18 Nisan 2021 Pazar

AKŞENER’DEN ‘SARIKLI AMİRAL’ AÇIKLAMASI: BİR KARAR DUYMADIK


AKŞENER'DEN 'SARIKLI AMİRAL' AÇIKLAMASI: BİR KARAR DUYMADIK

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener 'Tekkedeki amiral' olayıyla ilgili "Cumhurbaşkanı da "Rahatsızız" dedi ama o günden beri maşallah pek rahatlar. Daha tek bir adım görmedik bir karar duymadık. " ifadelerini kullandı.

18 Nisan 2021 10:20 Güncellendi: 18 Nisan 2021 10:41

Veryansın Tv'nin "Tekkede gizemli apolet" haberiyle Türkiye'nin gündemine oturan 'Sarıklı amiral' olayına ilişkin İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den yeni bir açıklama geldi.

Erdoğan'ın "Milli Savunma Bakanlığımız kendi üzerine düşeni mutlaka yapacaktır. " ifadelerini hatırlatan Akşener " Bakın Cumhurbaşkanı da "Rahatsızız" dedi ama o günden beri maşallah pek rahatlar. Daha tek bir adım görmedik bir karar duymadık. İnsanların inançlarına karışmanın da din temelli ilişkilerin devlet yönetiminde etkin ve belirleyici olmasına da karşıyız. " dedi.

Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Sertaç Eş'e konuşan Akşener "Öncelikle bizim fikrimizi paylaşayım. Bundan 5 yıl önce bu tür ilişkilerin ya da yapıların güvenlik bürokrasimize yargımıza sızmasının ne kadar tehlikeli olduğunu yaşayarak öğrendik. Dini mevzular insanların özelidir. Dilediklerine inanır içlerinden geldiği gibi de yaşarlar. Buna kimse itiraz edemez. Ancak dinimiz bile emreder ki mesele devlet idaresiyse gereği neyse o yapılacak. Silahlı Kuvvetlerimizin kendini "cemaat" olarak kabul ettiren bir yapının kontrolüne geçtiğinde başımıza neler gelebileceğini 15 Temmuz ihanetinde yaşayarak gördük. Bu konuda da milletimizin hafızası taze. Dolayısıyla kanunlar kurallar neyi gerektiriyorsa sistem o şekilde işleyecek. " ifadelerini kullandı.

Sertaç Eş'in soruları ve Akşener'in yanıtları şöyle:

Geçen seçimde Millet İttifakı birden çok aday çıkarmıştı. Muhalefetin önümüzdeki seçimlerde stratejisi ne olmalı?

İYİ Parti olarak seçimlere parti odaklı değil Türkiye odaklı bakıyoruz. Seçim sözü edilmeden ülke o atmosfere girmeden yapılacak tüm değerlendirmelerin bir ayağı eksik olur. Bizim hedefimiz milletimizden yetkiyi alıp iktidar olmak. İktidar olup AK Parti'nin ve Erdoğan'ın keyfiyetinden doğan hasarları onarmak. Öncelik bu liyakatsiz beceriksiz ve her geçen gün ülkemize milletimize yük olan iktidardan kurtulmak. Bunu sağlayabilmenin yolu neyse İYİ Parti olarak konuşmaya değer buluruz. Zaten Millet İttifakı'nın genel olarak bakışı tespitleri de bu yönde. Millet İttifakı ortak aklın etrafındaki bir beraberlik. Değerlerimizi korumak kaydıyla milletine yabancılaşmış ve sadece şahsi ikbalinin peşine düşmüş bu iktidardan kurtulmak için gereken neyse İYİ Parti onu yapacak.

'SİYASİ ÇİRKİNLİK TEZGÂH...'

MHP lideri Devlet Bahçeli bir emekli amiralin ismini de vererek yayımlanan bildirinin 'sizinle bağlantılı olup olmadığını' sorguladı ilginiz var mı?

Sayın Bahçeli'nin önüne bir şeyler koyuyorlar o da okuyor. Önüne konanı sorgulamıyor ki bizi sorgulasın. Amirallerin bildirisiyle ilgili olarak ilk dakikadan itibaren dikkatimizi çeken bir nokta var. Kısa bir dönem partimizde görev almış ancak sonra kendi isteğiyle ayrılmış bir emekli amiral üzerinden bu mesele "İYİ Parti ile birlikte anılsın" istediler. Dikkat buyurun MHP'nin gazetesi televizyonu yandaş yayın organlarında ortak bir dille emekli Amiral Ergün Mengi üzerinden konuyu İYİ Parti'yle ilişkilendirmeye çalıştılar. Bunu 28 Şubat'ta tankların apoletlerin karşısında durmuş Meral Akşener'e rağmen yapmaya kalktılar. Bu gerçek ışığında baktığınızda "ölü doğmuş" bir siyasi çirkinlikti tezgâhtı.

'ZEVZEKLİK' ÇIKIŞINA GELEN TEPKİLER

Bildiriye yönelik değerlendirmeniz bir kesimden tepki çekti. "Zevzeklik" nitelemeniz için sonradan 'Söylemeseydim iyi olurdu' diye düşündünüz mü?

Bakın; İYİ Parti olarak biz diğer muhalefet partileri Montrö ve Silahlı Kuvvetlerimizdeki bazı gelişmelere dair en yüksek tondan görüşlerimizi beyan ettik. Hatta Montrö'nün konuşulmasına sebep olan Meclis Başkanı da tepkiler üzerine "yanlış anlaşıldığını" belirterek durumu toparladı. Orada bir deneme mi yaptılar bilemem. Ama şu bir gerçek ki siyaset kurumu devrede ve gereğini yapmış. Bu konuda iktidara geri adımı da attırmış. Türkiye'deki her kişinin kurumun alanı ile ilgili görüş beyan etmek hakkı vardır elbette. Fikir hürriyeti her vatandaşımızın hakkı. Ancak bu hürriyeti kullanırken sorumlu ve dikkatli davranmak gerekir. Türkiye'ye uzun yıllar hizmet etmiş kurmay akla sahip bir grup emekli amiralimizin bu hakkı kullanırken "muhtıra ve darbe" konularında acı tecrübeleri dikkate alarak daha akıllıca davranmaları gerektiğine inanıyorum. Milletimizin acı hatıraları var ve hafızalarda çok taze. Bu gerçek ortadayken gece yarısı ilan edilen bir bildirinin nasıl etki yapacağı nasıl bir algı yaratacağı ve iktidar tarafından da nasıl kullanılacağı belli. Bugün "Böyle algılanacağını düşünemedik bir iletişim kazası oldu" diyorlar ya işte ben de tam olarak bunu dedim: Kurmay akıl bu hayati noktayı düşünemiyor hesap edemiyorsa yapılan iş yanlıştır. Bir kurmay zekâ sonuçlarını kestiremeden bir adım atmaya kalksa muhtemelen komutanı da ona aynı tarifi yapar.

'SİYASET TARİHİ YAZACAK'

Bakın biz İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına bambaşka bir noktadan itiraz ettik. Dedik ki: Erdoğan Cumhurbaşkanlığı kararıyla yani kendi kendine verdiği yetkiyle uluslararası bir sözleşmeden çıkamaz. Hukuken mümkün değil. Aynı konu Montrö için de geçerli. Şimdi bu meseleyi sadece İstanbul Sözleşmesi ya da sadece Montrö üzerinden tartışmak yapılabilecek en büyük hatadır. Ondan önce anayasa ve yasalar açısından sorun var. Bir kişi kendine bir yetki veriyor sonra da o yetkiye dayanarak milletin Meclisi'nin attığı imzayı çekiyor. Bu milli irade gaspıdır ve asıl büyük sorun budur. Eğer bunu görmezden gelirseniz aynı hukuk dışı yetkiyi öne sürüp Montrö'yü de Lozan'ı da hatta anayasamızın ilk dört maddesini de tartışmaya açabilirler. Biz orada başka bir test etmeyi gördük. Bu pencereden bakıldığında benim çıkışımdaki tonun bir büyük oyunu bozduğunu bugün herkes kabul ediyor. İYİ Parti; gece yarısının seçildiği Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te olduğu besleme basının manşetlerinin bile hazır olduğu ve amiraller üzerinden oynanmak istenen bir oyunu bozmuştur. Siyaset tarihimiz bunu böyle yazacak.

Emekli amirallerin gözaltı sonrası ordu evlerine sokulmamaları korumalarının çekilmesi ve lojmanlardan çıkarılmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Ben olayın ardından Sayın Cumhurbaşkanı'nın pazartesi günü yaptığı ilk açıklamayı daha dikkatli ve isabetli buldum. Çok kırmadan dökmeden konuştu. Ancak iki gün sonra çarşamba günü gördük ki saray bürokrasisi yine devreye girmiş videolar hazırlatmış ve "İşte darbeci CHP" başlıklı bir konuşma metni hazırlamış. Yani bir anlamda "İYİ Parti olmadı CHP verelim" demiş. Uzun zamandır Sayın Erdoğan'ı uyarıyorum: "Sarayın duvarlarını aş çevrendeki iş bilmezleri uzaklaştır. Bu sana da ama daha önemlisi Türkiye'ye ve milletimize de zarar veriyor" diyorum. Amirallere ilişkin kararları doğru bulmuyorum. Silahlı Kuvvetler'in kendi içinde bazı kuralları olabilir. Ancak ülkelerine yıllarca hizmet etmiş bu hizmetler dolayısıyla bazı ülkelerin terörün hedefindeki emekli komutanların korumalarının çekilmesini lojmandan çıkarılarak ailelerinin mağdur edilmesini ayıplıyorum. Hukuki olarak bir sorun varsa yasalar ışığında gereği yapılır. Ama bu iş mahalle aralarındaki çocuk kavgaları gibi yapılmaz. Ciddiyetle yapılır özenle yapılır.

'PEK RAHATLAR...'

TSK'de görevli bir amiralin takkeli fotoğrafı bir generalin dinsel içerikli mesajı kamuoyuna yansıdı. İktidarın bu konudaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle bizim fikrimizi paylaşayım. Bundan 5 yıl önce bu tür ilişkilerin ya da yapıların güvenlik bürokrasimize yargımıza sızmasının ne kadar tehlikeli olduğunu yaşayarak öğrendik. Dini mevzular insanların özelidir. Dilediklerine inanır içlerinden geldiği gibi de yaşarlar. Buna kimse itiraz edemez. Ancak dinimiz bile emreder ki mesele devlet idaresiyse gereği neyse o yapılacak. Silahlı Kuvvetlerimizin kendini "cemaat" olarak kabul ettiren bir yapının kontrolüne geçtiğinde başımıza neler gelebileceğini 15 Temmuz ihanetinde yaşayarak gördük. Bu konuda da milletimizin hafızası taze. Dolayısıyla kanunlar kurallar neyi gerektiriyorsa sistem o şekilde işleyecek. Bakın Cumhurbaşkanı da "Rahatsızız" dedi ama o günden beri maşallah pek rahatlar. Daha tek bir adım görmedik bir karar duymadık. İnsanların inançlarına karışmanın da din temelli ilişkilerin devlet yönetiminde etkin ve belirleyici olmasına da karşıyız.

Bazı din görevlilerinin toplumun bir kesiminin tepkisini çekecek şekilde açıklamalar yapması sizce doğru mu?

Din görevlileri bazen toplumun bir kesiminin tepkisini çekeceğini bilse de aldıkları eğitim ve misyonları gereği sözlerini esirgememeli. Ancak bu alanlarının dışına çıkmalarını hatta saçmalamayı gerektirmez. Aldıkları eğitim gördükleri terbiye ışığında vatandaşları bilgilendirmek gibi bir görevleri var evet ama siyasete ayar vermek milletimiz arasına nifak sokacak türden laflar etmek alan ihlali yaparak ekonomiden diplomasiye siyasetten güvenliğe her konuda "bilen cakası satmak " cumhuriyet rejiminin kabullenebileceği bir şey değildir. Kaldı ki burada ilk ders çıkarması gereken Sayın Erdoğan'dır. Sözgelimi Ayasofya İmamı partisinin üst düzey isimlerine milletvekillerine bile ayar vermeye kalktı. Bu ne demek? Çok açık "vesayet" demek.

'940 MİLYAR LİRA NEREDE?'

128 milyar dolar konusunda AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli ve diğer AKP yetkililerinin açıklamaları sizce tatmin edici mi?

Görünen o ki milletimiz bu haklı soruyu özümsedi. Üstelik sadece muhalefet partilerine oy vermiş vatandaşlarımız değil iktidar partilerine oy vermiş vatandaşlarımız da bu haklı sorunun yanıtını bekliyor. İktidar bırakın soruyu cevaplamayı hata üstüne hata yapmaya devam ediyor. Nurettin Canikli gibi tecrübeli bir siyasetçi çıkıp "Nerede olacak milletimizin cebinde" diyebiliyor. İşin şirazesi kaydı. Muhalefet iktidara "128 milyar dolar nerede?" diye soruyor iktidar "Milletin cebinde" diyerek milleti itham ediyor. Tıpkı Sağlık Bakanı'nın salgından milleti sorumlu tutması gibi... Bakın çok daha vahim bir şey oldu. AK Parti'nin "trollükte mahir" bir ismi çıktı yapılan sosyal yardımları ve pandemi desteklerini sıralayıp "128 milyar işte burada" dedi. Güler misin ağlar mısın? Biri çıkıp "Kaybolduğu yok kasada" diyor diğeri çıkıp "Milletin cebinde" diyor. Bir başkası da "Sosyal yardım ve pandemide destek olarak dağıttık" demeye getiriyor. Birbirlerinden haberleri yok ki milletten haberleri olsun. Sosyal yardım ve destek dediklerinin toplamı da 60 milyar lira. Millet "1 trilyon lira nerede" diyor bunlar "60 milyar lira senin cebinde" diye cevap veriyor. Peki 940 milyar lira nerede? Türkiye böyle ciddiyetsizlik görmedi.

'TÜRK SİYASETİNE TAARRUZ ETTİ'

Doğu Türkistan'a ilişkin açıklamanızın ardından Çin Büyükelçiliği doğrudan sizi hedef aldı. Bu 'diplomatik nezaketsizlik' olarak yorumlandı. Hükümetin bu noktada gösterdiği tepki yeterli miydi?

Doğu Türkistan ve Uygur kardeşlerimizin yaşadıkları bizim için bir insanlık sorunu. Bu konunun ısrarla takipçisi olacağız. Çin Büyükelçiliği diplomasinin teamüllerine ve nezakete aykırı bir tavır sergiledi. Beni ve Mansur Yavaş'ı tehdit etti. Edebilir. Doğu Türkistan'da insanlığı ayaklar altına alanların Ankara'da nezaketi çiğnemelerine şaşırmam. Ancak Çin Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakanlığı'na çağırıp sonra da parmağını oynatmayan iktidarın tavrına şaşırırım. Bakın o Büyükelçi o tavrıyla Türkiye'nin başkentinde Türk siyasetine taarruz etti. Bunun bir bedeli olmalıydı. Bakın İtalya Başbakanı Erdoğan'a hitaben kabul edilemez sözler ettiğinde biz; "İç siyasette kavgamızı veririz. Ancak Cumhurbaşkanlığı makamı bir dış saldırıya uğradığında duracağımız yeri biliriz" dedik. Biz İtalya Başbakanı'nın nezaketsizliğine karşı durmamız gereken yerde durduk. Ancak Sayın Erdoğan Çin'den gelen taarruzda kayıplara karıştı.

Partinizin psikolojik olarak kamuoyunda olumlu bir konumda olduğuna yönelik değerlendirmeler var. Saha çalışmalarınızın partinizin oy oranına etki ettiğini düşünüyor musunuz?

Saha çalışmalarımız parti propagandasını ya da siyasi nabzı ölçmeyi hedeflemiyor. Ben vatandaşın ayağına gidiyorum ve sorunlarını dinliyorum. Amacımız bu zor günlerde onlara söz imkânı verip dertlerini sorunlarını iktidarın duymasına aracı olmak. Bunu Meclis'te Milletin Kürsüsü'nde vatandaşlarımızı konuşturarak da yapıyoruz. O yüzden siyasi bir ölçüm için gezmiyorum. Ancak şunu da görüyoruz daha önce de defalarca gittiğimiz yerlerde partimize olan ilgi eskiye nazaran oldukça arttı. Bakın size bir şey söyleyeyim mi; milletimizin feraseti yüksektir. Siyaseti kim ne amaçla yapıyor anlar. Milletimiz gayretimizi görüyor projelerimiz milletimize ulaşmaya başladı sorumlu ve çözüm odaklı bir siyasetimiz var. Dolayısıyla milletimiz bunu görüyor. Son kongremizde kullandığımız "Millet bizi çağırıyor" sloganı üretilmiş bir slogan değildi. Vatandaşlarımızla buluştuğumuzda ortaya çıkan bir gerçekti. Milletimize şunu müjdeleyebilirim ki İYİ Parti iktidarına hazır olsunlar. Bu kadar ağır bir yükün kısa zamanda ortadan kalkacağı huzurlu bir Türkiye'ye hazır olsunlar.

