14 Ocak 2013 Pazartesi

11-Yaşar Nuri ÖztürkBir tereddüdün romanı

Yaşar Nuri akıllı adam, yine eskiden bize ibret taşıyan güzel bir olay yakalamış.
Eskinin Damat Feritler, Mustafa Sabrileri ve şimdininkiler.
Peki biz eskiden ne yapmıştık, şimdi ne yapmak lazım?

Oraj POYRAZ


Yaşar Nuri Öztürk - Bir tereddüdün romanı

Romandan filan söz edecek değilim.

Sözünü ettiğim tereddüt, Millî Mücadele sürüp giderken gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi'nde  hayatının en uzun konuşmasını yapan Atatürk'e dinleyiciler arasından gelen müthiş bir sorunun yarattığı ve bugün kahırlı acılara dönüşen bir tereddüttür.

Benim tespitlerime göre, Atatürk'ün hayatında yaptığı en uzun süreli konuşma, 2 Şubat 1923'te İzmir Kordon'da, İzmir İktisat Kongresi toplantılarından birinde yaptığı konuşmadır. O tarih yaratan konuşma, halkın da dinlediği, canlı sorular sorduğu ve cevaplar alarak katıldığı destanî bir konuşmadır.  2 Şubat 1923 günü birkaç oturumda tamamlanmış, saatlerce sürmüştür.

Halk, konuşmaya zaman zaman tezahürat cümleleriyle, bazen de Gazi'ye sorduğu ve cevabını anında aldığı canlı sorularla katılıyordu. O konuşma bu yönüyle de eşsizdir, örnektir, tarihtir.

İşte, zabıtlarda 
'hazır olanlardan biri' diye geçen bir yurttaşın uzun sorusundan ibret verici, keramet gibi cümleler. Parantez içi sözler bizim açıklamalarımızdır. Uzun sorunun özeti şu:

 
"İslam'ın kurtarıcısı! Müsaade-i devletleri olursa bendeleri de memleketimin ve devletin mukadderatıyla alakadar bir noktadaki müşkülümün hallini zâtı devletlerinden rica ediyorum. (Şu vakara, şu ciddiyet ve nezakete, şu öngörüye bakın). Köylüleri karşısına alıp büyük bir tevazu ile her türlü ihtiyaçlarını ve yaralarını dinlemek için lütfen teşrif buyuran yüce Gazi'den bütün köylü rica ve istirham eder ki, bu millî hâkimiyetin ebediyyen bekasını temin edecek yollar ve bunlara ait hususlar tespit olunsun."


"Paşa Hazretleri! Devletlilerince de malumdur ki, halkımız eğitimsizdir ve masumdur. Bu cehalet ve masumiyetin neticesidir ki, (şimdi şu bilince, şu idrake bakın) memlekete dün mebus sıfatıyla o millet kürsüsünden hitap eden Mustafa Sabri (Damat Ferit ve İngilizlerle Bağımsızlık Savaşı aleyhine işbirliği yapan ve halkı Allah ile aldatan hain şeyhülislam) ve emsali, bugün büyük felaketler getirmiştir. Yarını kim temin edecek ki, Mustafa Sabri veyahut o mayadaki adamlar memlekete girmesin. Gençlik bunda bütün ruhuyla, bütün mevcudiyetiyle tereddüttedir…" (Atatürk'ün Bütün Eserleri, 15/52)

KERAMET GİBİ SORULAR


Şimdi de, aynı oturumdaki bir bürokratın sorusunu yine özetleyerek verelim. Maarif Müdürü Vasıf Bey soruyor:
"Paşa Hazretleri! Çöken imparatorluğu teşkil eden saray ve o sarayın etrafındaki menfaatperestler zümresi ve o zümrenin menfaatini temin etmek için dini araç kabul eden zümre tamamen yıkıldı mı?"

"Osmanlı İmparatorluğu yaşarken herkeste genel bir kanaat vardı: Padişaha karşı değil silah atmak, padişah konuşurken titrememek bile günahtır. Fakat görüyorsunuz ki, Anadolu halkı ve köylüsü üç yıldan beri padişahın hilafet ordusu diye (Millî Mücadele savaşçıları üzerine) gönderdiği kuvvetlere silahla karşı koydu. Ruhlarda ve fikirlerde husule gelen bu değişikliğin sebebi nedir?" (Adı geçen eser, aynı yer)

Türkiye doksan küsur yıldır bu soruların ve bu tereddütlerin romanını yaşamaktadır. Kahırlanarak söyleyelim ki, bu roman, bu tereddüdü duyan o büyük ruhlu dedelerimizin kaygılarını haklı çıkarmış, Allah ile aldatmanın haçlı ile işbirliği yapan tezgâhı, onlarca Damat Ferit ve Mustafa Sabri üretip ülkenin subaşlarına oturtarak aydınlanmanın mirasını çürütmüştür.

ABD'si, AB'si, yeni Damat Ferit ve Mustafa Sabrilerle işbirliği halinde o mirastan intikam alıyor. Ne için?

Velinimetlerine ihanet etmiş birkaç ruh hastasıyla, aydınlık aleyhine kiralanmış birkaç namussuzun işbirliğinden doğan çıkar ve ihanet değirmenine su taşımak için…

Bu hale getirilmiş ve üstelik bu hali bir tür meziyet gibi algılamış bir ülkenin akıbeti nasıl olabilir? Cevabı vicdanlarınız versin, sevgili okuyucularım!

a45UyF58766120130114141311


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Insan beynine bicim veren egitimdir.fidan nasil bukuluyorsa agac da egilir.

Alexander pope
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ingiliz subaylari tarafindan sevk ve idare edilen alti bin kisi olduklari tahmin edilen Ermeni kuvvetinin Nahcivan ve havalisini isgal ettikleri ...

(11 Haziran 1919)

K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ingiltere'ye direnip durmak gereksiz ve tehlikelidir.

Sadrazam Salih Pasa - 20.08.1921
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Bir ulus kendi icindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla bas edebilir
Fakat icersindeki satilmis ve hainlerle yasayabilmesi olanaksizdir.
Sinirlari zorlayan dusman silah ve alemlerini acikta tasidigi icin daha az tehlikelidir.
Fakat bir hain, hain gibi gorunmez,
kurbanlari ile ayni aksanda konusur,onlarin cehresine burunur ve
onlarin argumanlarini kullanarak ulusun politik yapisina nufuz eder,
butun kapilardan serbestce gecer, sesi en ust duzey hukumet koridorlarinda duyulur,
ulusun ruhunu curutur
Politik yapiya her turlu hastalik bulastirarak yasam gucunu elinden alir
Bir katil daha az korkuludur.

Marcus Tullius Cicero
(M.O.106-M.O.43)
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder