27 Temmuz 2021 Salı

CEVAT KULAKSIZ : CUMHURBAŞKANINA HAKARET YASA DAVA VE CEZALARI AİHM HUKUKUNA UYGUN DEĞİLDİR

CEVAT KULAKSIZ : CUMHURBAŞKANINA HAKARET YASA DAVA VE CEZALARI AİHM HUKUKUNA UYGUN DEĞİLDİR

Kemalın Askeri 10:56 ÖS

"Halkın oyları ile iktidara gelen devlet adamları halkın en ağır eleştirisine tahammül etmek zorundadır".

"Cumhurbaşkanını özel bir yasa ile korumak AİHM nine ruhuna aykırıdır".

"Cumhurbaşkanı her zaman eleştirilebilir başkalarının eleştirildiği gibi"

Bu yazımızda Cumhurbaşkanına hakaret davaları dünyada en çok bizde olduğu için bu konuyu irdelemek istiyoruz.

Bu başlıklar bazı siyasi kişilerin yöneticilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkeme (AİHM) sine açtığı hakaret davası sonucunda verilen kararlardan alınmıştır. Bu hakaret dava örnekleri ile bu davalarda verilen kararlar ışığında siyasi liderler için bu hakaret denilen eleştirilere verilen cezaların AİHM kararları ışığında hukuki olmadığını vurgulamaya çalışacağız.

Hepimizin tanık olduğu gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren pek çok kişi için Türk Ceza Kanunu'nda "Cumhurbaşkanına Hakaret" (TCK madde 299) ye göre davaları açılmıştır. Daha önceki Cumhurbaşkanlarına hakaret konusunda davalar açılmışsa da en çok davaların A. Gül ile R. T. Erdoğan zamanında açılarak zirveye ulaşmıştır. Ne ki Demokrasi tarihinde hiçbir devlet başkanı hakkında R. T. Erdoğan'ınki kadar fazla ceza davaları açılmamıştır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettikleri gerekçesiyle bir yılda 26 bin 115 kişiye dava açıldı; bu sayı 1980'den bu yana Cumhurbaşkanlığı yapan 4 isme hakaret davalarının toplamının 30 katına denk geliyor. Evren döneminde 340 Özal döneminde 207 Sezer döneminde 168 Gül döneminde 248 kişiye Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dava açılmıştı.

10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde 163 olan Cumhurbaşkanı'na hakaretten dolayı açılan davalardaki sanık sayısı 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde bir önceki döneme göre %420 artış göstererek 848 oldu. 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk 3 yıllık görev süresinde ise ilgili davalardaki toplam sanık sayısı bir önceki döneme göre yaklaşık 13 kat artarak (%1335 artış) 12.173 oldu.

"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın göreve başladığı 2014 yılından 2019 yılı sonuna kadar olan dönemde Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 63 bin 41 kişiye dava açıldı. Açılan bu davalardan 9 bin 554 kişi mahkûm oldu". Bu dava ve cezalar aşağıda açıklayacağımız nedenlerle AİHM kararlarına uygun değildir.

Karşılaştırmayı yapan CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül'ün Adalet Komisyonu'nda verdiği rakamlara göre 1980 sonrasında Cumhurbaşkanına hakaret kapsamında açılan soruşturma sayıları şöyle:

1982-1989 yılları arasında 7 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan Kenan Evren döneminde bu suçtan 340 kişi;

1989-1993 yılları arasında 4 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan Turgut Özal döneminde bu suçtan 207 kişi;

1993-2000 yılları arasında 7 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan Süleyman Demirel döneminde bu suçtan 158 kişi;

2000-2007 yılları arasında 7 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan Ahmet Necdet Sezer döneminde bu suçtan 168 kişi;

2007-2014 yılları arasında 7 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan Abdullah Gül döneminde bu suçtan 248 kişi hakkında soruşturma açıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sadece 1 yıllık Cumhurbaşkanlığı süresinde 2018 yılında ise 26 bin 115 kişiye aynı suçtan dava açıldı.

Bu rakam Erdoğan'ın öncesinde Cumhurbaşkanlığı yapan 5 isim döneminde açılan davaların tam 27 katı. (1)

Hele son 12. Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan için yapılan hakaret davalarında müthiş bir artış olduğu görülmektedir. Öylesine bir görüntü ar ki nerede ise cumhurbaşkanının her eleştiren hakkında "hakaret davaları" açılmakta. Makamından yönetimindeki endişeden korkudan kaynaklanan bu davalar AİHM kararları doğrultusunda irdelendiği zaman hukuki olmadığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Türk Ceza Kanunu'nda "Cumhurbaşkanına Hakaret" (madde 299) hükmü vatandaşlar arasında hukuken eşitlik oluşturmadığı ve Cumhurbaşkanları için ayrıcalık yarattığı için AİHM si verdiği bu doğrultudaki kararlarda hakaret cezalarını reddettiğini görüyoruz. Kararlarda "halkın oyu ile halkın yönetimine gelen devlet adamları halkın en ağır eleştirilerine tahammül etmek zorundadır" denilmekte.

Bu yönde açılan davalar verilen bu cezalar AİHM karar ve hükümlerine uymadığından bu cezaları AİHM reddettiğine göre Türk Mahkemelerince Cumhurbaşkanına hakaretten cezalandırılanlar tüm kişiler zamanında AİHM ne dava açtıkları takdirde kazanacakları kesin. Ceza kanunlarımızda vatandaşa yapılan hakareti cezalandıran hükümler varken Mad. 299 ile Cumhurbaşkanına ayrıca koruyuculuk verilmesi ayrıcalık tanınması anayasanın eşitlik ilkesi ile AİHM karar ve içtihatları ile bağdaşmadığı için AİHM be cezaları reddetmektedir.

Bu doğrultuda AİHM'nin verdiği örnek kararlar vardır. Colombani/Fransa (no. 51279/99) Tuşalp/Türkiye (no. 32131/08 ve 41617/08) Artun ve Güvener/Türkiye (no. 75510/01) Eon/Fransa (no. 26118/10) Otegi Mondragon/İspanya (no. 2034/07) Pakdemirli/Türkiye (no. 35839/97) gibi pek çok davada verdiği kararlara bakacak olursak bir devlet başkanını o ülkede yaşayan diğer insanlardan daha fazla koruyan tüm ceza hükümleri AİHS m.10'a aykırı görmektedir. (2)

Anayasa'nın 90.maddesine ve uygulamalara baktığımızda bir kanun hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin olan sözleşme hükümleri arasında bir uyuşmazlığın bulunması halinde sözleşme hükümlerinin esas alınmasının zorunlu olduğunu görürüz. O takdirde tüm yargı organları AİHM'in karar ve içtihatlarına uymak zorunda olduğu açıktır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) nin "hakaret ve ifade özgürlüğü" kavramlarına yaklaşımı. 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Türkiye tarafından 1954'te onaylanmıştır. İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme'nin 46. maddesine göre AİHM kararları sözleşmeye taraf devletler bakımından bağlayıcıdır. AHİM'in yargı yetkisini kabul etmesinden bugüne değin Türkiye aleyhine pek çok dava açılmıştır. (3)

R. T. Erdoğan gerek başbakanlığında gerek Cumhurbaşkanlığı süresince kendi ifadesi ile "dinci kinci" tavrını sürdürmüş; yönetiminde laik devlet ruhunu aykırı olarak "dinci" eylemini sürdürürken gerek muhalefet partilerine gerekse bazı vatandaşlara karşı "kinci" tavrını da dışa vuran kırıcı tavırlar göstermiştir. Adalet ve hukuk karşısında da olumsuz tavrını gösterirken zaman zaman yargı organlarını eleştirmiş verilen kararlar karşısında "karara uymuyoruz tanımıyoruz tazminat neyse öderiz" gibi hukuk devletine uymayan davranışlar göstermiş. Bunun açık ve somut örneğini vatandaşlara karşı açtığı davalarda görüyoruz; dünyada hiçbir Başbakan ve Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan kadar vatandaşları hakkında davalar açan bir yönetici görülmemiştir.

Bu konuda bir konferansını izlediğim AİHM Yargıcı Rıza Tümer bu konuda şunları söylüyordu:

". -AİHM'n devlet başkanlarına yapılan eleştirileri hakaretle cezalandıran kararlar hukuki sayılmamaktadır. Kararlarda şöyle yorumlanmaktadır: "böyle bir ilişkinin doğru olup olmadığına bakmaksızın eleştirinin doğru olduğunu ispatlama hakkı verilmeksizin devlet başkanlarının sadece statüsü nedeni ile özel bir yasal korunma tanınması büyük bir ayrıcalıktır. Böyle bir ayrıcalık çağdaş uygulamalara ve anlayışa aykırıdır. Demokratik bir toplumda gerekli değildir".

"Cumhurbaşkanını özel bir yasa ile korumak AİHM'nin ruhuna aykırıdır". Cumhurbaşkanına hakaretle ilgili bütün davalarda AİHM in söylediği budur özel bir kurula verilmesi özel bir yasa çıkarılması bir kere sözleşmenin ruhuna aykırıdır. "İkincisi" diyor "ceza orantılılık ilkesine aykırıdır" diyor. "Hukuk mahkemesi ceza mahkemesi yerine geçemez cezalandırma amacıyla tazminata hükmedemez" diyor.

Fransa Cumhurbaşkanına pankartla hakaret eden köylü kararı.

Cumhurbaşkanı her zaman eleştirilebilir başkalarının eleştirildiği gibi.

"Siyasi eleştiri için hapisle cezalandırılması diyor ve 10. Maddenin ihlalidir diyor.

Son değinmek istediğim Lıon Fransa kararı 2013 de bu öbürlerinden daha farklı. Çünkü Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy bir köye ziyaretinde o köyde yaşayanlardan biri bir döviz taşıyor dövizde terbiyeli bir şekilde tercüme edersem "defol git" (s. .tir git) "zavallı yaratık" bunun özelliği şu bundan bir süre önce Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy yine bir ziyaretinde bir adam elini uzatmıştı adam elini ret etmişti şunu söylemişti "defol git zavallı yaratık" diye dövize yazıyor ve sallıyor. Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılıyor dövizi 30 Auvro'ya mahkûm ediliyor ve cezası erteleniyor.

Rakamın küçüklüğüne bakmaksızın Fransız köylüsü bu davayı AİHM ne götürüyor. AİHM verdiği kararda:

"Verilen bu para cezası hukuka uygun değildir. Seçimle halkın oyu ile gelen siyasi kişiler devlet başkanları halkın en ağır eleştirilerine tahammül etmelidirler. Verilen para cezasının reddine" diye karar vermiştir.

"Cumhurbaşkanına özel bir yasayla korunması AİHS sözleşmesine aykırıdır. Cumhurbaşkanının korunması hakaret suçu diğer devlet görevlileri siyasilerin tabi olduğu onlar için geçerli olan kriterlere tabidir aynı kriterler Cumhurbaşkanı için de geçerlidir. Fakat Cumhurbaşkanının tarafsızlığı ya da devleti temsil etmesi devletin birliğini temsil etmesi gibi statüsünden doğan birtakım ayrıcalıkları Cumhurbaşkanlığının eleştirilmesine engel değildir. Her zaman Cumhurbaşkanı eleştirilebilir başkalarının eleştirildiği gibi. Bu çerçevede 299. Maddeyi görürsek ya da 299. Maddeye ihtiyaç var mıdır sorusu ortaya çıkıyor bir.

"İkincisi de Cumhurbaşkanına hakaret nedeni ile açılan davaların pek çoğunun aslında AİHS sözleşmesi ile bağdaşmadığı ortaya çıkıyor". Cumhurbaşkanını özel bir yasa ile korumak AİHM'nin ruhuna aykırıdır

Cumhurbaşkanına hakaret yasa dava ve cezaları AİHM hukukuna uygun değildir

AİHM'nin devlet başkanına hakaret kapsamında verdiği kararlarda tutumu devlet başkanının herkes için geçerli olağan başvuru yollarını kullanması gerektiği ayrıcalıklı bir koruma altında bulunmamasının doğru olduğu ve özel yasalarla bazı kişilere ayrıcalık yaratmanın sözleşmenin ruhuna ters düştüğü yönündedir. Mahkemeye göre ifade özgürlüğü karşısında devlet başkanının ayrıcalıklı statüsü kabul göremez. Bu AİHS'nin ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesine aykırıdır". (4)

Bazı başsavcılıkların Cumhurbaşkanına hakaret savı ile sosyal paylaşım sitelerindeki eleştiri ve paylaşımların takibi için özel ekipler oluşturulduğunu öğreniyoruz. Bu gözleme Osmanlı'nın son yıllarında II. Abdülhamid'in muhalifleri ve eleştirilerini izleyen hafiye teşkilatına benziyor. II. Abdülhamid (1876-1909) askeri darbeden öylesine korkarmış ki Yıldız Sarayı'nın karşısında donanmanın kocaman topları ile dehşetli tavrını görünce donanmayı 30 yıl Haliç'ten kıpırdatmamış tatbikatlara bile çıkarmamış donanmanın yosun bağlamasına çürümesine neden olmuş. Yunan isyan ve savaşlarında Ege adalarını korumak için donanma Marmara'dan dışarı bile çıkamamıştır. Ayrıca II. Abdülhamid Volkan gibi yandaş gerici gazeteleri para ile beslerken muhalif basın ve gazetecilere kan kusturuyor gazetelerini sık sık kapatıyor yazarları uzak eyaletlere sürgün ediyordu. Bir de şimdiki Abdülhamid özentili AKP-RTE iktidarına bakın devlet parası ile gazete medya satın aldırıyor muhalif basını para cezaları ile eziyor.

Cumhurbaşkanına hakaret yasa dava ve cezaları AİHM hukukuna uygun değildir

İşte R. T. Erdoğan da göklere çıkardığı II. Abdülhamid gibi askeri darbelerden korktuğu için Atatürkçü ordu ve subaylara çeşitli tavırlar almış. Başbakanlığı zamanında haksız yere hapse tıkılan yüzlerce subayı düşünün uyduruk Ergenekon davalarını düşünün. Ülkesini seven 104 amiralin Kanal İstanbul ve Montrö konusundaki endişelerini dile getiren bildiriden darbe evhamı çıkaran R. T. Erdoğan yaşlı başlı amiralleri tutuklatmış ayaklarına elektronik pranga taktırmış ne ki orduevlerine bile sokmamaktadır. Nerede düşünce söz ve ifade hürriyeti?

Oysa Anayasamızda fikir ve düşünceyi yayma konusunda açık hükümler vardır. 26. Madde VIII. Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti:

Herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.

Ülkesinin iyiliği esenliğini düşünmekten başka amacı olmayan fikir ve düşüncelerini dile getiren sadece emekli yaşlı amirallere değil her vatandaşına karşı daha müşfik olmalıdır her eleştiren hakkında dava açma huyundan vaz geçmelidir.

Bu baskı ve davalar iktidarlarından koltuğundan korkan iktidar sahiplerinin paranoyaya varan korkularından kaynaklanmaktadır. Oysa devlet adamı Cumhurbaşkanı vatandaşına daha yumuşak daha anlayışlı ve olgun davrandıkça saygınlığı artacaktır.

Atatürk ve bu tarafa doğru bazı cumhurbaşkanlarımızın kendilerine eleştiri değil küfreden vatandaşları bile hoş görü ile karşılayıp affettiğini anlatan anılar olaylar vardır.

Atatürk'e küfreden eden çiftçi

Atatürk'e hakaretten sanık bir köylü hakkında kovuşturma yapılıyordu. Durumu Ata'ya bildirdiler.

Mahkemeye veriyoruz dediler size küfretmiş.

Atatürk sordu:

Ben ne yapmışım ona?

Soruşturma evrakını inceleyenler açıkladılar:

Gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş da ondan.

Bunu söyleyen o zamanın bakanlarından biridir. Bakana şu soruyu yöneltmiş:

Siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?

Hayır...

Ben Trablus'ta iken içmiştim. Pek berbat şeydir. Köylü gene bana az küfretmiş. Siz bunun için mahkemeye vereceğiniz yerde ona insan gibi sigara içmeyi sağlayınız.

Cumhurbaşkanı olsun başka bir devlet yetkilisi olsun vatandaşlarına karşı Atatürk'ün gösterdiği müşfik anlayışı göstermelidir. (5)

Demirel döneminde Ulaştırma Bakanlığı yapan Yaşar Topçu Demirel'e küfreden bir adamla ilgili anıyı anlatmaktadır.

Demirel nasıl bir siyasetçiydi? Bunu genç kuşak bilmeyebilir…

Yaşar Topçu'nun anlattığı şu olay Demirel hakkında çok net fikir veriyor.

Yıl 1979… Demirel Başbakan… Bir vatandaş Demirel'e küfrediyor adamı yakalayıp hapse atıyorlar.

Demirel "Bu ülkenin vatandaşı durup dururken Başbakan'a hakaret etmez sövmez. Biz farkında olmadan adama bir kötülük etmişizdir. O da canı yandığı için yaratana sığınıp sövmüş basmıştır küfrü! Adamı içeri atarak tutuklayarak cezalandırmanın ne gereği var? Senden ricam hemen partiden bir araba al git bana söven adamı cezaevinden çıkarttır. Bununla ilgili ne yapılması gerekiyorsa yap" diye Yaşar Topçu'ya talimat veriyor ve adamı kurtarıyorlar.

Eskiden siyaset adamları şimdikiler gibi kinci değildi! Gerek Atatürk gerekse S. Demirel isteselerdi vatandaş hakkında şikayetçi olur onu cezalandırabilirlerdi. Ama onlar vatandaşa karşı şefkatli davranıyorlar hoş görülü oluyorlar. (6)

Fransa'da bir çiftçinin Cumhurbaşkanı Sarkozy e karşı mahkeme kayıtlarına geçen küfürlü protestosunu gördük. Bunu Türkiye'deki çiftçilerin biri yapsa idi ne olurdu; bırakın Cumhurbaşkanına hakareti çiftçi Cumhurbaşkanına derdini anlatmak için "anamız ağladı sayın Cumhurbaşkanımız" diye sitem etmesine bile tahammül edemeyen RTE "ananı da al git" diyerek çiftçiyi azarlar tersler.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Başbakan olduğu 2006 Şubat ayında Mersin'de yaşanan olayla ünlü oldu. Mersin Mezitli ilçesi Kuyuluk beldesinde yaşayan bir narenciye üreticisi olan Kemal Öncel Başbakana "Ne olacak bu çiftçinin durumu? İki yıldır anamız ağladı suya muhtaç olduk" demiş Erdoğan da "Haydi lan ananı da al git" diyerek uzaklaşmıştı.

İŞTE O DİYALOG: Mersin ziyareti sırasında kendisine Başbakan Erdoğan ile "çiftçinin hali ne olacak? Hangi yüzle geliyor buraya" diye bağırınca yanına çağırdığı Mustafa Kemal Öncel arasında şu konuşma geçmişti:

Başbakan: Böyle bağırılmaz ki terbiyesizlik yapma.

Kemal Öncel: Terbiyesizlik yapmıyorum. Lütfen bana hakaret etmeyin.

Başbakan: Artistlik yapma.

Kemal Öncel: Artistlik yapmıyorum ben sanatçı değilim.

Başbakan: İyi bir sanatçısın.

Kemal Öncel: Tarım bakanımızın Anayasa'yı ihlal ettiğini biliyor musunuz?

Başbakan: Lan terbiyesizlik yapma. Kemal Öncel: Lan mı?

Başbakan: Evet.

Kemal Öncel: Lan mı? Canın sağ olsun.

Başbakan: Şu anda çiftçiye ne verildiğinin farkında mısın?

Kemal Öncel: Ne zaman?

Başbakan: Şimdi.

Kemal Öncel: Benim mahsulüm öldükten sonra mı? 2 senedir anamız ağlıyor.

Başbakan: Hadi ananı al git buradan. (7)

Potansiyel suçlu gibi görmesinler

Aradan zaman geçer Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan Mersin'e gelir. Polisler sanki bir suç işleyecekmiş gibi sandıkları Kemal Öncel'in kapısına dikilirler. Kemal Öncel polislerden şöyle yakınıyor: "Hiç de rahat değilim. Daha geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı Mersin'e geldiğinde 4 polis bahçeme geldi başıma dikildi. Tuvalete bile benimle geldiler. Eskiden beni karakolda misafir ediyorlardı şimdi kendi evimde misafir gibiyim. Sayın Valimize Emniyet Müdürümüze hem sözlü hem yazı söyledim. 'Benim işim gücüm var artık beni rahatsız etmeyin. Bana potansiyel suçlu muamelesi yapamazsınız'". (8)

Devlet adamı vatandaşına karşı AİHM'nin tavrında olmalı; vatandaşına karşı daha anlayışlı olmalı Atatürk gibi Demirel gibi müşfik olmalıdır ki o zaman devlet adamı vatandaş arasında sevgi saygı bağları gelişir.

Cevat Kulaksız.

SONNOTLAR

(1) https://halagazeteciyiz.net/2019/10/08/hangi-cumhurbaskani-kac-hakaret-davasi-acti/

(2)https://www.dogrulukpayi.com/bulten/avrupa-da-devlet-baskanina-hakaretin-yaptirimlari

(3)https://www.dogrulukpayi.com/bulten/avrupa-da-devlet-baskanina-hakaretin-yaptirimlari

(4)Ankara Barosu Konferans Salonunda 4.12.2015 günü düzenlen çalıştayda TCK'nin 299. Cumhurbaşkanlarına hakaret kararları Konferansı AİHM Yargıcı Rıza Tümer

(5) H Besleyici Atamız Atatürk s.95-96

(6) https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/tokmak/demirel-ruhu-2640804/

(7) http://www.milliyet.com.tr/basbakan-in--anani-al-git--dedigi-ana-oldu-gundem-1335094/

(8)https://odatv.com/erdoganin-anani-da-al-git-dedigi-ciftci-cumhurbaskani-adayini-acikladi-11041821.html

https://haberguncel.blogspot.com/2021/07/cumhurbaskanina-hakaret-davalari-aihm-hukukuna-uygun-degildir.html

--

- - - - - - - - - - - - - - - -

Statu quo
Daha once icinde bulunulan durum

Latin Atasozu

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Genel Kural:
Kendi özel çıkarlarını en iyi bir şekilde değerlendirebilecekleri için bireyleri mümkün olduğu ölçüde kendilerini incitebilecekleri alan dışında davranışlarında tamamen serbest bırak.
Bireyler yanılırlarsa ve hatalarını anlarlarsa bir daha aynı şeyi yapmayacaklardır.
Bireyler başkalarını incitmedikleri takdirde yasanın gücünü kullanma.
Bir kişinin herkesin güvenliğini bozması sözkonusu olduğunda hukuk gereklidir ve cezanın tatbiki yararlıdır."

Jeremy Bentham

- - - - - - - - - - - - - - - -

Sefkat ve merhamette gunes gibi ol,

MEVLANA

- - - - - - - - - - - - - - - -

Bırak olmasın mezar taşımızı, bir okul bahçesine gömsünler bizi çocuklar koşsun üzerimizde...

Aziz Nesin( 1915 - 1995 )

- - - - - - - - - - - - - - - -

Dura lex, sed lex
Kurallar katidir, ama kuraldir.
E [degistir]

Latin Atasozu

- - - - - - - - - - - - - - - -

(Bu ülkede) güçlüden yana olanlar yattıkları yerde beslenirken halktan ve doğrudan yana olanlar hep baskı ve tehlike altında yaşadı

Melih AŞIK

- - - - - - - - - - - - - - - -

"Büyük Millet Meclisi üyeleri figürandır, kukladır.
Bunların bu milletle, Anadolu Türküyle ne irfanca, ne nesilce, ne yazıca, ne fikirce ilgileri yoktur ki, başka türlü bağları olsun"

(ALi KEMAL, Peyami sabah, 1.9.1920)

- - - - - - - - - - - - - - - -

İyi ki Türk Doğmuşum

14 Şubat 2014

Geçtiğimiz günlerde bir milletvekili "Atatürk olmasaydı gene olurduk ama isimlerimiz Dimitri olurdu, Yorgo olurdu." dedi.

Konu tartışılırken bir arkadaşım gözyaşları içerisinde benim fakirhaneyi ziyaret etti. Aklına takılan bir şey varmış ve onu çok üzüyormuş. "Söyle sevgili arkadaşım, nedir senin sorunun?" dedim. Arkadaşlarımın sorunlarıyla ilgilenmeye bayılırım.

"Benim ismim, biliyorsun, Dimitri." dedi. "Atatürk olmasaydı herkesin ismi Dimitri, Yorgo olacaktı ama Atatürk vardı ve buna rağmen benim ismim neden Dimitri? Ben neden faydalanamadım?" dedi ve gözyaşlarına boğuldu.

Ona bir çay getirdim ve teskin etmeye uğraştım. "Bak" dedim, "herkes Türk olamaz, bu bize doğuştan verilmiş bir hediye, sen Türk değilsin ve buna üzülmeni anlayabiliyorum, senin yerinde olsam ben de üzülürdüm, insan içine çıkmazdım, talihime saydırırdım, belki hayatıma son vermek isterdim. Ama Türk değilsin diye hepten koyverme. Hayata 1-0 yenik başlamışsın, daha çok çalış, ne bileyim çok iyi bir curling oyuncusu ol, hayatına bir anlam kat. Benim herhangi bir başarıya ihtiyacım yok, Türk doğmuşum zaten, anlatabiliyor muyum ama senin çılgınlar gibi çalışman lazım."

Birbirine yapışmış ıslak kirpiklerinin altından utanç dolu bir bakış attı. Devam ettim. "İnan ki seni anlıyorum. Denize dökülmüşsünüz mesela, bu bir travmadır. Denize dökülmek ne abi ya? Ahahaha. Özür dilerim, sinirlerim bozuldu. Ama Tanrı aşkına, denize dökülmek ne abi? Nasıl başardınız bunu? Ahahaha. Ay devam edemeyeceğim."

Gülme krizini atlatmak için elimi yüzümü yıkayıp döndüğümde Dimitri'yi salondaki Türk bayrağını koklayıp yüzüne sürerken buldum. Beni görünce aniden bayrağı elinden bıraktı. Fena yakalanmıştı. Yanına gidip omzundan tuttum.

"Gizli gizli Türk bayrağını öpmen kesinlikle ayıplanacak bir şey değil." dedim. "Muhtemelen kendi kendine Onuncu Yıl Marşı'nı da mırıldanıyorsundur. İnan ki imkân olsa ben de senin Türk olmanı isterdim. Ama bu mümkün değil, anlıyor musun? Mendel kanunları diye bir şey var. Kanuna karşı gelinmez."

Çayları tazeledim. İçim bir tuhaf olmuştu. Dimitri'yi hâlâ teselli edememiştim. "Bak" dedim, çayımdan bir yudum alarak, "O olmasaydı benim de ismim bugün Dimitri olacaktı. Sen Dimitri, ben Dimitri, herkes Dimitri, müthiş bir kaos, düşünsene. Allah korumuş. Ayrıca ben annemden yine doğardım ama babam kimdi bilemezdim. Kaştan gözden az çok tahmin ederdim ama kesin şudur diyemezdim. Çünkü Soyadı Kanunu diye bir şey olmazdı. Elli tane Mehmet var, hangisi babam nereden bileceğim?"

Bir nebze sakinleşmişti. Kalktı ve gitmeye koyuldu. Türk bayrağını katlayıp Dimitri'nin cebine sıkıştırdım. İtiraz edecek oldu ama üsteledim. "Genç adamsın, yanında dursun." dedim. Ellerime sarıldı, öptürmedim. Hıçkıra hıçkıra gitti. Dimitri, ismini kesinlikle yazmamamı rica etmişti. Ama ismini yazmadan çok anlamsız olacağı için yazdım. İsmi Dimitri. Üsküdar'da oturuyor, gözlüklü, saçları önden hafif dökülmüş, görseniz hemen tanırsınız.

Tarihimizi biliyor muyuz?

Vezir Tonyukuk olmasaydı bugün ismimiz Luo-Jin, Yang-Hai, Feng-Sushi idi.

Alaaddin Keykubat olmasaydı bugün ismimiz Refik Jebbour, Aatif Chachehou, Salma Hayek idi.

Barbaros Hayrettin Paşa olmasaydı yüzmeye Yunan adalarına gitmek zorunda kalırdık.

Cengiz Han olmasaydı ne iyi olurdu.

Baltacı Hasan Paşa olmasaydı Köprülüzade Damat Numan Paşa vardı, o da düzgün bir insandı.

Aslan Yürekli Richard olmasaydı bugün ismimiz Tony, Scott, Michael idi. Adam Haçlı seferlerini eline yüzüne bulaştırdı.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com

- - - - - - - - - - - - - - - -

Ne kadar yükseğe çıkarsak, uçamayanlara o kadar küçük gözükürüz.

Friedrich Nietzsche
OrajKalip

- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
Bilgeligin baslangici, bir tanrinin ya da tanrilarin bizi yarattigina dair yeterli kanit olmadiginin farkindaligina ve kaderimizin kendi ellerimizde oldugunun bilincine sahip olmaktir.

KURTZ,PAUL (1925) ABD'li filozof ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 8 Yer bakimindan uygulama

1) Turkiye de islenen suclar hakkinda Turk kanunlari uygulanir. Fiilin kismen veya tamamen Turkiye de islenmesi veya neticenin Turkiye de gerceklesmesi halinde suc Turkiye de islenmis sayilir.
2) Suc
a Turk kara ve hava sahalari ile Turk karasularinda
b Acik denizde ve bunun uzerindeki hava sahasinda Turk deniz ve hava araclarinda veya bu araclarla
c Turk deniz ve hava savas araclarinda veya bu araclarla
d Turkiye nin kit a sahanliginda veya munhasir ekonomik bolgesinde tesis edilmis sabit platformlarda veya bunlara karsi
Islendiginde Turkiye de islenmis sayilir.


- - - - - - - - - - - - -
Nefi

Bize kafir demis mufti efendi
Dutalim ben ana diyem Muselman
Varildikta yarin divan-i Hakk'a
Ikimiz de cikariz anda yalan.

- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder