-------- Original Message --------
Subject: | BADELENMEK üzerine ciddi ciddi.. |
---|---|
Date: | Wed, 21 Sep 2011 22:54:34 +0200 |
From: | Kekevi <dog.kekevi@t-online.de> |
"Badelenmek" üzerine ciddi ciddi düşünceler...
Bu "BADE"lenme işinin "pratiğini" anladık, sağolsun badelenen arkadaşlar bir güzel izah etmişler.
Adlar kotlanmış olduğundan yanlış anlamış olabilirim ama galiba "erkek erkeğe" de oluyor bu badelenme işi..
Neyse önemli olan "badelenmiş" olmak.
Bundan böyle „Üflenmiş düdüğün iadesi olmaz" anlamına gelen o ünlü deyimimizi de artık „Badelenenin davası olmaz" şeklinde söylememiz gerekecek.
Zaten badelenenlerden çoğu da iyi badelendiklerinden olacak „ Ya bizi bir daha badelemezse" korkusuyla davacı falan da olmamışlar.
* * *
Bu "BADE" kelimesi nereden geliyor, nereden kaynaklanıyor diye merak ettim; aklıma bir kaç olasılık geldi şimdi bu olasılıkları kısaca aktarayım:
Bir olasılık bu „badelenmek"in farsacadaki "bade" yani içkiden esinlenmiş olması: hatta gençliğimizde sık sık tekrarladığımız, Ziya Paşa'nın olduğunu sonradan öğrendiğim dizeler hala aklımda; „İç bade güzel sev var ise akl u şuurun/ dünya var imiş ya ki yoğ olmuş ne umurun".
Hele ki Ömer HAYYAM'ın badeli dizeleri hem bolcadır hem de ünlüdür; tabii o da bu „bade"yi Ziya Paşa gibi hep „güzel" ile birlikte kullanır
Yalnız bu arkadaş(lar) fazla müşkülpesent olmadıklarından kim isterse onu bir güzel badeleyip istekleri geri çevirmemişler.
Zaten günümüzün yaygın yeni demokrasi anlayışı da bunu gerektirmekte; halkın isteğini geri çevirmemek; siyasiler de „halkımız isteklerini yerine getiriyoruz" demiyorlar mı; şeyh de öyle yapmış muritlerinin isteğini yerine getirmiş, „uçanla kaçan hariç" kimseyi geri çevirmemiş..
Yalnız Şeyh efendi huzura teker teker mi alıp badelemiş bunları, yoksa toplu olarak mı badelemiş anlaşılmıyor.
„Nasıl olsa dörde kadar yolu var" diyerekten dörder dörder alıp badelemiş de olabilir..
Bu badelenme olurken BBG'de olmuş mudur burası da pek açık değil.
Neyse dedik ya önemli olan sonuç, yani badelenmiş olmak nasıl olduğu pek önemli değil.
* * *
Bir de Almanca „Baden" var. Ki bu da „yunmak" oluyor.
Eğer bu badelenmenin „Bade"si oradan geliyorsa bir anlamda birbirlerini yıkamış temizlemiş de oluyorlar bu tarikatçı kardeşlerimiz..
Yani yapılan şey güzel, temiz bir şey..
* * *
Ayrıca bu badelenmenin bir yararı da o herkesi ürküten „sirkatlı mirkatlı" sövmelere de bundan böyle gerek kalmayacak; „sus len kadın geçiyor ayıptır", „ayıp çocukların yanında sövülmez" gibi müdahaleler de tarihe karışacak; sadece bir „badelendiniz" „bademlerim haa" demek yetecek..
Yukarıda "baden" deyince aklıma „Badem" geldi, onunla birlikte hemşerim rahmetli Fahri KAYAHAN'ın "Ben yarimi badem ile fıstık ile beslerim" türküsü..
"Acaba" diyorum bu badedaşlarımız da badeleşirlerken birbirlerine badem fıstık lokum ikram etmiş; ya da badeleşmenin ameline uygun olarak birbirlerinin kulağına "Badem Gözlüm" şiirleri türküleri fısıldamış mıdırlar
* * *
Yazıyla badeleşirken aklıma şu ünlü „Köprü Vergisi" öyküsü geldi, anlatayım: Efendim memleketin biride Padişahının hazinesi suyunu çekmiş, hazinenin sorumluları başta vezir i azam olmak üzere toplanmış çare aramışlar, içlerindeki bütçe uzmanlarından biri „Köprülere geçiş ücreti koyalım" demiş, ötekiler de „tamam" deyince konu padişaha götürülmüş.
Padişah biraz çekingen kalmış"ya biz bu köprüleri hayır için yaptırıyoruz şimdi millet isyan eder falan" diyerek mırım kırım etmiş ama sonunda ister istemez ikna olmuş.
Dikmişler ülkedeki köprülerin başına bir biletçi gelenden geçenden başlamış köprü ücreti kesmeye.
Ehh hazine dediğin nedir ki kevgir gibi, bugün doldur yarın boşalsın; bir süre sonra yine hazine tamtakır olunca; oturup yine istişare mistişare derken bu sefer de toplumu iyi tanıyan bir başkası „köprünün çıkışından da ücret almayı" önermiş, hemen padişaha arz etmişler. Padişah da onaylamış ama bunları „şikayet gelirse, halkım huzursuz olursa topunuzu topa tutarım" diye de tehdit etmiş..
„Yok padişahım sen merak etme hiç bir poh olmaz" demişler.
Neyse bir süre sonra padişah merak etmiş "var mı şikayet falan" diye sormuş.
"Yok Padişahım" demiş vezirler.
"Len" demiş padişah kendi kendine "bu ne biçim tebaadır ki köprüye hem girerken para öderler hem de çıkarken yine de şikayet etmezler, demek ki haşa haşaaa…"
Başvezire emir vermiş „demek öyle şimdi her köprünün ortasına da bir izbandut kona geleni geçeni becere"
Bu kez başvezir itiraz edecek olmuş ama, ıı ıhhh yok..
Dikmişler izbandutları köprülerin ortasına.
* * *
Bir süre sonra padişah bakmış şikayete falan gelen yok, almış kabinesini doğru en yakın köprünün bulunduğu kasabaya baskın yapıp halkı toplamış başına, sormuş "Eyy tebaam, sevgili kullarım nassınız?, var mı bir şikayetiniz" diye.
"Yok" demişler "Allah seni başımızdan eksik etmesin" diye bir de dua etmişler.
Sonunda padişahın sabrı taşmış "yok, anlamam mutlaka bir şikayetiniz vardır, söyleyin yoksaaa.." diyerek tehdit etmiş.
Padişahı fazla üzmemek için kalabalığın içinde bir ihtiyar "benim bi maruzatım var" diyerek el kaldırmış.
"Söyle" demiş Padişah.
"haşmetlim şu köprü var ya"
Padişah "sonunda hem ücret verip üstüne üstlük bir de düdüklenmekten şikayet edecek biri çıktı" diye sevinmiş
"eee" demiş;
"işte o köprünün ortasındaki o adam"
"eeeeee?" demiş Padişah umutla;
ve devam etmiş adam:
"akşam tarla dönüşü köprünün üstü kalabalık oluyor yetişemiyor, hep kuyruğa giriyor eve yemeğe geç kalıyoruz, yanına bir yardımcı verilse hem ona hem de bize kolaylık olacak"
* * *
Uzun yazının kısa özeti:
Ben badelendim, sen de badelendin mi?
o badelendi de
öyleyse biz badelendik,
tabii siz de badelendiniz,
ehh onlara da sıra gelir badelenirler artık….
Hadi hep beraber; eller havaya !
Aydoğan KEKEVİ 21.09.11
NOT: Konuyu okumamış arkadaşlar için konuyla ilgili haber aşağıdadır
* * *
----- Original Message -----
From: Oraj POYRAZ
Sent: Wednesday, September 21, 2011 10:58 AM
Subject: [akilcagi_1919] POLITIK - Badelendim pir oldum
Çağdaşlığı yeniden tanımlayınca her çağdaş, vatandaş, pardon mümin arada bir badelenmeli, hatta sırlar odasında tabii kılınmalı ki, hastalıkları tedavi olsun, ilahi huzurura kavuşsun.
Bunu ben söyleyince ne kadar da saçma duruyor değil mi?
Demek ki, lafın önemi yok, ne kadar saçma olursa olsun söyleyen inandırıcı konuşmalı.
Bu cennahın bir başka hastalığı da, ofsayta düştüğü her pozisyonda, işi meczupluğa bağlaması.
İnanılmaz sayıda ve çeşitlilikte meczup bu cennahtan çıkıyor, ve kimse de buna hayret etmiyor.
Esasen şizofreniyle, aradaki mesafe çok yakın olunca bunu da doğal karşılamak lazım.
Ve hatta bu cennahtaki önemli hatip ve liderlerin raporlu şizofren oluşu da tesadüf değil.
Aczmendiler göya Ergenekon'un bir piyonuydu, ama bakıyoruz hala daha meydanlarda geziyor.
Ergenekon içeride, Azcmendiler dışarıda.
Adnan Hoca'ya ise bir TV kanalı kurmuş, canlı yayında bilgisayarları da Allahın yarattağını beyan ediyor.
Geçmiş olsun Türkiye,
Allah seni kurtarsın..
Badelendim pir oldum
Nail KAHRAMAN/DHA
21 Eylül 2011
Tarikatın usulü böyle
Sadece 3'ü şikâyetçi
Kalp gözümün açılması için kendim istedim
341 yıl hapis istemiyle yargılanan sahte tarikat şeyhi mahkemede kendini savundu: "Müritler benden badelenme (oral seks) ya da cinsel ilişki talep eder.
Kabul etmemem gibi bir tercihim olamaz.
Çünkü ben de, tarikatın ölen lideri tarafından badelendim.
Ölümünden sonra da pir oldum."
BURSA'da, kendisini tarikat şeyhi olarak tanıtan ve dergâhına gelenlere, cennet vaat ederek kandırıp cinsel ilişkiye girdiği iddiası ile tutuklanan Uğur Korunmaz'ın (47) yargılanmasına başlandı.
Hakkında 'Nitelikli cinsel saldırı', 'Tarikat kurmak ve baş mevkiinde olmak' gibi suçlardan toplam 341 yıl 6 ay hapis cezası istenen Uğur Korunmaz, Bursa 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk kez hâkim karşısına çıktı.
'Çocuk ve hayvan pornosu içeren CD'leri sakladığı' iddialarını kabul etmeyen evli ve 2 çocuk babası Korunmaz, kendisini bir tarikatın mürşidi olarak tanıttı.
Tarikatın usulü böyle
Müritleriyle kendi istekleriyle 'badelenme' adını verdiği oral seks dahi yaptığını söyleyen Korunmaz şunları söyledi:
"Bunların tamamı tarikatın gerektirdiği bir usul ve çabadır.
Uzun süreli sohbetler sonunda cinsel içerikli konular kendiliğinden oluşur.
Müride ibadet için verilen ve adına 'virt' denilen zikir içeren sözler belirli süre tekrar edilir.
Ve bunu yapan kişi kendiliğinden cezbedilerek gelir.
Benden badelenme ya da cinsel ilişki talep eder.
Bunları kabul etmemem gibi bir tercihim olamaz.
Çünkü ben de, bağlı olduğum tarikatın ölen lideri H.B.tarafından 2005'te badelendim.
Ölümünden sonra da pir oldum."
Sadece 3'ü şikâyetçi
Duruşmaya katılan 17 kişiden sadece 3'ü Uğur Korunmaz'dan şikâyetçi olurken 14'ü şikâyetçi olmadıklarını belirtti.
Şikâyetçi olarak mahkemeye çağrılan erkekler A.R.Ç.ve M.S., yaptıkları badeleme sonucu doktorların çare bulamadığı felç hastalıklarının geçtiğini, bu nedenle Uğur Korunmaz'dan şikâyetçi olmadıklarını söyledi.
Duruşma ertelenirken sanığın tahliye istemi kabul edilmedi.
Kalp gözümün açılması için kendim istedim
Mahkemede ilginç savunmalardan biri de müritlerden Ç.Ç.'den geldi.
Ç.Ç., "Hocamı istiharede buldum.
Tespih ve zikir çekerek kalp gözümün açılmasıyla birlikte kendi isteğimle badelendim.
Bir zorlama olmadı.
Kendi isteğimle cinsel ilişkiye de girdim.
Bana göre bunlar normal, yaşanması gereken şeyler" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder