiz gerekiyor.

Bu kayyum harala gürelisi niye tam bu döneme denk aslında neyi kamufle ediyor?

Neyi görmemizi engellemeye çalışıyor?

Bu işlere kafa yorması gereken CHP'yi neyle meşgul ediyorlar?

Türkiye'nin aydın insanlarını, CHP seçmenlerini buraya odaklayarak aslında neyi görmesini engellemeli?

Bu kayyum toz dumanı arasında aslında neyi gözden kaçırıyor?

Veya aslında neyi gözden kaçırmamızı istiyorlar da kayyumu bu yüzden gündemin ortasına fırlattılar.

Kızım sana söylüyorum.

Delinim sen anla diyor.

Bugünlük bu kadar.

Covid salgını hortladı…

Abone olmayı, beğenmeyi, yorum yapmayı ve paylaşmayı sakın ihmal etmeyin lütfen.

Bu arada bakın unutmadan bakın sayın medyamız her zaman olduğu gibi ayakta uyuyor.

Ben söyleyeyim.

Lütfen kendinize, ailenize, çoluğunuza, çocuğunuza, büyüklerinize dikkat edin.

Covid salgını hortladı.

Evet.

Bakın ben söyleyeyim.

Şu anda maalesef Covid salgını var.

Sırf benim arkadaşlarımdan benim çevrem üçü, biri henüz bebek.

Covid pozitif çıktı.

Hastanelerde hekim arkadaşlarınız varsa sorun.

Sırf benim çevremden biri henüz bebek.

Üç kişi Covid pozitif çıktı.

Sayın yetkililerimiz üstünü örtmeye çalışıyor.

Sayın medyamız ayakta uyuyor.

Henüz yaz bile bitmedi ama okullar açılır açılmaz Covid hortladı.

Covid salgını başladı.

Bakın söylemedi demeyin.

Bu kardeşiniz nacizane uyarıyor.

Toplu taşıma araçlarına falan binerken kalabalık ortamlarda bence maske takmakta fayda var.

Öğretmenlerimiz, sevgili öğretmenlerimiz böyle ateşlenme, öğrencilerde ateşlenme, grip belirtisi gibi durumlarda öğretmenlerimizin alert olmasında fayda var.

Ben söylüyorum bakın yaşlılarımızı özellikle Koah gibi akciğer rahatsızlıkları olan yaşlılarımızı kalp sağlığı sorunu olanları korumakta fayda var.

Ben buradan sizi dünyanın en büyük ailesini uyarıyorum.

Lütfen kendinize ve ailenize dikkat edin.

Söylemiyorlar.

Covid hortladı.

Korcan Karar ile birlikte Karşıyaka'daydık…

Bu arada salı günü 9 Eylüldü.

9 Eylül.

Arkadaşlığıyla onur duyduğum sevgili arkadaşım Korjan Karar'la birlikte Karşıyaka Belediye Başkanı değerli Yıldız Ünsal'ın davetiyle Canım İzmir'imde Karşıyaka'da Suat Taşer Sanat Merkezi'e işgalden kurtuluşa İzmir'i konuştuk.

Sayın İzmir canım İzmirlilerim benim ya canım karşıyakalığın yoğun katılımıyla unutulmaz da bir gün yaşadık.

İzmir'e gider gitmez her zaman olduğu gibi ilk adresimiz iş değişmez.

Zübeyde Hanım'ın kabriydi.

Mübarek annemizin kabrine karanfiller bıraktık.

Duamızı ettik.

Elini öperek rahmetle, minnetle, şükranla andık.

9 Eylül gününe böyle başladık.

İzmir'e gider gitmez her zaman ilk adresimiz.

Mübarek annesini bize emanet etmiş.

Elini öperek yine başladık.

Oradan Karşıyaka Spor Kulübünün müzesini ziyarete gittik.

Korcanla birlikte hem ben hem Korcan aslında Göztepeliyiz.

Karşıyaka Spor Kulübü…

Doğuma mı Göztepeliyiz herkes de bilir zaten.

Ama hem birer İzmirli hem birer yurtsever olarak Karşıyaka Spor Kulübümüzle daima gurur duyuyoruz.

Rekabet başka bir şey, gerçekler ve gurur başka bir şey.

Rekabet elbette edeceğiz tabii.

Her zaman gösteriyor ama Karşıyaka Spor Kulübü ile gurur duyarız.

Çünkü Karşıyaka Spor Kulübü aslında Türk bayrağı.

Karşıyaka Mustafa Kemal Atatürk tarafından armasında Türk bayrağı taşıma onuru verilen ilk ve tek kulüptür.

Türkiye'de Armasında Türk bayrağı taşıma onuru verilen üç kulüp var.

Biri Karşıyak Spor Kulübüdür.

Mustafa Kemal Atatürk bizzat verdi.

Diğeri Kasımpaşa Kulübüdür.

İsmet İnönü.

Londra Olimpiyatlarındaki güreşteki başarılarımız nedeniyle Hasımpaşaspor kura verdi.

Diğeri üçüncüsü Beşiktaş'tır.

Adnan Menderes tarafından eee Yunanistan'la yapacağımız milli maça milli takım yerine Beşiktaş kulübü katıldığı için milli takımı temsilen Beşiktaş'a veril.