'YENİ TÜRKİYE ESKİ TÜRKİYE'YE BAKIYOR'

Ekonomik zorlukların sosyal yaşama yansımalarını nasıl tespit ediyorsunuz?

Vatandaşımızla sohbet ederken çok önemli bir gerçeği gördüm. Türkiye'de aile içi dayanışmanın seyri değişti. İşsizlik çok arttı. İş bulan da kazancının hesabını yapamıyor sadece şükrediyor. Ve ne oldu biliyor musunuz? Sömürü sınır tanımadı "en düşük" olarak algılanması gereken asgari ücret ortalama ücret oldu. Bekâr ya da evli gençlerimizin çok büyük bir bölümü anne ve babalarının emekli maaşlarından destek görüyor. Çocukların okul parasını büyükanneler dedeler ödüyor. Ya da başka şekillerde evlatlarının ekonomisine destek oluyorlar. Bu o kadar yaygınlaştı ki. Bu ne demek biliyor musunuz? AK Parti'nin ve Erdoğan'ın övündüğü "Yeni Türkiye" karnını beğenmedikleri eski Türkiye'nin birikimleri doyuruyor. Erdoğan'ın yeni Türkiyesi'nde gençlerimiz çarkı eski Türkiye'nin büyüklerine verdiği hakların desteğiyle döndürüyor. Bu sıradan bir tespit değil. Bu acıtan bir gerçeğimiz. Bu AK Parti iktidarlarının bir gerçeği. O yüzden yönetemiyorlar. Her planları kendi ikballeri ve ülkeyi yağmalattıkları kodamanların menfaatleri üzerine bina ediliyor. Bu sebeple de "kesin bilgidir yayalım" bu iktidar miadını doldurdu.

'HAYALLER AY'A ÇIKMAK AMA...'

Aşı çalışmaları salgın olunca; tarım patates-soğan üreticinin elinde kalınca iktidarın aklına geliyor. Geleceği planlamak konusunda iktidarı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yönetemeyen iktidarların genel hastalığı budur. Planlı hareket edemezler. Uzun vadeli düşünemezler. Günü kurtarmanın hesabını yaparlar. Aşı konusunda verdikleri taahhütler yalan oldu. Esnafın kepengini indirip yaş almışlarımızı çocuklarımızı eve kapatırken lebaleb kongrelerle sorumsuzluğun dik alasını yaptılar. Aylardır tarımla ilgili üreticimizin perişanlığıyla ilgili uyarılarda bulunduk kulak asmadılar. İş şova gelince de en önde koşanlar onlar. İşin özeti şu: Hayaller Ay'a çıkmak gerçeğimiz önlerine bayrak asılmış patates-soğan kamyonları... İktidarın karnesi budur. Patates-soğan mevzuunda da depolarda çürümek üzere olan ürün miktarı 1.3 milyon ton ama satın alıp törenlerle şehirlere taşıdıkları ürün 300 bin ton. Hayal kurarak geldiler her şeyi sattılar yediler-yedirdiler şimdi sadece hayal satıyorlar. "Yeni Türkiye" diye pazarladıkları hayal işte bu. Her gün bir uçak dolusu vatandaşımızı kaybediyoruz. On binlerce vaka tespit ediliyor. Bilim "Tam kapanma şart" diyor oralı değiller. Doktor da ekonomist de çitçi de öğretmen de sanayici de sadece Erdoğan. Her şeyi o biliyor her şeye o karar veriyor. Böyle olunca da ortak akıl yok hatta hiç akıl yok. Bir ülke bu kafayla yönetilemez.

'YARGI SİNMİŞ...'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan fezleke konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bu hamle de muhalefeti korkutma sindirme amacının bir parçası. Ama en başta söyleyeyim Sayın Kılıçdaroğlu bizzat çıkıp "Getirin" demiş meydan okumuştu. Dolayısıyla korkutabileceği ya da sindirebileceği biri yok karşısında. Ama vahim olan şu: Türkiye'de sorumluluk makamında olmayan herkes için fezleke hazırlanabiliyor. Ama sadece bütün bu kötü gidişin kanunsuzlukların soygunların tek sorumlu hakkında tek bir hukuki hamle yok. Tuz kokmuş ki koca ülkede. Cumhuriyetin tek bir savcısı çıkıp bir soruşturma başlatmıyor. Muhalefeti sindirmek için her adımı atacaklarını biliyoruz. Doğru değil ama sıradan bir durum. Muhalefet sinmeyecek ama daha vahimi yargı sinmiş.

'HERKES YANLIŞ KENDİSİ DOĞRU'

Hani bir fıkra var bilirsiniz. Nüktedan bir Karadenizli kardeşimiz Almanya'daki bir otoyola ters istikâmette girmiş. Bütün sürücüler ne yapacağını şaşırıyor trafik altüstü oluyor. O sırada radyodan bir anons yapılıp sürücüler uyarılıyor. Spiker diyor ki: Birisi otoyolda ters yönde ilerliyor dikkatli olun. Karadenizli vatandaşımızın tepkisi: Ne birisi hepisi hepisi... Yani demem o ki Erdoğan'a göre herkes yanlış sadece kendisi doğru. Türkiye'de herkesin bir kabahati var ama sorumluluk makamında olmasına rağmen bir tek Sayın Erdoğan ve ortaklarının yok. Fezlekeler ya da adalet konusundaki durumumuz işte tam da bu.

https://www.veryansintv.com/aksenerden-sarikli-amiral-aciklamasi-bir-karar-duymadik

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ordularimizin kazandigi zafer sizin ve sizin ordularinizin zaferi icin yalniz zemin hazirladi...
Gercek zaferi siz kazanacak ve devam edeceksiniz ve mutlaka basarili olacaksiniz.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

40. SOYUT BIR RUH ZEKI OLAMAZ VE BIR ILAHI ZEKAYA TAPMAK HAM BIR HAYALDIR

Zeki olarak adlandirdigimiz bir varligin dusuncelere, iradelere sahip olmasi gerekir. Dusuncelere, iradelere sahip olmak icin organlara sahip olmak gerekir; organa sahip olmak icin bir vucuda sahip olmak gerekir. Cisimleri etkilemek icin cisme sahip olmak gerekir. Duzensizligi, karisikligi hissetmek icin "sikinti duymak" yetenegi olmalidir. Bundan acik olarak su sonuc cikar: Soyut bir "ruh" zeki, kavrayisli olamaz ve dunyada olup bitenlerden etkilenemez. Siz, "ilahi zeka, ilahi fikirler, ilahi amaclar insanlarin zekalariyla, fikirleriyle, amaclariyla hicbir sekilde benzerlik gostermez" diyorsunuz. Ancak bu durumda, insanlar gerek iyi, gerek kotu olarak Allah'in amaclarini nasil degerlendirir, dusuncelerini nasil akla vurur, zekasini nasil tutkuyla yuceltebilir?! Bu durum, hakkinda bir fikir edinmek mumkun olmayan bir zat hakkinda hukum vermek, onu fazlasiyla takdir etmek ve begenmek, ona tapmak demektir ve Allah'in isine, amaclarinin derinligine hayran olmak, hakkinda bir fikir vermek mumkun olmayana tapmak degil midir? Bu ayni amaca hayran olmak, ne icin oldugunu bilmeksizin hayran olmak degil midir?

Hayranlik cehaletin kizidir. Insanlar ancak anlamadiklarina hayran olur ve taparlar.
- - - - - - - - - - - - -
Yasamin yalnizca teleekranlardan yagdirilan yalanlarla degil , Partinin erismeye calistigi ulkulerle de hic banzesmedigini gormek icin cevrenize bir goz atmaniz yeterliydi.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Incil bize ne ogretiyor yagmacilik, zulum ve cinayet.

Ahit bize ne ogretiyor Rabbin nisanli bir kadinla zamparalik yaptigina ve bu zamparaliga inanmaya da iman dendigine inanmamizi istiyor.
Eski ve Yeni Ahit'teki surusune bereket mucize hikyeleri yalnizca, vaaz veren sahtekrlar ve inanan ahmaklara goredir.
PAINE,THOMAS (1737-1809) Ingiltere dogumlu ABD'li siyaset felsefecisi.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 175 Akil hastasi uzerindeki bakim ve gozetim yukumlulugunun ihlali

1) Akil hastasi uzerindeki bakim ve gozetim yukumlulugunu baskalarinin hayati sagligi veya malvarligi bakimindan tehlikeli olabilecek sekilde ihmal eden kisi alti aya kadar hapis veya adli para cezasi ile cezalandirilir.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder