Ahmet DURSUN : Demokrasi, külliyen bir masaldır.
Demokrasi, hele de son dönemdeki moda tabiriyle "Demokratikleşme" külliyen bir masaldır.
Şu, " Homoekonomikus" denen, aslında olmayan ama piyasadaki en kaliteli ve en ucuz ürünü-malı bilen, ideal tüketici modeli var ya, işte demokrasi de böyle bir şey.
Gerçekte var olmayan bir kavram olup, kullanıcıları açısından en iyi işgal modeli olarak varlığını sürdüren bir model veya söylemdir.
İşgal edecekleri yerlere önce insan hak ve özgürlükleri masalı anlatırlar, sonra o topraklara bir kaç yerde kök salacak demokratikleşme tohumu ekerler.
O tohum yetiştikçe dallarında demokrasi meyvesi görünümlü, şer odakları yetişmektedir.
Her ısıran ballandırılmış şer zehrini tadar, artık o da bu kervanın yolcusudur.
Aryık işgalciler için engeller birer birer temizlenmeye başlar, çünkü işin içinde insanca yaşam vaadi vardır.
Peki bu nasıl bir insanlıktır soran olmaz.
Çünkü düşünme sisteminiz o şer meyvesinden ötürü çöplüğe dönmüştür.
Kendinizi Forbes dergisi tarafından her yıl yayınlanan milyarderler listesindeki isimlerle örneğin, Bill Gates, Carlos Slim, Prens Abdülaziz el Suud gibi isimlerle eşit haklara sahip olduğunuzu sanmaya başlarsınız.
O isimleri tanımadığınız için kendinizi iç zenginlerden, Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi isimlerle aynı eşit haklara sahip gibi hissedersiniz.
Ama asgari ücretle çalıştığınızı ve ondan bile vergi verdiğinizi, Türk vergi sisteminin artan oranlı sistem olduğu için her ay gelirinizin düştüğünü bile anlamazsınız.
Daha ötesi Türk vergi sisteminin namert vergilendirme sistemi diye anılan, dolaylı vergilere dayalı olduğunu bile bilmezsiniz.
Çünkü size demokrasi diye yutturulan masalın içinde ekonomi yoktur, örtünme, ibadet, etnik özgürlük masalları vardır, her tür güce itaat eğitimi vardır, kutsalları vardır, vardır oğlu vardır.
Ama ekonomik olarak becerildiğinizi anlamanıza olanak veren eğitim yoktur.
Onun yerine bol bol yeni yaratılmış hazretler, peygamberlerin hayatı gibi binlerce yıllık masallar, zırvalar vardır.
Siz bunlarla uğraşırken başkaları bilimde, sömürüde ileri düzeye çıkmışlardır.
Siz hâlâ özgür olduğunuzu sanırsınız.
Bakkaldan veresiye alabilirken arık banka kartlarıyla veresiye alabilirsiniz.
Fiyatların son haneleri virgülden sonra 99 kuruş ilave edilerek arık 1 kuruşun hesabını yapacak kadar fukaralaşmışsınızdır ama o 1 kuruş için, "iyi ki kredi kartı var" diyebilir duruma getirilirsiniz.
Etrafınızda sizden az daha fazla geliri yüksek olanlar size tepeden bakmaya çalışırlar.
Oysa kendileri de aynı tecavüzün bir unsurudur, fakat kendisinden daha kötülerin olduğunu görmesi onun tecavüze uğradığını unutturur.
Siz de aynı şekilde kendinizden daha fakirleri görmek isteyerek kendinizi tatmin edecek fukaralar arasınız.
O nedenle iman etmeniz istenir, hamd etmeniz, şükretmeniz öğretilir ki, kendinizden daha fukarayı görerek "Buna da şükür" felsefesi beyninize çakılabilsin.
TÜİK-Yoksulluk sınırının altında yaşayan hane halklarının oranı.pdf
İtaat etmez de bunları düşünür, sorgularsanız size kulp takıp bastırırlar, ya dinsiz olursunuz, ya anti teist (A-teist) ya da terörist yaftasıyla gezersiniz. Çünkü özgür irade sadece efendilerinize aittir ve size verdikleri kadar özgürsünüzdür.
Tüm bu durumda olanlar hem bizim hem diğer ülke halklarının % 96'sını oluşturduğu hâlde, kendi tecavüzcüsüne efendisi gözüyle bakıp, ona itaat etmekle, onların kendisi için uygun gördüğüyle yetinmekle tatmin olurlar.
Size bunları reva görecek düzeyde çıkarcı ama fırsat bulamamış ezikleri seçer, biraz zenginleşmelerine göz yumarlar ve sömürü sitemi devam eder gider.
O atanmışlar eğer ki efendilerinin onlar için biçtiği servetin dışına çıkmaya kalkarlarsa o vakit her tür tecavüze açık kapı haline gelirler.
Çünkü kendilerine yeni rakip, ortakçı efendi istemezler.
Son 12 yıldır bunu kendi ülkemizde yaşayıp durduğumuz hâlde yazık ki anlayan pek az kesim vardır.
Bu kısır döngü devam eder gider.
İşte demokrasi budur.
Oysa demokrasi eşitler arasında en azından denkler arasında ancak söz konusu olabilir.
Örneğin, Sabancı ile Koçlar arasında denklik olduğundan onlar arasında demokratik haklardan bahsedilebilir, akademisyenler arasında aynı dalda başka bir akademisyenle eşitlikten, demokrasiden bahsedilebilir.
Çünkü ikisinin de eğitimleri yaklaşık denktir.
Ancak Koç ile çöpten ekmek toplayan arasında denklik olmadığı için veya okuma yazması olmayan biri ile bir akademisyen arasında denklik olmadığı için burada demokrasiden, insan haklarından bahsederseniz alenen dalga geçmiş olursunuz.
Zaten telif hakları denen ucube yüzünden piyasada sömürü düzenine yardımcı olan dinsel ve cemaat kaynaklı yayınlar neredeyse bedavaya yakın fiyatla satılırken, eğitime yönelik kitaplar ateş pahasındadır.
Bunun nedeni, toplumsal hafızayı yok etmenin planları içinde oluşudur.
Çıkın bir kitapçıya gidin, dinsel içerikli yayınlar kimi yerlerde promosyon (özendirici) olarak verildiğini ama ilgi kaynaklı yayınlara yaklaşmanın neredeyse olanaksız olduğunu görürsünüz.
İnsanların uyanmasını önlemek içinse telif hakları adıyla masallar uydurularak, okuma özgürlüğü, eğitim hakları engellenen insanların demokrasi batağında çırpınmasını açıkça izleyeceksiniz.
Sadece bir kez olsun bir kitapçıya gidip durumu görün.
Türkiye'deki siyaset de demokrasi kavramını sadece kullanır, tıpkı inançları kullandığı gibi.
Halk gözünü açmalı, artık yeter diyebilmeli ve kendinden daha aşağı seviyede olanlara pirim vermekten vazgeçmelidir.
Bu ve benzeri konuları sıklıkla işediğim yazılar mevcuttur.
Meraklısına aşağıda bazı adresler sunacağım.
Son söz olarak; içi boşaltılmış, masallaştırılmış demokrasi eğitimsiz ve yoksullar için sadece zulümdür.
Ne zaman ülke yaklaşık aynı seviyede, en azından denkleşme çabasında olanlarla dolarsa, demokrasi kavramı da otomatik olarak var olacak demektir.
Bunun dışında demokrasi kavramı sadece ve sadece tecavüzün isim değiştirmiş hali olarak kalacaktır.
8.9.2015
A. Dursun
a45UyF587661-150909232730 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2015/09/10 01:00 1 39 undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com
Dabit deus his quoque finem.
* * *
Bu da gecer.
Latin Atasozu - (Vergillius)
Musibet, kavusulacak bir derece icin gelir
(Ebu Nuaym)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.
KURTULUSUMUZ
Bir zamanlar yurdumu sarmisti o sulukler
Yurekler keder dolu titriyordu ilikler
Tarihinden suzulup gelen mustafa kemal
Sancagi kaldirinca sasti kaldi gudukler
Istanbul dan yol alip kollarini sivadi
Sirtini kaya gibi milletine dayadi
Ya istiklal ya olum haykirirken yurekten
Bayragi al rengine yeni bastan boyadi
Dusmanlarin sayisi yildirmadi hic onu
Turklerin esareti nasil olurdu konu
Hasta adam diyerek yola cikan devletler
Asla ummuyorlardi boyle bir feci sonu
Icerdeki hainler onune durun derken
Gordugunuz her yerde boynunu vurun derken
O ise hic korkmadan dolasiyordu yurdu
Bastigi her bir yere bin tuzak kurun derken
Kabul edemiyordu yurdunun isgalini
Kaldirmiyordu gonlu perisan ahvalini
(cephelerden cepheye kosup da duruyorken)
Bir daha ciziyordu turklerin eskalini
Amasya, ve erzurum, sivas kongreleri
Yeniden topluyordu dagilan cerileri)
Halkin uyanisindan oyle cildiriyordu
Icerden, disaridan, kin kusan birileri
Yirmi uc nisan gunu ilk meclisi topladi
Milletin gayretini bir kez daha yokladi
Gordu ki kadin erkek genc ihtiyar ve yasli
Hepsi ayni hedefte sevincini sakladi
Ezelden biliyordu turklerin hasletini
Ezdirmezdi dusmana ilini milletini
Iste o zaman dedi bir turk cihana bedel
Bir kez daha gorunce ustun meziyetini
Illeri birer birer cekip kurtariyordu
Kuracagi devletin yolunu ariyordu
Dusmana kucak acan bazi miskin kisiler
Cilgin turkler diyerek gulup (sirtariyordu)
Dilden dile gezerken mustafa kemal adi
Artik goruluyordu kurtulusun miladi
Boluk boluk dusmanlar denize dokulurken
Anladi butun cihan turk yine yikilmadi
Atamiz sayesinde kurtuldu guzel vatan
Dua kildi topraktan kefensiz sehit yatan
Daglar taslar kutlarken turklerin zaferini
(yer yarilsa da girse dusmana canak tutan)
Artik yurdumuzdaki zor gunler bitiyordu
Milletce verilen ders hepsine yetiyordu
Tum dunya bir kez daha tarihin sahnesinde
Turklerin kudretine sahitlik ediyordu
Iste bu zorluklarla kurdu cumhuriyeti
Kadin erkek demeden verdi tam hurriyeti
Muhtac oldugun kudret kaninda mevcut derken
Isaret ediyordu turk teki cesareti
Tarihten biliyordu turk esir yasayamaz
Esaret zincirini boynunda tasiyamaz
Oyle bir ders verdi ki turk u bilmeyenlere
Dunyanin sonuna dek hic kimse unutamaz
Dost dusman hayran kaldi atanin curetine
Nutkunu siper kildi kurdugu devletine
Inanmayan kalmadi askerlik dehasina
O mevla nin lutfuydu sanli turk milletine.
Yilmaz arslan 15.3.2012
30 agustos zafer bayrami icin kendi yazmis oldugum bir siiri hediye ediyorum
| Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
| Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
| Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
| Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
| Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
| Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
| Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder