Nerden nereye. Şimdi Atatürk'ün kızları diyemiyeceğim, Türk demekte de zorlandığım Türkiyeli kızların bir bölümü ikinci sınıf insan olarak özgürleşmeye gönüllü. |
Kızları...............................
Türk Hava Kurumu'nun Türk Kuşu' ndan bir ekip, Kral Faysal' ın daveti üzerine 1956 yılında Irak' a gitmişti.
Kafilenin başında bulunan Kurmay
"Ekibimiz: ekserisi kadın pilotlardan oluşan beş uçaklık bir filo ve çoğunluğu genç kızlardan oluşan paraşütçülerimizden meydana gelmişti.
Başvekil Nuri Sait Paşa'nın sarayında misafir olduktan sonra, gösterilerinin yapılacağı Bağdat havaalanına gittik.
Ekip, uçaklara binerek gösteri için havalandı.
Ben, pistte kaldım.
Başlangıçta, alanda, gösterileri izleyecek olan seyircilerin, tribünlerde kadın ve erkek, ayrı ayrı oturtulmaları dikkatimi çekti.
Herkes, merakla hem paraşütçüleri seyrediyor, hem de alandan canlı olarak yapılan radyo yayınını dinliyordu. Hoparlör sonuna kadar açıktı. Çok heyecanlı olan spiker, adeta bağırırcasına şunları söylüyordu:
Ey Arap kadını,
Sana yürekten sesleniyorum.
Biraz sonra semalarda paraşütle atlayan Atatürk'ün kızlarını göreceksin.
Akrobasi yapan Türk kadınlarını seyredeceksin.
Daha sonra da programa göre uçacak Irak uçaklarını ve atlayacak paraşütçüleri izleyeceksin.
Bizimkilerin hepsinin erkek olması sizi üzecektir.
Ey Arap kadını,
Hemen Arap erkeğinin yanında yerini al.
Atatürk'ün kızları sana örnek olsun."
*
1956 yılında, Araplar, Türk kadınını gıpta ile izliyorlar ve onlara "Atatürk' ün Kızları" diyorlardı.
Cumhuriyet, yozlaşmış geleneksel yapıları yıkan, gelenekselden ayrılıp geleceği savunan devrimci yaklaşımıyla, Türk kadınına çağdaş ve yeni bir kimlik kazandırmıştı.
Cumhuriyet, Türk kadınının birey olarak öne çıkmasını, bastırılmış, gizlenmiş ve sınırlanmış yeteneklerini açarak yeni bir kimlikle yeniden doğmasını sağlamıştı.
Günümüzde o kadar açık ve net olarak görülebiliyor ki, çağdaş uygarlığa ulaşabilmemiz ancak Türk kadınının elindedir.
Zira, Türk kadını ne kadar çağdaş, ne kadar aydın ve ne kadar uygar olursa, onun çocukları da o derecede çağdaş ve aydın olur.
Kadın ne kadar baskı altında, kişiliksiz ve hurafelerin esiri olursa, onun çocukları da o derece ezik, kişiliksiz ve çağ dışı olur.
Bu da, toplumun çöküşü demektir.
"Kadınlar eğer ulusun gerçek anası olmak istiyorlarsa- erkeklerden daha aydın ve erdemli olmaya çalışmalıdırlar."
Türk kadını, uygar dünyada yerini almıştır.
Beyninin içiyle, görünüşüyle ve eylemleriyle bu yeri asla geri vermeyecektir.
Türk kadının yolunu aydınlatacak tek ışık da, Atatürk ilkeleridir.
Bu ise çağdaşlık demektir.
Ahmet AKYOL
20 Haziran 2011
http://www.ahmetakyol.net/index.php?option=com_content&task=view&id=8556&Itemid=44
-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Dunyayi yutsa, yoksul kalacak biri var: Ac gozlu. Hz.Ali . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder