Emin Çölaşanı yazar olarak çok sevmem. Neden sevmem? Yalan yanlış yazmaz. Ondan değil.
Uzun yazar, lafı çok dolandırır, uzatır, sündürür, ondan sevmem.
Okuma ve yazma tembeli bir halk için yorucu bir yazardır.
Okurum, izlerim ama gruplara iletirken bir yorum kaynağı olarak tercih etmem.
Fakat bu sefer Hitler benzetmesi dikkatimi çekti. Evet, ben de bu benzerliğe hayret ediyorum ve çok uzun zamandır sizlerin dikkatinizi çekmeye çalışıyorum.
Hitler aslında bir sivil, asker değil. Siyasi kariyeri neredeyse birebir örtüşüyor. NAZİ partisi, Almanya, dönemin sosyal şartları da büyük benzerlikler taşıyor.
Elbette ayrılan, farklı duran şeyler de çok. Ama gerçekten korkutucu derecede benzerlikler, paralellikler var.
Ben Türk halkını uyarmak istiyorum. Sürdürülemez bir gidişat var. Ülkemiz kendi iç dinamikleriyle bir düzeltme yapabilecek gibi durmuyor. Büyük ihtimal ülkemizin ilerlemekte olduğu tehlikeli istikamette durması ve geri dönmesi ancak dünyanın dış dengelerine toslayarak mümkün olacak gibi duruyor. Bu tıpkı Alman halkının Hitlerin peşine takılarak fark etmeden kendini bir felaketin içine sokmasına benzer bir durum.
Her gün izlediğim ana haber bültenleri, sokak röportajları, halkoyu yoklamaları beni günden güne ümitsizliğe sevk etmektedir.
Aman diyeyim size, aman haaa. Akılsızca, mantıksızca, delişmen bir gidişat var.
Bu işin sonu kötü olacak.
Benden size söylemesi.
Ben doğrusu kişisel olarak, kendimi ve ailemi nasıl kurtarırım diye her gün kara kara düşünüyorum.
Kesinlikle bir çare bulacağım, bundan eminim.
Ama ülkenin kalanı ne olacak?
Bunu bilmiyor ve çok endişe ediyorum.
Saygılar.
Oraj POYRAZ L2fSIJNoA0xfSNxA
EMİN ÇÖLAŞAN: Maşallah böyle kongreye!
Sevgili okuyucularım, pazar günü yapılan AKP kongresi, yakın tarihle biraz ilgisi olanlara belli şeyleri anımsattı.
Hitler denilen diktatör 1930'lu yıllarda Almanya'nın başına bela olmuş, toplumun ve özellikle de muhalefet partilerinin duyarsızlığı sonucunda ülke yönetimine tek başına el koymuştu.
Bunlar olurken herkes aynı şeyi düşünüyordu:
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın."
Oysa dokunuldu!..
Hitler sadece dokunmakla kalmadı, ülkesini dünya savaşına soktu, yaktı, yıktı, insanlığı bile mahvetti.
Adına Führer deniyordu, tek adam olmuştu.
Medyayı ele geçirdi.
Korkunç bir propaganda ve beyin yıkama kampanyası başlattı.
Ağzından çıkan her söz bir emirdi.
Karşı çıkmak, başka bir fikir öne sürmek mümkün değildi.
* * *
Onun zamanında da güya "Hükümet (!)" vardı ama tümüyle tek adamın ağzına bakan emir kullarından oluşuyordu.
Yine onun zamanında adına "Reichtag" denilen güya bir parlamento vardı.
Üyeleri"Seçimle (!)" belirlenir ama tek adamın emrinde ve hizmetinde görev yapardı.
Hitler binbir katakulli ile toplumu kandırıp uyuşturmayı başarmış, Almanya'nın tek güvencesi olan Alman ordusunu bile esir alıp kucağına oturtmuştu.
Herhangi bir kesimden çatlak ses çıkması asla mümkün değildi.
Diktatör, yargıyı da esir almayı başarmıştı.
Anayasa, babayasa vesaire artık hiç önemli değildi.
Hitler'i işte böyle el birliği ile diktatör yapıp başlarına bela ettiler.
* * *
Ancak bugün konumuz Almanya değil Türkiye!..
Pazar günü neler olduğuna kısaca göz atalım.
İktidar partisinin kongresi toplanıyor, partinin yeni genel başkanını seçecek…
Öncekini sepetleyip gönderecekler, yerine yenisi gelecek.
Salonda 1.400 delege var.
Her biri özenle seçilmiş…
Ve bir tek eleştiri yok, fikir yok.
Başka bir deyişle demokrasilerin temelini oluşturan fikir ve ifade özgürlüğü yok…
Salonun kapısından girmemiş!
Gerçek anlamda tek adama biat (baş eğme, teslim olma) kongresi.
Yukarıdan gelen emirler aynen uygulanacak.
Saraydaki tek adam her şeyi önceden belirlemiş, sepetlenen sadrazam yerine yenisini bulmuş, oylar otomatik olarak ona verilecek.
O da yeni hükümet listesini sanki kendisi hazırlamış gibi tek adama sunup onayını alacak.
* * *
Salonda tek adam için pankartlar asılmış, şarkılar söyleniyor, sloganlar atılıyor.
Onuru çiğnenerek kovulan eski sadrazam orada umutsuz bir vaka olarak asık suratıyla bekliyor, onun yerini alacak olan ise şen şakrak, kısık sesiyle nutuk atıyor…
Divan Başkanlığı görevinde Adalet Bakanı var.
Anayasa ve yasalara bağlı kalması ve koruması gereken en önemli makam sahiplerinden biri olan Adalet Bakanı!
Almış eline mikrofonu, sahneden konuşuyor:
"AK Parti Tayyip'in partisidir ve öyle olmaya devam edecektir.
Cumhurbaşkanımızı AK Parti'den, AK Parti'yi cumhurbaşkanımızdan ayrı düşünmek mümkün değildir.
Sayın cumhurbaşkanım yolun yolumuz, davan davamızdır…"
Bizim bildiğimiz kadarıyla anayasamızda açık hüküm vardır!..
Göreve seçilen cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisi varsa kesilir…
Üstelik cumhurbaşkanı o makama seçildiğinde "Tarafsızlık (!)" yemini etmiştir.
Hem de namusu ve şerefi üzerine!
* * *
İş bu kadarla da kalmıyor…
Ve kongreye bir mesaj da Recep Tayyip'ten geliyor:
"AK Parti ile hukuki bağım kesilmiş olabilir ama sizlerle gönül bağım hiçbir zaman kesilmedi, inşallah hiçbir zaman da kesilmeyecek…
Bu kongreyi AK Parti için bir güç ve motivasyon tazelenmesi olarak görüyorum."
Beyefendinin mesajı okunmadan önce kalabalığa işaret veriliyor:
"Kalkın ayağa!.."
Tek adamlığa soyunan şahsın mesajı oturarak dinlenirse saygısızlık yapılmış olur!
Herkes ayağa kalkıp öyle dinliyor.
Sonra sıra yeni sadrazam Binali Yıldırım'a geliyor ve o da sahneden liderine sesleniyor:
"Sayın cumhurbaşkanım sevdan sevdamız, davan davamız, yolun yolumuzdur.
"
* * *
Bu olanları pazar günü ekrandan izledikçe, dün gazetelerde okudukça düşündüm:
"Yahu demek ki Tayyip olmasa siz de olmayacaktınız.
Ne partiniz olacaktı ne de içinizden birileri…"
Örneğin Binali Yıldırım taaa 1994 yılından bu yana
Tayyip'e sığınmış, yuvasını onun kanatları altında kurmayı
başarmış.
Nereye geldilerse, nereye yükseldilerse hepsi Tayyip'in sayesinde.
Onsuz hiçbiri bir halt olamazdı.
* * *
Şimdi yeni sadrazam Bakanlar Kurulu listesini hazırlıyormuş da, listeyi bugün falan saraya sunacakmış da!..
Yaa kardeşim siz o kadar saf mısınız, o liste çoktaan hazır.
Saray isimleri belirledi, Binali'nin çekmecesinde duruyor.
Kimse kimseyi bu numaralarla kandırmaya çalışmasın.
Bir devlet kongresi geldi geçti bir Allah kulu çıkıp konuşamadı, karşı oy verilemedi, sadrazam oy birliği ile seçildi, lidere selam duruldu, saygılar sunuldu, anayasa falan çiğnenmiş kimseyi ırgalamadı.
Aynen Hitler döneminde olduğu gibi…
Olan acele ulakla postalanan bizim eski sadrazama oldu.
a45UyF587661-160524114658 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/05/24 14:00 1 39 1923atamizindeyiz@googlegroups.com
Turkiye kendine din olarak Kemalizmi almis ve baska hicbir dine hayat hakki tanimayarak kitlelere zorla dikte ettirmistir.
Recep Tayyip Erdogan.
(1994 - 2006) Belediye Baskanligi Doneminde...
Semuretu bnu Cundeb ( Radiyallahu Anh ) soyle dedi :Nebi ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem ) :
Onlardan kimi vardir ki , ates onu iki topuguna kadar yakalar. Kimi vardir ki , onu dizlerine kadar yakalar. Kimi vardir ki , ates onu beline kadar yakalar. Kimi de vardir ki , ates onu boynuna kadar yakalayip yakar buyurdu.
( Muslim )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.
Prestij ve karizma sahibi lider, propaganda isini cok kolaylastirir.
Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Ziya ul Hak ve Noam Chomsky Türkiye’ye ilk geldiklerinde Muhammed Ali Clay gibi karşılanmışlardı. Ziya’nın açtığı yolda bugün Abdelfettah el-Sisi yürümektedir. Chomsky ise NATO'nun Türkiye’ye askerî müdahalede bulunması gereği üzerine F. Gülen ile hemfikirdir. Şu iki saptamayı Sn. ÇÖLAŞAN'ın yapması gerekmiyor mu?
YanıtlaSil