Yani elbette Türkiye'nin bütün kulüpleri armasında Türk bayrağını taşır.

Elbette hepimiz herkes için onur.

Ama bu bayrağa taşınma onuru resmi olarak üç kulübümüzde var.

Karşıyaka, Kasımpaşa ve Beşiktaş.

Ama Atatürk tarafından Armasında Türk bayrağı taşıma onuru verilen ilk ve tek kulüp Karşıyaka.

Başka yoktur.

Karşıyaka İzmir'in Türkler tarafından kurulan ilk spor kulübüdür.

Kurucularının ve o dönemki sporcuların tamamı Kuvay-i Milliye Kahramanıdır.

Şu anki Karşıyaka Belediye Başkanımızın dedesi de öyle.

İşgal sırasında Hepsi Ege Adalarında vuruştular.

9 Eylül'de İzmir'e ilk girenler arasındaydılar.

Bu nedenle Atatürk tarafından Armasında ay yıldız taşıma onuru verildi.

Karşıyakaspor kulü bu onuru Mustafa Kemal'in elinden alan ilk ve tek spor kulüldü.

Başka da yoktu.

Hani Atatürk'ün işte ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim sözü vardır ya.

Atatürk o sözü Cumhurbaşkanı olarak İzmir'e gelip Karşıyak Spor Kulübünü ziyaret ederken, pırıl pırıl kızlarımızın tenis antrenmanını seyrederken söyledim.

Ben mesela Karşıyakalı olsam Karşıyaka Spor Kulübünün Türkiye'nin en etkili tenis kulübü olması için mücadele ederim.

Atatürk'ün lafı bu ya.

Ben sporcunun zeki cevik ahlaklısını severim.

Karşıyakada kızların tenis idmanını seyrederken söyledim.

Bu çerçevede işte 9 Eylül vesilesiyle söyleşimizden önce Karşıyaka Spor Kulübü'nün müzesini ziyaret ettik Porcan'la beraber.

Karşıyak Spor Kulübü divan başkanı Türk basketbolunun yaşayan efsanesi Atakan Karakaplan ve divan heyeti tarafından ağırlandık.

Müziği gezdirdiler, bilgiler verdiler.

Yani şaşırtıcı bilgiler öğrendim.

İlk kez duyduğum şeyler öğrendim.

Kendilerine yürekten teşekkür ederiz.

Sonra Suat İşgalden Kurtuluşa İzmir…

Paşer Sanat Merkezine geldik.

2,5 saatten fazla sürdü sanırım söyleşimiz.

Yurtseverlerin coşkulu atılımıyla işgalden kurtuluşa İzmir'i konuştuk.

Hep birlikte ağladık.

Hep birlikte güldük.

Şarkılar söyledik.

Marşlar söyledik.

Korcan hem anlattı hem piyanosunu konuşturdu.

Müthiş adamları ya.

Salonu dolduran coşkulu kalabalığa yürekten teşekkür edim.

Gecenin finalinde Karşıyaka Belediye Başkanımız değerli Yıldız Ünsal hepimize ilham verici bir konuşma yaptı.

Yani klasik politikacı kimliğiyle böyle uzak yakın alakası olmayan böyle bir başkana sahip olduğu için Karşıyaka bence gerçekten çok şanslı.

Değerli Yıldız Ünsal'a ve ekibine zarif ev sahipliği için yürekten teşekkür ederiz.

E tabii İzmir'e gitmişken 9 Eylül gecesini Türkiye'de en sevdiğim otelde dünya güzeli kızımız Büyükkefe otilinde geçirdim.

Ertesi gün Kemeraltı nostaljisi yaptım.

Saatlerce yürüdüm kemer altısı hakkında en sevdiğim şeydir o.

Çok özlemişim.

Ayıptır söylemesi.

İsar önünde tabii Mehmet Ustan'ın bizim lokantasına gittim.

Tencere yemeklerinin hastasıyım.

Oradan olmazsa olmazım.

Sefer ustaya uğrarım abi.

Uğradım.

Değerli Baran'ın elinden kazan dibi yemezsem olmaz.

Sevgili Ecim Ün uyarılarını hemen doktorlarım da duymasın bir tane kesmedi.

İki tane gömdüm abi.

Ve canım İzmir'imden öyle ayrıldım.

Unutulmaz bir 9 Eylül.

Günün çekilişi…

Bugünlük bu kadar.

Abone olmayı, beğenmeyi, yorum yapmayı ve paylaşmayı sakın imal etmeyin lütfen.

Abonelerim arasında çekiliş yapım.

9 Eylül hatırası olarak bu haftanın hatırası olarak bir talihli izleyicime eşi veya arkadaşıyla birlikte iki kişiye aynı tur yaptırıyor.

İzmir'de bir gün rehber benden büyük Efeste Konaklama Kemer Altı bizim lokanta sefer ustacanla tanışıp Alsancak'ta Türk kahvesi eşliğinde muhabbet sonra güle güle bir talihli izleyicime cümleten sağlıklı huzurlu bir hafta sonu dilerim.

Salı sabah görüşmek üzere.

Eyvallah.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder